DÖNEM: 23 CİLT: 69 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
103’üncü Birleşim
6 Mayıs 2010 Perşembe
(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 27 milletvekilinin, futbol karşılaşmalarındaki şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/714)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 29 milletvekilinin, tütün üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/715)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 20 milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmen adaylarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/716)
B) Tezkereler
1.- Sivas Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazası ve kurtarma çalışmalarının tüm yönleriyle araştırılarak benzer durumların yaşanmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla yeniden kurulan (10/333, 334, 335 - 3/1090) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1186)
2.- TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un bir Parlamento heyetiyle birlikte, ABD Temsilciler Meclisinde temaslarda bulunması ve New York’ta gerçekleştirilecek 29’uncu Türk Günü etkinliklerine katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1187)
C) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu ziyaret eden İsviçre Kantonlar Meclisi Başkanı Erika Forster-Vannini’ye Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisinin, 11, 12, 13 Mayıs 2010 tarihlerinde çalışmalarına ara vermesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişinin yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, konuşmasında yanlış bazı teknik bilgiler verdiğine ilişkin açıklaması
3.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, 25’inci madde üzerinde muhalefet partilerinin vermiş olduğu önergelerin amacının Anayasa’nın geçici 15’inci maddesi üzerindeki belirsizliği, tartışmayı gidermeye yönelik olduğuna ilişkin açıklaması
4.- Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan’ın, 25’inci madde üzerinde yapılan konuşmaların aklıselim ile yapılmadığına ve AK PARTİ’yi 12 Eylül ürünü olarak suçlamanın doğru olmadığına ilişkin açıklaması
5.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, “İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımı yoktur.” diyen uluslararası sözleşme hükmüne uyularak gerekli düzenlemenin yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
6.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, 5/5/2010 tarihli 102’nci Birleşim tutanağında yer alan, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, konuşmasındaki, mal varlığı ve oğlunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışmasıyla ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
7.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, önergesi üzerinde konuşmak yerine Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine ve AK PARTİ Grubuna yönelik yaptığı ithamları, iftiraları tümüyle kendisine iade ettiğine ilişkin açıklaması
8.- Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, özgür düşünce ve iradesiyle Anayasa Değişiklik Teklifi’yle ilgili fikirlerini kürsüden beyan ettiğine, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın hakaretlerini hak etmediğine ilişkin açıklaması
9.- Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in, Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil’in, konuşmasındaki “AK PARTİ İktidarı döneminde tarımda üretimin durduğu, tarım ürünlerinin ithal edilir hâle geldiği” şeklindeki ifadelerine ilişkin açıklaması
10.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in, çiftçiyle ilgili konularda söylediği sözlere ilişkin açıklaması
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.- Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, CHP Grubu Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
4.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, maden ocağı kazalarındaki tıbbi müdahalelere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12907)
2.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, bazı sözleşmeli personelin intibak sorunlarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/12975)
3.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köye ebe atamasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/13070)
4.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, Diyarbakır’daki bir sağlık evinin durumuna ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/13071)
5.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir gölet yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13565)
6.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir baraj yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13566)
7.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir baraj yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13567)
8.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir gölet yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13570)
9.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir gölet yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13571)
10.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir baraj yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13572)
11.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin, bir baraj projesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13573)
12.- Eskişehir Milletvekili F. Murat Sönmez’in, milletvekillerinin yurt dışı ziyaretlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/13623)
13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van’daki sulama kanallarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13637)
14.- Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, Afyonkarahisar’a yapılan fidan tahsisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13713)
15.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Erbaa’daki kanalların temizletilmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13715)
16.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta ruhsat verilen taş ve kum ocaklarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/13762)
17.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Karadeniz sahilinde kurulacak bir petrol dolum tesisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13784)
18.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, belediyelerin çöp toplama kapasitelerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13785)
19.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Karadeniz sahilinde kurulacak bir petrol dolum tesisine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/13797)
20.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki atık yönetimi ve tesislerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13958)
21.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlantısı yapılan telefonların çalıştırılmasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/14362)
22.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ana bina bahçesine konulan bazı banklara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/14363)
23.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, yerleştirilen ses kayıt cihazlarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/14364)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 12.00’de açılarak sekiz oturum yaptı.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3’üncü sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/761) (S. Sayısı: 458),
4’üncü sırasında bulunan, Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporlarının (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496),
Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
5’inci sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) ikinci görüşmesinde 18’inci, 19’uncu, 20’nci, 21’inci, 22’nci ve 23’üncü maddeleri kabul edildi.
Samsun Milletvekili Suat Kılıç, İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in, grubuna,
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, grubuna,
İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, şahsına,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, grubuna,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, grubuna,
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, grubuna,
Kocaeli Milletvekili Osman Pepe, Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, şahsına,
Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, AK PARTİ Grubu Başkanına,
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, şahsına,
Sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Avrupa Parlamentosuna sunulma aşamasında olan “Avrupa Birliği katılım” kavramı yerine imtiyazlı ortaklığı öne çıkaran Avrupa Birliği Komisyonu Raporu’nu kınadığına,
Samsun Milletvekili Haluk Koç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, konuşmasında, Atatürk’ü Koruma Kanunu ve Atatürk’ün resminin paraların üzerinden çıkarılması konusunda Genel Kurula yanlış bilgiler verdiğine,
Adıyaman Milletvekili Şevket Köse, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, millî kahraman İsmet İnönü hakkında söylediği sözlerinden dolayı, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkesten, özellikle Malatyalılardan ve İnönü ailesinden özür dilemesi gerektiğine,
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, 4/5/2010 tarihli 101’inci Birleşim tutanağında yer alan bazı sözlerinin, Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu tarafından değiştirilerek aktarıldığına,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, konuşmasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mal varlığıyla ilgili gerçek dışı beyanlarda bulunduğuna,
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, CHP Grubuna mensup bazı milletvekillerinin, konuşmalarında, mensubu bulunduğu Bakanlar Kurulu Başkanını esas almak suretiyle Hükûmetin yolsuzlukla mücadelede zaaf içerisinde olduğu yönündeki ifadelerine,
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, konuşmasında, vermiş oldukları önergeyi kastederek “Yalan ve iftiralarla dolu bir gensoru önergesi verildi.” ifadelerine,
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Konya Milletvekili Faruk Bal’ın, şahsını ve Bakanlığını ilzam eden bir ithamda bulunduğuna,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Söz taleplerinde iktidara ve muhalefete mensup milletvekillerine eşit davranmayarak Genel Kurulu tarafsız yönetmemesi nedeniyle Oturum Başkanının tutumu hakkında açılan usul tartışması sonucunda, Oturum Başkanı, tutumunda bir değişiklik olmadığını açıkladı.
6 Mayıs 2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 12.00’de toplanmak üzere birleşime 00.58’de son verildi.
|
|
Mehmet Ali ŞAHİN |
|
|
|
Başkan |
|
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Bayram ÖZÇELİK |
|
Konya |
|
Burdur |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
Fatih METİN |
|
Yusuf COŞKUN |
|
Bolu |
|
Bingöl |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
Gülşen ORHAN |
|
|
|
Van |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 137
II.- GELEN KÂĞITLAR
6 Mayıs 2010 Perşembe
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Norveç Krallığı Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/868) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.04.2010)
2.- Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/869) (Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.04.2010)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/870) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.04.2010)
4.- Ortak Savunma Araştırma ve Teknoloji Projeleri Konulu 1 Numaralı Avrupa Araştırma Grubu Düzenlemesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/871) (Milli Savunma ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.04.2010)
5.- Türkiye Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Büyük Cemahiriyesi Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/872) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.04.2010)
Teklif
1.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Esnaf ve Çalışanların Vergi Yükünün Hafifletilmesi ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/681) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.04.2010)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Bakanlık merkez binasının yenilenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2055) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Ankara’da yeni öğretmenevleri yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2056) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, ücretsiz ders kitabı uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2057) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, ödünç ders kitabı uygulamasına geçilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/2059) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
5.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, elektrik üretim projelerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2059) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
6.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, bankaların aldığı hesap işletim ücretlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/2060) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
7.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’da turizm yatırımlarına tahsis edilen Hazine taşınmazlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/2061) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
8.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, orman yangınlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/2062) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
9.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, gazilere ve şehit yakınlarına verilen faizsiz konut kredisi ve şeref aylığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2063) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
10.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, tarihi bir alanın turizme kazandırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/2064) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
11.- Aydın Milletvekili Recep Taner’in, tarihi bir kalenin restore edilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/2065) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
12.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ın fındık üreten iller kapsamına alınmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2066) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
13.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Gediz Nehri ıslah projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/2067) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
14.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, planlı üretim ile organik ve iyi tarım uygulamalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2068) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, borcundan dolayı kapatılan sulama kuyularına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2069) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
16.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat-Sulusaray-Boğazlıyan yolunun açılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2070) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
17.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, emekli olan ve yeni atanan memur sayısına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/2071) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
18.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, marketlerle ilgili kanun çalışmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2072) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
19.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, ilaç reklamlarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2073) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TOKİ’nin konut üretimine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2074) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, özel dedektifliğin düzenlenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14184) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
2.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert’in, 23 Nisan Çocuk Şenliği etkinliklerine engelli çocukların katılımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14185) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
3.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, vergi ve SGK prim borcu bulunan esnafa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14186) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
4.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Türkiye’de kaçak olarak bulunan Ermenilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14187) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
5.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, Bilecik’teki bazı TOKİ konutlarının durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14188) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
6.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, TMSF’ye devredilen bir işletmenin işçilerinin alacaklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14189) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
7.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin, Hakkari’daki kamulaştırmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14190) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
8.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, araç muayenesi hizmetlerindeki sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14191) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
9.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Müzeleri Müdürlüğünün adının değiştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14192) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
10.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, ABD’deki Nükleer Güvenlik Zirvesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14193) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
11.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TMSF yönetimindeki bir otelde yolsuzluk yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14194) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TOKİ konutlarının geçici site yönetimlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14195) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir sendikanın öğretmenler gününde yaptığı bir faaliyete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14196) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
14.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, KPSS sınavlarındaki bilgi ölçümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14197) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
15.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Avrupa Birliği projeleri ve fonlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14198) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
16.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, sosyal koruma harcamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14199) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
17.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, yoksullukla mücadele politikasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14200) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
18.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Avrupa Sosyal Haklar Komitesinin gözlemlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14201) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
19.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14202) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
20.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, İşsizlik Sigortası Fonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14203) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
21.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, çocuk yoksulluğuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14204) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
22.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin, kapatılan DTP yöneticileri hakkında yapılan soruşturmaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14205) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
23.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin, yargının işleyişine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14206) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
24.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, Tekirdağ 2 Numaralı F Tipi Cezaevinde yapıldığı iddia edilen bazı uygulamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14207) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
25.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, bütçede çocuklara ayrılan miktara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14208) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
26.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, çocuk mahkemesi bulunmayan illere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14209) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
27.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Sultansazlığı sulak alanı ve kuş cennetinin korunmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14210) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
28.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, bir köyün kanalizasyon sistemine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14211) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
29.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir yönetmeliğe ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14212) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
30.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, yerel yönetimlerin atık tesislerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14213) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
31.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, yapıların depreme karşı dayanıklılığına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/14214) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
32.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’deki yapıların depreme karşı dayanıklılığına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/14215) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
33.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, elektrik üretiminin özelleştirilmesine ve TTK’nın yeniden yapılandırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14216) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
34.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, güneş enerjisinden yararlanmaya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14217) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
35.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, TPAO Personel Yönetmeliğindeki emeklilik yaşı düzenlemesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14218) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
36.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir daire başkanı hakkındaki iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14220) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
37.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Siirt’teki cinsel istismar olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14220) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
38.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, bir yolun asfaltlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14221) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
39.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün yol ve kanalizasyon sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14222) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
40.- Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un, Ankara Büyükşehir Belediyesinin su temin projelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14223) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
41.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, Esenyurt Belediyesinin imar değişikliklerine ve bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14224) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
42.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Çanakkale’deki yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14225) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
43.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Reşadiye ve Ladik ilçelerindeki terör olaylarına yönelik iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14226) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
44.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir otelde gerçekleştirilen etkinliklere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14227) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
45.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, komiser yardımcılığı sınavına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14228) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
46.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Şanlıurfa-Ömerli köyünde yapılan bir kutlamaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14229) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
47.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bir belediye başkanı hakkındaki dosyanın yargıya intikaline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14230) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
48.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, kamuda uzman kadrosunda çalışanların özlük haklarına ve personel reformuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14231) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
49.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Kızılırmak Suyu Projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14232) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
50.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, öğretmenevlerinin konaklama ücretlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14233) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
51.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bazı yönetici atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14234) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
52.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, okul öncesi eğitim kurumlarında görevlendirilen yöneticilerin ek ders ücretlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14235) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
53.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bazı atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14236) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
54.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, merkez teşkilatında yapılan bazı atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14237) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
55.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Diyarbakır’daki hastanelerin depreme karşı dayanıklılığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14238) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
56.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Elazığ’daki hastanelerin depreme karşı dayanıklılığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14239) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
57.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa’daki hastanelerin depreme karşı dayanıklılığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14240) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
58.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Korkuteli Hastanesinin bina ve uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14241) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
59.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, buzağı maması adı altında süt tozu ithalatı iddialarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14242) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
60.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsünün kapatılmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14243) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
61.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, çocuklara yönelik cinsel istismar olaylarına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/14244) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
62.- Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın, TÜİK’in işgücü ve istihdam verilerine ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/14245) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
63.- Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin, Hakkari’deki işsizliğe ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/14246) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/04/2010)
64.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Gökçeada ve Bozcaada ile ilgili bir rapora ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14247) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
65.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, hac organizasyonu müracaat ve kayıt yenileme ücretlerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/14248) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
66.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, bir bağlantı yolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14249) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/04/2010)
67.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, çocuklara duyarlı bütçelemeye ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14250) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2010)
68.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, TEKEL Yönetim Kurulunun bazı üyelerinin bir yurt dışı seyahatine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14251) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
69.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, ekonomik sorunların sosyal etkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14252) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
70.- Balıkesir Milletvekili Ergün Eydoğan’ın, yönetim anlayışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14253) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
71.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Gaziantep’te 23 Nisan törenlerinde çocukların garson olarak çalıştırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14254) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
72.- İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral’ın, TEKEL’in alkol biriminin özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14255) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
73.- İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral’ın, bazı ihalelerle ilgili yargı kararlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14256) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
74.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert’in, üçüncü Boğaziçi köprüsünün güzergahına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14257) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
75.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, kamu kuruluşlarının yabancı kelime kullanmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14258) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
76.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’da gıda üretimi ve dağıtımı yapan firmaların denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14259) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
77.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, arazileri kamulaştıran kişilerin linyit işletmelerinde işe alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14260) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
78.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bazı vakıf üniversitelerinin burslu öğrencilerden kayıt parası aldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14261) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
79.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14262) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
80.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, bir ifadesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14263) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
81.- Adana Milletvekili Recai Yıldırım’ın, Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısının Adana’ya yaptığı iddia edilen ziyarete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14264) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
82.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, bazı gösterilere katılan öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14265) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
83.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’da görev yapan iki bürokrat hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14266) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
84.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’da görev yapan bazı SHÇEK personelinin atamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14267) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
85.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bakan ve müsteşarlara ödenen harcıraha ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14268) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
86.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, bazı mali suçlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14269) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
87.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliğine atanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14270) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
88.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Darülaceze’ye yapılan bir bağışın yolsuzluğa uğradığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14271) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
89.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, et ithaline yönelik iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14272) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
90.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, işkence olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14273) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
91.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, baz istasyonlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14274) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
92.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, emek istismarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14275) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
93.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, çocuk mahkemelerindeki yargılama sürelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14276) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
94.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, kadına yönelik şiddete ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14277) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
95.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki bazı yargı verilerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14278) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
96.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, bazı yargı verilerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14279) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
97.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, bazı cinayet olaylarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14280) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
98.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, cinsel istismara uğrayan çocuklara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14281) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
99.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, Adli Tıp Kurumunun DNA testine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14282) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
100.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, çocuk yargısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14283) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
101.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, bir suç duyurusunun savcılıkça değerlendirilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14284) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
102.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TEKEL işçilerinin durumuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/14285) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
103.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, arazileri kamulaştırılan kişilerin bir linyit işletmesinde işe alınmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/14286) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
104.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, çocuk işçiliği ile ilgili birime ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/14287) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
105.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, çocuk işçiliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/14288) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
106.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’daki kayıt dışı istihdama ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/14289) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
107.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, çocuk işçiliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/14290) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
108.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Saroz körfezindeki kirliliğe ve bazı gölet projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14291) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
109.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Mut ilçesindeki çiftçilerin sulama sorununa ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14292) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
110.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, DSİ’de görev yapan ziraat mühendislerinin durumuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14293) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
111.- Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, İstanbul-Beykoz’da bir sulak alana hafriyat dökümüne ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14294) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
112.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Karacabey’in bir köyündeki su taşkınına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14295) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
113.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Denizli’deki orman köylülerinin desteklenmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14296) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
114.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’deki kadın istihdamına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/14297) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
115.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, sokağa bırakılan ve sokakta yaşayan çocuklara ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/14298) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
116.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin özlük haklarına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/14299) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
117.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Diyanet İşleri Başkanlığının verdiği burslara ve bir iddiaya ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/14300) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
118.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Amasya-Gümüşhacıköy’de yapılan kapalı spor salonuna ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/14301) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
119.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, personel alımına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/14302) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
120.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, ASALA terör örgütü mensuplarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14303) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
121.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, personel alımına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14304) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
122.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir linyit işletmesinin banka promosyon paralarını kullanımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14305) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
123.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir linyit işletmesi çalışanlarına yapılan promosyon ödemesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14306) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
124.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, arazileri kamulaştırılan kişilerin TKİ’de işe alınmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14307) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
125.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, nükleer santral ihalesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14308) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
126.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TEDAŞ’ın bir kısım personelinin sorunlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14309) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
127.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, toplantı ve gösterilerde gözaltına alınanlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14310) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
128.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara-Etlik Garajının yıkılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14311) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
129.- Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, Ankara’ya su temini projelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14312) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
130.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’ya su teminine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14313) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
131.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve şikayetlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14314) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
132.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir yolsuzluk olayına adı karışan dernek ve vakıflara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14315) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
133.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik’in, Siirt’te yaşanan cinsel istismar olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14316) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
134.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, İran sınırında gerçekleşen bir ölüm olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14317) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
135.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Emniyet Teşkilatı personeline yönelik iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14318) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
136.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Ankara Büyükşehir Belediyesinin araç alım ve kiralama ihalelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14319) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
137.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, iki köy arasındaki su ihtilafına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14320) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
138.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Keçiören’de bir çocuğun inşaat çukurunda ölümü olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14321) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
139.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki okulların depreme karşı dayanıklılığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14322) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
140.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, İran sınırında mazot kaçakçılarının öldürüldüğü olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14323) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
141.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, bazı kadınlara yönelik taciz ve şiddet olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14324) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
142.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Gediz-Üzümlü Belediyesi yönetimine yönelik iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14325) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
143.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki Hazine arazilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14326) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
144.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, ihracattaki vergi iadesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14327) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
145.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, seviye belirleme sınavına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14328) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
146.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Ankara’da yeni öğretmenevleri açılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14329) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
147.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, YİBO’larda yaşanan sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14330) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
148.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, YİBO’lardaki sağlık hizmetlerine ve yardımcı hizmetlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14331) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
149.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, parasız yatılı öğrenim gören öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14332) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
150.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, eğitim sisteminde çocuk ihmal ve istismarının önlenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14333) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
151.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Malazgirt ilçesindeki eğitimle ilgili ihtiyaçlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14334) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
152.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Dicle Üniversitesi Rektörlüğünün disiplin uygulamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14335) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
153.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, okullaşma oranlarına ve öğrenimine devam edemeyen bazı çocuklara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14336) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
154.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bayburt’taki hastanelerin depreme karşı dayanıklılığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14337) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
155.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Gümüşhane’deki hastanelerin depreme karşı dayanıklılığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14338) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
156.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Ayancık Devlet Hastanesindeki çocuk doktoru ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14339) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
157.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’daki devlet hastanelerinde hizmet alımıyla çalıştırılan personele ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14340) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
158.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Antalya’da açılması düşünülen yeni hastanelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14341) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
159.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, zayıflama ilaçlarına ve obeziteye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14342) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
160.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, personel alımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14343) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
161.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, acil sağlık hizmetlerindeki bazı uygulamalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14344) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
162.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, asansörlerin denetimine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14345) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
163.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, cinsiyetçi reklamlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/14346) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
164.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Tarım Kredi Kooperatifleri Gaziantep Bölge Birliğine personel alımıyla ilgili iddialara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14347) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
165.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, kırmızı et piyasasındaki gelişmelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14348) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
166.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, kırmızı et piyasasındaki gelişmelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14349) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
167.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, et ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14350) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
168.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, banka borcu nedeniyle tarım arazilerine gelen hacizlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14351) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
169.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, tarımsal sulamada kullanılan elektrik borçlusu çiftçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14352) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
170.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, kırmızı et sektöründeki sorunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14353) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
171.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, tarıma dayalı sanayinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14354) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
172.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Müzeleri Müdürlüğünün adının değiştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14355) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
173.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, TOKİ’nin Antalya’daki arsa satışlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/14356) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
174.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, bazı mazbut vakıfların kurdukları üniversitelere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/14357) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
175.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Ziraat Bankasının personel alım sınavına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/14358) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
176.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, TSK’nın bazı mensuplarının dahil edildiği yargı sürecine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14359) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/04/2010)
177.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Ankara aktarmalı Bursa-Gaziantep uçak seferlerindeki bekleme süresine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14360) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/04/2010)
178.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, bir yayladaki baz istasyonu ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14361) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/04/2010)
179.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bağlantısı yapılan telefonların çalıştırılmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/14362) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/04/2010)
180.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ana bina bahçesine konulan bazı banklara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/14363) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/04/2010)
181.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, yerleştirilen ses kayıt cihazlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/14364) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/04/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 27 Milletvekilinin, futbol karşılaşmalarındaki şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/714) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.03.2010)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 29 Milletvekilinin, tütün üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/715) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.03.2010)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 20 Milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmen adaylarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/716) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.03.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, H1N1 aşılarının kullanımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12682)
2.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, bir basın açıklamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12822)
3.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Erzincan’daki bazı yargısal olaylara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12823)
4.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, bir cezaevindeki sağlık hizmetlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12824)
5.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, bir basın açıklamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12825)
6.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, bir soruşturma dosyasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12826)
7.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Ziraat Bankasının halka arzına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13465)
8.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, ülkemizde bulunduğu iddia edilen nükleer silahlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13466)
9.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Bulgaristan’dan gelen bazı soydaşların durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13467)
10.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, keçi yetiştiriciliğine ve hayvancılıktaki bazı sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13469)
11.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, Kalkınma Bankasında hizmet alımıyla çalıştırılan personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13471)
12.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, bir toplantıyı izlemek isteyen bazı muhabirlerin engellendiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13473)
13.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13474)
14.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir şirketin katıldığı ihalelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13476)
15.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Tekirdağ’daki belediyelerin ihalelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13490)
16.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, Tekirdağ toptancı halindeki dükkan yetersizliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13491)
17.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Edremit Belediyesi eski Başkanı hakkındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13492)
18.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, basında yer alan bazı illerde “İstiklal Marşı” okunmadığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13493)
19.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir köy yolunun asfaltlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13494)
20.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Boğaziçi öngörünümündeki kaçak yapılaşmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13495)
21.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye Belediyesinin taraf olduğu davalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13496)
22.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’deki trafik suçlarına ve kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13497)
23.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye İl Genel Meclisince tahsis edilen ve satılan taşınmazlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13498)
24.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, gözaltındaki kötü muamele iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13499)
25.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, doğal afetten zarar gören bazı köylere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13500)
26.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, İstanbul Çevre Düzeni Planına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13501)
27.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’da kullandırılan mikro kredilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13502)
28.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Şişli’deki bir arsanın imar durumunda yapılan değişikliklere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13503)
29.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Ankara Büyükşehir Belediyesiyle ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13504)
30.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, kaybolan bir YİBO öğrencisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13505)
31.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ta kamu kuruluşlarının esnaftan et almasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13509)
32.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, KİT’lerde çalışan bazı personelin özlük haklarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13510)
33.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Bartın’daki elektrik kesintilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13511)
34.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli’ndeki TEKEL taşınmazlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13512)
35.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Devlet Memurları Kanununun 76. maddesine göre yapılan personel atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13513)
36.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, yazarlık yazılım ihalelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13514)
37.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, açılan soruşturmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13515)
38.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bazı personele ödenmesi gereken ücretlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13516)
39.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bir beldedeki taşımalı eğitime ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13517)
40.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Ders Aletleri Yapım Merkezinin yönetimine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13518)
41.- İstanbul milletvekili Çetin Soysal’ın, ilköğretim müfettişlerinin sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13519)
42.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, Uşak Eşme Yatılı Bölge İlköğretim Okulunun yönetimine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13520)
43.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, kaybolan bir YİBO öğrencisine ve okullardaki şiddet iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13521)
44.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, PTT personelinin çalışma saatlerine ve taşeronlaşmaya ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13528)
45.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ulaştırma sektörü kaynaklı karbondioksit salımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13529)
46.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya Havalimanında yabancı turistlerden alınan bir ücrete ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13530)
47.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, bir televizyon kanalında yayından kaldırılan diziye ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/13531)
48.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/13535)
49.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sivil toplum kuruluşlarına bütçeden yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/13536)
6 Mayıs 2010 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 12.00
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 103’üncü Birleşimini açıyorum.
III.-Y O K L A M A
BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için beş dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını, görevli personel aracılığıyla, beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 27 milletvekilinin, futbol karşılaşmalarındaki şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/714)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Son haftalarda spor sahalarında spor dışı tezahürat ve saha olayları yaygınlaşmaya başlamıştır. Kardeşliğin, insanca rekabetin ve barışın yansıması olan spor oyunlarıyla bağdaşmayan tutum ve davranışlar hızla artmaktadır. Sporcuların birbirlerine, sporcuların hakeme, seyircinin sporcu, hakem ve rakip takım seyircilerine sözlü ve fiili saldırıları artmaktadır.
Son olarak Süper Ligde Bursa Spor Diyarbakır Spor maçlarıyla başlayan olaylar, futbol karşılaşmalarının yapılmasını imkansız hâle getirmiş ve pek çok kişinin yaralanmasıyla sonuçlanmıştır.
Olaylar âdeta geliyorum demişken, Futbol Federasyonu, Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı önlemler almakta gecikmiş, devletin diğer birimleriyle koordinasyon kurarak olayları önleme yönünde yeterli çabayı sarf etmemiştir. Bir çok Bakanlıktan daha fazla bütçeye sahip olan Federasyonun ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığının olayların önlenmesi için gerekli güvenlik önlemlerini almaması, medya aracılığıyla psikolojik hazırlıklar yapmaması anlaşılamamıştır.
Dünyada futbol şiddetin ve ırkçılığın en fazla ortaya çıktığı bir spor dalıdır. Bu nedenle futbolun patronu olan uluslararası kuruluşlar en fazla bu konularda kampanyalar yapmaktadır. En ağır cezalar bu yöndeki tezahürat ve fiillere verilmektedir.
Ne var ki bu yöndeki çalışmalar ülkemizde yeterince yapılmamaktadır. Futbol müsabakalarında siyasi sloganlar atılmasına hoşgörü gösterilmesi, şiddete varan eylemleri âdeta teşvik etmiştir. Yetkili makamlar Türkiye-Ermenistan A milli takım maçında gösterdikleri hassasiyeti olayların geleceği belli olan Diyarbakır Spor maçlarında göstermemiştir.
Takımlar sahaya çıkmaya korkar hâle gelmiştir. Kamuoyunda, Devletin olaylara tümüyle el koyması için daha vahim olayların olması mı beklenmektedir? Sorusu sorulmaktadır. Sporda siyaset artmıştır. Âdeta spor siyasete alet edilmektedir. Hızla önlem alınmadığı takdirde, doğu ve güneydoğu illerinin takımlarına yönelik benzer hareketlerin yapılması, olayların bu illerdeki futbol maçlarına da yayılması ihtimali artacaktır.
Olayların daha da genişlememesi, olumsuz örnek olmaması ve daha büyük toplumsal olaylara sebebiyet verilmemesi amacıyla, sorumluların ortaya çıkarılması, alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 15.03.2010
1) Mehmet Sevigen (İstanbul)
2) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
3) Rasim Çakır (Edirne)
4) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
5) Fevzi Topuz (Muğla)
6) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
7) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
8) Ahmet Küçük (Çanakkale)
9) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
10) Gürol Ergin (Muğla)
11) Ali Koçal (Zonguldak)
12) Çetin Soysal (İstanbul)
13) Abdullah Özer ( Bursa)
14) Erol Tınastepe (Erzincan)
15) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
16) Gökhan Durgun (Hatay)
17) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
18) Hulusi Güvel (Adana)
19) Ali Arslan (Muğla)
20) Mehmet Cevdet Selvi (Kocaeli)
21) Rahmi Güner (Ordu)
22) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
23) Sacid Yıldız (İstanbul)
24) Tayfur Süner (Antalya)
25) Atila Emek (Antalya)
26) İsa Gök (Mersin)
27) Muharrem İnce (Yalova)
28) Necla Arat (İstanbul)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 29 milletvekilinin, tütün üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/715)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tütün Ülkemizde 400 yıldır üretilen geleneksel bir ürünümüzdür. Tütün Dünyanın yaklaşık 120 ülkesinde üretilirken, Türkiye'de üretilen tütüne kota konmuş, daha sonra 2009'da yasaklanmış, tütün üreten aileler işsiz ve yoksul kalmış, göç ederek perişan bir duruma gelmişlerdir. Tütün üretimi destekleme kapsamı kampanyasına alındığı yıllarda Türkiye'de tütün üretimi 1950 ile 2002 yılları arasında Şark Tipi Tütün (oryantal) üretiminde en iyi dönemini yaşayarak Dünya üretiminde ilk sıralarda bulunurken 2002 yılında çıkan yasadan sonra tütün destekleme alımları kaldırılması, maliyet farklarının yükselmesi sonucunda tütün fiyatlarının düşük kalması nedeniyle tütün üretiminde büyük ölçüde azalmalar olmuştur.
1980'li yıllarda Tekel dışında 70 kadar tütün şirketi sektörde faaliyet gösteriyordu. Daha sonraki yıllarda ABD ve İngiltere başta olmak üzere bazı büyük sermaye grupları, Ülkemizde bulunan küçük şirketleri yok edip pazarı eline geçirip üreticilerimizden maliyetinin altında tütün almış, tütün üreticisi iflas ederek yoksullaşıp, işsiz kalmış ve büyük şehirlere göç etmişlerdir. Batman, Diyarbakır, Muş, Bitlis, Siirt ve Adıyaman başta olmak üzere 2009 yılında tütün ekimi yasaklanmış üreticiler işsiz ve yoksul kalınca Bölgede yaşam vahim bir hale gelmiştir. Tütün üretiminde aile birimlerinin tümü çalıştığı için bölgedeki işsizlik ve yoksulluğun giderilmesinde önemli katkısı olmaktadır.
Tekel kapanmadan önce Tekelin desteklemesiyle Ege, Karadeniz Doğu ve Güneydoğu'da 1 Milyonu aşkın insanın geçimini sağlayacak tütün üretiliyordu. Ancak Devletin desteklemesinin tütün üreticisinden kesilmesinden sonra tütün üretimi O noktasına gelmiş bulunmaktadır. Halbuki bugün Ege, Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu tütünü Dünyanın en kaliteli tütünleri arasında olmasına rağmen Devletin tütün çiftçisini desteklememesi sonucunda 1 Milyon ailenin işsiz ve yoksul kalmasına imkan sağlamıştır. Bu nedenle 400 yıldan bu yana üretilen tütün üreticisi bitmiş, işsizlik ve yoksulluk armış, insanlar göç etmiş perişan bir konuma gelirken ne yazık ki Devlet 2009 yılında 372 Milyon Dolar ödeyerek 83 Milyon kg tütün ithal etmiştir. Tütün üreticimizin yaşadığı tüm sıkıntılar araştırılarak bugüne kadar verilen sözlerin, altına imza atılan vaatlerin yerine getirilip getirilmediği ve mağduriyetinin boyutunu tespit etmek amacıyla Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim. 11.03.2010
1) Ensar Öğüt (Ardahan)
2) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
4) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
5) Çetin Soysal (İstanbul)
6) Fevzi Topuz (Muğla)
7) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
8) Rasim Çakır (Edirne)
9) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
10) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
11) Ahmet Küçük (Çanakkale)
12) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
13) Tekin Bingöl (Ankara)
14) Gürol Ergin (Muğla)
15) Ali Koçal (Zonguldak)
16) Abdullah Özer (Bursa)
17) Erol Tınastepe (Erzincan)
18) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
19) Gökhan Durgun (Hatay)
20) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
21) Hulusi Güvel (Adana)
22) Ali Arslan (Muğla)
23) Mehmet Cevdet Selvi (Kocaeli)
24) Rahmi Güner (Ordu)
25) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
26) Sacid Yıldız (İstanbul)
27) Atila Emek (Antalya)
28) İsa Gök (Mersin)
29) Muharrem İnce (Yalova)
30) Necla Arat (İstanbul)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 20 milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmen adaylarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/716)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de her yıl Üniversite bitirip diplomasını alan binlerce öğretmen, eğitim alanındaki yetersizlikler nedeniyle işsizler kervanına katılmaktadır. İI Milli Eğitim Müdürlüklerimiz yerel bazda verdiği ilanlarla bazen de megafonla yapılan duyurular sonucunda öğretmen almaktadırlar. Bu alımlarda öğretmen olma şartı bile aranmamakta, seracılık mezunu, at yetiştiriciliği mezunu, ziraat fakültesi mezunları öğretmen olarak çocuklarımızın geleceğini tayin etmektedirler.
Okullarda eğitim fakültesi mezunu binlerce ücretli öğretmen adeta birer köle gibi çalıştırılmakta, aylık ortalama 500.-TL ücret ve yarım sigorta ile sosyal güvencesiz, her an işten çıkartılma korkusu ile çalıştırılmaktadırlar. Bu ücretli öğretmenlerimiz, öğretmenliği bir meslek olarak bile uygulamaktan ve istihdam güvencesinden yoksun bırakılmış, çok açık bir biçimde siyasetin etkisi altında hareket etmeye zorunlu tutulmuşlardır. Adı da aslında öğretmen değil, geçici personel; pamuk ipliği ile bağlı iş güvencesi. Hani öğretmenler özgür yetiştirecekti kuşakları? Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür olacaktı! Kendisinin özgür olmadığı bir ortamda, öğretmenler nasıl özgür insanlar yetiştirebilir?
2002 Genel Seçimler öncesinde Başbakan'ın İstanbul'da seçim mitinginde yapmış olduğu konuşmada "birçok gencimiz, özellikle öğretmen adaylarımız işsiz kaldı. Ülkede eğitim çökmüş, köy okulları kapanmış, merkezdeki okullar bile öğretmen diye can çekişmektedir. O kadar sene beklet, sonra al. O adamda artık heves kalır mı, öğretmenlik yapabilir mi? Ama inşallah; biz iktidar olunca öğretmenler okulun bittiği gün hazırlıklarını yapacak ve ertesi gün görev aşkıyla okuluna gidecek, hiç merak etmeyin" demiştir. Yapılan bu söyleme karşılık 2002 Genel Seçimlerinde 60 bin olan atanamayan öğretmen sayısı ne yazık ki AKP iktidarının 8. yılında 360 bini bulmuştur. AKP iktidarında vaat edildiği gibi diplomasını almış genç öğretmenlerimiz mezun olduğu gün, öğretmen bekleyen öğrencilerle buluşturulamamış, söylenenler ancak seçim vaatleri arasında yerini almıştır. Milli Eğitim Bakanlığının iç denetim faaliyet raporunda birçok konuda kendine kötü not vermiştir. Mevcut norm hesaplama kriterlerine göre sistemde olması gereken öğretmen sayısı 717.824 olmasına rağmen, mevcut öğretmen sayısı 584,507'dir. Yani 133,317 öğretmen açığı bulunmaktadır.
Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizde yaşanan öğretmen açığı sebebi ile bölgenin Mülki Amirleri kendi insiyatifleri doğrultusunda çözüm üretmekte, Ardahan Valiliğinde eğitimli polis memurlarımız öğretmen olarak atanmakta taşra belediyelerinde megafonlardan öğretmen aranıyor anonsları yapılmaktadır. Ne yazık ki geleceğimizi emanet edeceğimiz öğrencilerimizi yetiştirme konusunda eğitim alan, fakülte mezunu ve atanamayan 360 bin öğretmenimizin, garsonluk, seyyar satıcılık ve pazarcılık yaparak yaşam mücadelesine devam etmeleri büyük bir çelişkidir. Atanamayan öğretmenlerimizin yaşadığı tüm sıkıntılar araştırılarak, bugüne kadar verilen sözlerin, altına imza atılan vaatlerin yerine getirilmediği ve genç öğretmenlerimizin mağduriyetinin boyutunun tespiti amacıyla Anayasanın 98., Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim. 16 03.2010
1) Ensar Öğüt (Ardahan)
2) Rahmi Güner (Ordu)
3)Turgut Dibek (Kırklareli)
4) Sacid Yıldız (İstanbul)
5) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
6) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
7) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
8) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
9) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
10) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
11) Ahmet Küçük (Çanakkale)
12) Tekin Bingöl (Ankara)
13) Şevket Köse (Adıyaman)
14) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
15) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
16) Atila Emek (Antalya)
17) Abdulaziz Yazar (Hatay)
18) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
19) Selçuk Ayhan (İzmir)
20) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
21) Akif Ekici (Gaziantep)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, Sivas Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 Kişinin Hayatını Kaybettiği Helikopter Kazası ve Kurtarma Çalışmalarının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer Durumların Yaşanmaması İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Yeniden Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
B) Tezkereler
1.- Sivas Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazası ve kurtarma çalışmalarının tüm yönleriyle araştırılarak benzer durumların yaşanmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla yeniden kurulan (10/333, 334, 335 - 3/1090) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1186)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sivas Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 Kişinin Hayatını Kaybettiği Helikopter Kazası ve Kurtarma Çalışmalarının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer Durumların Yaşanmaması için Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla (10/333, 334, 335-3/1090) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu; 18.02.2010 tarihinde göreve başlamıştır.
Komisyonumuz, TBMM İçtüzüğünün 105 inci maddesi uyarınca kendisine verilen 3 aylık süre içerisinde çalışmalarını tamamlayamadığından 18.05.2010 tarihinden itibaren Genel Kuruldan 1 aylık ek süre istenmesine karar vermiştir
Gereğini bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Veysi Kaynak
Kahramanmaraş
Komisyon Başkanı
BAŞKAN – İç Tüzük’ün 105’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir” hükmü gereğince Komisyona bir aylık ek süre verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:
Buyurun.
2.- TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un bir Parlamento heyetiyle birlikte, ABD Temsilciler Meclisinde temaslarda bulunması ve New York’ta gerçekleştirilecek 29’uncu Türk Günü etkinliklerine katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1187)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Başkanvekili Sadık Yakut başkanlığında bir Parlamento heyetinin, ABD Temsilciler Meclisi'nde temaslarda bulunması ve New York'ta gerçekleştirilecek 29. Türk Günü etkinliklerine katılması hususları Başkanlık Divanı'nın 02 Mayıs 2010 tarih ve 71 sayılı görüşü üzerine "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanun'un 10. Maddesi" uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
Mehmet Ali Şahin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, işleme alacağım ve sonra oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisinin, 11, 12, 13 Mayıs 2010 tarihlerinde çalışmalarına ara vermesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 6.5.2010 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Nurettin Canikli
Giresun
AK PARTİ Grup Başkanvekili
Öneri:
Genel Kurulun 6.5.2010 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde 497 ve 497’ye 1. Ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin ikinci tur görüşmelerinin 6.5.2010 Perşembe günü saat 24.00’e kadar bitmemesi hâlinde görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması, daha önce alınan kararın aksine 7, 8, 9 Mayıs 2010 tarihlerinde Genel Kurulun çalışmaması,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 11, 12, ve 13 Mayıs 2010 tarihlerinde çalışmalarına ara vermesi
Önerilmiştir.
BAŞKAN – Evet, şu anda Başkanlığımıza sadece aleyhte…
Sayın İçli, buyurun.
Eskişehir Milletvekili Sayın Tayfun İçli grup önerisinin aleyhinde söz istediler.
Süreniz on dakika Sayın İçli.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum. AKP grup önerisinin aleyhinde söz aldım.
Değerli arkadaşlarım, AKP grup önerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma takvimi değiştiriliyor. Tatile giriyoruz, yaklaşık on günlük bir tatile giriyoruz. AKP Grubu haklı, çünkü milletvekilleri gerçekten sabaha kadar çalıştı, yoğun çalıştı, hatta iki üç saat uykuyla o çalışmaları devam ettirdi. Şimdi, yorulan AKP’li milletvekili arkadaşları için ve diğer muhalefet milletvekili arkadaşlar için bir tatil kararı çıkartıyorlar.
Değerli arkadaşlarım, bu nasıl bir anlayıştır? Hep söyledik, bir söz vardır dedik, atasözü: “Acele işe şeytan karışır.” Acele ettik. Sabaha kadar, sabaha kadar çalıştık, yorulduk, gergin hâle geldik, Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmayacak burada birtakım olaylar oldu, sözler söylendi.
Değerli arkadaşlarım, hep söyledik, anayasa görüşmelerinde ivedilikle görüşme yasağı vardır. Öncelikle görüşebilirsiniz ama ivedilikle görüşme yasağı vardır. Anayasalar, toplumsal sözleşmelerdir. Bu toplumsal sözleşmeler tartışılırken sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partilerin görüşlerinin tutanağa geçmesi önemli değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilmeyen siyasi partilerin de görüşlerinin tutanağa geçmesi, ilgili tarafların, sendikaların, üniversitelerin, yargı organlarının görüşlerinin alınması ve bu maddelerin sindire sindire, tartışıla tartışıla geçmesinin esas olduğunu söyledik ama AKP’li arkadaşlara bunu anlatamadık. “Bizim sayısal gücümüz vardır, biz her istediğimizi yaparız, biz bunu geçiririz.” dediler. Televizyonlarda hiç yakışık almayan görüntüler; gazetelerde küfre varan sözler, milletvekillerinin birbirine söylediği sözler…
Şimdi ne yapıyoruz değerli arkadaşlarım? Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisini on beş gün tatile sokuyoruz. Kimin iradesiyle? Sayın Başbakanın iradesiyle.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) – On beş gün değil, bir hafta, bir hafta.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bunlar doğru değil. Yani, hep atasözlerinden giriyoruz: “Keskin sirke küpüne zarar verir.” Yani istediğiniz kadar keskin olun, göreceksiniz, birazdan ifade edeceğim, sizin küpünüze zarar verecek bu. Çünkü, ikaz ediyoruz…
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) – On beş gün değil, bir hafta.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Olabilir, on gün olur, bir hafta olur, ama aç kapa yapılacağını da ben biliyorum. Yani, Mecliste grupların nasıl taktik izlediklerini -siz de deneyimlisiniz, ilk kez milletvekili olmadınız, ben de ilk kez milletvekili olmadım- yaşayarak göreceğiz. Bunu basın izliyorsa, bu takvimin nasıl çalıştığını, nasıl tatil yapıldığını hep birlikte vatandaşlarımız görecek. Bu işin tanığı vatandaşlarımız.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, artık, bugün bu Anayasa’yı bitirme niyeti var. Yani, diyorlar ki: “Saat 24.00’e kadar çalışacaktık, bitinceye kadar çalışma kararı…”
Değerli arkadaşlarım, buradan bir milletvekili olarak kendi görüşlerimi bir kez daha iletmek istiyorum: Bu Anayasa teklifi buradan geçtiği takdirde, Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçtiği takdirde Anayasa’mızın açık hükümlerine aykırı olacak, Anayasa Mahkememizin daha önce ifade ettiğim kararlarına, içtihatlarına aykırı olacak. Bakın, şimdiye kadar anayasa yargısı, Anayasa Mahkemesi içtihatları hiçbir zaman güçler ayrılığı ilkesiyle ilgili bir tartışmaya girmedi çünkü şimdiye kadar gelen siyasi partiler güçler ayrılığı ilkesini, hukuk devleti ilkesini zedeleyici davranışlarda bulunmadılar ama Anayasa Mahkemesinin kararlarına baktığınız zaman, Anayasa’nın “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, egemenliğini yetkili organları eliyle kullanır.” dedikten sonra, yargı yetkisini düzenleyen maddelerinin, Anayasa’nın 2’nci maddesinin “Cumhuriyetin niteliklerinin tanımı”, Anayasa’nın başlangıç hükmündeki kuvvetler ayrılığının medeni bir iş bölümü olduğunu, hiçbir gücün diğer bir güçten üstünlük sağlama anlayışında kabul edilemeyeceğini belirten maddelerinin değişmez ve değiştirilmesi teklif edilemez hükümler olduğunu Anayasa Mahkemesi kararlarında net olarak görüyoruz değerli arkadaşlarım.
Geçtiğimiz günlerde ben burada şunu söyledim: Eğer bunu yaparsanız… AKP kapatma davasında 10 ve 42’yle ilgili yapılan değişikliğin teklif edilmesinin ve yasalaştırılmasının Anayasa Mahkemesi tarafından laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunun bir numaralı delili olarak kabul edildiğini Anayasa Mahkemesinin kararından arz ettim, tekrar sizlere burada bunları okumayacağım.
Değerli arkadaşlarım, bunu söylediğimde bir gazetemiz benim için “Utandıran Çağrı” başlığını atmak suretiyle, benim Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını göreve davet ettiğimi, ona çağrıda bulunduğumu söyledi. Bakın, sizler dinlediniz: Sizlere üç kez, yalvarıyorum dedim, yapmayın bunu dedim. Bunu yaparsanız Anayasa’ya aykırı olur dedim. Bunu yaparsanız Anayasa Mahkemesinin içtihatlarına aykırı olur dedim. Bir hukukçu olarak, bir milletvekili olarak bunları size söyledim ve sizlere yalvardım. Ben Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına “Bu partiyi kapatın.” diye bir çağrıda bulunmadım, ben, AKP’li milletvekili arkadaşlara çağrıda bulundum. Geçmişte Partilerarası Uzlaşma Komisyonunda, Anayasa Komisyonunda görev yapmış bir arkadaşınız olarak, bir hukukçu olarak, bir milletvekili olarak bu çağrıda bulunmam kadar doğal olan hiçbir şey olamaz.
Bir kez daha size çağrıda bulunuyorum: Hukuk, bir devletin bağışıklık sistemidir, iskeletidir. Siz bir devletin bağışıklık sistemini bozarsanız, iskeletini kırarsanız, o devlet… Bugün yapacağınız düzenleme, Anayasa Mahkemesinde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda yapacağınız düzenleme, yarın bir gün sizin sokakta torununuzla, kucağınızda torununuzla giderken ilişkileri zedeleyebilecek bir ilişkidir. (AK PARTİ sıralarından “Allah Allah” sesleri)
Allah Allah… Öyledir. Yargı bağımsızlığı, bir devleti devlet yapan en önemli özelliklerden biridir. Eğer bunu yandaş yargıya çevirmeye kalkarsanız, Anayasa Mahkemesini aslan terbiyecisi gibi terbiye etmeye kalkarsanız… Umarım öyle olmaz, ben, siyasi partilerin kapatılmasına hep karşı olmuş bir insanımdır ama -ama diyorum, ancak diyorum- demokrasilerin de kendini koruma refleksinin olduğunu, demokrasilerin kendini koruma refleksini yine Anayasa’da yine anayasal yargıya vermek suretiyle sağladığını bilen biri olarak, ben, bir kez daha buradan sizleri, değerli arkadaşlarım, uyarıyorum.
Bakın, Ziya Paşa’nın bir sözü vardır, yani böyle eski sözü kullanmasını seven arkadaşlarımız çok, burada sıklıkla onu söylüyorlar: "Nush ile uslanmayanın hakkı tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir." Bundan bir sonuç, yani buradan…
AHMET YENİ (Samsun) – Ayıp, ayıp, milletvekilisin be!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Olur mu, ayıp olur mu? Ziya Paşa’nın bu sözünü… Sizler burada hep böyle eski sözleri söylüyorsunuz, buradan arif olan anlar. Ben size bir şey söylemiyorum ki burada Ziya Paşa’nın bir sözünü söylüyorum.
AHMET YENİ (Samsun) – Milletin vekili olarak söylüyorsun, utan!
CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Çok ayıp ediyorsun!
BAŞKAN – Sakin olun sayın milletvekilleri, sakin olun, lütfen.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Niye alınıyorsunuz?
Değerli arkadaşlarım, bakın, bir işi yapma iradesinde olan yahut da aklında böyle bir düşüncesi olan insanlarda alınganlık olur. Niye siz alınıyorsunuz da başka siyasi partiler alınmıyor? Ben, burada bir konuyu anlatmaya çalışıyorum. Burada herhangi bir sataşma da yok, (a) partisi, (b) partisi, (c) partisi dedim mi? Ziya Paşa’nın bir sözünü söyledim. Eğer Ziya Paşa’nın bu sözü birilerini rahatsız ediyorsa o zaman “Ziya Paşa” kavramını ve sözünü edebiyatımızdan, her şeyimizden kaldırmamız lazım. Edebiyat neden vardır, sanat neden vardır? Baskıcı dönemlerde derdini anlatamayanları sanatla anlatma özelliği. Karikatür de öyledir. Yani, şimdi birçok siyasetçimiz karikatüristlere dava açıyor, karikatüristlerden çok kaygı duyuyor, şiirlerden kaygı duyuyor ama dünyanın her yerinde baskıcı dönemlerde yaşanan olayları sanatçılar, edebiyatçılar, karikatüristler, ressamlar bu şekilde ifade ediyorlar. Ben de kaygılarımı bu şekilde ifade ediyorum, birileri anlasın, algılasın diye bunu ifade ediyorum ve tekrar söylüyorum: AKP’nin bu grup önerisi, işte, acele işe şeytan karışır, başa döndük, sabahlara kadar çalıştık, şimdi bugün bitireceğiz, değerli arkadaşlarım, on beş gün tatil yapacağız. Peki, neden bunu tekrar sindire sindire yapmadığımızı neden sorgulamıyoruz? Artık tabii ki bu takdir AKP’li arkadaşlarımızın.
Bu görüşlerimi dile getirdim. AKP grup önerisine bu nedenle karşıyım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İçli.
Aleyhte Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk söz istediler.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz on dakika.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP grup önerisinin aleyhine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bugün 6 Mayıs 2010. Bundan tam otuz sekiz yıl önce 6 Mayıs 1972 tarihinde Türkiye gençliğinin antiemperyalist, antifaşist önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 12 Mart faşist diktatörlük yönetimi tarafından darağacına gönderildi. Onların tam bağımsız, demokratik, özgür Türkiye ve özgürlük mücadeleleri faşist diktatörlük tarafından kanla bastırıldı.
Değerli arkadaşlarım, tabii ki o zamanı bilmeyen arkadaşlarımız vardır. 12 Mart 1971 faşist darbesinin nedenlerine baktığımız zaman, dünyada tüm gençlik hareketleri öncelikle üniversitelerden başlamış, daha sonra köylü gençliğe ve işçi gençliğe ve tüm yaşayanlara sarmıştır. Bu mücadelenin merkezi Avrupa ve Fransa. Oralardaki gençlik önderlerinin bu demokrasi ve özgürlük mücadelesi yönetenler tarafından hoşgörüyle karşılanmış ve kan ve şiddet uygulanmamış, o kişiler bugün Avrupa’da yönetenler olmuşlardır, bugün Avrupa’yı yönetmektedirler, ama bizim ülkemiz emperyalizmin güdümünde, emperyalizm tarafından yönlendirilen, denetlenen bir ülke olduğu için o tarihlerde, 12 Mart faşist diktatörlüğü bir yol olarak denenmiş ve gerçekten faşizm kanlı baskısını o gençlik mücadelelerinin üzerinde göstermiş.
Değerli arkadaşlarım, bugün geçmişe dönüp baktığımızda Deniz Gezmiş’i, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı darağacına çıkaranlar, gerek o 12 Mart faşist diktatörlüğünün önderleri gerekse o dönemde, olağanüstü dönemde olağanüstü hukuk kurallarına bağlı olarak onların idam kararlarını verenlerin bugün halk tarafından hiç birisi bilinmiyor. Onları, o idam kararını verip uygulayanları halk unuttu. Ancak egemen güçlerin her türlü unutturmasına, baskısına ve tehdidine karşı hiç kimse Deniz Gezmiş’i, Yusuf Aslan’ı ve Hüseyin İnan’ı unutmadı, tıpkı Adnan Menderes, Hasat Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu’yu unutmadığı gibi.
Değerli arkadaşlarım, hep söylüyoruz, olağanüstü yönetimlerin olup olmadığını anlamak için o ülkede hukuk kurallarının keyfî olarak uygulanıp uygulanmadığına ve bir keyfîliğin olup olmadığına bakmak lazım. Neydi Deniz Gezmiş’leri gerçekten darağacına götüren suçları? Bunlara yüklenen suçlar, normal hukuk kuralları içerisinde, o tarihteki hukuk kuralları içerisinde değerlendirdiğimizde, gerçekten darağacına çıkartıp canlarıyla ödenmesi gereken suçlar mıydı? Elbette ki onların da o mücadelenin içerisinde, var olan hukuk kuralları karşısında belki hukuk kurallarına aykırı davranışları vardır ancak bunları, hadi diyelim ki Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, hoşgörüyle karşılama kapasitemiz yok; o zaman, var olan hukuk kurallarının karşılığı olan cezaları uygulamak gerekirdi. Onlara olağanüstü hukukun emrettiği şekilde idam cezaları haksızdır, hukuksuzdur ve nitekim, o dönem bu idam kararlarının infazı sırasında bulunan mahkeme başkanı bunların avukatlarına dönerek, Halit Çelenk’e, “Siz hukuk kuralları içerisinde avukat olarak yapmanız gereken her şeyi yaptınız ama bu iş başka iş.” demiştir.
İşte, şimdi aradan otuz sekiz yıl geçti. Türkiye’de demokratikleşme iddiaları her geçen gün daha fazla önem kazanıyor, daha fazla güç kazanıyor. Eğer bir ülkede demokratikleşme gerçekten olacaksa, Türkiye Cumhuriyeti demokratik hukuk devleti olacaksa geçmişindeki olağanüstü hukuksuzlukları temizlemesi gerekir değerli arkadaşlarım.
Bu kürsüden, hepimiz çıktığımızda, Türkiye’nin kapatılan partiler mezarlığı olduğunu söylüyoruz ama hiçbirimizin aklına, bu ülkenin aslında faili meçhul siyasi cinayetler mezarlığı olduğu gelmiyor, hiçbirimizin aklına, olağanüstü dönemlerde haksız ve hukuksuz olarak siyasi kararlarla idam sehpalarına çıkarılan insanların gelecekleri gelmiyor.
Şimdi, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın itibarları iade edilmiştir. Geç de olsa Türkiye Büyük Millet Meclisi bu eksikliği gidermiştir. 12 Mart faşist diktatörlüğünün amansızca aramızdan ayırdığı Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın itibar kaybı zaten söz konusu değil. Onlar, hangi siyasi düşünceden olursa olsun, yüce Türk milletinin kalbindeki unutulmaz yerlerini aldılar. Ama değerli arkadaşlarım, Türk halkının bizden beklediği bir şey var. Gerçekten, halkların kardeşliği için, bağımsız, özgür ve demokratik bir Türkiye için mücadele eden bu insanların idam edilmelerine ilişkin yasanın yürürlükten kaldırılmasını Türk halkı bizden bekliyor değerli arkadaşlarım. Deniz Gezmişlerin idam edilmelerine ilişkin yasa yürürlükte kaldığı müddetçe demokratikleşme iddiaları bir anlam ifade etmez.
Beni üzen şudur değerli arkadaşlarım: Aradan otuz sekiz yıl geçmesine rağmen, hâlâ, bugün, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’a ilişkin anma toplantılarının polis tarafından baskıyla karşılandığını öğrendim ben. Seçim bölgem Mersin’de, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın anılmasına yönelik toplantının polis tarafından engellenmek istendiği, bunların terörist olduğu ve bunlara ilişkin anma toplantısının yapılamayacağı bana iletildi. Eğer bu bilgi doğruysa gerçekten bu sakat bir anlayıştır, antidemokratik bir anlayıştır. İşte, otuz sekiz yıl sonra bir yandan demokratikleşme, özgürleşme türküleri söylerken bir yandan hâlâ insanların haksız, hukuksuz şekilde asılan bu 3 fidana karşı anma toplantılarını baskıyla, zorla ve hukuksuzlukla susturmaya çalışmak demokratik anlayışla bağdaşmıyor değerli arkadaşlarım.
Bugün, Denizleri anmak, onlara saygı duymak, onların mücadelelerine inanmak veya inanmamak ayrı bir konudur. Ama gerçekten biz bu ülkede hakikaten darbelere karşı çıkacaksak, darbe hukukunun yarattığı tüm olguları sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırmamız lazım. Onun için benim bu Parlamentodan beklediğim, 23’üncü Parlamentonun bu demokratikleşme, özgürleşme çerçevesinde darbe hukukunu yok etmek için Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilmelerine ilişkin yasanın yürürlükten kaldırılmasını ben talep ediyorum.
Hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ederim.
Başka söz talebi yok.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Başkanım, söz talebim var…
BAŞKAN – Gelmedi efendim önüme.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Hayır, yazılı değil.
BAŞKAN – Ekrana gelmiş ama oyladım. Bir başka vesileyle…
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Oylamayla ilgili değil, gündemle ilgili.
BAŞKAN – Yerinizden mi söz istediniz?
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Evet.
BAŞKAN – Affedersiniz, 60’a göre söz istediniz, tabii efendim, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişinin yıl dönümüne ilişkin açıklaması
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Bugün Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 3 fidanın idam edilişinin yıl dönümü. Yıl dönümü nedeniyle kendilerini saygıyla anıyorum ve diyorum ki darağacına giderken Deniz Gezmiş’in “Yaşasın Kürt ve Türk halkının kardeşliği!” şiarının hâlâ bizim mücadele gerekçemiz olduğunu ifade etmek istiyorum ve yıllar aradan geçse de bu kardeşlik duygusunun, bu kardeşlik ilkesinin hayata geçeceğine inanıyorum ve eğer bugün Deniz Gezmiş yaşamış olsaydı, eminim bu ilkesine uymayanların kendi adına konuşmasından da rahatsız olurdu diyorum.
Teşekkür ederim. Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bayındır.
Sayın milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın; Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin; 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun ikinci görüşmesine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (x) (xx)
(x) 497 S. Sayılı Basmayazı 19/04/2010 tarihli 88’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.
(xx) 497’ye 1’inci Ek S. Sayılı Basmayazı 2/5/2010 tarihli 99’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi, Anayasa değişiklik tekliflerinin ikinci görüşmesinde, teklifin tümü ve maddeleri üzerinde görüşme açılmamakta, yalnızca maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri görüşülmektedir.
Teklifin birinci görüşmesinde, tüm maddeleri üzerinde değişiklik önergeleri verilmişti.
Dünkü birleşimde, teklifin 23’üncü maddesi gizli oylama sonucunda kabul edilmişti.
Şimdi, teklifin 24’üncü maddesini okutuyorum:
MADDE 24- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 166 ncı maddesinin kenar başlığı “I. Planlama; Ekonomik ve Sosyal Konsey” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında hükümete istişarî nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve Sosyal Konseyin kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 24’üncü madde üzerinde elli bir önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum, buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 24 üncü maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 166 ncı maddesine eklenen fıkrada geçen “istişari nitelikte” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yeni Azize Sibel Gönül
Samsun Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 24. maddesi ile Anayasanın 166. maddesine eklenen fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ahmet Küçük |
|
|
Gökhan Durgun |
|
Çanakkale |
|
|
Hatay |
|
|
|
Engin Altay |
|
|
|
|
Sinop |
|
“Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında ve uygulanmasında hükümete istişare nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve Sosyal Konseyin Kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 24. maddesi ile Anayasanın 166. maddesine eklenen fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Osman Çoşkunoğlu
Malatya Uşak
“Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında ve uygulanmasında hükümete istişare nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve Sosyal Konseyin Kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 24 ncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Akın Birdal |
|
Fatma Kurtulan |
Sebahat Tuncel |
|
Diyarbakır |
|
Van |
İstanbul |
|
|
|
Şerafettin Halis |
|
|
|
|
Tunceli |
|
Madde: Madde 24- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 166 ncı maddesinin kenar başlığı “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Konsey” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Ekonomik sosyal ve kültürel politikaların oluşturulmasında hükümete istişarî nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Konsey kurulur, kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir.”
BAŞKAN – Şimdi okutacağım en aykırı üç önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım, istemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 24. maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Çetin Soysal Turgut Dibek
İstanbul Kırklareli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 24. Maddesi'nin teklif metninden çıkarılmasını arz ederim.
M. Akif Paksoy Yılmaz Tankut
Kahramanmaraş Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin, 24. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
|
Mithat Melen |
|
Faruk Bal |
Oktay Vural |
|
İstanbul |
|
Konya |
İzmir |
|
Mehmet Şandır |
|
S. Nevzat Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
Mersin |
|
Isparta |
Mersin |
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Melen, siz konuşacaksınız herhâlde?
MİTHAT MELEN (İstanbul) – Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Mithat Melen önergesi üstünde konuşacaklar.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika efendim.
MİTHAT MELEN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değişiklik önergesi üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu “Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında hükümete istişarî nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur.” sözüyle bakın 166’ncı maddesi Anayasa’mızın nasıl çelişiyor. “Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir.”
Şimdi, bir tarafta devlet görevi... Zaten dikkat buyurursanız Anayasa’mızın mali ve ekonomik hükümlerle ilgili 161 ve 173’üncü maddeleri genelde devlete görev vermiş. Burada hükûmete istişari mahiyette bir danışma hakkı sağlamış. Bir kere, dünyadaki son ekonomik gelişmelerle, özellikle altmış yıl önce, elli yıl önceki dünyadaki gelişmeler birbirinden çok farklı şeyler. Yani Anayasa’mızın ekonomik hükümleri ve mali hükümleri bugünkü çağdaş düzeyi yansıtacak biçimde değil ve birçok madde buradaki, zaten kanunla düzenlenebilecek maddeler, bütçe buna dâhil, Ekonomik Sosyal Konsey de öyle. Kanunla düzenlenmesi gerekirken yıllardan beri bunu biz ne kanunla düzenleyebildik ne de hakikaten kanunla ilgili gerekli yaptırımları yapabildik. Yani Ekonomik Sosyal Konsey gerçekten seçimle gelmesi icap ediyor, dünyada da seçimle geliyor. Başta Avrupa Birliği modelidir bu. Bu seçimle gelen yapı, Türkiye’de seçimle gelen değil, zaten tayinle geliyor. Bugün hakemlerin, düşünün, futbolcuların, bugün çok önemli konu, temsil edilmediği bir yapı mesela veyahut da bizlerin temsil edilmediği bir yapı, akademisyenlerin temsil edilmediği bir yapı. Resmen tayinle kurduğunuz bir model. Bu tayinle kurduğunuz modeli bir de Anayasa’ya ekliyorsunuz ve Anayasa’nın öyle bir maddesine ekliyorsunuz ki planlama var orada.
Şimdi, serbest piyasa ekonomisiyle planlamanın çelişmediğini biliyoruz ama planlamanın nasıl, kime hesap vermesi konusunda bir çelişki var ortada ciddi biçimde. Yani yürütme organının hükûmet olması gerekirken, burada devlete görev vermiş devamlı olarak. Bir sonraki maddeye de bakarsanız, yine, devletten bahsediyor. Mesela Anayasa’nın 167’nci maddesinde “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlar.” diyor. O zaman, sıkıya geldiği zaman “Devlet yok mu?” diyoruz, sıkıya geldiği zaman “Devlet benim.” diyoruz ama devlete görev verince hükûmet bir şey yapmıyor demektir. Yani icra makamına görev vermemek, yürütme organına görev vermemek burada çok önemli bir şey ve özellikle bu maddenin planlamayla ilgili bölüm içinde yer alması bence çok Anayasa’nın ruhuna uygun değil çünkü, bakın, Anayasa’nın 166’ncı maddesinin birinci bölümünü “Planlama; Ekonomik ve Sosyal Konsey” olarak da değiştiriyorsunuz. “Planlama; Ekonomik ve Sosyal Konsey” olarak değiştirdiğiniz zaman, yani bir taraftan planlama; kim yapacak? Devlet. Öbür taraftan Ekonomik Sosyal Konsey, yani sivil yapı, sivil örgüt ki hep bunu ısrarla söylüyoruz, programa getirmeye çalışıyoruz ki dünyadaki yeni yapılanma sivil örgüt yapılanması. Parlamento da bence en büyük sivil örgütün ta kendisi, milleti, halkı temsil ettiği için. Ama Ekonomik ve Sosyal Konseyin temsilinde de ciddi sorunlar var. Seçimle gelmeyen bir Ekonomik Sosyal Konseyin olmaması lazım.
Bir de dikkate almak gereken bir şey var. Gerçekten, bu Avrupa Birliği modeli, özellikle son gelişmelerden sonra da yine sıkıntıya düştü. Niye sıkıntıya düştü? Çünkü devlet daha fazla devreye girmeye başladı Avrupa’da da. Yani gayrisafi millî hasılanın yüzde 50’sine kadar devlete hâkim olmaya başladı. Şimdi, biz de gelecekte -tabii hiç ummuyoruz ama- Türkiye’de herhangi bir sıkıntı, ekonomik sıkıntı olduğu zaman devletin daha ağırlığını göreceğiz, daha ağırlığını görmek zorunda kalacağız. Bunun için şimdiden bu önlemleri çok dikkatle almak lazım. 2000 yıllarından sonra dünya bir rahatlama içindeydi belki, ekonomik rahatlama ama 2010’dan sonra da özellikle Avrupa bu ekonomik rahatlamanın içinde olmayacak ve bu maddeler...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Melen, bir dakika ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
MİTHAT MELEN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu maddeler önem kazanacak. Yani böyle bir fırsat varken, gerçekten Anayasa’yı değiştirirken hiç ekonomiyle ilgilenmeden, ekonomi yokmuş gibi farz ederek bu 161 ve 173’üncü maddeler üzerinde hiçbir değişiklik yapmayı düşünmedik. Ama çok yakında, çok yakında ekonomi öyle bir ciddi Türkiye’nin gündemine girecek ki -çünkü dünyanın gündemine ve Avrupa’nın gündemine girdi- bazı değişiklikler yapmak zorunda kalırız. Çünkü dünya değişiyor, Türkiye’nin buna ayak uydurması lazım. Bu Ekonomik Sosyal Konsey mantığı, zaten geç kalmış bir mantık, doğru dürüst işlemeyen bir mantık. Şimdi, bunu Anayasa’ya koyunca mı işleyecek? Ardından da “Kanunla düzenlenir.” diyoruz. Bu kadar yıldır bu kanunu çıkaramadıysak şimdi nasıl çıkaracağız?
Bu duygu ve düşüncelerle, bu maddenin çıkarılması konusundaki görüşlerimizi tekrar eder, yüce heyeti saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Melen.
Diğer önerge üzerinde herhâlde Sayın Paksoy konuşacaklar.
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz beş dakikadır.
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu Anayasa paketi hepimizin bildiği üç madde için yüce Meclise getirildi. Diğer maddelerin, paketi halka şirin göstermek için elma şekeri olarak pakete eklendiği kanaatindeyim. Ekonomik ve Sosyal Konsey de elma şekeri maddelerinden bir tanesi. Bu konseyler birçok ülkede var, amacı da, ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında kamu ile toplumsal kesimler arasında uzlaşı ve iş birliğini sağlamaktır.
Ekonomik ve Sosyal Konsey, 1995 yılında, bir Başbakanlık genelgesiyle kuruldu. 2001 tarihinde de 4641 sayılı Kanun’la yasal dayanağa kavuşturuldu. Yani, Ekonomik ve Sosyal Konseyin Türkiye’de zaten on beş yıllık bir geçmişi var.
Peki, iktidarda olduğunuz sekiz yıl boyunca siz bu Konseyi kaç defa toplamayı akıl ettiniz? Belki hatırlamazsınız ama ben söyleyeyim: 2005-2007 döneminde hiç toplamadınız, 2008-2009 döneminde ise ekonomik krizin etkisiyle sadece 2 defa topladınız. Öte yandan, Avrupa Birliğinin tavsiyelerine rağmen, Konseyde kamu kurumlarının ağırlığını azalttınız mı? Hayır. Ya Başbakanı Konsey Başkanlığından çıkarttınız mı? O da hayır. Çıkartmayı düşünüyor musunuz? O da hayır. Konseye, istişari mahiyette görüş bildirmekten öte bir görev veriyor musunuz? O da hayır. Aslında amacınız gayet açık: “AB Uyum Mevzuatı” adı altında, size bağlı olmayan yargıyı ve sivil toplumu kendinize bağlamaya çalışıyorsunuz. Uyguladığı politikaların başarısız olduğunu görünce hiddetlenen, işsizliğin çözümünü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği üyelerinin birer kişi istihdam etmesine bağlayan, fiyat artışlarının talimatla, olmazsa ithalatla düşeceğini sanan bir Başbakanın, Ekonomik ve Sosyal Konseyi anayasal bir kurum hâline getirmesini biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak hiçbir şekilde inandırıcı bulmuyoruz, halkımız da bulmuyor.
Bu konuda samimi olmadığınız şuradan anlaşılıyor: Bir taraftan Ekonomik ve Sosyal Konseyi anayasal bir kurum hâline getirirken, diğer bir taraftan, Sayın Başbakanın istihdam talimatını uygulanabilir bulmayan Türkiye Odalar Borsalar Birliğine tarihinde ilk defa 16 müfettiş birden gönderiyorsunuz! Yani sizin talimatınızı yerine getirmeyene aba altından sopa gösteriyorsunuz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her 4 gençten 1’inin işsiz olduğu, çalışanların yarısından fazlasının, emeklilerin yüzde 75’inin açlık sınırının altında hayatını devam ettirdiği, 72 milyon nüfusun aktifi ve pasifiyle 15 milyonunun yeşil kartlı, tahmin edilen 22 milyon istihdamın yarısının kayıt dışı olduğu, 576,57 TL’lik asgari ücretin yüksek bulunup daha aşağıya çekecek esnek istihdamın tartışıldığı, tarım ürünlerinden sonra et ithal edildiği bir ülkede yaşıyoruz.
Bakın kıymetli arkadaşlar, sekiz yıllık İktidarınız döneminde kadınlara yönelik şiddeti mi azalttınız, çocuk istismarını, çocukların kaçırılmasını mı önlediniz, her gün çığ gibi büyüyen ve sayısız ocakların sönmesine sebep olan kredi kartı mağdurlarının sorunlarını mı çözdünüz, işsizliği mi azalttınız, kayıt dışını mı önlediniz, söz verdiğiniz hâlde tarımsal üretimde kullanılan mazot ve elektrik üzerindeki ÖTV’yi mi kaldırdınız, gübrede KDV oranını yüzde 1’e mi çektiniz? Bunların hiçbirini yapmadınız.
Bakın, mantar gibi çoğalan büyük alışveriş merkezleriyle ilgili olarak bakkallara ne diyor Sayın Başbakan: “Bizim buradan geri dönmemiz mümkün değil. Bakkallar kendi aralarında birleşsinler. Bakkallıktan vazgeçsinler, onlar da büyük marketler kursun.”
Sayın Başbakan, bakkal evine ekmek götürmekten âciz duruma düşmüş, vergisini ödeyemiyor, nerede o sermaye büyük market kuracak? Siz eğer samimiyseniz, hiçbir Batı ülkesinde örneği görülmeyen alışveriş merkezleriyle ilgili tasarıyı getirin Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine, yasalaştıralım. Türkiye’yi vahşi kapitalizmin “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” talanından hep birlikte kurtaralım. Ancak, bunları yapmazsınız, yapamazsınız. Sizin asıl amacınız, gerçek gündemi manipüle ederek iktidara dayalı olarak kurduğunuz saadet devrinin devamını sağlamaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Paksoy, lütfen konuşmanızı tamamlayın, size de ek süre veriyorum.
Buyurun.
MEHMET AKİF PAKSOY (Devamla) – Halkın gerçek gündemi olan eko-nomik sorunları, işsizliği, yoksulluğu, yolsuzluğu, yandaşlara çekilen kıyakları unutturmak, ekonomideki beceriksizliğinizin üzerini örtmek. Bu düzenleme, dostlar alışverişte görsen babından bir düzenlemedir ve kabulünden sonra bir daha hatırlanmayacaktır.
Bu Hükûmet artık yolun sonuna gelmiştir. Sekiz yıllık iktidarı döneminde uzlaşmadan kaçan, sürekli olarak gerilim ve sorun üreten, ürettiği bu sorun ve gerilimleri iktidarının devamı için vazgeçilmez kabul eden bir siyasi anlayışın bu ülkeye vereceği bir hizmet kalmamıştır. Değil sekiz yıl, seksen yıl da iktidarda kalsanız bu gerilim ve mağdur edebiyatından vazgeçeceğinizi de zannetmiyorum.
Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birlikte işleme aldığım üç önergeden sonuncusu üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Çetin Soysal’ın söz talebi vardır. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Soysal, buyurun efendim.
Süreniz beş dakikadır.
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine, “darağacında üç fidan”ın idam edilişinin yıl dönümünde, 6 Mayısta, Deniz’i, Hüseyin’i, Yusuf’u saygıyla anıyorum.
Değerli arkadaşlarım, son zamanlarda yeni bir tartışma başladı. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisinin 50’li yıllarına kadar olan süresi içinde yaşananlara bir soysuzluk suçlaması, iftirası, karalamasıyla karşı karşıya kalındı.
Bakın, 1929, ekonomik bunalımın dünyada yaşandığı o süreçte, 1939 ve 1945 yıllarında yaşanan İkinci Dünya Harbi’ne rağmen ve bir tek kişinin burnunun kanamadığı o süreçlerde savaştan çıkmış, bağımsızlığını ilan etmiş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Cumhuriyet Halk Partisinin Birinci Genel Başkanı Mustafa Kemal Atatürk ve İkinci Genel Başkanı İsmet İnönü’nün yaptıklarına baktığımız zaman: 1923’te Cumhuriyet Halk Partisi kuruldu, birinci Genel Başkanı Mustafa Kemal Atatürk’tü. Ankara başkent ilan edildi, Lozan Anlaşması yapıldı, Devlet Demiryolları kuruldu, Türkiye İş Bankası kuruldu, Türkiye Tütüncüler Bankası kuruldu, Türkiye Hava Kurumu kuruldu, Osmanlıda köylülerden alınan aşar vergisi kaldırıldı, Sanayi ve Maden Bankası kuruldu; Ticaret odaları, sanayi odaları kuruldu, Eskişehir’de demir yollarıyla ilgili malzeme atölyeleri kuruldu, Adana Mensucat Fabrikası kuruldu, şeker fabrikaları kuruldu, demir çelik sanayisi kuruldu, Türkiye Medeni Kanunu yürürlüğe girdi, Türk Telsiz Telekom Şirketi kuruldu, Eskişehir uçak sanayisi kuruldu, ilk şeker fabrikası olan Alpullu Şeker Fabrikası işletmeye açıldı. Tarım satış kooperatif birlikleri kuruldu, Kayseri Uçak Motor Fabrikası açıldı, Uşak Şeker Fabrikası işletmeye açıldı, Emlak Bankası kuruldu. İstanbul Radyosu yayınlara başladı, Samsun-Havza- Amasya demir yolları açıldı. Eskişehir Bankası kuruldu. Anadolu Demiryolu yabancı şirketlerden satın alındı. Haydarpaşa, Eskişehir-Konya-Yenice- Mersin demir yolları yabancılardan satın alındı.
Değerli arkadaşlarım, burada sanayiye dönük yapılan önemli atılımlar var. Cumhuriyetin önemli kazanımları buralarda gerçekleşti. Paşabahçe fabrikaları kuruldu, Haydarpaşa limanları kuruldu ve bunun yanı sıra Sümerbank kuruldu, Diyarbakır Tekel Fabrikası kuruldu, Tekel Genel Müdürlüğü kuruldu ve önemli atılımlar yapıldı. Şimdi, “O dönemde çivi bile çakmadı.” diyenler… Burada sayamadığım daha yüzlerce önemli atılım cumhuriyetin 1950’li yıllarına kadar yapıldı, üstelik bir tek dış borç alınmadan ve Osmanlının var olan borçlarını ödeyerek yapıldı ve “Bu dönemde çivi çakılmadı.” diyenlerin, aslında bu süreçte çaktıkları çiviyi insan etine çaktıklarını görmeleri gerekir.
Bakın, burada cumhuriyetin ilk yıllarında yapılanlara karşı AKP neler yapmış:
Değerli arkadaşlarım, siz Tekeli sattınız, siz SEKA’yı sattınız, siz cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan sanayi değerlerini ortadan kaldırdınız ve bugün de çıkıp Mustafa Kemal’e, İsmet İnönü’ye, cumhuriyetin 1950’li yıllarına kadar olan sürece laf atıyorsunuz ve burada soysuzlukla itham ediyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisini.
Değerli arkadaşlarım, bizim soyumuz bellidir; bizim soyumuz, Cumhuriyet Halk Partisinin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’tür; bizim soyumuz, ikinci Genel Başkanımız İsmet İnönü’dür ama kimilerinin soyu Sevr’in altına imza atan Damat Ferit Paşalar olabilir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Ayıptır be!
ÇETİN SOYSAL (Devamla) – Biz Sevr’in altına imza atanlara karşı, Damat Ferit Paşalara karşı, Mustafa Kemal’in, partimizin kurucu üyesi olmasından, birinci Genel Başkanı olmasından onur duyarız, iftihar duyarız; yine aynı şekilde, İsmet İnönü’nün ikinci Genel Başkanı olmasından ötürü gurur duyarız, onur duyarız. Ve bugün sizin yaptıklarınıza baktığımız zaman, “Aç bırakarak ağlatan, cahil bırakarak yalvartan.” anlayışına karşılık, gerçekten, Türkiye’de aydınlanma hareketini…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Soysal, ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
ÇETİN SOYSAL (Devamla) – …başlatan Cumhuriyet Halk Partisinin geçmişte şerefli, onurlu ülke yönetim anlayışı vardır, sanayide de yapmıştır, Türkiye’de dış politikamıza da yapmıştır, bir tek kuruş dış borç almadan hayata geçmiş. Siz ne yaptınız? Sadece 51 milyar dolarlık özelleştirme varlık satışı ortada. Tarihinin en büyük dış borçlanmasını yaptınız, dış borcumuzu ve iç borcumuzu ikiye katladınız. İşte bu anlayış Damat Ferit Paşa anlayışıdır ve yine, bunun yanı sıra, Mussolini benzetmesi gibi çirkin yaklaşımlar içerisinde bulunanlara birileri çıkar da, sizinle ilgili “Grivas” der ise ne yaparsınız? Grivas kim mi? Grivas, Alman faşizminin işgal ettiği Yunanistan’da yurtseverleri gammazlayan kişidir. Onun için, bu tür çirkin iftiralardan, bu tür hakaretlerden vazgeçin.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Tahrikleri bırak! Yeterince tahrik ettin.
ÇETİN SOYSAL (Devamla) – Bu doğru bir yaklaşım değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SUAT KILIÇ (Samsun) – Tahrikleri bırak.
BAŞKAN – Sayın Soysal, ek süreniz de doldu efendim. Genel Kurulu selamlayın lütfen.
ÇETİN SOYSAL (Devamla) – Bu vesileyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Tahrikleri bırak! Tahrikleri bırak!
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Sen Grivas’a bak!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 24 ncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Akın Birdal (Diyarbakır) ve arkadaşları
Madde: Madde 24- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 166 ncı maddesinin kenar başlığı “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Konsey” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Ekonomik sosyal ve kültürel politikaların oluşturulmasında hükümete istişarî nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Konsey kurulur, kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Diyarbakır Milletvekili Sayın Akın Birdal, buyurun efendim.
Süreniz beş dakika efendim.
AKIN BİRDAL (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa değişikliğini öngören yasa teklifinin 24’üncü maddesindeki değişiklik üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Ben de tam otuz sekiz yıl önce, hemen 7-8 kilometre uzakta Ulucanlar’da antifaşist, antiemperyalist, antişovenist mücadele yolunda, devrim yolunda, özgürlük yolunda ve insanlığın soylu yolunda mücadelesi sonucunda asılan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı saygıyla anıyorum ve onları unutmayacağız. Onları unutmamak demek, onların uğruna öldüğü, mücadele ettiği değerleri yolunda inatla ve kararla mücadele etmek demektir ve Can Yücel onlar için şunu diyor:
“En uzun koşuysa elbet Türkiye’de de devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu,
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak,
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi.”
İşte bazen böyle oluyor, ilk, duvara “barış” yazanın vurulduğu gibi!
Şimdi, burada tartıştığımız konular… Dün genel ve ilkesel yaklaşımımızı burada ifade etmeye çalıştım. Örneğin, burada Ekonomik ve Sosyal Konsey de insan hakları evrimi sürecinde ekonomik, sosyal, kültürel haklarla doğrudan ilişkili bir konu. Örneğin, Ekonomik ve Sosyal Konsey -az önce de belirttiğim gibi- kaç kez toplanmıştır, Sayın Başbakan kimleri çağırmıştır, gündemi nasıl belirlenmiştir ve ne kararlar alınmıştır ve çağırılanların önerileri doğrultusunda ekonomik, politik kararlar oluşturulmuş mu, bunları görmek mümkün değil.
Şimdi, tabii, Sayın Başbakanın ve AKP’nin hükûmet, iktidar anlayışı besbelli. İşte 23 Nisanda çocukları koltuğa oturtturdu Sayın Başbakan, “Şimdi yetki sende, istersen asarsın istersen kesersin.” Ne demek bu?
CELAL ERBAY (Düzce) – Çok bayatladı.
AKIN BİRDAL (Devamla) – Bayat değil, hayır. Bir anlayışı ve kültürü burada sorgulamak durumundayız.
Şimdi, dün örneğin… Biz, ekonomik, sosyal kararları burada sürekli yine eleştireceğiz ama örneğin, daha dün burada 12 Eylül darbesine karşı bir Anayasa değişikliği önerisi getiriyorsunuz ama 6’ncı maddede, örneğin, toplu sözleşme konusunda grev hakkını getirmiyorsunuz çalışanlara.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Parti kapatmayla ilgili…
AKIN BİRDAL (Devamla) – Parti kapatmayla ilgili değil. Yani, siz orada kendinizi…
SUAT KILIÇ (Samsun) – Anayasa Mahkemesinin demokratikleşmesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
AKIN BİRDAL (Devamla) – Şimdi, sizin, örneğin, dün yine burada konuşurken, orada grup başkan vekiliniz bana sataşıyor. Şimdi diyor ki örneğin: “Biz Meclis araştırma önergeleri getirdik ve kabul etmediniz. İşte getirdik ya!” diyor. İşte getirdiniz, tamam. İşte muhalefetin zaten rolü burada: Size ne yapılması gerektiği konusunda yol göstermek ve itici güç olmak.
Yoksa, örneğin tabanımız diyor ki… Nurettin Canikli, Sayın Grup Başkan Vekili “Tabanınız bunun hesabını sizden soracak ve anketler bunu gösteriyor.” ve “Sen tabanının yüzüne nasıl bakacaksın?” diyor.
Arkadaşlar, şu alışkanlıktan vazgeçin. Burada her konuşanı AKP milletvekili sanıyorsunuz! Bizim, başka muhalefet partilerinden olduğumuzu ve başka iradeyi temsil ettiğimizi ve neden burada olduğumuzu unutuyorsunuz.
Bakın, ben size o tabanımızın ne istediğini söyleyeyim: Geçtiğimiz günlerde, Diyarbakır il kongresinde divan başkanı olarak bütün delegelerimize ve gelen üyelere sordum: “Bakın, hemen yanı başımızda on dakikada bir Diyarbakır’dan savaş uçakları kalkıyor operasyonlar için. Bu operasyonlar devam ederken siz bu Anayasa değişikliğine ‘evet’ mi diyeceksiniz, ‘hayır’ mı?” dedim.
BURHAN KAYATÜRK (Ankara) – E tabii.
AKIN BİRDAL (Devamla) – Ve ağız birliğiyle, oy birliğiyle “hayır” dediler. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
“Şimdi, elinde taş izi olan çocuklarımız, 2 bine yakın çocuğumuz cezaevindeyken, siz bu Anayasa değişikliğine ‘evet’ diyecek misiniz?” dedim.
MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Aynı kafa!
AKIN BİRDAL (Devamla) – “Siz, yüzde 50-60’ı aşkın oyla bu halk, bu kentin sahibi olan insanlar cezaevindeyken, bu Anayasa değişikliğine ‘evet’ diyecek misiniz?” dedim. Ve “Sizi işsizliğe, açlığa, yoksulluğa terk eden AKP’nin bu neoliberal politikaları sürerken bu Anayasa değişikliğine ‘evet’ diyecek misiniz?” dedim. Ve siz; bu vergilerle, yoksul halkın, sizin vergilerinizle oluşturulan hazine yardımı üç partiye dağıtılırken bizim bundan yoksun bırakılışımızı kabul edecek misiniz?” ve de “Siz, demokrasi adına, temsilde adaleti engelleyen, ezilen emekçi halkların iradesini engelleyen…”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(AK PARTİ sıralarından “Battınız, battınız” sesi)
AKIN BİRDAL (Devamla) – Göreceğiz, göreceğiz.
BAŞKAN – Sayın Birdal, lütfen konuşmanızı tamamlayın. Bir dakika süreniz var efendim.
AKIN BİRDAL (Devamla) – “…bunun, bu iradenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde yüzde 10 barajla engellenmesine ‘evet’ diyecek misiniz ve ‘Biz yaptık, oldu.’ anlayışını kabul edecek misiniz?” dedim.
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) – Maskeniz düştü.
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri… Lütfen…
AKIN BİRDAL (Devamla) – O da sizin maskeniz. Bakın, aynaya bakın, gerçeğinizi göreceksiniz.
Diyarbakır’da herkes buna “hayır” dedi. İşte, bizi gönderen iradenin, bizim ne yapacağımızı… Asıl yol gösterici odur. O da ezilen emekçi Kürt halkı ve Türkiye devrimci demokratlarıdır, sosyalistleridir, muhalifleridir; emekçi, ezilen halkımızdır. Yoksa bugün Ekonomik Konsey, Dünya Bankasının, Dünya Ticaret Örgütünün ve IMF’nin ekonomik politikalarını, “Ekonomik, Sosyal Konsey” adı altında onların dayatmalarını bize getirip de… Sonuçları görüyoruz. Özelleştirmeden, taşeronlaştırmadan, kamu mallarını satmaktan, işsizliğe ve yoksulluğa yol açmaktan başka ne yapıyorsunuz? O nedenle, bence, bu yaptığınızın adını doğru koyun, herkes o yolda gitsin. Bizim adımız belli, yaptığımız belli, yapmak istediğimiz belli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Biz bir şey yapmayız, biz hiçbir şey yapmayız.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) – Biz bir şey yapmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Birdal, ek süreniz de doldu efendim. Lütfen…
AKIN BİRDAL (Devamla) – Bu umutla, bu Anayasa değişikliği sizlere hayırlı olsun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyettedir. Birlikte işleme alacağım, istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğerlerinin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 24. maddesi ile Anayasanın 166. maddesine eklenen fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Osman Coşkunoğlu (Uşak) ve arkadaşları
“Ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında ve uygulanmasında hükümete istişare nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur. Ekonomik ve Sosyal Konseyin Kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir.”
Diğer önerge imza sahibi:
Engin Altay (Sinop) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Coşkunoğlu, siz konuşacaksınız herhâlde önergeniz üstünde.
Buyurun efendim, süreniz beş dakikadır.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Anayasa değişikliği kanunu tasarısının, teklif olarak gelen tasarının 24’üncü maddesi Ekonomik Sosyal Konsey ile ilgili. Ne yapıyor bu madde Ekonomik Sosyal Konsey ile? Güzel bir madde gibi görünüyor, güzel bir amaç için kurulmuş gibi görünüyor fakat ne gereği var, ne anlamı var hiç düşündünüz mü? Ekonomik Sosyal Konsey tıkır tıkır çalışıyor da veya tıkır tıkır çalışmak istiyor da anayasal temeli olmadığı için mi bunu yapamıyor? Bir, bu soruyu samimiyetle kendi kendinize lütfen cevaplandırın. İki, bakın, bunun gerekçesinde söylenen de yanlış. Gerekçesinde bu yasanın: “Avrupa Komisyonu ilerleme raporlarında Türkiye’nin, ekonomik ve sosyal politikaların belirlenmesinde, iyi işleyen ve fonksiyonel bir yapıya kavuşturulmamış olması eleştiri konusu” diyor.
Şimdi, Anayasa’ya koyarak mı bunu iyi işler duruma getireceğiz? Ayrıca, Avrupa Birliği ilerleme raporundan alıntı… Alıntı yok, yorumlama da yanlış. Avrupa Birliği ilerleme raporunda şöyle deniyor, bu alıntı yani doğrudan okuyorum: “Ekonomik ve Sosyal Konsey de sosyal taraflara danışılması işlevini iyileştirmek amacıyla, hükûmet temsilcilerinin ağırlıklı rolünün azaltılması da dâhil olmak üzere, bazı yapısal reformlar uygulamaya konulmalıdır.” Bakın, Avrupa Birliği ilerleme raporu bunu diyor.
Şimdi bir kere bu çarpıtılmış yorumda, gerekçede ve bunun bir anayasal temele kavuşturulmasının Ekonomik Sosyal Konseyin daha iyi çalışmasıyla yakından uzaktan ilgisi yok.
Peki, neden böyle bir Anayasa değişikliğiyle karşı karşıyayız? Neden 2’nci maddeye…. Birkaç neden sorayım da ondan sonra benim cevabımı vereyim. Sizler de kendiniz lütfen vicdanlarınızda bu cevabı verin. Neden 2’nci madde? Örneğin kişisel verilerin korunmasına ilişkin 2’nci madde… Anayasa’ya böyle bir madde konuyor. Neden böyle bir madde var?
Şimdi, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı, 22 Nisan 2008’de Sayın Başbakanın imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. İki senedir bekliyor kanun. O kanun bekleyip dururken, Anayasa’ya… Ve biz de o kanunun görüşülmesini istiyoruz. Yani çok çabuk, bir günde geçebilecek bir kanun durup dururken Anayasa değişikliği yapmanın amacı ne olabilir? Lütfen samimi cevap verin.
Bakın, madde 4, zamanım olmadığı için bir tane de bunu söyleyeceğim ama lütfen düşünün, madde 4’te ne deniyor? “Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.” diye Anayasa’ya bir fıkra ekliyoruz madde 4 gereğince.
Değerli arkadaşlar, benim seçim bölgem Uşak’ın Eşme ilçesinde sadece bu yıl içerisinde ve sadece bir yatılı okulda on üç yaşındaki 2 kız cinsel tecavüze uğradı ve on yaşındaki bir oğlan kayboldu, günlerce arandı, daha sonra okulun bahçesinde çok çirkin bir ortamda, maalesef, bulundu ölü olarak.
Siirt’ten gelen haberleri biliyorsunuz. Şimdi de lütfen, sekiz yıldır büyük bir çoğunlukla ülkeyi yöneten bir partinin saygıdeğer milletvekilleri olarak, Anayasa’ya “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.” diye bir madde koyarken bu olanları önlemenin yolu sanki buradan mı geçiyor? Yapılacak dünya kadar şey varken -bunları somut önerilerle Sayın Bakana da sundum, kendileri de ilgileniyor, o bakımdan teşekkür de ederim- çok gecikmiş, ihmal edilmiş, çocuklarımızın… Siirt’te olanları gazetelerden üzülerek sizler de okumuyor musunuz?
Şimdi, peki, neden bu maddeler konuluyor Anayasa’ya?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Coşkunoğlu, ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla) – Şimdi, tabii, zamanım olmadığı için söyleyemeyebilirim. Neden bu maddeler var? Hiçbir gereği yok gibi. Ha güzel görünüyor, neden? Ben buna kendi tahminimi söyleyeyim, sizler de lütfen bu konuda düşünün. Sayın Başbakanın yaptığı benzetmeyi yapacağım, bir hap. “Halka yutturulmak üzere bir hap hazırlanıyor.” dedi Sayın Başbakan. O “yutturulmak” demedi de “hap” dedi. Şimdi, madde madde giderseniz, maddelerin birçoğunun bu hapın dışındaki yutmayı kolaylaştıran şeker olduğunu göreceksiniz. Ama bazı maddeler de hapın içindeki hasta edici -tedavi edici değil, hasta edici- ilacı olduğunu… Yani bu şekerlemeler onu koruyor gibi! Değerli milletvekillerim, lütfen… Bu çok tartışıldı ama bir şey söyleyerek sizlerin düşüncenize umarım bir katkıda bulunurum.
Bakın, Anayasa Mahkemesinin oluşturulması konusunda Batı demokrasilerinden bazı örnekler verildi değil mi? Parlamento seçiyor. Şimdi orada iki hata yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Coşkunoğlu, ek süreniz de doldu efendim.
Genel Kurulu selamlayabilmeniz için mikrofonu bir kez daha açıyorum. Lütfen…
OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla) – İki hata yapılıyor. Birincisi: Oradaki anayasa mahkemeleri aynı zamanda Yüce Divan değil.
İkincisi, çok önemli: O parlamentolarda, düşünebiliyor musunuz, bir başbakan gelecek o parlamentoların birine, Fransa’ya, Belçika’ya ve saygıdeğer başkanımıza dönerek, milletvekillerini göstererek “Bunları sen mi susturacaksın, ben mi susturayım?” diyebilir mi oradaki bir başbakan? Ha işte onun için bu farkları göz önüne alarak lütfen -Sayın Başbakana saygı duyabilirsiniz, destekleyebilirsiniz- bu noktada bir ince ayar çekmek üzere sizlerin onurlu vicdanına burada hitap ediyorum, başvuruyorum. Hepinizi bu sorumlulukla baş başa bırakıyor, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Diğer önerge üzerinde Sayın Altay siz konuşacaksınız değil mi efendim?
ENGİN ALTAY (Sinop) – Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz beş dakikadır.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Aslında normalde bugün söz almayacaktım ancak dün akşam Sayın Canikli’nin, öyle ne derler “Sazan gibi atlaması.” mı derler, mal bulmuş bilmem ne gibi, bu kürsüye gelip “Önemli iddianın netleştirilmesi gerekiyor.” diye başlayıp benim buradaki iddiamı yalancılıkla, kuyruklu yalanla suçlayıp benim onuruma laf etmesi canımı sıktı. “Çıkıp Başbakandan özür dilesin.” dedi, “Ne zaman onurlu davranacaksınız?” dedi, kendisine aynen iade ediyorum, “Gerçek dışı iftirada bulundunuz.” dedi.
Sayın milletvekilleri, bu kürsü hükûmete alkış ve övgü düzme kürsüsü değildir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Yalan söyleme kürsüsü de değildir.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Tabii değildir, tabii yalan söyleme kürsüsü hiç değildir.
Bu kürsünün iki önemli işlevi vardır: Birinci işlevi, hükûmetin gelip bu kürsüden yüce milletimiz adına biz milletvekillerine hesap vermesidir. İkinci işlevi de bu kürsüden bizlerin, sizin ve bizim, iktidar milletvekilleri ve muhalefet milletvekilleri, hepimizin buraya gelip hükûmeti eleştirmesi, hükûmete hesap sorma kürsüsüdür bu kürsü, başka bir işlevi yoktur.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ben özür dilemeyeceğim ama bir düzeltme de yapmam gerekir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen sayın milletvekilleri…
ENGİN ALTAY (Devamla) – Bakın, bir şey söyleyeyim ben size: Peşinen söylüyorum, dün akşamki iddiamın aynen arkasındayım, aynen. Şimdi, evde gazete okursunuz sabah çıkmadan ama İnternet’ten ama basılı medyadan gazeteyi okursunuz. Gelirsiniz büronuza, arkadaşınızla paylaşırsınız: Ya şöyle bir haber okudum, olay olmuş? Nerede okudun, Hürriyet’te mi, Milliyet’te mi? Hürriyet’te okuduğunuzu Milliyet’te, Milliyet’te okuduğunuzu Vatan’da, Vatan’da okuduğunuzu Akşam’da okudum dediğiniz olmadı mı? Olur, olur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, efendim, sayın milletvekilleri, lütfen, lütfen… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olun.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Şimdi, bizim bu çerçevede… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bir dakika… Ben belge göstereceğim. Belge göstereceğim, bir takım da Sayın Canikli için hazırladım burada.
Bizim şimdi bu çerçevede “Wikipedia”dır, “The Economist”, “Forbes”, İnternet’te çok çeşitli uluslararası bilgi portalları var. Böyle bir yanlış kaynak göstermem benim verdiğim bilginin yanlış olduğu anlamına hiç gelmez. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Çok yanlış…
ENGİN ALTAY (Devamla) – Şimdi ispat… Sayın milletvekilleri, lütfen… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Kaynak yanlışsa belge de yanlıştır.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Efendim, başka kaynak… Bakın, bakın… Başbakanlık Basın Merkezinden kaynak gösteriyorum elimde belgeyle.
Şimdi, sayın milletvekilleri… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bir dakika, başka kaynaklar da var, merak etmeyin. Çok net, çok sarih, Sayın Başbakanın 1 Mart 2010 itibarıyla 2 milyon 366 bin lira -yeni parayla- parası, nakdi var, 500 bin lira da alacağı var. Yani 2 trilyon 866 milyar parası var Başbakanın. Kendi beyanı yahu!
SUAT KILIÇ (Samsun) – Milyon, milyon… Doğru konuş.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Şimdiki parayla milyon, benim anladığım dilde -benim kafam eski Suat- 3 trilyon. Bu doğru mu? Bu doğru mu?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Doğru.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Doğru.
Şimdi, bakın, benim size söylediğim şudur: Üç tane şey var, birinci liste, burada 28’inci ancak benim için geçerli…
Gülme Sayın Canikli, gülme. Şimdi, bak, bak…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Kaç tane var toplam?
ENGİN ALTAY (Devamla) – Bir dakika… Üç tane, vereceğim sana.
Bakın, değerli arkadaşlar, Recep Tayyip Erdoğan’ın 1,8 milyon dolar görünüyor. Doğru mu? Şununla örtüşüyor mu? Yani 3 trilyon; 1,8 milyon dolar eder mi? Eder, eder…
Şimdi, bak, ben dün dedim ki… “Başbakan dünyanın en zengin 8’inci lideri.” demedim. Ben dedim ki: “Başbakan dünyanın en zengin 8’inci başbakanı.” dedim.
Şimdi, bu listenin başında, 28’den ön tarafta, ki buradan başbakanları işaretledim çünkü burada krallar var, kraliçeler var, emirler var, Arap emirleri var, sultanlar var, prensesler var. Kralları, kraliçeleri, sultanları düş, bu listeyi… (AK PARTİ sıralarından “Yalan!” sesleri) Ya, doğru, Başbakanın beyanı burada, burada bu. Milyar dolar demiyorum ben, 1,8 milyon dolar diyorum.
Şimdi, kralları, emirleri düşünce Sayın Başbakan 8 ya da 9’uncu… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Allah daha çok versin. Allah daha çok versin de bak bak, şimdi, diyor ki, bakın kendisi Medeniyetler İttifakı’nda konuşma yapıyor. Kendisinin çok yoksul bir ailede büyüdüğünü, özel otomobillerinin olmadığını söyleyen…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SUAT KILIÇ (Samsun) – Kaynağını söyle, kaynağını.
BAŞKAN – Sayın Altay, ek süre veriyorum bir dakika. Lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim.
SUAT KILIÇ (Samsun) – O 2’nci gösterdiğin belgenin kaynağını söyle.
ENGİN ALTAY (Devamla) – …Erdoğan şöyle konuştu: “Küçük Tayyip okula yaya giderdi. Okula giderken annem elimden tutamazdı. Ayakkabılarım delik deşikti. Yağmurda, kışta, sıcakta ayaklarımın kızardığını bilirim.” (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Evet, evet.
Biz de diyoruz ki: CHP Grubu, Başbakanın, bakanların ve onların çocuklarının mal varlığını araştırmak için bir Meclis araştırma önergesi getirecek Meclisin açıldığı gün. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AYHAN YILMAZ (Ordu) – Alın teriyle kazandı.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Eğer, burada, benim onurumu sorgulayanlarda birazcık onur varsa bu araştırma önergesine “Evet.” dersiniz, hak ortaya çıkar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri, sakin olun.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Sayın milletvekilleri, onurlu olmanın…
SUAT KILIÇ (Samsun) – Özür dile Engin Altay, özür dile, özür.
ENGİN ALTAY (Devamla) – …yolu millete hesap vermekten geçer. Millete hesap veremeyenin onurundan şüphe ederim.
Saygılar… (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) – Özür dile.
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri, sakin olun.
Bir saniye.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Canikli, buyurun.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Durun ben belgeleri de vereyim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Var bende.
Sayın Konuşmacı biraz önce ismimden bahsederek hem sataştı hem de benim söylemediğim hususları söylemiş gibi ifade etti. Bu nedenle söz istiyorum Sayın Başkan.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Ne söyledi Sayın Başkan?
BAŞKAN – 69’a göre mi söz istiyorsunuz efendim?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Evet.
BAŞKAN – Üç dakika içerisinde lütfen meramınızı anlatın ve lütfen, özellikle belirtiyorum, yeni bir sataşmaya mahal vermeyin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; önce arkadaşımızın iki tane düzeltme yapmasından dolayı kendisine teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Arkadaşlar, bir saniye niye gürültü…
ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, bana onursuz diyene ben bin defa onursuz derim! Benim şahsiyetime… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın İzol lütfen…
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Lütfen, değerli arkadaşlar, lütfen, lütfen…
ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Burası Parlamentodur, burası onurlu bir Parlamentodur!
ENGİN ALTAY (Sinop) – Senin Grup Başkan Vekilin söyledi önce.
ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Yeter be! (Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un CHP sıralarına yürümesi, gürültüler)
BAŞKAN – Sayın İzol lütfen... Sayın İzol…
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Lütfen, lütfen, değerli arkadaşlar…
BAŞKAN – Sayın İzol, Sayın İzol… Sayın İzol lütfen…
Sayın grup başkan vekilleri lütfen…
Sayın İzol… (Gürültüler)
Arkadaşlar, lütfen dışarı çıkarın Sayın Milletvekilini, lütfen…
Lütfen, idare amiri arkadaşlarım, lütfen sükûneti sağlayınız.
Sayın Canikli, buyurun, üç dakika içinde.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün, Sayın Başbakanımıza haksız, ağır hakaretlerde, ithamlarda bulunan Sayın Konuşmacı bugün geldi, dünkü konuşmasını düzeltti.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Yahu, hakarette bulunmadım, yapma ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Dün yanlış yaptığını, bir yanlış kaynaktan bilgi aldığını söyledi ve o sıralamanın yanlış olduğunu yani dün kendisinin ifade ettiği sıralamanın yanlış olduğunu söyledi.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Kaynağı yanlış söyledim, kaynağı.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Dolayısıyla bizim dünkü iddiamız teyit edilmiş oldu. Yani biz dedik ki: “Dünkü, bu iddia yalan.” Bugün Sayın Konuşmacı, biraz önce, bizim dün yalan olarak ispat ettiğimiz iddiasının hakikaten yalan olduğunu kendisi de teyit etti. Önce teşekkür ediyorum, gerçekten teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu listede -bir liste var- wikipedia İnternet’te -ilgilenen arkadaşlarımız bilir- bir tür ücretsiz ansiklopedi gibi bir kaynak, bir data bankası.
SUAT KILIÇ (Samsun) – İnternet’in dedikodu sitesi.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Buraya isteyen herkes girebilir, herhangi bir kişiyle ilgili, kendisiyle ilgili ya da başkasıyla ilgili herhangi bir bilgiyi rahatlıkla girebilir, orada yer alabilir. Yani bir kişi herhangi bir, diyelim ki Sayın Baykal’la ilgili oraya girebilir -örnek olarak söylüyorum yine- Sayın Baykal’ın mal varlığının 3 milyar dolar olduğunu oraya girebilir, bir kullanıcı da onu oradan görebilir. Wikipedia böyle bir site, böyle bir yapılanma.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Dedikodu sitesi.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ama buna rağmen, bakın, buna rağmen, biraz önce o Wikipedia’da olduğunu söylediği toplam 28 dünya lideri arasında Sayın Başbakan alttan 3’üncü, yani fakirlikte, en fakir 3 liderden bir tanesi. (CHP sıralarından gürültüler)
Evet, öyle. Kendisi de söyledi zaten değerli arkadaşlar, bakın, liste burada. (CHP sıralarından gürültüler) Liste burada arkadaşlar, liste burada! Liste burada! Çok net.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Çıkarın kralları, sultanları, emirleri; başbakanları söyleyin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yani bu açıdan da dünkü ortaya attığı iddianın asılsız olduğu ortaya çıktı değerli arkadaşlar. Ortaya çıktı, çok net olarak teyit edildi.
Şimdi, biz Sayın Baykal’dan bekliyoruz. Sayın Baykal’ın mal varlığını açıklamasını bekliyoruz.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Kaç kere açıkladı!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Görelim bakalım dünyada ana muhalefet liderleri arasında zenginlik sıralamasında kaçıncı? Onu bekliyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Peki efendim.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – Sayın Başkan…
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, bir şey söylemedi aslında ama buyurun ne diyeceksiniz? (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Baykal’la ilgili söyledi efendim.
BAŞKAN – Bir saniye… Bir saniye arkadaşlar, Sayın Kılıçdaroğlu’nu duyamıyorum, yoğun bir uğultu var.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Baykal’la ilgili açıklama yaptı.
BAŞKAN – Yani “Sayın Baykal da mal varlığını açıklarsa iyi olur.” dedi.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, ben de bu konuyla ilgili bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN – Peki, buyurun efendim, buyurun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, yeter artık, bıktık!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, burada başka milletvekilleri de var, başka siyasi partiler de var.
BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekilleri, müdahale etmeyin.
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
2.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, CHP Grubu Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında tartışılan bir konu, yeni tartışılan bir konu da değil Sayın Başbakanın mal varlığı.
Biz, önümüzdeki hafta bir araştırma önergesi vereceğiz…
ABDÜLHADİ KÂHYA (Hatay) – Gensoru verin, gensoru!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – …bakanların, Başbakanın, bakanların çocuklarının mal varlıklarının araştırılmasıyla ilgili bir önerge vereceğiz. Çoğunluk yine Adalet ve Kalkınma Partisinin değerli milletvekillerinden oluşacaktır, buna da herhâlde sizler de “Evet.” diyeceksiniz, arzu ederseniz diğer değerli milletvekillerini de katabilirsiniz, hiçbir sorunumuz yok.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Ana muhalefet liderini de ilave et.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Ben sadece şunu öğrenmek istiyorum. Bunu öğrenmek çok basit, çok da kolay bir şey. Siz iktidar milletvekillerisiniz, Sayın Başbakanın ücret aldığı yerler belli, Sayın Başbakanın aldığı aylıklar belli, Sayın Başbakanın çalıştığı, kurduğu şirketler belli, onların verdiği beyanlar belli, ödedikleri vergiler belli; toplarsınız…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hepsi banka üzerinden geçmiş paralar, İnternet sitesinde var.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – …mevcut mal varlığına koyarsınız, herkes çıkar bunu izah eder, mesele de biter.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – İnternet sitesinde var hepsi.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Bu kadar basit bir olayı büyütmenin de hiçbir mantığı yoktur ve buna da karşı çıkmanın bir mantığı yoktur.
Aslında, bizim önerimiz, sizin Sayın Başbakanın… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen…Lütfen, sakin olun efendim. Sakin olun lütfen.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – …mal varlığıyla ilgili bütün kuşkuların ortadan kalkmasını sağlamaya yönelik bir öneridir. Eğer bu öneriye, bizim getirdiğimiz araştırma önergesine “Evet.” derseniz, sadece size saygı duyacağız ve teşekkür edeceğiz. Niçin bundan…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – İnternet sitesine girdiğiniz zaman hepsini görürsünüz kaynağıyla, belgesiyle.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Biz, mevcut mal varlığını çok iyi biliyoruz zaten. Biz, mal varlığının kaynağını öğrenmek istiyoruz Sayın Canikli, kaynağını öğrenmek istiyoruz. Mevcut mal varlığının kaynağını açıklamaktan hiç kimse korkmamalıdır. Mal varlığı olmaktan kimse korkmamalıdır.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) – Alın teri…
BAŞKAN – Sayın Kurt, lütfen sakin olun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Alın teriyle kazanılan paradan kimse korkmamalıdır. Mal varlığının sorgulanmasından kimse korkmamalıdır. Eğer bizim araştırma önergemizi reddederseniz bu tartışmalar devam eder. Bu kadar basit bir olay.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Kılıç, buyurun.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Kılıçdaroğlu konuşması sırasında…
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – Sayın Başkan, ben daha önce elimi kaldırdım.
BAŞKAN – Duyamadım efendim.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Kılıçdaroğlu, konuşması sırasında…
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – Ben daha önce elimi kaldırdım.
BAŞKAN – Bir saniye… Coşkunoğlu, sizi de dinleyeceğim. Dinleyeceğim efendim. Bir saniye… Sakin olun.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Saygıdeğer Başkanım, Sayın Kılıçdaroğlu konuşması sırasında, dünden bu yana mevzubahis ediliyor olmasına rağmen ve dünden bu yana konuyla ilgili yeterli, detaylı, ayrıntılı, belgelere dayalı açıklamalar yapılmış olmasına rağmen, inadına ve ısrarla Sayın Başbakanın mal varlığı üzerinden bir tereddüt, bir kuşku yaratmaya ve bu kuşkuları topluma mal etmeye gayret ediyor.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Sadece Başbakan değil, herkes.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Bu konudaki ithamlarını, iddialarını belgeleriyle birlikte cevaplandırmak üzere ve Grup Başkanımıza yönelik ağır ithamlarının yanıtını vermek üzere, 69’a göre üç dakika kürsüden söz talep ediyorum.
BAŞKAN – Hayır efendim, biraz önce Grup Başkan Vekili arkadaşınız açıklama yaptı.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Ama Sayın Başkan…
BAŞKAN – Yok, hayır… Gerek yok.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Saygıdeğer Başkanım…
BAŞKAN – Gerek yok efendim, Sayın Canikli konuştu.
Sayın Coşkunoğlu, buyurun.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – Sayın Başkan, bir düzeltme yapmak için söz istiyorum.
BAŞKAN – Niçin efendim?
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – Meclisin itibarını korumak için, yanlış bazı teknik bilgiler verildi onları düzeltmek için söz isteğim var.
BAŞKAN – Sayın Coşkunoğlu, size yönelik herhangi bir sataşma olmadı ki.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – Efendim?
BAŞKAN – Size yönelik bir sataşma mı oldu? Onun için mi söz istiyorsunuz? Niçin efendim? Niçin söz istiyorsunuz anlayamadım?
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – Söyledim de, o zaman tekrar edeyim.
BAŞKAN – Efendim, tabii, şimdi benim bir milletvekili arkadaşıma söz verebilmem için ya 69’a göre bir sataşma, bir açıklama ihtiyacı nedeniyle böyle bir talepte bulunabilir…
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – 60’a göre…
BAŞKAN – Veyahut da bir milletvekili olarak 60’ıncı maddenin dördüncü fıkrasına göre kısa bir açıklama yapmak, pek kısa bir açıklama yapmak için yerinden söz isteyebilir. İkincisi mi efendim?
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – Evet, ikincisi…
BAŞKAN – İkincisi. O zaman buyurun, oturun yerinize.
Buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, ben de tutumumuz hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN – Efendim, her milletvekili arkadaşımızın İç Tüzük’te böyle bir talebi vardır; Başkan onu takdir eder.
Lütfen, benim işime karışmayın.
Buyurun Sayın Coşkunoğlu.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, konuşmasında yanlış bazı teknik bilgiler verdiğine ilişkin açıklaması
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bunu aslında Meclisimizin, beraberce görev yaptığımız bu Meclisimizin itibarı için… Çünkü tutanaklara bazı, başkaları okuduğu zaman garip yorumlar yapabileceği, yanlış bilgiler geliyor. Geçenlerde bir Bakanımız kalktı burada “Bilgisayarlar yalan söylemez.” dedi. Hem de öyle güzel söyler ki veya söylettirilir ki.
Biraz önce de Sayın Canikli Wikipedia için “Buna isteyen istediğini yazar.” dedi. Yok böyle bir şey. Wikipedia, evet, geniş katılımla hazırlanan bir ansiklopedidir. Çeşitli dillerde, İngilizcesi de var, Türkçesi de var, yapılır. Fakat öyle isteyenin istediğini yapabildiği, yazabildiği bir ansiklopedi değildir. Bunu açıklamak istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, iki önergeyi de birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum, buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 24 üncü maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 166 ncı maddesine eklenen fıkrada geçen “istişari nitelikte” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Azize Sibel Gönül (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Gönül, konuşacak mısınız, gerekçe mi?
AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Konseyin Hükümete olabilecek katkılarının sınırlandırılmaması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, teklifin 24’üncü maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi teklifin 24’üncü maddesinin gizli oylamasına başlayacağız.
Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını bir kez daha arz ediyorum: Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üyeler Adana'dan başlayarak İstanbul'a kadar (İstanbul dâhil), Hükûmet sırasındaki kâtip üyeler ise İzmir'den başlayarak Zonguldak'a kadar (Zonguldak dâhil) adı okunan milletvekiline biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere üç yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek, pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterinde işaretleyecektir.
Milletvekilleri, Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan oy verme yerlerinden başka yerde oylarını kullanmayacaklardır.
Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı ise “çekimser” oyu ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak sayın üye, kâtip üyelerden üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak kullanacağı pulu burada zarfın içine koyacak, diğer iki pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır. Bilahare oy verme yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.
Oylamada adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Sayın kâtip üyelerimizden bu hususlara riayet etmelerini ve milletvekillerinin de pul ve zarf aldıktan sonra adlarının ad defterine işaretlendiğine dikkat etmelerini istirham ediyorum.
Şimdi gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu ziyaret eden İsviçre Kantonlar Meclisi Başkanı Erika Forster-Vannini’ye Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, resmî konuğumuz olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan İsviçre Kantonlar Meclisi Başkanı Sayın Erika Forster-Vannini şu anda Genel Kurulumuzu teşrif etmiş bulunuyorlar. Yüce heyetimiz adına kendilerine “Hoş geldiniz.” diyorum. (Alkışlar)
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutularını lütfen kaldıralım.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 24’üncü maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 407
Kabul : 336
Ret : 71
Çekimser : -
Boş : -
Geçersiz : -
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Fatih Metin
Burdur Bolu”
24’üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.27
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.59
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 103’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Teklifin 25’inci maddesini okutuyorum:
MADDE 25- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 25’inci madde üzerinde elli bir önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 25 inci maddesinde geçen “Anayasasının” ibaresinden sonra gelmek üzere “Altıncı Kısmında yer alan” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Zeyid Aslan Osman Coşkun
Tokat Yozgat
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 25 inci maddesinde geçen “Anayasasının” ibaresinden sonra gelmek üzere “Altıncı Kısmında yer alan” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Aşkın Asan
Ankara
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/656 Esas numaralı 7.11.1982 tarih ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkında Kanun teklifinin çerçeve 25. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fehmi Murat Sönmez Tekin Bingöl
Eskişehir Ankara
"Madde 25 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Geçici Madde 15:
Anayasa'nın Geçici 3 ncü maddesi ile hukuki varlıkları sona eren 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun ile 2356 sayılı Millî Güvenlik Konseyi Hakkında Kanun'da ifade edilen Millî Güvenlik Konseyi'nin Başkan ve üyeleri hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 309 ncu, 311 nci ve 312 nci maddeleri uyarınca, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250 ve devamı maddelerince görevli adli yargı mercileri tarafından soruşturma açılarak, yargılamaları da bu merciler tarafından yapılır. "
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/656 Esas numaralı 7.11.1982 tarih ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkında Kanun teklifinin çerçeve 25. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rasim Çakır
Malatya Edirne
"Madde 25 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Geçici Madde 15:
Anayasa'nın Geçici 3 ncü maddesi ile hukuki varlıkları sona eren 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun ile 2356 sayılı Millî Güvenlik Konseyi Hakkında Kanun'da ifade edilen Millî Güvenlik Konseyi'nin Başkan ve üyeleri hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 309 ncu, 311 nci ve 312 nci maddeleri uyarınca, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250 ve devamı maddelerince görevli adli yargı mercileri tarafından soruşturma açılarak, yargılamaları da bu merciler tarafından yapılır. "
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 25 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
A. Kenan Tanrıkulu
İzmir
Madde 25.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “sürülemez” ibaresi “sürülebilir” şeklinde, “başvurulamaz” ibaresi “başvurulabilir” şeklinde, ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye son fıkra olarak aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanının oluşturulduğu tarihe kadar geçen süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, Milli Güvenlik Konseyinin, bu dönemde kurulmuş hükümetlerin ve Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarını uygulayan idare, yetkili organ, merci ve görevliler tasarruflarından dolayı yargılanabilir.”
“Açılacak davalarda zaman aşımı süresi bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte işlemeye başlar.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 25 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
|
Mehmet Şandır |
Atila Kaya |
|
Konya |
|
Mersin |
İstanbul |
|
Oktay Vural |
|
|
Mehmet Ekici |
|
İzmir |
|
|
Yozgat |
Madde 25.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye son fıkra olarak aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanının oluşturulduğu tarihe kadar geçen süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu Milli Güvenlik Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ile yargı merciine başvurulabilir.”
“Açılacak davalarda zaman aşımı süresi bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte işlemeye başlar.”
BAŞKAN – Şimdi son önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 25 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Pervin Buldan |
|
İbrahim Binici |
Bengi Yıldız |
|
Iğdır |
|
Şanlıurfa |
Batman |
|
Sebahat Tuncel |
|
|
Hasip Kaplan |
|
İstanbul |
|
|
Şırnak |
Madde 25- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Geçici Madde 15- 12 Eylül darbesini yapan generaller, danışma meclisi üyeleri, bakanları ve tüm kamu görevlileri hakkında yargı yoluna başvurulabilir.
Darbe sonucu mağdur olanlardan özür dileme ve geçmişle yüzleşme bir erdemliliktir.
Mağdurların itibarları ve hakları iade edilir, zarar görenlere tazminat ödenir.
Vatandaşlıktan çıkarılanların vatandaşlığı yeniden konulur.
İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önergesi üzerinde Iğdır Milletvekili Sayın Pervin Buldan, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika efendim.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sözlerime otuz sekiz yıl önce bugün idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ı saygıyla anarak başlamak istiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 25’inci maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye siyasi tarihinin en önemli kavşağı olan ve totaliter rejimin başlangıç noktasını oluşturan 12 Eylül 1980 darbesi, Türkiye halkına bedelleri çok ağır olan bir yıkım yaşattı. Binlerce gözaltı, tutuklama, fişleme, işkence, sürgün bu dönemin dehşet veren uygulamaları oldu. Diyarbakır Cezaevinde, Mamak’ta, Metris’te ve daha, sayısız birçok cezaevinde vahşet günleri yaşatıldı. İnsanlık onuru paramparça edildi. Militarizmin devreye soktuğu onlarca korkunç uygulama ardın sıra birbirini izledi. Bu trajedi o kadar uzun sürdü ki günümüze kadar devam edecek şekilde varlığını korudu. Zaman geçtikçe daha çok insan tutuklandı. Öyle ki bugün cezaevleri cumhuriyet tarihinin en yüksek doluluk düzeyine ulaştı ve cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar çocuk tutuklandı. Ülke faili meçhul cinayetler cehennemine çevrildi. Binlerce köy boşaltıldı. Oluşturulan hukuk dışı çeteler devletin kirli işlerinin tetikçiliğini yaptılar. Emeğiyle geçinen yurttaşlar, yaratılan güvensiz ve güvencesiz ortamda kölelik koşullarına zorlandılar. Zenginlerin daha çok zenginleştirildiği bu ortamda işsizler ordusu yaratıldı ve şiddet toplumun bütün kesimleri üzerinde hâkim kılındı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aradan tam otuz yıl geçti, ne yazık ki, Türkiye kendi faşizmiyle hesaplaşmadı. İnsan onurunu temel alan felsefeden yoksun, demokrasi ve özgürlüklerden beyhude, devlet eksenli 82 darbe Anayasası’nın baştan sona yeniden düzenlenmesi, darbeciler ve onların yarattığı zihniyetle mücadelenin en belirgin ögesi olacaktır.
Başlangıç metinlerine hiç dokunulmayan, faşist karakteri korunmak istenen ve Anayasa’yı bütünlüklü bir dönüşüme tabi tutmaktan imtina eden bu düzeyde sığ bir değişikliğin, bir hesaplaşma olmadığı açıktır. 12 Eylül darbesinin ürünü olan bütün yasalar, mevzuatlar, kurumlar olduğu gibi duruyorken 12 Eylül darbesinin mahkûm edilmesi söz konusu olabilir mi? Siyasi Partiler Yasası’na, YÖK’e, Millî Güvenlik Kuruluna, DGM’lerin yeni versiyonu olan özel yetkili ağır ceza mahkemelerine dokunulmazken 12 Eylül darbesi nasıl işlevsiz kılınabilir?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyanın farklı ülkelerinde de darbeler olmuş, faşizm rüzgârları estirilmiştir. İspanya’da, İtalya’da, Almanya’da bir döneme damgasını vuran faşist rejimler yenilmeye mahkûm edildiler. Bu ülkeler kendi geçmişleriyle yüzleştiler ve yaşatılan karanlık dönemlerin aktörlerinden hesap sordular. Türkiye’de ise bu aktörler her zaman iş başında oldular. Devletin bütün kurum ve kuruluşlarında, politikalarında ve toplum üzerinde kurulan hâkimiyet bu hükümdarlığa dönüştürüldü. Dünyanın hiçbir ülkesinde darbecilere Türkiye’de olduğu kadar saygı gösterilmedi ve hiçbir ülkede darbecilere bu kadar uzun süre itaat edilmedi. Darbeyle hâkim kılınmak istenen zihniyetin bir versiyonu 28 Şubatla uzlaşmanın bir ürünü olan AKP’nin demokrasi mücadelesi görüntüsü vermeye çalışsa da, 12 Eylül darbesiyle hesaplaşmak niyetinde olmadığı gayet açıktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye tarihinde görevinden alınan ilk savcı, Kenan Evren’i darbe yapmak suçundan yargılamak isteyen savcıydı; ikincisi ise Şemdinli Savcısı oldu. Dönemin Genelkurmay Başkanının, Şemdinli olayının faillerini “iyi çocuk” olarak tanımlamasından sonra…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Buldan, konuşmanızı tamamlayın lütfen, ek süre veriyorum.
Buyurun.
PERVİN BULDAN (Devamla) – Teşekkür ederim.
…AKP İktidarının Şemdinli Savcısını görevden alması, askeri, hukuktan üstün kılmak değil de nedir?
27 Nisan e-muhtırasından sonra askerî darbenin mağdurunu oynayan AKP İktidarı, aynı Genelkurmay Başkanını trilyonluk zırhlı araçla mükâfatlandıran AKP İktidarı değil midir?
Darbeci olarak nitelendirdiği Genelkurmay Başkanıyla Dolmabahçe Protokolü’nü imzalayan AKP Lideri değil midir?
Yine, Genelkurmay Başkanı “Herkes doğru yerde dursun, dikkatli olsun.” uyarısında bulunduktan sonra “Biz doğru yerde duruyoruz, gerisini yanlış yerde duranlar düşünsün.” diyerek hizada olduğuna dikkat çeken de AKP Hükûmetinin Başkanı değil midir? Kaldı ki bütün bu olanlar uzak bir tarihte değil, son birkaç yıl içerisinde yaşanmıştır.
Militer güçlere itaat etmeyi, demokratik olduğunu iddia ettiği karakterine sindirebilen bir Hükûmet, bu mücadeleyi göğüsleyecek basirete sahip olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Buldan, ek süreniz de doldu. Lütfen Genel Kurulu selamlayın efendim, tekrar açıyorum mikrofonunuzu.
PERVİN BULDAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, bitiriyorum.
Geçici 15’inci maddenin kaldırılmasını olumlu bulduğumuz hâlde, darbecilerden hesap sormak için asla yeterli olmayacağını belirtir, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…
OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyoruz.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN – Yoklama talebi var, önce yoklama talebini yerine getirelim efendim.
Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızı tespit ediyoruz: Sayın Okay, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Hamzaçebi, Sayın Ekici, Sayın Emek, Sayın Çakır, Sayın Kart, Sayın Sevigen, Sayın Çöllü, Sayın Köse, Sayın Koçal, Sayın Bingöl, Sayın Güvel, Sayın Korkmaz, Sayın Güner, Sayın Sönmez, Sayın Aydoğan, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Karaibrahim, Sayın Ünlütepe.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımız lütfen sisteme girmesinler.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 25 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ekici (Yozgat) ve arkadaşları
Madde 25.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye son fıkra olarak aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanının oluşturulduğu tarihe kadar geçen süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu Milli Güvenlik Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ile yargı merciine başvurulabilir.”
“Açılacak davalarda zaman aşımı süresi bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte işlemeye başlar.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Sayın Başkan, izin verirseniz, İç Tüzük’ün 87/9’uncu maddesi gereğince katılmama gerekçemizi de ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – 1982 Anayasası’nın geçici 15’inci maddesi yürürlüğe girdiği zaman, o zamana kadar -12 Eylül öncesi ve 12 Eylül sonrası- darbe yapan veya onlarla birlikte bu suça katılanlarla ilgili her türlü işlemi durdurmuştu, zaman aşımı durmuştu. Şimdi, geçici 15’inci maddenin kalkmasıyla birlikte, zaman aşımı yeniden işlemeye başlayacaktır. O nedenle, bu ve benzeri önergelere katılmıyoruz. Zaman aşımı, geçici 15’inci maddenin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bu değişiklikle kaldırılmasıyla şimdi başlayacaktır.
Bu gerekçeyle katılmıyoruz efendim.
ATİLLA KART (Konya) – Bu gerekçe sizi kurtarmayacak Sayın Bakan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Mehmet Ekici konuşacak efendim.
BAŞKAN – Önergesi üstünde Yozgat Milletvekili Sayın Mehmet Ekici.
Sayın Ekici, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır efendim.
MEHMET EKİCİ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsü milletin kürsüsü. Bu kürsüde 12 Eylül konuşulurken lütfen, dillerimizi değil, yüreklerimizi ve aklımızı konuşturalım çünkü 12 Eylül askerî harekâtı sadece birtakım gençlik gruplarına veya birtakım siyasal partilere karşı yapılmış bir askerî harekât değildir. Amerikalıların “our boys” dedikleri kişilerin, büyük güçlerin stratejik menfaatleri çerçevesinde Türkiye’deki sosyal dengelerin yeniden şekillendirilmesi, siyasi yapının ve hukukun yeniden şekillendirilmesi, ekonomik anlayışın neoliberal konjonktüre uydurulması amacıyla yapılmıştır. Dolayısıyla, 12 Eylül Anayasası’nın eylem ve fiillerine karşı durmak her Türk insanının demokratik hakkı ve insani bir görevdir. Bu sebeplerle herkesin 12 Eylül hakkında konuşmak gibi bir hakkı da vardır. Bu sadece cezaevlerinde çile çeken benim arkadaşlarımın hakkı değildir, Türk milletinin hakkıdır. Dolayısıyla, herkes konuşur, konuşmalıdır ancak konuşurken dar parti hesaplarının aleti ve istismar malzemesi yapılamayacak kadar kıymetli bir konudur.
Değerli milletvekilleri, benim, bir davanın, bir dinin veya bir ideolojinin samimi müminlerine saygım sonsuz. Mücadelelerini benimsemesem de, onlara karşı duruş göstersem de saygı duyarım. Küfrü, kötülüğü, şerri tanır, izler ve zararlarına karşı tedbir alırım ancak kalbiyle dili aynı olmayanlardan, amacına ulaşmak için her türlü yalanı kullanmaktan çekinmeyenlerden ve emanete ihanet edenlerden Allah’a sığınırım. İşte bugün öyle şeylerle karşı karşıyayız ki “Amaca giden yolda her şey mübahtır.” Makyavelist anlayışının esiri olmuş bir sürü konuşmayı buradan dinliyoruz. Onun için diyorum ki: Burada 12 Eylül’ü konuşanlar kalplerini ve akıllarını koysunlar.
Değerli arkadaşlarım, bu bize azap veriyor, bu bizi üzüyor. “12 Eylül ihtilali kimi, neyi, nasıl beslemiş?” sorusunun cevabını veremeyenler 12 Eylül’ü anlayamaz.
Sürem yetmeyecek, biliyorum ama başlıklar hâlinde söyleyeyim:
12 Eylül harekâtı PKK’yı besledi. 80 öncesinde Siverek, Viranşehir civarındaki 300 kişilik grup, eğer dört yıl sonra iki tane ilçeyi basabiliyorsa, bunun cevabını verebiliyorsanız 12 Eylül’ü kavradınız demektir.
Neoliberal kodamanları besledi. 12 Eylül öncesinde beş dikili ağacı olmayanların nasıl zengin olduklarına şahit olduk.
Başka kimi besledi? Güya dinî referanslı -12 Eylül öncesinde- 300-500 kişilik grupların, 12 Eylül sonrasında nasıl ekonomik ve sosyal gruplar hâline dönüştüğünü izledik.
Peki kimi ezdi 12 Eylül? Antiemperyalist karakterli, bu ülkenin çocuklarını ezdi.
İşte, eğer bunu kavrıyorsak, şunu da bize demeyin… 12 Eylül işkencesinin çilehanelerinin her türlü işkencesinden geçmiş, istikbalinden olmuş insanları sadece siyasi hesaplar uğruna 12 Eylül Anayasası’nı savunmakla, 12 Eylül’le özdeşleşmekle, antidemokratik olmakla suçlayacaksınız, öyle mi? Bu, dürüstlük değildir arkadaşlar; bu, siyasi ahlaka sığmaz; bu, haddini aşmaktır; bu, 12 Eylül şehitlerine saygısızlıktır; aslında hiç de sevmediğiniz insanların istismarı anlamına gelir.
Bizim neslimiz, solcusuyla sağcısıyla, demokrasinin erdemini, işkencenin nasıl bir insanlık suçu olduğunu, bağımsızlığın değerini, bir bardak, bir cam bardak çayın değerini çilenin, işkencenin içinde öğrendi. Dolayısıyla, şimdi bu insanları 12 Eylülcülükle, 12 Eylül rejimini savunmakla suçlamak ne kadar büyük bir haksızlıktır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri… Lütfen yerinizden konuşmayın.
MEHMET EKİCİ (Devamla) – Eğer samimiyseniz, eğer yüreğiniz yetiyorsa önergemize destek verin. Bu açıklama, Sayın Bakanın yaptığı açıklama yanlış bir açıklamadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ekici, ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın efendim lütfen.
MEHMET EKİCİ (Devamla) – Tamam Sayın Başkanım.
Zaman aşımı dolmuştur. Önergemiz, zaman aşımını kaldıran bir önergedir. Samimiyseniz, yüreğiniz yetiyorsa, kalbinizi ve aklınızı buraya koyabiliyorsanız bu önergeye “evet” deyin veya benzeri bir önerge verin.
Değerli arkadaşlar, 12 Eylül’ü anlamak budur, kavramak budur. “12 Eylülcü” diye suçladığınız insanlar cezaevlerine tıkılmışken birileri soluğu Suudi Arabistan’da ve İngiltere’de aldı. Biz şapla şekeri birbirine karıştırmayız. Mücadelemizi, ülkücü hareket olarak, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu hesaplaşmayı sonuna kadar götürecek kadro elbette biziz ama 12 Eylülcülerle birlikte resim verenlerin, onları ağırlayanların -isimlerini kullanmak istemiyorum burada- kimler olduğu da şurada mevcut. İsterseniz bu fotoğrafları, Kenan Evren’in yanına sübhaneke boncuğu gibi dizilenlerin fotoğraflarını isteyene gösteririm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ekici, ek süreniz de doldu.
MEHMET EKİCİ (Devamla) – Hocam, çok kısa…
BAŞKAN – Genel Kurulu selamlayabilmeniz için tekrar açıyorum.
Buyurun, lütfen tamamlayın.
MEHMET EKİCİ (Devamla) – Onun için, hep beraber “Despotizmle mücadele ediyoruz.” derken despotlaşmadan, “Hak kuvvetlinin değil, hak haklınındır.” anlayışı içerisinde, gelin, zaman aşımını yok edelim.
Bir sözüm de Sayın Bahçekapılı’ya. Burada geçen gün bir konuşma yaptınız Hanımefendi. Sizden rica ediyorum, lütfen, benim şehitlerimi anarken, o darağacının altından geçenleri anarken lütfen gülmeyin! Bizim yüreğimiz yanarken lütfen gülmeyin! (MHP sıralarından alkışlar)
Efendim, önergemize destek istiyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…
Sayın Ekici, oturun yerinize siz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Bahçekapılı, buyurun.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – 63’e göre söz istiyorum. Sayın Konuşmacı, adımı anarak, benim yapmadığım bir davranışı yaptığımı iddia ediyor.
FARUK BAL (Konya) – Neye cevap verecek Sayın Başkan?
BAŞKAN – Bir saniye… Bir saniye… Bir saniye…
FARUK BAL (Konya) – Neye cevap verecek?
ALİM IŞIK (Kütahya) – Bir daha mı güleceksiniz?
BAŞKAN – Bir dakika ya… Bir dakika, dinleyelim. Ne söylediğini bilmiyoruz ki arkadaşlar, ne söyleyeceğini bilmiyoruz ki.
Buyurun Sayın Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Efendim, sataşmadan dolayı söz istiyorum.
FARUK BAL (Konya) – Sataşma yok.
AKİF AKKUŞ (Mersin) – Ne sataşması? Gülerek konuştunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Konuşmacı bana hitaben bazı sözler sarf etti.
BAŞKAN – Efendim, siz birtakım şehit isimlerini anarken güldüğünüzü ifade etti…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Evet.
BAŞKAN – Siz gülmüş müydünüz efendim?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Hayır efendim.
BAŞKAN – Tamam, zabıtlara geçti. Buyurun oturun yerinize.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 25 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
A. Kenan Tanrıkulu
İzmir
Madde 25.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “sürülemez” ibaresi “sürülebilir” şeklinde, “başvurulamaz” ibaresi “başvurulabilir” şeklinde, ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye son fıkra olarak aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanının oluşturulduğu tarihe kadar geçen süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, Milli Güvenlik Konseyinin, bu dönemde kurulmuş hükümetlerin ve Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarını uygulayan idare, yetkili organ, merci ve görevliler tasarruflarından dolayı yargılanabilir.”
“Açılacak davalarda zaman aşımı süresi bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte işlemeye başlar.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bu konu deminki önergeye benziyor, aşağı yukarı aynısı. Burada geçici 15’inci maddenin kalkmasıyla yargılama sürecinde yetkili mahkemeler bunu tespit ederler, yoksa sonradan şu şu maddelerden yargılansın ya da zaman aşımı koyalım… Bunların hukukta karşılığı yok.
Bu gerekçeyle katılmadığımı arz etmek istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Var, var, var… Kendinize gerekçe uydurmayın.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Gözümüzün içine bakarak söylemeyin bunu.
BAŞKAN – Hükûmet efendim?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Sayın Başkan, bu önergeleri veren arkadaşlarımız gerçekten 12 Eylül darbesini yapan Konsey ve Danışma Meclisi haksız işlem ve tasarruflarından ötürü yargılansınlar istiyorlar ise biz bu hassasiyeti derinden paylaşıyoruz ama önergeler sanıyorum ki bir yanlış kabulden kaynaklanıyor. Bir arkadaşımız da biraz önce ifade etti “Zaman aşımı dolmuştur. Bu önergeleri kabul edin, yeniden bir zaman ihdas edelim.” dedi. Zaman aşımı dolmuş kabulünden yola çıkarsak çok vahim bir hukuki hata işlemiş oluruz.
MEHMET EKİCİ (Yozgat) – Ama öyle Sayın Bakan, öyle…
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Zaman aşımı, değerli arkadaşlarım, Anayasa’nın, 82 Anayasası’nın 15’inci maddesi…
OKTAY VURAL (İzmir) – Milletvekillerini kandırmayın!
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – …12 Eylül 1980’den seçimlerin ilanına kadar geçen süre içinde Millî Güvenlik Konseyi ve Danışma Meclisi ve onların emri tahtında iş yapanların haksız tasarruflarının herhangi bir hukuki tartışma sürecine muhatap olamayacağını söyleyerek Anayasa hükmüyle zaman aşımını kesti.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, doğru bilgi vermiyorsunuz!
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Şimdi, biz, bu hükmü -hukuki, doğru bir hukuki iş yapalım, tarihî bir iş yapıyoruz çünkü- kaldırarak bu zaman aşımını durduran hükmü ortadan kaldırıyoruz ve bu Anayasa’nın kabulüyle durdurulmuş olan zaman aşımı işleyişi şimdi yeniden başlamış oluyor. Biz, böyle bir kabulle…
MEHMET EKİCİ (Yozgat) – Açıkça yazsak ne kaybederiz Sayın Bakan?
OKTAY VURAL (İzmir) – Kılıf aramayın…
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Biz, böyle bir kabulle yola çıkarsak, zaman aşımı dolmuştur, Anayasa hükmüyle zaman aşımı ihdas ederiz dersek fevkalade yanlış olur.
MEHMET EKİCİ (Yozgat) – Yanlış bilgi veriyor Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – O yüzden, bizim yaptığımız düzenleme, hukuki, cezai, mali her türlü yola başvurmanın önünü açmaktadır.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hükûmet yanlış bilgi veriyor.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – O yüzden önergeye katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hükûmet siyasi bilgi veriyor, yanlış bilgi veriyor.
BAŞKAN – Efendim, kimin yanlış bilgi kimin doğru bilgi verdiğini tayin etmek Başkanlık Divanının görevi değildir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Kılıf uyduruyor… Kılıf uyduruyor…
BAŞKAN – Bir saniye…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Suç tarihi 12 Eylül 1980’dir. Darbe günü suç tarihidir.
BAŞKAN – Efendim, her arkadaşımız…
OKTAY VURAL (İzmir) – Onların yargılanmasını istemeyenler konuşuyor şu anda.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, bir saniye…
OKTAY VURAL (İzmir) – Bilmiyorsun, bilmiyorsun…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Efendim…
MEHMET EKİCİ (Yozgat) – Sayın Bakan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Bilmediğin konuda konuşma!
BAŞKAN – Bir dakika… Bir dakika…
Şu anda ne yapıyoruz? Bir önerge okundu. Ben Komisyona ve Hükûmete katılıp katılmadıklarını sordum.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, bir saniye…
BAŞKAN – Onlar da İç Tüzük’ün ilgili maddesi gereğince niçin katılmadıklarını izah ettiler. Beğenirsiniz beğenmezsiniz efendim…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Ya katılır ya katılmaz. Niye yanlış bilgi veriyor? Katılıp katılmadığını sorar.
BAŞKAN – Efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) – Yanlış bilgi veriyor, yanlış bilgi veriyor!
BAŞKAN – Ama ne diyor İç Tüzük? “Gerekçesini açıklayabilir.” diyor.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, bir dakika…
BAŞKAN – Efendim, gerekçesine katılırsınız veya katılmazsınız, o sizin takdiriniz…
OKTAY VURAL (İzmir) – Yanlış bilgi veriyor!
MEHMET EKİCİ (Yozgat) – Yanlış bilgi…
BAŞKAN – O sizin takdiriniz…
Efendim, yanlışsa onu burada düzeltecek hâlimiz yok.
MEHMET EKİCİ (Yozgat) – Yani millete mi havale edelim?
BAŞKAN – Millete havale ederiz onu efendim, millete havale ederiz.
MEHMET EKİCİ (Yozgat) – Anayasa yapıyoruz burada Sayın Başkan.
BAŞKAN – Eğer yargıya gidecekse yargı değerlendirir.
Lütfen oturun arkadaşlar.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Şimdi, önerge üzerine Sayın Tanrıkulu, konuşacak mısınız?
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir dakika… Sayın Bakan yanlış bilgi verdi.
BAŞKAN – Efendim, lütfen… Lütfen… Öyle bir şey olmaz.
FARUK BAL (Konya) – Bir saniye…
BAŞKAN – Sayın Bal, öyle bir şey olmaz. Lütfen…
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan…
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, Sayın Komisyon ve Sayın Bakan…
BAŞKAN – Evet…
FARUK BAL (Konya) – …katılmak veya katılmamak konusunda iradelerini beyan etmeleri yeterliydi.
BAŞKAN – Tabii.
FARUK BAL (Konya) – Ancak açıklama yapmak suretiyle Genel Kurula yanlış bilgi verdiler.
OKTAY VURAL (İzmir) – Biz burada bilmiyor muyuz, okumamız yok mu bizim?
FARUK BAL (Konya) – Müsaade ederseniz, iki dakika içerisinde…
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Yanlış bilgi veriyorsunuz.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 87’nci maddesi açık, katılmama gerekçesini bakan açıklayabilir.
BAŞKAN – Bakın ne diyor, bakın Sayın Bal: “Komisyon ve Hükûmet katılmama gerekçesini kısaca açıklayabilir.” Açıkladılar, İç Tüzük’e uygun bir iş yaptılar. Niye itiraz ediyorsunuz?
FARUK BAL (Konya) – Elbette ama doğrusunu da bizim söyleme hakkımız var.
BAŞKAN – Efendim, yanlış olabilir. Ben “Niye yanlış konuştunuz?” deme hakkına sahip miyim burada Meclisi yöneten…
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, önerge sahiplerinin amacını çarpıttı.
BAŞKAN – Olur mu efendim ya, lütfen…
O zaman herkesin konuşmasını benim burada doğrudur, yanlıştır diye değerlendirmem…
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, önergenin amacını çarpıttı.
BAŞKAN – Lütfen oturun efendim.
Konuşacak mısınız Sayın Tanrıkulu?
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkanım, zaman aşımında iki esas vardır.
BAŞKAN – Efendim, lütfen…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bir saniye… Ama çok yanlış bilgi…
BAŞKAN – Efendim, lütfen, onun zaman aşımı var mı yok mu, doğru mu söyledi yanlış mı söyledi, onu burada değerlendirecek değiliz. Ben İç Tüzük’e uygun kuralları uyguluyorum. (Gürültüler)
Lütfen oturunuz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Zaman aşımında iki esas vardır. Birisi cezanın zaman aşımıdır, birisi suçun zaman aşımıdır. Burada Sayın Bakanın açıklaması yanlış bir açıklamadır. Suçun zaman aşımıyla cezanın zaman aşımını birbirine karıştırmasın.
BAŞKAN – Efendim, tamam, yanlış bir açıklama olduğunu söylediniz, siz de söylediniz, Sayın Bal da söyledi ve zabıtlara geçti, değerlendirir değerlendirecek olanlar.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, bir yanlış açıklama tartışması var. Çok önemli bir maddeyi görüşüyoruz. Bu konuda Sayın Bakanın ifadesiyle hukuki yorumlardaki farklılık var. En azından bu konuda talepte bulunan arkadaşlara İç Tüzük 60’a göre yerinden kısa bir söz verilmesi… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Yok efendim, öyle bir usulümüz yok, hayır.
ATİLLA KART (Konya) – Ekrana girdim Sayın Başkan.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Efendim, tamam, siz de Sayın Bakanın açıklamalarına katılmıyorsunuz, zabıtlara geçti.
Sayın Kılıçdaroğlu, siz ne söyleyeceksiniz efendim?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, katılmamak ayrı bir şey, yanlışı ifade etmek ayrı bir şey.
BAŞKAN – Efendim, olur mu böyle bir şey?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Olur mu efendim?
BAŞKAN – Böyle bir usul olmuş mu? İç Tüzük’ümüzde böyle bir düzenleme yok, uygulamamız yok.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Bakan şu an kamuoyunu yanıltan bir açıklamada bulundu.
BAŞKAN – Lütfen, lütfen oturun efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Herkes kendisine göre bir yorumda bulundu.
BAŞKAN – Siz en az benim kadar İç Tüzük’ü bilen, onun ruhunu kavramış olan arkadaşımsınız.
Sayın Kılıçdaroğlu, siz ne diyeceksiniz?
MEHMET EKİCİ (Yozgat) – Ama yanlış açıklama Sayın Başkan.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Bunu kim takdir edecek?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, bir meçhulü tartışıyoruz. Birisi bir ifadede bulundu…
BAŞKAN – Efendim, şu anda sadece önerge sahibine söz verebilirim.
Sayın Tanrıkulu, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutalım efendim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, ekrana girdik, söz talebim var.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Lütfen efendim, lütfen…
ATİLLA KART (Konya) – Kısa söz talebim var.
BAŞKAN – Efendim, şimdi önerge üstünde önerge sahibini…
ATİLLA KART (Konya) – Ekrana girdik efendim, ekranda görünüyor.
BAŞKAN – Sayın Kart, lütfen oturun. Böyle bir şey olabilir mi? Ben şimdi önerge sahibine söz vereceğim. “Gerekçesini okuyun.” dedi, gerekçesini okutuyorum.
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan…
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Lütfen arkadaşlar… (CHP sıralarından gürültüler) Lütfen, İç Tüzük’ü uygulayın. Benim İç Tüzük’ü uygulamadığımı eleştiriyorsanız, kendiniz önce uygulayın şu İç Tüzük’ü. Zorlamayın lütfen, lütfen…
“Gerekçe:
12 Eylül askeri harekatı sebebiyle işlenen cezai, mali ve hukuki sorumluluk taşıyan fiillerin yargı mercii önüne getirilmesini engelleyen Anayasa’nın Geçici 15. maddesi hükmü, bu fiiller sebebiyle yargılanmasını mümkün hale getirilmektedir.
Ayrıca, Anayasa engeli sebebiyle fiilen ve hukuken açılamayan davaların, bu engelin ortadan kaldırılması ile ortaya çıkacak zaman aşımı tartışmalarının uygulamada yaratabileceği tereddüdü ortadan kaldırmak amacı ile bu önerge verilmiştir.”
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, fiilî durum yaratıyorsunuz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Efendim, bakın, şimdi iki tane önerge var, o sizin partinize mensup milletvekillerine ait.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Çıkarsınız, konuşursunuz efendim. Lütfen…
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, o konuda değil efendim.
BAŞKAN – Bir saniye… Sayın Kılıçdaroğlu ne dediniz?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hükûmet bu kadar önemli bir konuya katıldığını, hassasiyetleri bölüştüğünü söyledi. O zaman yapılması gereken, zatıalinizin bir ara vermesi ve Hükûmetin, eğer verilen önergeyi beğenmiyorsa (AK PARTİ sıralarından gürültüler) hazırlanan bir önergeyle yargılama sürecinin açılmasını istiyoruz efendim.
BAŞKAN – Efendim, olur mu Sayın Kılıçdaroğlu? Allah aşkına yani Sayın Kılıçdaroğlu, İç Tüzük’te falan olmayan taleplerde bulunuyorsunuz. Lütfen… Lütfen… (CHP sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, birlikte işleme alacağım. Lütfen sessiz ve sakin olun.
İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/656 Esas numaralı 7.11.1982 tarih ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkında Kanun teklifinin çerçeve 25. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Madde 25 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Geçici Madde 15:
Anayasa'nın Geçici 3 ncü maddesi ile hukuki varlıkları sona eren 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun ile 2356 sayılı Millî Güvenlik Konseyi Hakkında Kanun'da ifade edilen Millî Güvenlik Konseyi'nin Başkan ve üyeleri hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 309 ncu, 311 nci ve 312 nci maddeleri uyarınca, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250 ve devamı maddelerince görevli adli yargı mercileri tarafından soruşturma açılarak, yargılamaları da bu merciler tarafından yapılır. "
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Rasim Çakır
Malatya Edirne
Diğer önerge imza sahipleri:
Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir) ve arkadaşı
BAŞKAN – Efendim, Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bu Anayasa’daki söz edilen geçici 3’üncü maddede Millî Güvenlik Konseyi altı yıllık süre için seçilmişti, süresi de dolmuştur. Geçici 15 bunları da koruyordu, kalktığı zaman aynı usule tabi olacaklar. Bu gerekçeyle katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.
Hükûmet efendim?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Efendim, aynı gerekçeyle, geçici 15’inci maddenin yürürlükten kaldırılmasıyla 1982 Kasımında kesilen zaman aşımı şimdi ve yeniden başlayacaktır. O nedenle katılmıyoruz.
BAŞKAN – Peki.
BAŞKAN – Sayın Çakır, siz mi konuşacaksınız efendim?
RASİM ÇAKIR (Edirne) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun.
Edirne Milletvekili Sayın Rasim Çakır önergesi üstünde söz istedi.
Sayın Çakır, süreniz beş dakika efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Maksatlı olarak yanlış bilgi veriyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Kasıtlı olarak.
BAŞKAN – Lütfen sakin olalım.
RASİM ÇAKIR (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – 91 affı var Sayın Başkan. 80 suç… CMUK 104-105… Yani kandırmayın.
BAŞKAN – Sayın Kaplan, bir saniye, bir saniye… Ben bir sayın milletvekilimizi kürsüye davet ettim, böyle bir usul olmaz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yanlış bilgi veriyor ama efendim. Doğru değil dediği.
BAŞKAN – Lütfen efendim, sonra aranızda görüşürsünüz onları.
OKTAY VURAL (İzmir) – Tutanaklara geçsin, Bakan milleti yanlış bilgilendiriyor.
BAŞKAN – Sonra onları aranızda konuşursunuz, görüşürsünüz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – 12 Eylül’ün ayıbını üzerinden henüz atamadılar. Onun için…
OKTAY VURAL (İzmir) – 12 Eylül ayıbı üzerinizde zaten.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Biraz gerçekçi olalım, bu konuda uzlaşalım.
BAŞKAN – Sayın Çakır, buyurun lütfen.
RASİM ÇAKIR (Devamla) – Süremi yeniden başlatın o zaman Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Süreyi yeniden başlatalım, tabii, haklı.
RASİM ÇAKIR (Devamla) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak 12 Eylül’den kalan Anayasa’nın geçici 15’inci maddesinin kaldırılması ve 12 Eylül’ü yapanlara yargı yolunun açılmasıyla ilgili bir görüş birliği içerisinde olduğumuzu Anayasa çalışmaları içerisinde hep gözlemledik. Fakat biz muhalefet olarak… Bu yaptığımız çalışmalarda Türkiye'nin önemli hukukçuları -az önce Sayın Bakan ve Komisyon izah etti ama- bu konuda anlaşmazlık içerisindeler. Bazı hukukçular “Yargılanabilir.” bazı hukukçular zaman aşımı veya başka gerekçelerle “Yargılanamaz.” görüşü içerisindeler. O zaman mademki hep beraber bir görüş birliği içerisindeyiz, Anayasa’nın geçici 15’inci maddesine bizim vermiş olduğumuz önergeyi ilave etmekte ne sakınca var değerli arkadaşlarım, soruyorum size. Bu, hem bu maddenin kaldırılması ve cuntacıların yargılanmasını talep eden iktidar milletvekili arkadaşlarımın samimiyetini test edecektir, diğer taraftan da eğer bu önergeye “Hayır.” derseniz o zaman da bakalım tarih mi yazacaksınız, yoksa tarih mi sizi nasıl yazacak, hep beraber, Allah ömür verirse göreceğiz.
Değerli arkadaşlarım, biz, bugünlere 12 Eylüllerde bedel ödeyerek geldik. Önce rahmetli Alpaslan Türkeş’le, rahmetli Bülent Ecevit’le Dil ve İstihbarat Okulunda işkence odalarında, sonra Ankara Emniyetinin DAL şubelerinde, daha sonra Mamak’ın aslan kafeslerinde, tecrit odalarında bedel ödeyerek bugünlere ve bu koltuklara geldik.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Başka kimse yoktu orada değil mi, sadece sen ödedin!
BAŞKAN – Lütfen…
RASİM ÇAKIR (Devamla) – Onun için, siz değerli arkadaşlarımızın… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen değerli arkadaşlar, yerinizden konuşmayın.
RASİM ÇAKIR (Devamla) – …bu süreçte en küçük bir bedel ödemeyen değerli arkadaşlarımızın bu konuda muhalefet milletvekillerine söz söylemeye ve yargılamaya kesinlikle hakkının olduğunu düşünmüyorum.
Sizler 12 Eylül’ün geçici 15’inci maddesini kaldırıp yerine, yapmış olduğunuz bu Anayasa değişikliğiyle 12 Eylül cuntasının bile cesaret edemediği bir yeni anayasayı, daimî anayasa olarak Anayasa’nın içerisine sokmaya gayret ediyorsunuz, geçiciler daimî hâle geliyor sizlerin bu gayretleriyle.
Değerli arkadaşlarım, cumhuriyet, yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan insanların çağdaşlaşma, modernleşme ve birlik beraberlik içerisinde yaşayabilmek için oluşturmuş olduğu en önemli bir siyasal organizasyondur ve 12 Eylül zannetmeyin ki sadece, 12 Eylülde gençleri cezaevine atmak, idam etmek gibi bir amaç için yapılmıştır. O, sadece 12 Eylül’ün küçük bir sonucudur. 12 Eylül… 29 Ekim 1923’ten 12 Eylüle kadar cumhuriyetin gece gündüz çalışarak bu ülkede yaşayan insanların birlik beraberliği, kalkınması, refahı ve mutluluğu için oluşturduğu temel kurumların 12 Eylül’den sonra bir bir yok olduğunu görüyoruz. 12 Eylül öncesi kurulan zirai donatım kurumlarından tutun, demir çelik fabrikalarından tutun, alüminyum tesislerinden tutun, Ziraat Bankasından tutun, Toprak Mahsulleri Ofisine kadar, bu ülkede kim ki yaşıyorsa herkesin günlük yaşam standartlarını yükseltmeyi ve ekmeğini büyütmeyi amaçlayan cumhuriyet kurumlarının 12 Eylül’den sonra bir bir özerk hâle getirildiği, özelleştirildiği ve cumhuriyetin yavaş yavaş sizlerin sayesinde sırtını bu yoksul halka dönmeye başladığını görüyoruz. 12 Eylül sadece bir kesit değildir, 12 Eylül bir süreçtir, 12 Eylül 1980’den başlayan hatta daha önce suni olarak 12 Eylül koşullarını yaratarak başlayan ve bugün de devam eden bir süreçtir. Yani 12 Eylül bitmiş değildir, 12 Eylül devam ediyor ve sizler 12 Eylül’ün bir ürünüsünüz, sizler 12 Eylül’ün büyük idealine ulaşabilmesi için bir araçsınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Zannetmeyin ki kendinizi 12 Eylül’e karşı tavır alan bir siyasal partisiniz. Tam tersi, 12 Eylül koşullarından yararlanarak iktidar olmuş ve 12 Eylül’ün temel anlayışını devam ettirmeyi tarihsel görev üstlenen bir siyasal organizasyonsunuz. 12 Eylül bu ülkede ne zaman bitecektir? İşte, gerçek sosyal demokrat bir Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiğinde 12 Eylül süreci tamamlanmış olacaktır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Yani gerçek sosyal demokrat olduğunuzda, öyle mi?
BAŞKAN – Sayın Çakır, konuşmanızı tamamlayın lütfen. Ek süre veriyorum.
Sayın Çakır, buyurun.
Lütfen, değerli milletvekilleri, sakin olalım…
RASİM ÇAKIR (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bugün 6 Mayıs. Bugün tek amacı, tek isteği tam bağımsız Türkiye olan ve yirmi dört yaşında boynunu yağlı kemende sokarken “Yaşasın tam bağımsız Türkiye!” diyen Denizlerin idam edilişinin 38’inci yıl dönümü.
Ben, Edirne Milletvekili olarak bu, idamla ilgili çıkmış olan kanunun bu Meclis tarafından kaldırılmasını ve en kısa zamanda bir kanun teklifi vererek bu konuda sizlerin de destek vermenizi talep ediyorum ve buradan Can Yücel’le otuz sekiz yıl önceye seslenmek istiyorum:
“Aşk olsun be çocuk, aşk olsun.
Eğer üzülüyorsam sana anam avradım olsun.”
Sevgili arkadaşlarım, sözlerimi tamamlıyorum. Bu millet büyük bir millettir, bu millet sever, yüzde 30 oy verir, 34 oy verir, yüzde 47 oy verir, iktidar yapar, bağrına basar, gönlüne koyar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çakır, sadece selamlamanız için açıyorum.
RASİM ÇAKIR (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…
RASİM ÇAKIR (Devamla) – Öyle bir millettir ki bu sevdiğini sever ve bağrına koyar ve iktidar yapar, yüzde 47 oy verir, 60 oy verir ama unutmayın değerli arkadaşlarım, bu millet elindeki kendi kendini yönetme yetkisini, cumhuriyet ve demokrasi yetkisini hiç kimseye vermez. Kim ki bu milletten aldığı demokratik hakkı ve yetkiyi, bu ülkeyi yönetmek adına aldığı yetkiyi bir padişahlık yetkisine dönüştürmeye çalışıyorsa, bilin ki bu millet buna izin vermez.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, diğer önerge üstünde Sayın Bingöl, siz mi konuşacaksınız efendim?
TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Evet.
BAŞKAN – Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.
Süreniz sizin de beş dakika Sayın Bingöl. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa değişikliğinin 25’inci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkelerin tarihlerinde gururla andıkları sayfalar vardır. Örneğin Türkiye tarihinde emperyalizme karşı verilen bağımsızlık mücadelesi bu şanlı sayfalardan birisidir. Yine ülkelerin tarihlerinde utançla anılan, karanlık sayfalara yazılan dönemler de vardır. İşte 12 Eylül askerî darbesi bu utanç sayfalarından birisini oluşturur.
Bugün 6 Mayıs 2010. Bundan otuz sekiz yıl önce 6 Mayıs 1972’de Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edildiler. O 3 devrimci genç, kısa ama onurlu yaşamlarıyla birlikte, sıkıyönetim mahkemelerindeki o kararlı tutumları ve darağacına giderken takındıkları yurtsever ve cesur tutumlarıyla saygıyla anılmaktadırlar ama Denizleri asanlar ile 12 Eylül askerî darbesini yapanlar, utançlarıyla tarihin karanlık sayfalarına adlarını yazdırdılar.
Değerli milletvekilleri, 12 Eylül askerî darbesi sağcısıyla solcusuyla yüz binlerce insanı soruşturmalardan, işkence tezgâhlarından geçirdi. Bu darbe birçok insanı hedef almıştı ama bunlarla birlikte o soruşturmadan geçirilenlerin milyonlarca ailesi de âdeta perişan edildiler.
12 Eylül askerî darbesini yapanlar, daha sonra hayata geçirdikleri, talimatla yaptırdıkları, emir-komuta zinciri altında hayata geçirdikleri 12 Eylül askerî Anayasası’nı, isteklerini, taleplerini ve korunmalarını sağlayacak bir şekilde ortaya koydular. Yani 12 Eylül askerî darbesini yapan generaller emrettiler, o Anayasa’yı yapanlar arz ettiler.
Değerli milletvekilleri, 12 Eylül askerî darbe Anayasası’nın içinde var olan geçici 15’inci madde generallerin ve 12 Eylül’ü uygulayanların koruma zırhıydı. Ama bugün görüştüğümüz Anayasa değişikliğinde yürütmeden kaldırılmak istenen 15’inci madde ile diğer masum maddeler, tıpkı 12 Eylül Anayasası gibi bir kalkan olarak kullanılmaktadır, geçirilmek istenen maddeler için bir örtü, bir kılıf görevini görmektedir.
Aslında 12 Eylül Anayasası’nı tartışıyorken iktidar partisi milletvekili arkadaşlarımız bu Anayasa’yı demokratik bir teamülle, özgürlükçü bir yaklaşımla değiştirdiklerini iddia ediyorlar. Çok uzağa gitmeye gerek yok, yakın tarihte 28 Şubat süreci ile 27 Nisan’ın hesabını sormadan, onları masaya yatırmadan, 12 Eylül Anayasası’nın, 12 Eylül darbesinin hesabını görmek ucuzca bir yaklaşım olacak değerli arkadaşlar. Zira 28 Şubat ile 27 Nisan’ı yeri geldiğinde mağduriyet olarak kullanan ve bundan siyaseten nemalananlar, önce onların, bu yakın tarihin somut girişimlerinin hesabını görmek durumundadırlar.
“27 Nisan bildirgesini o gece kendim hazırladım, kendim yayınladım.” diyen general herhâlde özde Atatürkçü’ydü, onun için hesap sorulmuyor!
Değerli milletvekilleri, 12 Eylül Anayasası’nın mağdur ettiği insanların bir beklentisi var: Onlar 12 Eylül Anayasası’ndan ve geçen süre içerisinde ödedikleri bedellere rağmen hâlâ yüreklice, kararlı ve onurlu bir duruş sergiliyorlar. Hiçbir zaman ne kulvar değiştirdiler ne de yol arkadaşlarını, satmadılar. Onlar bir şey istiyor değerli arkadaşlar: Hiç olmazsa otuz yıl önce bu ülkede ceberut bir yönetim sergileyen faşist cuntanın generallerinden ve uygulayıcılarından hesap sorulsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bingöl, ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
Buyurun.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Oy bile vermiyorsun!
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri, müdahale etmeyin.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) – 12 Eylül Anayasası’nı değiştirmek sadece ve sadece bir parti, hangi siyasi parti olursa olsun ya da hangi siyasal iktidar olursa olsun tek başına hayata geçirirse mutlaka ve mutlaka onun içinde o partinin ya da o kuruluşun siyasi düşünceleri ve onun çıkarları yansıyacaktır. O nedenle, tek başına hazırlanan bir anayasal düzenleme hiçbir zaman tüm toplumu kucaklayan mutabakat zaptı olmayacaktır. Çünkü anayasa metinleri mutabakat metinleridir ve tüm yurttaşların kendilerini güvencede hissettiği metinlerdir. Oysa bugün hazırlanan metin tamamen taraflı, hiçbir şekilde uzlaşma zemini aranmadan hazırlanan metinlerdir.
Sayın Bakan, az önce yaptığınız açıklamaya değinmek istiyorum: Geçici 15’inci madde yürürlükten kaldırıldıktan sonra, az önce bahsettiğim sadece ve sadece bedel ödeyen insanların yargılamak istedikleri ve hesap…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bingöl, ek süreniz de doldu efendim. Sadece Genel Kurulu selamlayabilmeniz için açıyorum mikrofonu.
Buyurun Sayın Bingöl, lütfen...
TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkanım.
O madde yürürlükten kaldırıldıktan sonra 12 Eylül askerî darbesini yapan generaller, faşistler ve o darbenin uygulayıcılarından hesap sorulmadığı zaman bunu nasıl izah edeceksiniz ve o bedel ödeyen insanlara, halka nasıl hesap vereceksiniz diye çok merak ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birlikte işleme…
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bozdağ.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Hatipler konuşurken öncelikle, özellikle…
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, benim de söz talebim var.
BAŞKAN – Bir saniye.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım, bundan önce konuşan Sayın Hatip konuşmasında partimizin 12 Eylül…
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, on dakikadır bekliyorum, söz talebimi değerlendirmiyorsunuz.
BAŞKAN – Bir saniye efendim, birine söz verdim. Şimdi gördüm efendim.
ATİLLA KART (Konya) – Cevap vermiyorsunuz.
BAŞKAN – Şimdi gördüm. Oturun bir dakika. Niye azarlar gibi konuşuyorsunuz Sayın Kart?
ATİLLA KART (Konya) – Ama cevap vermiyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Kart, beni azarlıyorsunuz ya. Var mı böyle bir hakkınız?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, buyurun.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım, Hatip konuşurken grubumuza dönerek ve itham ederek “12 Eylül ürünüsünüz, 12 Eylül’ün aracısınız, darbecileri yargılamadınız…” 27 Nisan 2007’den bahsederek ithamda bulunmuştur. 69’a göre söz istiyorum efendim.
RASİM ÇAKIR (Edirne) – Efendim, bir sataşma yok.
BAŞKAN – Evet, ben de Hatibin konuşmasını takip ettim.
RASİM ÇAKIR (Edirne) – Her siyasi eleştiri sataşma mı Sayın Başkan?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Siyasi eleştiri değil efendim, bu bir ihtilaf.
BAŞKAN – Üç dakika içerisinde, yeni bir sataşmaya mahal vermeyin. (CHP sıralarından gürültüler)
ATİLA EMEK (Antalya) – Helal olsun Başkan!
BAŞKAN – Efendim, ben de takip ettim.
ATİLA EMEK (Antalya) – Başkan, helal olsun!
BAŞKAN – Evet, ben de takip ettim, burada gördüm.
ATİLA EMEK (Antalya) – AKP Grubu eş başkanı!
BAŞKAN – Lütfen… Siz de gördünüz.
RASİM ÇAKIR (Edirne) – O zaman konuşma metnini Sayın Başkan, grup başkan vekili versin, biz okuyalım.
BAŞKAN – Lütfen… Ben İç Tüzük’ü uyguluyorum efendim.
ATİLA EMEK (Antalya) – Meclis Başkanı değil, AKP Grubu eş başkanı! Ayıptır, ayıp!
BAŞKAN – Lütfen yeni bir sataşmaya mahal vermeyin Sayın Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ’li, AK PARTİ ve AK PARTİ Grubuna mensup milletvekilleri milletin ürünüdür. Neye karşı ürünüdür? Antidemokratik her türlü müdahaleye karşı, hukuk dışı her türlü yapılanmaya karşı, darbelere karşı milletin ortak sesidir. Bugün bu görüşmeler vesilesiyle bir kez daha bu ortaya çıkmıştır.
Darbelere sevinenleri bu millet gördü. 27 Mayıs 1960 darbesi olduğu zaman onu kimlerin alkışladığını bu millet çok iyi biliyor. Darbenin yedeğinde kimin iktidar, kimin başbakan olduğunu, 1 Mayısları “bayram” diye bu millete kutlattığını ve bunu içine sindirdiğini bu millet çok iyi biliyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kim onlar, siz de iyi biliyorsunuz.
12 Mart 1971 muhtırası verildiği zaman, Meclis açıkken bu Mecliste Anayasa değiştirip darbecilerin, cuntacıların talimatı doğrultusunda, milletin Anayasası’na, milletin hukukuna, milletin anlayışına kimlerin ayar verdiğini de bu millet iyi biliyor. O zaman Başbakanın hangi partinin içerisinden çıktığını da iyi biliyor. Kimin darbe şakşakçısı, kimin onlarla beraber iş tuttuğunu da bu millet çok çok iyi biliyor.
12 Eylül darbesinde bu milletin tamamı mağdur olmuştur, sadece bir kesimi değil, sağdan veya soldan değil, 72,5 milyon mağdur olmuş, 72,5 milyon fatura ödemiştir. Onun için…
Bir başka noktaya geleceğim, 27 Nisan e-muhtırası. Değerli dostlar -geçenlerde de ifade edildi burada- bunların yargılanmasını engelleyen bir yasa hükmü var mı? Yok. Peki, yargılamayı kim yapacak, Hükûmet mi yapacak, Başbakan mı yapacak? Soruşturmayı Hükûmet mi açacak? Yargılamayı Hükûmet mi yapacak? Soruşturmayı açacak savcılar, yargılamayı yapacak… Hükûmetler… Ama görüyoruz ki Türkiye’de bazı kişilere karşı soruşturma açmak cesaret istiyor, o cesareti gösteremediler.
AHMET BUKAN (Çankırı) – Soruşturma yapanları görevden alıyorsunuz!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – 27 Nisan, affedersiniz, 27 Şubat 1997’de Genelkurmaya gidip esas duruşta duran ve o darbecileri alkışlayanlar bunu açma cesareti gösterememişlerdir. Bizi niye itham ediyorsunuz? Hukuku işletmekle görevli olanlar orada.
ATİLLA KART (Konya) – İdari soruşturmayı niye açmadınız?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Onlar soruşturma açtılar da biz ellerinden mi tuttuk?
ATİLLA KART (Konya) – İdari soruşturmayı niye açmadınız?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Buradan bir kez daha çağrı yapıyorum, zaman aşımı da dolmadı. Buyursun açsınlar soruşturmalarını, yargılamalar neyse yapsınlar, biz de hep beraber takip edelim ama bakın, bu ülkede darbe teşebbüsüyle yargılananların avukatlığını yapanlar var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet, Sayın Bozdağ, teşekkür ederiz efendim.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Kimlerin darbelerden yana olduğunu bu millet çok iyi biliyor.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz… Lütfen… Tamam.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Silivri’de avukatlık yapanları bu millet çok iyi biliyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bozdağ.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Okay, buyurun.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Galiba izahat vermeme gerek dahi yok. Aynı şekilde, Cumhuriyet Halk Partisine yönelik sataşmanın üzerine söz talep ediyorum.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Ben parti ismi vermedim efendim.
BAŞKAN – Şimdi, ben, konuşmaları, özellikle hassas konulardaki konuşmaları Sayın Okay büyük bir dikkatle takip ediyorum…
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Eğer alınıyorsa mesele yok. Ben parti ismi vermedim.
RASİM ÇAKIR (Edirne) – Siz niye alındınız?
BAŞKAN – Bir saniye… Bir saniye…
…yani bir sataşma talebiyle karşıma çıkacağınızı düşündüğüm için... Şimdi, sizin partinizden hiç bahsetmedi ama birtakım tarihleri verdi, 12 Martlardan, 71’lerden, 80’lerden bahsetti.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, “AKP” mi dedi pekâlâ? Yani 12 Martla hangi partiden, 60 ihtilaliyle hangi partinin iktidara geldiği… Kimlerden bahsetti?
BAŞKAN – Bilmiyorum ben hangi partiden, gerçekten bilmiyorum hangi partiden çıktı.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – O zaman öğreneceksiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Ben o zaman ilkokul talebesiyim, nereden bileceğim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Ama nedense iktidar partisinin grup başkan vekili ayağa kalktığında kürsüye davet ediyorsunuz ama muhalefet partisinden olursa hemen bir biçimde tartışma yaratıyorsunuz.
BAŞKAN – Efendim, bir dakika… Öğrenmeye çalışıyorum bir sataşma var mı, yok mu.
Peki, efendim buyurun.
Celallenmeyin Sayın Okay, lütfen sakin olun. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
ATİLA EMEK (Antalya) – Tarafsızlığınızı gösterdiniz Sayın Başkan!
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, siz de tarafsız olun, Türkiye Büyük Millet Meclisini yönetiyorsunuz!
BAŞKAN – Gayet tabii, ben objektifim, çok rahatım o konuda. Hiç endişe etmeyin.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Siz de tarafsız olun!
BAŞKAN – Tarafsızım efendim ben.
Buyurun.
4.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz evvel burada AKP Grup Başkan Vekili kimi ifadelerde bulunurken Cumhuriyet Halk Partisine yönelik haksız ithamlarda bulunmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi her darbenin mağduru olmuştur ve her darbeye karşı da dimdik durmuştur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Kim alkışladı? Kim bayram yaptı?
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen sayın milletvekilleri…
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – Demokrasiyi askıya almaya kalkışan Demokrat Partinin son günlerinde yapılan darbe sonrası buna karşı dik duran İsmet İnönü’dür
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – 27 Nisan muhtırasından sonra açıklamalarınıza bir bakın!
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – Ve ondan sonraki süreçte de 61’de bu Meclise gine darbeye karşı olan gine o İsmet İnönü’dür ve Talat Aydemir ayaklanmasına karşı dimdik duran Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı İsmet İnönü’dür. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen yerinizden laf atmayın arkadaşlar.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – 12 Mart muhtırasından sonra Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminde olan ve Genel Sekreter olan, daha sonra Genel Başkan olan, istifa eden Sayın Bülent Ecevit’tir ve o dönemde her partide olduğu gibi kimi zaman ihanet kotaları vardır. Geçmişte AKP’nin kurulduğu süreç gibi, Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde bazı ihanet kotaları gitmiş darbecilerin hükûmetinde yer almıştır ve devam etmiştir.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Anayasa değişti.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – 12 Mart’ın mağduru yine Cumhuriyet Halk Partililer olmuştur, 12 Eylül’ün mağduru yine Cumhuriyet Halk Partililer olmuştur, Cumhuriyet Halk Partisi kapatılmıştır. Tam on iki sene sonra yeniden açılmıştır, cumhuriyeti kuran, demokrasiyi getiren Cumhuriyet Halk Partisi 1992’de yeniden açılmıştır. 28 Şubat süreci Cumhuriyet Halk Partisinin dışındadır. O süreci yaşayanlar onun hesabını verirler ama 27 Nisan e-muhtırasından sonra 4 Mayısta Dolmabahçe’de “E-muhtırayı ben bizzat yazdım.” diyen işgüzarla sırdaş olan, kanka olan sizin Sayın Genel Başkanınızdır. (CHP sıralarından alkışlar) 27 Nisan’ın hesabını kendiniz vereceksiniz ve o Genelkurmay Başkanına zırhlı aracı alan yine sizin Hükûmetinizdir. Sizler, darbe sonrası, darbecilikten mağdur edebiyatı içerisinde siyaset üretiyorsunuz ama darbenin gerçek mağdurları darbeye karşı dimdik ayakta duruyor.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Kart, sisteme…
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Darbecilerin avukatlığını yapan sizsiniz.
(AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN – Bir saniye değerli arkadaşlar, lütfen…
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Dimdik duran biziz, hesap soran biziz.
BAŞKAN – Sayın grup başkan vekilleri, lütfen… Lütfen efendim… Lütfen…
Sayın Kart, niçin talepte bulunmuştunuz? (CHP sıralarından “On beş yaşında çocukların… O mağdurlar ne olacak?” sesi, gürültüler)
Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olun.
Sayın Kart, buyurun, ne için söz istediniz efendim? 60’a göre mi efendim? Niçin söz istediğinizi söylerseniz ben de İç Tüzük’e göre size söz verip vermeyeceğimi tayin edeceğim efendim.
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, maddeyle ilgili önergeler konusunda kısa bir söz talebinde bulunuyorum.
BAŞKAN – Evet. Yani hangi maddeye göre söz talebinde bulunursanız, onu değerlendirip… 60’a göre mi istiyorsunuz efendim?
ATİLLA KART (Konya) – Yerimden kısa söz talebinde bulunuyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük’e göre böyle bir usul yok efendim.
BAŞKAN – 60/4’e göre, yerinizden pek kısa bir açıklama mı yapmak istiyorsunuz?
ATİLLA KART (Konya) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, böyle bir usul yok.
BAŞKAN – Milletvekillerinin böyle bir talebi var. Lütfen efendim, var, böyle bir hakları var.
Sayın Yahya Doğan da girmiş, ona da vereceğim efendim.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, 25’inci madde üzerinde muhalefet partilerinin vermiş olduğu önergelerin amacının Anayasa’nın geçici 15’inci maddesi üzerindeki belirsizliği, tartışmayı gidermeye yönelik olduğuna ilişkin açıklaması
ATİLLA KART (Konya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, geçici 15’inci maddenin niteliği konusunda ceza hukukçuları ve anayasa hukukçuları üç ayrı farklı görüşe sahip: Kimi hukukçular bu geçici 15’inci maddenin sorumsuzluk niteliğinde olduğunu, kimi bu sürecin bir askıya alma anlamına geldiğini, kimileri de geniş bir yorumla af niteliği taşıyabileceğini ifade ediyorlar. Yani, hukuki anlamda, hem ceza hukuku anlamında hem anayasa hukuku anlamında ciddi bir tartışma söz konusu. O zaman yapılması gereken nedir? Bu belirsizliğe, bu tartışmaya son verecek şekilde anayasal bir düzenleme getirmek. İşte muhalefet partilerinin üçünün de verdiği önergenin amacı bu belirsizliği gidermeye yönelik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ATİLLA KART (Konya) – Bu belirsizliğin giderilmesi neden Hükûmeti rahatsız ediyor?
BAŞKAN – Sayın Kart, tamam, meramınızı anlattınız, zabıtlara geçti.
Teşekkür ederim Sayın Kart.
ATİLLA KART (Konya) – Neden engelleyici bir tavra giriyor? Onun anlamı şudur:
BAŞKAN – Sayın Kart, teşekkür ederiz. Tamam.
ATİLLA KART (Konya) – 12 Eylül’ün siyasi iktidar tarafından himaye edilmesi demektir ve tarih bunu böyle değerlendirecektir.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kart.
Sayın Doğan, siz de sisteme girmişsiniz; buyurun.
4.- Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan’ın, 25’inci madde üzerinde yapılan konuşmaların aklıselim ile yapılmadığına ve AK PARTİ’yi 12 Eylül ürünü olarak suçlamanın doğru olmadığına ilişkin açıklaması
YAHYA DOĞAN (Gümüşhane) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu konu ve önerge üzerinde, bana öyle geliyor ki, aklıselim ile değil de biraz duygularla veyahut da politik şeylerle, pürhukuk diliyle konuşulmuyor, benim tespitim bu oldu. Bu işi biz Anayasa’ya… Yani, şöyle yorumlanır, böyle yorumlanır diye konulmasını doğru bulmuyorum, hukukçuların işidir.
İkincisi ve en önemlisi de şudur: Bir siyasi partimizin sözcüleri -geçende de söylediler, bugün de söylediler- partimizi 12 Eylül ürünü olarak suçladılar. Ben, bu partideki birçok arkadaşım, başta kendim olmak üzere, 12 Eylül’ün en büyük mağdurlarındanız, ama asaletimizden, kalkıp konuşmuyoruz. Efendim, müesseseleri yıpratmamak için fazla geçmişi kurcalamıyoruz. Bunun lütfen düzeltilmesini istirham ediyorum.
BAŞKAN – Peki efendim, zabıtlara geçti, teşekkür ederiz.
YAHYA DOĞAN (Gümüşhane) – Partimize 12 Eylül ürünü denmemesini de özellikle istirham ediyorum.
BAŞKAN – Peki efendim, çok teşekkür ederiz.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Ürünü demeyelim, mahsulü diyelim artık!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye efendim. Burada İç Tüzük’ü uyguluyoruz Sayın Çiçek.
Son olarak, Sayın Kaplan, bir dakika içerisinde lütfen -60/4’e göre söz talebinde bulundunuz- yerinizden meramınızı anlatınız efendim. Sonra oylamaya geçeğim.
Buyurun.
5.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, “İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımı yoktur.” diyen uluslararası sözleşme hükmüne uyularak gerekli düzenlemenin yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. 12 Eylül darbesi, İç Hizmet Kanunu 35’e göre yapıldı. Tabii, bu İç Hizmet Kanunu değiştirilmiyor, kanun teklifimiz duruyor.
15’inci madde mutlak sorumsuzluk hâlini düzenliyor. Suç tarihi, suç fiili 12 Eylül 1980’dir. Bu Meclis kapatılmıştır, partiler kapatılmıştır; milletvekilleri, bakanlar, başbakanlar Zincirbozan’a kapatılmıştır. “İnsanlığa karşı suçlarda -Pinochet’de, Nazi suçlarında- zaman aşımı yoktur.” diye uluslararası sözleşme hükmü var. Bizim söylediğimiz bu. Bunu yaparsanız 12 Eylül generallerinden birini hiç olmazsa sembolik içeri alırsınız, yoksa siz altında ezilirsiniz diyoruz, uyarıyoruz. Bu Meclisin hepsi karşıysa düzeltelim beraber. Bizim söylediğimiz bu.
BAŞKAN – Peki efendim.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Sayın arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; Sayın Çakır ve Sayın Bingöl’ün önergelerini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette, birlikte işleme alıyorum, istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 25 inci maddesinde geçen “Anayasasının” ibaresinden sonra gelmek üzere “Altıncı Kısmında yer alan” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Aşkın Asan
Ankara
İkinci önergenin imza sahipleri:
Zeyid Aslan (Tokat) ve arkadaşı
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergelere?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Asan…
AŞKIN ASAN (Ankara) – Gerekçe okunsun.
ZEYİD ASLAN (Tokat) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Önerge üstünde konuşacak mısınız efendim?
ZEYİD ASLAN (Tokat) – Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Tokat Milletvekili Sayın Zeyid Aslan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ZEYİD ASLAN (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa teklifimizin 25’inci maddesi üzerindeki önergemiz üstünde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün bu kürsüden, 12 Eylül 1980 sabahı saat beş buçukta, on bir yaşındaki kardeşiyle birlikte, Thompsonların, uzun namlulu silahların alnına dayandırılmasıyla uyandırılmış on beş yaşındaki bir çocuk olarak konuşuyorum. Ben bugün bu kürsüden, 12 Eylül sabahı Türkiye'nin her köşesinde, her ilinde, ilçesinde, mahallesinde, sokağında, sabah yataklarından namlularla uyandırılan, çocuklarının, eşlerinin, analarının feryatlarıyla cemselere bindirilen milyona yakın insan adına sizlere sesleniyorum. Ben bugün bu kürsüden, darbeye zemin hazırlayabilmek için kimi gencecik fidanları idam sehpalarında, kimi gencecik fidanları da sokaklarda öldürtenlerden hesap sormayı bekleyen acılı annelerin, acılı kardeşlerin, acılı babaların adına sesleniyorum ve onlar adına ve kendim adına diyorum ki: 12 Eylül kandır, 12 Eylül trajedidir, 12 Eylül katliamdır, 12 Eylül karanlığın sembolüdür, 12 Eylül Türkiye'nin geleceğinin mezara gömüldüğü gündür. İşte, böylesine bir süreci bu ülkeye, bu ülkenin insanlarına, bu ülkenin gencecik fidanlarına yaşatanlardan bugün burada bu Meclis olarak hep birlikte hesap sormanın zamanı gelmedi mi?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Geldi, önergemizi kabul ederseniz geldi.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – Bugün burada 12 Eylül’le yüzleşmenin, bugün burada 12 Eylül’le hesaplaşmanın hep birlikte önünü açarak…
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Açmıyorsun, açmıyorsun.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – Ben istatistikleri vermiyorum. Milyonlara yakın gözaltında, binlerce insanların işkencehanelerde, kafeslerde gördükleri zulümlerin, eziyetlerin, işkencelerin hesabını bugün burada hep birlikte soralım istiyorum.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Edebiyat yapıyorsun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Önergeyi kabul edeceksin o zaman.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – Ben, özellikle bugün burada, Meclis olarak vereceğimiz, biraz sonra vereceğimiz oyla 12 Eylül’ü ve 12 Eylülcülerin bu ülke insanına yaptıklarını unutmamak için, unutturmamak için bugün burada birlikte olalım diyorum.
Yine, Ozan Arif’in dediği gibi “Zindanlar, hücreler, gizli bölmeler…”
AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) – Anlaşıldı. Anlaşıldı.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – “…Gizli bölmelerde gizli ölümler/İşkenceler hakaretler, zulümler/Unutamam, unutamam, unutamam.” demek için bugün birlikte hareket edelim. Çünkü, 12 Eylül’ün öncesinde zemin hazırlamak için, 12 Eylül’ün sonrasında da kendilerine kılıf bulmak için yok edilen, işkence gören, öldürülen, idam edilen tüm gençler, tüm çocuklar bizim çocuklarımızdı.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Roman yaz, roman.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – Onlar bu memleketin öz evlatlarıydı. Onlar eylülün kırdığı güllerdi.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Onlar burada, sen neredesin?
ZEYİD ASLAN (Devamla) – İşte diyorum ki, 12 Eylül’ün bu çocuklara ve 12 Eylül’den sonra jakoben bir zihniyetle, ideolojik bir anlayışla tek tip insan yaratma çabası içerisinde bir nesil oluşturmaya çalışanlara, gelin bugün oylarınızla destek verin. Gelin bugün acılı anaların yüreklerini ferahlatın.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sen roman yaz, roman.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sen önergene bir oy ver önce.
ATİLLA KART (Konya) – Önergeye neden destek vermiyorsun, onu söyle.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri…
BAŞKAN – Devam edin Sayın Aslan, buyurun.
ATİLLA KART (Konya) – Önergeye neden destek vermiyorsun?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Niye yargılamanın önünü kesiyorsunuz, açın o zaman?
ATİLLA KART (Konya) – Neden engelliyorsun?
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, lütfen…
ZEYİD ASLAN (Devamla) – Bugün burada, 12 Eylül sonrası…
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – 12 Eylül’ü aklıyorsunuz burada.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – …bütün siyasi ekmeğini 12 Eylül karşıtlığından yiyenleri…
ATİLLA KART (Konya) – 12 Eylül’ü niye himaye ediyorsun, onu söyle.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – …bugün burada, “Gece yarısı baskınıyla geldiler, halkımız idamların hesabını soracak, beşi bir yerde anayasası…”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Ne zaman?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hangi yasayla soracak?
BAŞKAN – Sayın Aslan, lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim, ek süre veriyorum, lütfen.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – “…12 Eylül rejimini tarihin karanlığına gömeceğiz.” diyenleri biraz sonra bu kulübelerde görmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 12 Eylül’ün 12 Eylül karşıtlığından siyaseten nemalananları, asıl 12 Eylül ürünü olanları 12 Eylül’le hesaplaşmak için bu kulübelerde görmek istiyorum…
ATİLLA KART (Konya) – Bu kadrolar nerede görev yapıyor, bir bakar mısın?
ZEYİD ASLAN (Devamla) – …ve diyorum ki: Elbette, ben şu görüşmeler sırasında gördüm ki, darbelere avukatlık yapanlar darbecileri yargılayacak cesareti bulamazlar, bunu gördüm. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Doğrudur, aynen öyle(!)
ZEYİD ASLAN (Devamla) – Beni lütfen yanıltın.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – 12 Eylül ürünü olanlar yargılamanın önünü kesemezler!
ZEYİD ASLAN (Devamla) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, burada…
ATİLLA KART (Konya) – 12 Eylül’ün valileri nerede görev yapıyor; sayın bakanları nerede görev yapıyor?
ZEYİD ASLAN (Devamla) – …bu madde üzerinde “Bizim üzerimizde 12 Eylül acısı yaşandı.” diyenleri…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet, Sayın Aslan, ek süreniz de doldu efendim, lütfen... Lütfen… Genel Kurulu selamlamanız için açıyorum, sadece selamlamanız için.
Buyurun.
ATİLLA KART (Konya) – Yanı başında o bakanlar. O bakanlar yanı başında.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – Mamak Cezaevinde C-5’lerde, kafeslerde insanlık dışı muamelelere maruz kalmış Mustafaların annesinin yüreğini ferahlatacak bir irade bekliyorum. Bugün burada, Diyarbakır Cezaevini bu kürsüye gelip anlatıp da orada insanlık dışı muamelelere maruz kalanların… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Yuh sana, yuh!
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – İşine bak!
BAŞKAN – Lütfen, tamam. Sayın Aslan, Genel Kurulu selamlayın efendim, lütfen.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – ...hakkını savunduğunu söyleyip de oy kullanamayanların yarın oraya nasıl gideceğini sormak istiyorum ve bugün burada… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Yuh sana, yuh!
AKİF AKKUŞ (Mersin) – Utan, utan!
BAŞKAN – Sayın Aslan, lütfen… Selamlamanız için açtım mikrofonu.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – …biraz sonra kullanacağınız oyla… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, on dakika oldu, niye müsaade ediyorsunuz!
RECEP TANER (Aydın) – Oturuyorsun orada Sayın Başkan!
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Yeter artık!
BAŞKAN – Sayın Aslan, tamam, oturun lütfen yerinize, tamam.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – …biraz sonra kullanacağınız oyla…
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen efendim, ek süreniz de doldu, tamam, teşekkür ederiz. Sayın Aslan, tamam, doldu süreniz, buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, daha neyi bekliyorsunuz!
ZEYİD ASLAN (Devamla) – …Türkiye'nin bir dönemine kara leke olarak geçmiş insanlara yargı yolunu açacak bu maddeye…
BAŞKAN – Sayın Aslan, lütfen konuşmanızı… Lütfen, tamam…
ZEYİD ASLAN (Devamla) – …ya buraya girer, bu yargı yolunu açacak bu maddeye “evet” deriz, beyaz oy veririz, Türk demokrasi tarihine kahramanlar olarak geçeriz. (MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Aslan, lütfen… Teşekkür ederiz, tamam.
ZEYİD ASLAN (Devamla) – Ya da cuntacılara, darbecilere cesaret verir… (MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Aslan, lütfen dedim, lütfen kürsüyü boşaltın. Lütfen…
ZEYİD ASLAN (Devamla) – …postal sesini duyunca şapkalarını alıp gidenler gibi… (MHP sıralarından “Yuh sana!” sesleri, gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Aslan, lütfen… Lütfen dedim. Alır mısınız şu arkadaşı?
(Bir grup AK PARTİ milletvekili hatip kürsüsü önüne geldi)
ZEYİD ASLAN (Devamla) – …ya onursuz olursunuz! (MHP sıralarından gürültüler)
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Terbiyesiz herif!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen oturun efendim. Tamam, oturun efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Bu Meclisi adam gibi yöneteceksen yönet! Yönetmeyeceksen in aşağıya!
BAŞKAN – Efendim, Sayın Milletvekili söz istedi, ne yapayım? Kestim sözünü. Ne yapmam lazım?
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Terbiyesiz herifleri konuşturuyorsun burada.
(İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın Başkanlık kürsüsü önünde Başkanla karşılıklı konuşmaları)
OKTAY VURAL (İzmir) – Bir kürsüyü nasıl işgal ettirirsiniz? İdare amiri çağıramaz mısınız siz? (AK PARTİ sıralarından “Otur!” sesleri, gürültüler)
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) – Otur yerine!
BAŞKAN – Kim işgal etti? Aldılar götürdüler işte. Ben mi ineceğim aşağıya, onu alıp götüreceğim?
OKTAY VURAL (İzmir) – Burada bulunan milletvekillerini…
BAŞKAN – Lütfen efendim. Tamam, oturun efendim. Sözünü kestim. Oturun.
OKTAY VURAL (İzmir) – El kol hareketi yapıyorsunuz.
BAŞKAN – Siz bana el kol hareketi yapıyorsunuz. Lütfen oturun. Tamam, lütfen… (AK PARTİ ve MHP sıralarından ayağa kalkmalar, gürültüler)
Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olun. Sakin olun arkadaşlar. Lütfen… Bir şey yok. Lütfen… Bir şey yok arkadaşlar, oturun.
OKTAY VURAL (İzmir) – Tetikçiler!
BAŞKAN – Efendim, birlikte işleme aldığım diğer önergenin gerekçesini okur musunuz efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Almayın, almayın!
Tetikçiler! Tetikçi kullanıyorlar ya!
BAŞKAN – Sayın Asan’ın gerekçesini okuyun lütfen:
Gerekçe: Kanun tekniği açısından maddenin daha anlaşılır hâle gelmesi amacıyla bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum önergeleri: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, teklifin 25’inci maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bildiğiniz üzere, size verilen pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı ise “çekimser” oyu ifade etmektedir.
Gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
Lütfen sakin olun arkadaşlar, lütfen… Lütfen sakin olun. Yok bir şey, niye celalleniyorsunuz? Yok bir şey. Lütfen…
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… (Gürültüler) Sayın milletvekilleri, şu andaki bu görüşmeleri televizyon naklen yayınlıyor. Tüm Türk halkı izliyor, dünya halkı izliyor. (Gürültüler) Ya, lütfen yapmayın! Bir milletvekilinin nasıl hareket etmesi gerektiği… Gerektiği şekilde hareket edin, lütfen…
(Komisyon sıraları yanında toplanmalar, karşılıklı müdahaleler ve gürültüler)
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, oylamayı durdurun, sağlıklı bir ortam yok.
BAŞKAN – Evet, oylamayı başlattık arkadaşlar… Lütfen… Evet… Lütfen… Oylama işlemimiz devam ediyor, lütfen… İdare amiri arkadaşlarımız, lütfen olaya müdahale edin. Ortada bir şey yok… Ortada bir şey yok…
(Oyların toplanılmasına devam edildi)
(Komisyon sıraları yanında toplanmalar, karşılıklı müdahaleler ve gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bu kadar olmaz!
OKTAY VURAL (İzmir) – Tahrik ediyor…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Adamın sesini kesmiyorsunuz…
(Oyların toplanmasına devam edildi)
(Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın oy zarfını kutuya attıktan sonra Başkanlık kürsüsü önünde Başkanla karşılıklı konuşmaları)
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Bir dakika müsaade eder misiniz… ”Terk et kürsüyü” dediğiniz zaman… Ondan sonra konuşması durur durmaz hemen müdahale edin. İki buçuk dakika burada tek kelime etmeden adamı bize sövdürdünüz, iki buçuk dakika tek kelime etmeden bize sövdürdünüz Başkan.
BAŞKAN – Bir dinler misiniz… “Beş dakika verdim, bir dakika daha verdim. Selamlamanız için açıyorum.” dedim, yine başladı ve kestim.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Ben ona bir şey söylemiyorum.
BAŞKAN – Ben kestim çünkü…
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Ama buradan hiç müdahale etmeden iki buçuk dakika bize sövmesine müsaade ettiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Ama mikrofon kapalı, mikrofon kapalı.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Kapalı ama “İdare amirini çağırırım.” diyorsunuz muhalefetten konuşanlara.
BAŞKAN – Dedim… “Sayın Milletvekili, kürsüyü boşaltın.” diyorum.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sesinizi çıkarmadınız, sesinizi çıkarmadınız.
BAŞKAN – Zabıtları getirtelim bakalım ne demişim.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sesinizi çıkarmadınız.
BAŞKAN – Olur mu efendim!
TUNCA TOSKAY (Antalya) – İdare amirlerini göreve çağırmıyorsunuz. Terbiyesiz herif!
(İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın Başkanlık kürsüsü önünde Başkanla karşılıklı konuşmaları)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, provokasyon için adam çıkartıyorsunuz burada.
BAŞKAN – Kim çıkartıyor?
OKTAY VURAL (İzmir) – Siz… Yani bugünkü organizasyonu, orada durmakla… Burada bir milletvekili geldiği zaman idare amirini çağırıyorsunuz.
BAŞKAN – Kimin çıkacağını ben nereden…
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutularını lütfen kaldırınız.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 25’inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 409
Kabul : 337
Ret : 72
Çekimser : -
Boş : -
Geçersiz : -
Kâtip Üye Kâtip Üye
Yaşar Tüzün Harun Tüfekci
Bilecik Konya”
25’inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.57
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.11
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 103’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Genç, bir şey söyleyeceksiniz herhâlde.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, şimdi, dün Kemalettin Göktaş benimle ilgili, çıktı, bir sürü şey söyledi. Ben de Genç Bakış televizyonu için randevumu almıştım. Zatıalinize de zaten haber vermiştim.
BAŞKAN – Biliyorum, haberim var. Haberim var Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) – “Sataşmadan bir söz verirseniz, ben cevap vereyim.” demiştim ama uçağı kaçırma riski olduğu için…
BAŞKAN – Ama siz de biliyorsunuz ki geçtiğimiz birleşim, geçtiğimiz oturumda size sataşmadan dolayı söz…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet, anladım, onu da biliyorum ama buna da bir cevap vermem gerekir.
BAŞKAN – Size sataşmadan dolayı söz vermeyi isterim ama İç Tüzük müsait değil. Bunu siz benden çok daha iyi bilirsiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – O zaman, bir açıklama hakkını verin bana. Ama bir zaman tanıyın.
BAŞKAN – Yerinizden 60/4’e göre bir açıklama imkânı verebilirim, tabii.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yerimden bir açıklama hakkını verirseniz… Ama, yalnız, şöyle bir üç, dört dakika verirseniz memnun olurum.
BAŞKAN – Onun takdirini ben yapayım.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama, yani, benim de tutanaktakine…
BAŞKAN – Peki efendim, peki.
Yalnız, şimdi benim geçici maddeyle ilgili milletvekili arkadaşlarıma bir açıklama yapma…
Siz oturun yerinize efendim. Sistemden söz istersiniz, biraz sonra ona bakarız.
Sayın milletvekilleri, teklifin 26’ncı maddesine bağlı geçici 18’inci maddeyi okutacağım ancak bir açıklama yapma ihtiyacını hissediyorum.
Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın 175’inci maddesinin birinci fıkrasına göre “Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurulda iki defa görüşülür.” Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 93’üncü maddesinin üçüncü fıkrasına göre, Anayasa değişikliği tekliflerinin ikinci görüşmelerinde yalnızca maddeler üzerinde verilen değişiklik önergeleri görüşülebilmektedir. İç Tüzük’ün 94’üncü maddesi de bir maddenin düşmesini ikinci görüşmede de gerekli çoğunlukta kabul oyu alamama şartına bağlamıştır.
Anayasa ve İç Tüzük’ün ilgili hükümleri birlikte değerlendirildiğinde Anayasa değişikliğine ilişkin tekliflerin iki defa görüştürülmesi birinci turda önerge verilen bir madde üzerinde ikinci tur görüşmelerde de önerge verilebilmesine imkân sağlanması ve maddenin ikinci oylamasının yapılması gerekmektedir.
Şimdi görüşeceğimiz 26’ncı maddeye bağlı geçici 18’nci maddenin dayanağını oluşturan 8’inci madde ikinci tur oylamada Anayasa’da öngörülen beşte 3 çoğunlukta oy alamadığından kabul edilmemiş ve teklif metinden çıkartılmıştı. Ancak Anayasa ve İç Tüzük’ün biraz önce bilgilerinize sunduğum hükümleri gereği Meclis Başkanlığı olarak 26’ncı maddeye bağlı geçici 18’inci maddeyi kendiliğimizden metinden çıkarmamız hem Anayasa hem de İç Tüzük’e aykırı olacaktır. O nedenle madde üzerinde önerge işlemi yapıldıktan sonra maddenin kabul edilip edilmemesi Genel Kurulun oyuna sunulacaktır.
Milletvekili arkadaşlarımızın bilgilerine sunuyorum.
Şimdi, geçici 18’inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 26- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 18- Bu Kanunun 8 inci maddesiyle Anayasanın 69 uncu maddesinde yapılan değişiklikler, Anayasa Mahkemesinde görülmekte olan davalarda da uygulanır. Ancak, siyasî partilerin malî denetiminin Sayıştay tarafından yapılacağına ilişkin hükümleri, siyasî partilerin 2009 yılına ait denetimleri hakkında uygulanmaz; 2009 yılına ilişkin malî denetimler Anayasa Mahkemesince yapılır.
BAŞKAN – Efendim, şimdi, önerge işlemlerine geçmeden önce Sayın Genç’in 60/4’e göre bir söz talebi vardır.
Üç dakika içerisinde özetlersiniz efendim.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, 5/5/2010 tarihli 102’nci Birleşim tutanağında yer alan, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, konuşmasındaki, mal varlığı ve oğlunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışmasıyla ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, dün, Kemalettin Göktaş, burada, kimin eline verdiği belli olmayan, papağan gibi birtakım şeyler söyledi. Ben de size bu konuda ufak bir açıklama yapmak istiyorum.
Ben, daha önce, ANAP iktidarda iken, 1989’larda ANAP’a karşı muhalefet yaparken bu konular yine dile geldi ve ben o zaman hepsine cevap verdim. Şimdi, Kemalettin Bey diyor ki: “Daireleri var.”
Şimdi, sayın milletvekilleri, ben, 1971 yılında Dikmen’de 5 dönüm bir tarla aldım. Aradan altı yedi sene sonra buradan imar geçti ve 4 parsel oldu. Bu 4 parseli daire karşılığında verdim.
OSMAN KILIÇ (Sivas) – Bana ne ya!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bize o zaman 15 daire kalmıştı. Bunun 6’sını sattım, 10 tanesi kalmıştı. Bunu orada çok cüzi bir parayla almıştım.
İkincisi, ben, 83 ile 87 arasında mali müşavirlik yaptım. 1983’ten beri vergi mükellefiyetim var. O sırada bir param vardı. Deniz kıyısında bir arsa almak için gittim fakat Manavgat’ta bulamadım, orada 9 dönüme yakın bir tarla aldım. Fakat şimdi yeni imar geçiyor, o 9 dönümlük yer 3 bin metrekareye düştü ama onun da 6 kişiyle şüyulu olduğu için bir değeri yok.
Oğlum 1995 yılında TİKA’da çalışırken, eşimle Hüsamettin Cindoruk’un eşinin arkadaş olması dolayısıyla, onun tamamen ricası üzerine buraya alınmıştır. Kendisi on beş senedir burada çalışıyor ve şu anda 7’nin üçünden maaş alıyor. Hiçbir özelliği yok. Zannediyorum, işte Bülent Arınç’ın akrabaları var, zatıalinizin akrabaları var, burada birçok Mecliste çalışanların akrabası var.
Bir tavsiyede bulunuyorum arkadaşlara: Bu Mecliste çalışan herkesin kendi yakınlarını Meclisten istifa ettirsin, ben de çocuğumu istifa ettiriyorum, çünkü bunu çok şey ediyorlar. O zaman herkes şey ederse ben de şey ediyorum. Ama benim oğlum 2 milyar lira maaş alırken -on altı senelikken- burada ilkokul mezunu müdür yardımcısı 5,5 milyar alıyor. Yani onun daha başka şeylerini biliyorum.
Ayrıca şimdi, ben Danıştaydayken Dikili’de bir yazlık kooperatife girmiştim, Konutkent’te de bir kooperatife girmiştim. Dikili’deki kooperatifi sattım. Yine o zaman, zaman zaman daire alıyorduk yani bir evimiz vardı Dikmen’de, onu sattık, başka bir yerden aldık.
Ben şimdi aşağı yukarı 60’tan beri kamu görevini yapan bir kişiyim, kırk bir yıllık da evliyim, eşim de İngilizce öğretmeni. Şimdi bir şey rica ediyorum: Arkadaşlar gelsinler, buyursunlar, gidelim mallarımızı, mülklerimizi, hepsini tek tek inceleyelim. Eğer hakikaten bir usulsüzlük var ise ben o bütün her şeyi hazineye devretmeye amadeyim. Ama herkes bunu yapsın. Şimdi, burada, bakın, 70’te ANAP da bunları yaptı, bunlar da hiçbir şey… O zaman hepsine cevap verdim.
Şimdi, Çandarlı’da benim oğlum 30 dönümlük bir dağ başında…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Hemen tamamlayın Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani 30 dönüm tarla almış. Ben geçen gün bunu sattım, 1 liraya satılmıyor metrekaresi, dağ başında! Şimdi, diyor ki: “Çandarlı’da liman yapılıyor.” Biz bunu 2000 yılında almışız ve o zaman aldığımız fiyat da 30 milyon efendim. Yani bu sadece o zaman bir arkadaşımız vardı ve kendisi dedi ki: “Burada, dağ başında bir çiftlik ileride kurarsınız.” diye bir 30 dönüm alınmış. Kim veriyorsa ben metrekaresini 1 liraya vermeye razıyım.
Şey değil de hep benim, burada çok önemli konular tartışılırken Sayın Başkan, bizi özellikle konuşturmaktan alıçekmek için birtakım şeyler yapılıyor. Ama Kemalettin Göktaş’la ilgili çok ciddi bilgiler var bende. Zamanım yetmediği için…
BAŞKAN – Peki, Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yiğitliği varsa çıksın televizyona, onun akrabaları nerede çalışıyor ve bunları şey edelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür ederim.
Makul süre verdim, açıklamanızı yaptınız, zabıtlara geçti, takdirini kamuoyu yapacaktır kuşkusuz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz önce de ifade ettiğim gibi, 26’ncı maddeye bağlı geçici 18’inci maddeyi okutmuştum. Bu madde üzerinde, yani 26’ncı maddeye bağlı geçici madde üzerinde 53 önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen 7 önergeyi şimdi okutup işleme alacağım ve ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 26 ncı maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına eklenen Geçici Madde 18 de geçen "2009 yılına ilişkin mali denetimler Anayasa Mahkemesince yapılır" cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Fahrettin Poyraz
Bilecik
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 26 ncı maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına eklenen Geçici Madde 18 de geçen "2009 yılına ilişkin mali denetimler Anayasa Mahkemesince yapılır" cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
İsmail Göksel
Niğde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 26 ncı maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına eklenen Geçici Madde 18 de geçen "2009 yılına ilişkin mali denetimler Anayasa Mahkemesince yapılır" cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Ahmet Yeni
Samsun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26 ncı maddesinin Geçici 18 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
İbrahim Binici |
|
Bengi Yıldız |
Özdal Üçer |
|
Şanlıurfa |
|
Batman |
Van |
|
|
|
Pervin Buldan |
|
|
|
|
Iğdır |
|
Madde 26- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
"Geçici madde 18- Bu Kanunun 8 inci maddesiyle Anayasanın 69 uncu maddesinde yapılan değişiklikler, lehe olan hükümler geçmişe şamil olarak uygulanır, Anayasa Mahkemesinde görülmekte olan davalarda da uygulanır. Ancak, siyasî partilerin malî denetiminin Sayıştay tarafından yapılacağına ilişkin hükümleri, siyasî partilerin 2009 yılına ait denetimleri hakkında uygulanmaz; 2009 yılına ilişkin malî denetimler Anayasa Mahkemesince yapılır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 26. Maddesine bağlı Geçici Madde 18'in teklif metninden çıkarılmasını arz ederim.
Reşat Doğru
Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26. maddesine bağlı Geçici Madde 18'in Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mehmet Sevigen
Malatya İstanbul
BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26. maddesine bağlı Geçici Madde 18'in Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Enis Tütüncü Fuat Çay
Tekirdağ Hatay
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Çay, siz konuşacaksınız herhâlde.
FUAT ÇAY (Hatay) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Hatay Milletvekili Sayın Fuat Çay önerge üstünde görüşlerini açıklayacak.
Süreniz beş dakika efendim.
FUAT ÇAY (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; otuz sekiz yıl önce bugün, 6 Mayıs 1972, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edildiği tarihtir. Onlar asla yaptıklarından pişman olmamışlar, eğilip bükülmemiş, af dilememiş ve teslim olmamışlardır. Onların mücadelesi emperyalizme karşı yapılmıştır. Onlar hayatlarını Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına adamışlardır. Onları ve onlar gibi dik duranları saygıyla anıyorum.
Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın değişiklik paketinin ikinci tur görüşmelerinin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Demokrasinin standartlarını yükseltme adına yargıyı yürütmenin emrine sokarak Orta Doğu gibi bir dikta rejimine doğru yol alıyoruz. Dolayısıyla şu an, tarihin önemli anlarından biridir.
AKP kendi devlet düzenini kurma yolunda son engeli aşmış olarak bürokrasiyi, bürokrasideki kadrolaşmayı tamamlamış, YÖK’ü dizayn etmiş, üniversiteleri, rektörleri hizaya sokmuş, Cumhurbaşkanı makamına kendi adamını yerleştirmiş, kendi basınını, yandaş basınını da oluşturmuş, dokunulmazlıkların zırhına bürünmüş; kendi yolsuzluklarının, Deniz Feneri ve buna benzer yolsuzlukların üzeri örtülmüş ve kendi yeni yaşam biçimini de oluşturmuştur.
Yedi yıldızlı otellerde düğünler, çuvallarla altın hediyeler, Hummer arabalara binmeler, özel uçaklar, gemiler, şirketler, şimdi bir tek yargı kaldı. Yargının binlerce sorunu dururken çözülmeyen davalar, içeride sorguya çıkmadan tutuklanan insanlar, Yargıtayda 1,5 milyonu aşan davalar ve “Geciken adalet, adalet değildir.” mantığıyla yıllardır sürüncemede kalan, çözülmeyen ve alınmayan haklar, personel sorunları, kadro sorunları, yetişmiş elemanlar, eğitilmiş elemanlar sorunu dururken, yargıyı teslim alma… Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Anayasa Mahkemesini de teslim aldınız mı o diktatörlüğe giden yolun kilometre taşları örülmüş ve tamamlanmış olacak.
AKP’li sözcü arkadaşlarımızın bazısı millî iradeden bahsediyor. Buraya çıkan her arkadaşımız millî iradeden bahsediyor ve buradaki 365 milletvekilinin çoğunluğunun millî iradeyi temsil ettiğini söylüyor. Acaba öyle midir? Bugün AKP en son yerel seçimlerde yüzde 37 civarında oy almıştır. Şimdi, bu arada yapılan kamuoyu araştırmalarında AKP’nin oyu yüzde 30’larda. Türkiye’de yüzde 70 seçmen ve vatandaş iradesi sizin karşınızda.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Hadi referanduma gidelim.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Referanduma gidelim.
FUAT ÇAY (Devamla) – Siz, şimdi böyle bir azınlık, yani oy azınlığı ve milletvekili çoğunluğuyla bir Anayasa’yı değiştirme hakkına sahip değilsiniz.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Rahat olun ya!
FUAT ÇAY (Devamla) – Böyle bir talebiniz, bir parti iktidar çoğunluğunun ama halkın azınlık iradesinin çoğunluğa tahakkümüdür.
Yüz yıllar önce yaşamış bir Arap ve Müslüman olan düşünür İbni Zafer’in elimde kitabı var, sizler, belki çoğunuz okumuşsunuzdur. “Adil Padişah” diye tavsiyeleri var ve o tavsiyelerde şunu diyor İbni Zafer: “İdare eşittir meşruiyet artı şiddet ve zor kullanma.” yani yönetim, meşruiyet ve zor kullanmanın şiddetinin toplamıdır. Yönetenin meşruiyeti yükseldikçe zor kullanma arzusu azalır ancak kötü politikalar nedeniyle yönetenin meşruiyeti düştükçe zor kullanma arzusu artacak, diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çay, ek süre veriyorum bir dakika. Tamamlayın efendim.
FUAT ÇAY (Devamla) – Sayın Başkan, tamamlamak üzereyim.
Geldiğimiz noktada Sayın Başbakanın zoru ve şiddeti kullanma konusunda gayet yetenekli olduğu görülüyor. Şu anda AKP’nin meşruiyeti azalmış, şiddeti artmıştır. Basına baskı, basını cezalandırma, liberal iş adamlarının tasfiyesi, sözünü dinlemeyen iş adamları, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanıyla girdiği polemikler sonucunda onun işletmelerini inceletme ve Mecliste, şu kutsal, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mecliste hoşlarına gitmeyen konuşmalar yapan arkadaşlarımıza saldıralar şiddetin ta kendisidir.
NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Tahrik var, tahrik!
FUAT ÇAY (Devamla) – Bu gidişle 12 Eylül vesayetinin yerini Tayyip Erdoğan vesayeti alacaktır. Sizler, solun çöplüklerinde her zaman kullanacağınız ve ayaklarınızın altında paspas yapacağınız aktörler bulabilirsiniz. Onları kamuoyu ve tarihin yargılamasına havale ediyorum. Sizler, demokrasinin ve hukuk devletinin kantarının ayarını bozdunuz. Unutmayalım ki, ayarını bozduğunuz kantar gün gelir sizi de tartar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çay, ek süreniz de doldu.
FUAT ÇAY (Devamla) – Şu cümleyi tamamlayayım efendim.
BAŞKAN – Genel Kurulu selamlayın lütfen.
FUAT ÇAY (Devamla) – Sayın milletvekilleri, yapılmak istenen değişiklikler Türkiye'yi diktatörlüğe götürür.
Sizleri son bir kez sağduyulu olmaya, cumhuriyetin temel niteliklerini korumaya davet ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkürler Sayın Başkan.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Yaptığımız tam da o, zaten.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyettedir; birlikte işleme alacağım, istemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 26. Maddesine bağlı Geçici Madde 18'in teklif metninden çıkarılmasını arz ederim.
Reşat Doğru
Tokat
Diğer önerge sahibi:
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergelere?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Başkanım, bir kısa açıklama da ben yapmak istiyorum kayıtlara geçmesi adına.
Tabii, sizin de belirttiğiniz gibi, bu madde 8’inci maddeyle paralel gitmesi gereken bir madde. 8’inci madde 330 rakamını bulamadığı için kabul edilmemiş gözüküyor, dolayısıyla bunun aslında uygulanacak hiçbir tarafı kalmamıştır ve metinden çıkarılması gerekiyor. Konusu kalmamıştır bu maddenin. Bu gerekçeyle Genel Kurulun takdirine bırakıyorum efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, o zaman bu önergeyi…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hayır, hayır, önerge reddediliyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Tamam… Önerge kabul ediliyorsa o zaman bu önergeye tekrar gizli oylamaya dönmemiz lazım.
BAŞKAN – Efendim, tekrar soruyorum Komisyona ve Hükûmete, katılıyor musunuz efendim?
Biraz önce açıklamayı yaptım efendim.
Buyurun.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Ben gerekli açıklamaları yaptım Sayın Başkanım, bu çerçevede takdire bıraktım.
BAŞKAN – Takdire bıraktınız.
Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Sevigen, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Sevigen, süreniz beş dakika efendim.
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; burada uzun bir zamandan beri Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın Genel Başkanının sunduğu, Parlamentoyu bu kadar uzun süre meşgul eden bir Anayasa değişikliği üzerinde konuşuyoruz. Doğru yapılıyor, yanlış yapılıyor, eksik söyleniyor, fazla söyleniyor, insanlar birbirlerine karşı düşüncelerini ifade ediyorlar, karşılıklı konuşmalar oluyor, atışmalar oluyor. Bunlar Parlamentonun tuzu biberidir. Milletvekilleri, birbirlerine laf da atar laf da söyler. Mühim olan, bunu Meclis Başkanının tarafsız olarak idare edebilmesidir. Bunların hepsini geçiyorum.
Ama bilin diye söylüyorum, burada eski arkadaşlarımız var, Sayın Komisyon Başkanımız var, milletvekilliği yapan arkadaşlarımız var, eski İçişleri Bakanımız var, kendisine de soruyorum: Allah aşkına, şimdiye kadar, bütün dönemler de dâhil, hiç bu kadar milletvekilleri birbirine düşman oldu mu? Cumhuriyet tarihinde, geçen dönem, Anavatan Partisi dönemi, Doğru Yol Partisi dönemi, hep yaşadık, milletvekillerini hep gördük. Grup başkan vekillerinin bu kadar provokatörlük yaptığını gördük mü? İktidar partisi grup başkan vekillerinin biraz önce…
AYŞE TÜRKMENOĞLU (Konya) – CHP ve MHP…
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Şimdi bilin diye söylüyorum, CHP’si, MHP’si yok.
Bakın sevgili arkadaşlarım, ilk defa cumhuriyet tarihinde belki de bu Parlamentoda yani hepimizin atalarının, babalarının, sizlerin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, İsmet Paşa’nın -Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hor gördüğü, bazı dönemlerde methettiği, ölüm yıldönümünde övgüler yağdırdığı, arkadan kalkıp “Faşist” dediği İsmet Paşa’nın- kurduğu bu Parlamentoda şimdiye kadar milletvekilleri birbirlerine bu kadar düşmanca bakmadılar. (AK PARTİ sıralarında gürültüler)
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Düzelt, düzelt. İsmet Paşa mı kurdu?
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Bakmadılar.
Dinleyeceksiniz, bir dakika… Beni dinlersiniz, gelir cevabını verirsiniz. Şimdi birbirimize girmeyelim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Mustafa Kemal kurdu.
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Mustafa Kemal kurdu, burada, arkadaşları kurdu. Sizin atalarınız, babalarınız yok muydu? Kabul etmiyor musunuz bu Parlamentoyu? Cumhuriyeti kurdu bu Parlamento. Bütün hepiniz için söylüyorum.
Ve şimdi, bu dönemde sevgili arkadaşlar…
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – İsmet Paşa mı kurdu Meclisi? Düzelt.
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – O da dâhillerden bir tanesi. Mustafa Kemal de İsmet Paşa da senin belki de atan da baban da… Kurtuluş Savaşı’nı verenler…
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Düzelt onu.
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Savaştan önce kuruldu, ben baştan beri konuşuyorum, söylediğimi bilerek konuşuyorum. Birbirimize laf atmayalım.
Sevgili arkadaşlarım, ilk defa bu dönemde bu Parlamentoda ikna odaları kuruldu, ikna odaları. Milletvekilleri özgür iradesiyle oy kullandıkları zaman gurur duyduğumuz, belki de buradan size teşekkür edeceğimiz 1 Mart Tezkeresi sizin özgür iradenizle geçti. 8’inci madde sizin özgür iradenizle düştü. Bunun için gurur duyuyoruz birbirimizle. Öyle değil mi? Ama burada 8’inci madde düştükten sonra teker teker milletvekilleri çağrıldı, ikna odaları kuruldu Türkiye Büyük Millet Meclisinin… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Nerede?
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Bu yüce milletvekilliğinin Parlamentosunda. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Arkadan, sevgili arkadaşlarım, arkadan cadı avlarına çıkıldı, cadı avlarına, tarihte görmüşsünüzdür.
BAŞKAN – Lütfen sakin olun arkadaşlar, lütfen sakin olun efendim.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sayın Başkan, hakaret ediyor.
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Muhbirlik yapıldı, milletvekilleri birbirine düşürüldü. Arkadaş arkadaşı jurnalledi burada.
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Yalan!
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – İlk defa yaşıyor Parlamento. Bir utanç tablosu yaşadık biz burada, bu Parlamentoda. Bu Parlamentoda sayın büyüklerim bilir, bakanlar bilir, Komisyon Başkanım bilir. İlk defa bu Parlamentoda bir utanç tablosu yaşandı. Milletvekilleri birbirine bakmıyor, yan yana oturmuyor, vebalı gibi birbirinden kaçıyor milletvekilleri.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Allah, Allah!
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Bunları bu duruma getirmeye sizin hakkınız var mı? Burada milletvekilleri kavga ediyor. Ben buradaydım, rica ettim; grup başkan vekili oradakilerle kavga etsin diye gülüyor, sırıtıyor, insanların ölüsüyle alay ediyor. Böyle bir uygulama var mı?
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Hadi canım sen de!
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Sevgili arkadaşlarım, böyle bir uygulama var mı Allah aşkına? Maalesef bütün bunları biz, geçmiş arkadaşlarız diye söylüyorum. Bütün bunları biz, bütün bu geçmiş dönemlerde yaşamadık. İlk defa bu dönemde yaşıyoruz sevgili arkadaşlarım.
Biz eğer o akla uysaydık 1 Mart Tezkeresi’nde Türkiye’yi savaşa sokmuş, Kürt’ü Kürt’e, Türk’ü Türk’e kırdırıyorduk. Bizim düşüncelerimiz belli. Bizim bütün milletvekili arkadaşlarımız teker teker buraya çıkarak, açık bir şekilde oylarını kullanmayacaklarını, ret olduğunu, göğüslerini gere gere, yalnız kapalı olmayan kulübede değil, kapalı olmayan kulübede değil, bütün milletin gözlerinin içine baka baka, bütün millete baka baka reddettiğini söyledi bütün arkadaşlarım.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Anayasa gizli olmasını istiyor.
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – İlçe kongresi değil burası!
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Bizim kimseden korkumuz yok. Biz Genel Başkanımıza, Parti Meclisimize her zaman… Biat etmek ayrı bir konu. O bizi hiç ilgilendirmez sevgili arkadaşlarım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen sakin olun arkadaşlar.
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Ben sizin gözlerinizin içine baktığım zaman o Kurtuluş Savaşı’nda mücadele eden parlamento arkadaşlarımı görmek istiyorum. Bu, benim hakkım değil mi?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Aynen öyle!
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Öyle değil işte. Öyle değil. Öyle değil. Buradan milletvekillerini birbirine düşüren, cadı avları kuran, Parlamentoyu bu duruma getirenleri görmek istemiyorum sevgili arkadaşlarım. Sizden sonra da devam edecek bu Parlamento. Kimseye kalmıyor, size de kalmayacak. Mustafa Kemaller gitti, İsmet İnönüler gitti, Özallar gitti ve şimdi saygıyla andığımız Menderesleri kestiler. Bu Parlamentoda üç tane çınarın buradan oylandığı zaman el kaldıran milletvekillerini de yaşadık. O durumları mı yaşayacağız, o günleri mi göreceğiz? Biz burada eskiye dönük, birbirine kin, nefret içinde olmayan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sevigen, bir dakika ek süre veriyorum size de efendim, tamamlayın lütfen.
Buyurun.
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Sevgili arkadaşlarım…
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – O çınarlar için ne yaptın, onu söyle!
BAŞKAN – Lütfen sakin olun. Lütfen…
Efendim, buyurun ek süre verdim.
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Sevgili arkadaşlarım, biz burada, 12 Eylül’ü…
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Söyle: 12 Eylül Anayasası’nı savunuyorsun, o çınarlar için ne yaptın?
BAŞKAN – Sayın Aydın, lütfen…
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Biz burada milletvekillerini, buradan çıktıktan sonra da birbirinin yüzüne bakacak, birbirini görebilecek duruma getirmek istiyoruz. Bu Parlamento bizden sonra da gelecek.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Bu üslupla mı getireceksin?
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Türkiye Cumhuriyeti, laik, demokratik cumhuriyet, bu kurduğumuz cumhuriyet bizden sonra da yaşayacak sevgili arkadaşlarım. Bilin diye söylüyorum, bunu bilin diye söylüyorum.
İsmet Paşa ile ilgili söyledikleri için Sayın Tayyip Erdoğan’a Malatya milletvekili arkadaşlarım “Bizi incitti Sayın Başbakanım, niye bunları söylüyorsunuz…” niye söylemediler? İsmet Paşa olmasaydı, Mustafa Kemal ve arkadaşları olmasaydı, Allah aşkına, bu ezanlar, bu bayraklar olabilir miydi? Millî bayramları olmayan insanların dinî bayramları olur mu sevgili arkadaşlarım? Bizim onlara minnet duygusu içinde olmamız gerekmiyor mu?
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sizin Genel Başkanınıza söyleyin.
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Geçmişe yönelik, biz nasıl… Sayın Özal’ı, Sayın Menderes’i -fikirlerini beğenmeyebiliriz ama- biz yaptıkları işlerden dolayı saygıyla anıyoruz. İsteriz ki bu ülkenin Başbakanı da Başbakanlık yapmış, bu ülkede Cumhurbaşkanlığı yapmış, bu ülkeye çivi çakmış kim olursa olsun onları da saygıyla sevgiyle yâd etmesini…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sevigen, ek süreniz de doldu.
Genel Kurulu selamlayabilmeniz için açıyorum mikrofonu. Lütfen…
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Bu bakımdan, bu Parlamentoyu bu duruma getirmeyin. Buradan sonrası da var, sizden sonra da olacak bu Parlamento, sizden daha sonrakilerde de devam edecektir. Engellemeyin. Yazıktır, günahtır diye düşünüyorum.
Hepinizi sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Bahçekapılı, buyurun.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Konuşmacı grubumuzu itham ederek ikna odalarından bahsetti. Grup başkan vekilleriyle ilgili de itham edici sözlerde bulundu, böyle sözler sarf etti. 69’a göre söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Evet, ikna odaları kurulduğu şeklinde bir iddiası oldu. Açıklama yapmak istiyorsunuz.
Peki, buyurun, üç dakika içinde özetleyin efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Sayın Sevigen konuşmasına gayet güzel başladı. Bu Parlamentoda, evet, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu Parlamentoda milletvekili olarak görev yapan bizlerin nasıl davranması gerektiği konusunda gayet güzel sözler söyledi ama yaman bir çelişki sundu burada, “Bu ne yaman çelişki!” anlamına gelecek bir durum yaşadı burada. Bütün bu söylediklerini, bizim grubumuza bakarak, bizi hedef alarak, sanki bu tartışmaları AK PARTİ Grubunun milletvekilleri yaratıyor veya eğer söz konusuysa, bu milletvekillerine yakışmayacak sözleri sadece AK PARTİ Grubu milletvekilleri sarf ediyor, şeklinde bir imada bulundu.
Şimdi, eğer, bu Parlamento içinde milletvekillerinin Parlamentoya yakışır bir seviyede kalmasını ve konuşmasını istiyorsanız, önce tarafsız olmak zorundasınız Sayın Sevigen. Bu konuşmanızı sadece iktidar partisinin kısmına değil, bütün Parlamentoya, muhalefet partisinin de kesimlerine ve bütün milletvekillerine hitap ederek söylemek zorundasınız. Eğer bu Parlamentoda, bu Parlamentoya yakışmayacak şekilde sözler sarf edilmişse, fotoğraflar yer edilmişse, o zaman, buyurun, tutanakları inceleyin. Kimlerin bu toplantılarda hangi sözlerle hangi kavgaları başlattığını tutanaklar size gayet güzel gösterecek. O zaman, o tutanakları incelediğiniz zaman da burada tekrar sizinle karşılaşmak ve bunun muhabbetini yapmak isterim.
Bizim milletvekili arkadaşlarımız, bu sürecin sağlıklı bir şekilde geçmesi için, grup başkan vekilleri olarak bizler de sağduyuyla hareket etme konusunda en azami gücü gösterdik ama sürekli hakarete uğradık, sürekli tehditlere maruz kaldık, ağza alınmayacak bir yığın hakaretle karşı karşıya yaşamak zorunda kaldık. Biz bunları da taşıdık çünkü bizim amacımız bu Anayasa değişikliğinin bu Parlamentodan sağlıklı bir şekilde geçmesi ve Türkiye'nin özlediği, demokratik anayasa ile yürütüldüğü veya yönetildiği bir ülkeye kavuşmaktır, bizim amacımız bu.
Bizim partimizde, hiçbir milletvekilinin üzerinde, AK PARTİ olarak, ne bir irade özgürlüğümüz üzerinde bir baskı kurduk ne bir yönlendirme yaptık ne de ikna odaları kurduk. (CHP sıralarından gürültüler) Bizim milletvekili arkadaşlarımız -siz de buradan izliyorsunuz- özgür iradeleriyle buraya giriyorlar.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Milletvekillerinin eşliğinde gidiyorlar.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Ha, bir baskı varsa bu sizlerden tarafa bize oluyor.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Mevcutlu gidiyorlar.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Biz burada oy kullanırken muhalefet partileri tarafından müthiş bir baskı ve tahkir edilme duygusuyla karşı karşıya kalıyoruz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Ayşe Nur Hanım, arka tarafa bakarsanız görürsünüz onları.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Ama buna rağmen, özgür irademizle burada oylarımızı kullanıyoruz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Arka tarafa bakarsanız, hangi milletvekillerinin kimlere zimmetlendiğini görürsünüz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Çünkü biz demokrasiyi seviyoruz, demokrasiye inanıyoruz ve AK PARTİ’nin bu Anayasa değişikliğiyle, bu teklifteki imzası olan arkadaşlarıyla bunu gerçekleştireceğimize inanıyoruz.
Saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim Sayın Bahçekapılı.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Şimdi, diğer önerge Sayın Doğru’nun.
Gerekçeyi okutuyoruz değil mi efendim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyoruz.
Gerekçe:
Devlet ile Milleti kucaklaştıracak, Vatandaşın temel hak ve hürriyetlerini evrensel standarda yükseltecek, Cumhuriyetin temel nitelikleri ile Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek maddelerini koruyacak, Anayasa değişikliği böylece milletin iradesine dayandırılmış olacaktır bunun için TBMM Parlamentosunda Anayasa'nın daha geniş bir uzlaşma içinde geçmesi gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497 e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26 ncı maddesinin geçici 18 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İbrahim Binici (Şanlıurfa) ve arkadaşları
Madde 26- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
"Geçici Madde 18- Bu Kanunun 8 inci maddesiyle Anayasanın 69 uncu maddesinde yapılan değişiklikler, lehe olan hükümler geçmişe şamil olarak uygulanır, Anayasa Mahkemesinde görülmekte olan davalarda da uygulanır. Ancak, siyasî partilerin malî denetiminin Sayıştay tarafından yapılacağına ilişkin hükümleri, siyasî partilerin 2009 yılına ait denetimleri hakkında uygulanmaz; 2009 yılına ilişkin malî denetimler Anayasa Mahkemesince yapılır.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Kaplan, siz mi konuşacaksınız?
Önerge üzerinde Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siyasi partilerin kapatılması rejimi bir bütündür, sadece bir izin şartına bağlanacak bir değişikliğe mahkûm edilecek bir durum değil. Çünkü -Siyasi Partiler Yasası 12 Eylül Millî Güvenlik Konseyi döneminde çıkarıldı- 78’den 108’inci maddeye kadar bütün kapatma gerekçeleri Siyasi Partiler Kanunu’nda yazar, Anayasa’da ise genel hükümler var.
Şimdi, burada AK PARTİ bir tasarı getirdi ve burada izin şartı konusunu koyduğu 8’inci madde, birinci turda 5 arkadaşımızın katılıp oy verdiği 8’inci madde geçti ama ikinci tura geldiğimiz zaman, bizim katılmadığımız oylamada AK PARTİ kendi içinde kendi arkadaşlarının oylarıyla vuruldu ve o madde düştü. Şimdi bu madde de ona bağlı olarak… Muhtemelen hepiniz ya oylamaya girmeyeceksiniz bizim gibi ya da ret oyu kullanacaksınız kendi maddenizde, kendi arkadaşlarınızın sayesinde.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Biz ne yapacağımızı biliriz.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Statüko, resmî ideoloji ve tabular karşısında olduğunu söyleyenlerin 12 Eylül Anayasası’na ve hukukuna karşı da birlikte dik durması gerekiyor.
Bakın, Meclis araştırması, Venedik Komisyonunun araştırması kitapçığını bütün milletvekillerine dağıttı. Milletvekillerine dağıtılan bu kitapçıkta parti kapatma rejimi var ve Venedik Komisyonu, Türkiye Anayasa Mahkemesinin çağrısı üzerine 2008 yılında verdiği raporunda ve burada yaptığı toplantıda diyor ki: 12 Eylül Anayasası’nı tümden değiştirin, siyasi partiler rejimini tümden değiştirin.
Şimdi, yüzde 10 barajı işinize gelecek, yüzde 7 Hazine yardımı işinize gelecek, parti kapatma kriterlerini taşıyan Siyasi Partiler Yasası işinize gelecek, bunları değiştirmeyeceksiniz, sonra da kalkıp “Biz, değişim, reform ve demokrasinin öncüleriyiz, diğerleri karşımızda statüko…” Buna kimseyi inandıramazsınız arkadaşlar.
Bakın, çok açık söyleyeyim, ben belki sizin anlayacağınız dilden söylesem daha iyi anlarsınız: Müdârâ yapmayacaksınız, Arapça bilenler bilmeyenlere anlatsın, yani takiye.
Demokrasi şeffaftır. Yine, zehebini, zihabını, mezhebini, niyetini gizlemek yoktur demokraside; açık olacaksınız, demokrasi açık bir rejimdir. Burada eğer 12 Eylül hukukuna karşıysanız, demin tartıştığımız geçici 15’inci maddede müruruzaman dolduktan sonra el kaldırmayacaksınız ya da zaman aşımını durduracaksınız. Pinochet gibi yargılanmalıdır Kenan Evren. Evet, Nazi suçluları hâlâ yüz yaşında, doksan yaşında her yerde yakalanıyor, çünkü ulusal üstü insan hakları belgelerinde insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı yoktur. Buna niye direnç gösteriyorsunuz, anlamakta güçlük çekiyoruz.
Tabii ki, Dolmabahçe’de eylem destek planı konusunda Başbakan anlaştıktan sonra bizim partimizle üç sene görüşmemiştir, protokol toplantılarında dahi bizim liderlerimizin yanından geçmemiştir çünkü “İyi çocuklar” diyen Büyükanıt’la o gizli görüşmenin temelini bizim partimiz üzerinden kurmuştu ve altına eğer zırhlı araç çekilmişse, eğer 27 Nisanın generalleriyle kol kolaysa, eğer JİTEM’ciler ve kan dökenler, çeteler ve o dönem suç işleyen generaller ve emniyet mensupları bir partinin yönetiminde veya yerel yönetimlerinde veya milletvekilleri arasındaysa, mülki idare amirleriyle onlar kol kola girmişse, bir başka partiyi de Ergenekon’un siyasi uzantısı olarak suçlamak, onun destekçisi olmak gibi eleştiriler getirmek, acımasızca, insafsızca, vicdansızca bir yaklaşımdır; ister siyasi olsun, ister yazan olsun.
Biz ki bu bütün Ergenekon darbelerinin hem mağduruyuz hem tanığıyız; biz ki iddianamelerde ya müştekiyiz ya müdahiliz. Kim ki onlarla kol kola giriyorsa, Erzurum Adliyesinin üzerinde, adil yargılama yapılacak denildiği anlarda jetler adliyenin üzerinden geçiyor ve Hükûmet kendine gelmiyorsa, o jetleri uçuran generalleri apoletlerini söküp emekliliğe sevk etmiyorsa bugün de 12 Eylül darbesini aynı mevzuatını koruyor demektir, aynen devam ettiriyor demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Ne bağırıyorsun?
BAŞKAN – Sayın Kaplan, lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim, ek süre veriyorum.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Dün uçurulan jetlere ses çıkarmayanlar, dün uçurulan jetlerde susanlar 12 Eylül’ün izlerini silme cesaretini de gösteremez arkadaşlar.
Yüzde 10 barajını niye kaldırmıyorsunuz? Hazine yardımını niye kaldırmıyorsunuz? Düşünce özgürlüğünü niye getirmiyorsunuz? Anayasanın başlangıcında ırkçılık var, şovenizm var, militarizm var, faşizm var, burada katliam var niye başını değiştirmiyorsunuz? Bu Anayasa’nın da sonunda inkılaplar kanunu var, Şapka Kanunu’yla bitiyor. Hâlâ o şapkayı takmaktan utanmıyor musunuz, ezilmiyor musunuz, sıkılmıyor musunuz? Bu 12 Eylül Anayasası’nın işine geleni, bana yarıyor diyeni tutacaksınız, yaramayanı da değiştireceksiniz. Bunda samimiyet var mı? Bunda inanç var mı? Burada kararlılık var mı? Sekiz yıl iktidardan sonra bunu yapmak bu halka reva mı? Bu halka zulüm değil mi? Niye birbirimizi kandırıyoruz? Ama 72 milyon insanı kandırmak mümkün değil arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaplan, ek süreniz de doldu efendim.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Toparlıyorum.
BAŞKAN – Genel Kurulu selamlamanız için mikrofonu açıyorum. Lütfen…
HASİP KAPLAN (Devamla) – Biz bütün bunları meydan meydan gezerek, bütün bunları ev ev gezerek, sokak sokak gezerek, vatandaş vatandaş gezerek -bu çifte standardı, bu haksızlığı, bu adaletsizliği- anlatacağız ve bir şey daha söyleyeyim, sitemimdir: Temel ile Dursun’u birlikte ipe getirmişler, Dursun’a son sözünü sormuşlar, “Anamı göreyim.” demiş. ‘Ya Temel: “Sen de ananı görme.” demiş. İçinizde sadece BDP bu parti kapatmadan yararlanmasın diye oy veren çürükler olduğu sürece, o çürükleri ayıklamadığınız sürece siz de çürüyeceksiniz.
BAŞKAN – Lütfen Sayın Kaplan…
HASİP KAPLAN (Devamla) – Siz de çürüyeceksiniz, siz de çürüyeceksiniz! Bilesiniz bunu. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Tamam, peki.
FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak) – Ne bağırıyorsun?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – “Evet.” oyu verseydin o zaman.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Geçici 15’inci maddeye bile oy veremiyorsun sen!
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Hepsinde de söylerim ben, ben açık yürekliyim.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Lütfen Sayın Kaplan, oturun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyettedir, birlikte işleme alacağım, önerge sahiplerine istemleri hâlinde ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 26 ncı maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına eklenen Geçici Madde 18 de geçen "2009 yılına ilişkin mali denetimler Anayasa Mahkemesince yapılır" cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Fahrettin Poyraz
Bilecik
Diğer önerge sahipleri:
İsmail Göksel
Niğde
Ahmet Yeni
Samsun
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Poyraz, gerekçe mi okunsun efendim?
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Göksel?
İSMAİL GÖKSEL (Niğde) – Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN – Sayın Yeni?
AHMET YENİ (Samsun) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin önceki cümleleri içerik olarak aynı anlamı ihtiva ettiğinden dolayı bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, teklifin 26’ncı maddesine bağlı geçici 18’inci maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bilindiği üzere, size verilen pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.
Gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı?
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutularını kaldırıyoruz.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26’ncı maddesine bağlı Geçici 18’inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 282
Kabul : 203
Ret : 72
Çekimser : 3
Boş : 1
Geçersiz : 3
Kâtip Üye Kâtip Üye
Harun Tüfekci Yaşar Tüzün
Konya Bilecik”
Sayın milletvekilleri, teklifin 26’ncı maddesine bağlı geçici 18’inci madde Anayasa’da öngörülen beşte 3 çoğunlukta kabul oyu alamadığından reddedilmiştir. Madde teklif metninden çıkartılmıştır. Bundan sonraki geçici maddelerin numaraları kanun yazımı esnasında teselsül ettirilecektir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.23
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.34
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 103’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Teklifin 26’ncı maddesine bağlı geçici 19’uncu maddesini okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 19- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Anayasa Mahkemesinin mevcut yedek üyeleri asıl üye sıfatını kazanır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun ve bir üyeyi de baro başkanlarının gösterecekleri üçer aday içinden seçer.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapacağı üye seçimi için aday göstermek amacıyla;
a) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde, Sayıştay Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren beş gün içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren beş gün içinde Sayıştay Genel Kurulunca seçim yapılır. Her Sayıştay üyesinin ancak bir aday için oy kullanabileceği bu seçimde en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
b) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren beş gün içinde adaylar Türkiye Barolar Birliği Başkanlığına başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren beş gün içinde Türkiye Barolar Birliği Başkanlığının ilanında gösterilen yer ve zamanda baro başkanları tarafından seçim yapılır. Her bir baro başkanının ancak bir aday için oy kullanabileceği bu seçimde, en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
c) (a) ve (b) bentleri uyarınca yapılan seçimlerin sonucunda aday gösterilmiş sayılanların isimleri seçimin yapıldığı günü takip eden gün Sayıştay ve Türkiye Barolar Birliği başkanlıklarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirilir.
ç) (c) bendi uyarınca yapılan bildirimden itibaren on gün içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde seçim yapılır. Her boş üyelik için yapılacak seçimde, ilk oylamada üye tamsayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır; ikinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı, birer üyeyi Yargıtay ve Danıştay kontenjanlarından olan ilk üyeliklerin boşalmasından sonra Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden seçer.
Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday gösteren kurumların halen mevcut üyeleri ile kendi kontenjanlarından seçilmiş yedek üyeler, tamamlama seçiminde göz önünde bulundurulur.
Anayasa Mahkemesinde halen belli görevlere seçilmiş olanların bu sıfatları seçilmiş oldukları sürenin sonuna kadar devam eder. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte üye olanlar yaş haddine kadar görevlerine devam ederler.
Bireysel başvuruya ilişkin gerekli düzenlemeler iki yıl içinde tamamlanır. Uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel başvurular kabul edilir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 26’ncı maddeye bağlı geçici 19’uncu madde üzerinde elli bir önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 26 ncı maddesi ile 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına eklenen Geçici Madde 19 un son fıkrasında geçen “iki yıl” ibaresinin “bir yıl” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dilek Yüksel
Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1 ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26 ncı maddesinin Geçici 19 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat Tuncel Bengi Yıldız Özdal Üçer
İstanbul Batman Van İbrahim Binici Hasip Kaplan
Şanlıurfa Şırnak
Madde: 26
Geçici Madde 19 - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Anayasa Mahkemesinin yeni üyeleri hemen seçilir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun ve üç üyeyi de baro başkanlarının gösterecekleri üçer aday içinden seçer.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapacağı üye seçimi için aday göstermek amacıyla;
a) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde, Sayıştay Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren beş gün içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren beş gün içinde Sayıştay Genel Kurulunca seçim yapılır. Her Sayıştay üyesinin ancak bir aday için oy kullanabileceği bu seçimde en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
b) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren beş gün içinde adaylar Türkiye Barolar Birliği Başkanlığına başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren beş gün içinde Türkiye Barolar Birliği Başkanlığının ilanında gösterilen yer ve zamanda baro başkanları ve üyeler tarafından seçim yapılır. Her bir baro başkanının ancak bir aday için oy kullanabileceği bu seçimde, en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
c) (a) ve (b) bentleri uyarınca yapılan seçimlerin sonucunda aday gösterilmiş sayılanların isimleri seçimin yapıldığı günü takip eden gün Sayıştay ve Türkiye Barolar Birliği başkanlıklarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirilir.
ç) (c) bendi uyarınca yapılan bildirimden itibaren on gün içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde seçim yapılır. Her boş üyelik için yapılacak seçimde, ilk oylamada üye tamsayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır; ikinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı, üyeyi Yargıtay ve Danıştay kontenjanlarından olan ilk üyeliklerin boşalmasından sonra Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden seçer.
Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday gösteren kurumların halen mevcut üyeleri ile kendi kontenjanlarından seçilmiş yedek üyeler, tamamlama seçiminde göz önünde bulundurulur. Anayasa Mahkemesinde halen belli görevlere seçilmiş olanların bu sıfatları, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte sona erer.
Bireysel başvuruya ilişkin gerekli düzenlemeler iki yıl içinde tamamlanır. Uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel başvurular kabul edilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 26. Maddesine bağlı Geçici Madde 19’un metinden çıkarılmasını arz ederim.
Faruk Bal Reşat Doğru
Konya Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 26. Maddesine bağlı Geçici Madde 19’un metinden çıkarılmasını arz ederim.
Nevzat Korkmaz Alim Işık
Isparta Kütahya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26. maddesine bağlı Geçici Madde 19’un Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Zekeriya Akıncı
Malatya Ankara
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi maddeye en aykırı iki önergeyi okutup birlikte işleme alacağım.
İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26. maddesine bağlı Geçici Madde 19’un Anayasaya aykırılığı nedeniyle Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fatih Atay Rahmi Güner
Aydın Ordu
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26. maddesine bağlı Geçici Madde 19’un Anayasaya aykırılığı nedeniyle Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Enis Tütüncü Şahin Mengü
Tekirdağ Manisa
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyor.
BAŞKAN – Sayın Mengü, siz mi konuşacaksınız efendim?
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Önerge üzerinde Manisa Milletvekili Sayın Şahin Mengü konuşacak.
Süreniz beş dakika Sayın Mengü.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) –Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anayasalar toplumsal mutabakat metinleridir -bunu, yirmi gündür hep aynı şeyi söylüyoruz- dolayısıyla yeni bir anayasa hazırlayan hükûmetler, katılımcı, şeffaf bir süreç izlemek zorundadırlar. Bu nedenle, paketin, bütün toplum kesimlerini kapsayan, katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir süreçte, anayasa hazırlamak için gerekli, makul sayılacak bir süre içinde hazırlanması gerekirdi, ancak maalesef buna uymadık, hatta o kadar uymadık ki burada hepimiz, yani bütün arkadaşlarımızla beraber yirmi gündür hiçbir insani şarta uymayan olağanüstü bir çalışma şartı ve ortamında bir Anayasa paketi hazırlanıyor.
Sadece bununla kalmadınız, referandum sürecini de yüz yirmi günden altmış güne indirdiniz, kendinize göre çok enteresan gerekçeler sundunuz; “Dört ay çok uzun, insanlar unutuyor.” dendi. Hâlbuki anayasaların temelinde halkın da işin içinde olması gerekir yani sadece bu, sivil toplum örgütünün, sendikanın, siyasi partinin işi değildir; sokaktaki bireyin işidir, yukarıda oturan gazeteci arkadaşımın şahsi işidir, sokakta yürüyen Ahmet’in işidir, bankacı Mehmet’in işidir; onun için hepimizin, bütün toplumun katmanlarının ve kesimlerinin tartışarak bunu yapması gerekirdi ancak bunu maalesef yaptırmadınız. Bunu çok yadırgamıyorum, hakikaten yadırgamıyorum çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi de Hükûmet de ne insan hakları konusunda özgürlükleri gözetecek kadar demokrat ve ne de hukuk devletini içlerine sindirebilecek kadar demokratlar; bunun için hakikaten elimizde çok done var.
Bakın, gazetelere baktığınız zaman, son zamanlarda “benim bakanım”, “benim bakanlarım”, “O hangi bakanmış, tutup kolundan kapının önüne koyarım.” gibi pek demokrat olmayan sözler ve bu demokrat olmayan sözleri, demokrasiyle bağdaşmayan sözleri içine sindirebilen bakan topluluğu.
Şimdi, bütün bunlar varken değerli milletvekilleri, bir şeyleri beklemek hakikaten çok fazla iyimserlik oluyor. Hukuk ile kanunu birbirinden ayırmak ve kanun yapma gücünü veya Parlamentoda çoğunluğu elde tutmak, her düzenlemeyi yapacağım anlamına gelmez. Yani bilimde, siyaset biliminde, anayasa biliminde, hukuk biliminde bu Parlamentoda çoğunluğa sahip olabilirsiniz ama parmak hesabı, oy hesabı demek her şeyi yapabileceğiniz anlamına gelmez. Bu, hukuk devletlerinde düşünülmeyen bir şeydir. Özellikle “Bir toplumsal mutabakat belgesi.” dediğiniz bir anayasa hazırlığında, bu anayasayı eğer sadece bir siyasal partinin, sadece sizin partinizin anayasası olarak topluma sunarsanız, bu anayasayı her dakika eleştirilir, tartışılır hâle getirirsiniz, aynı 82 Anayasası’nda olduğu gibi, doğduğu günden itibaren tartışılan bir metin hâline gelir.
Bu anlamda ”Bu yasa benim. Yaptım oldu. İstersem, kendimi korumak için her türlü yasayı yaparım, buna kimse karışamaz çünkü demokrasilerde, seçimde çok oy aldım.” diyebilirsiniz, bu siyaseten, şeklen mümkün olabilir, bu hukuken, kanunen geçerli de olabilir ama hiçbir hukukçuya, hiçbir uygar demokratik ülkede insanlara bunu anlatmanız mümkün değildir, aynen bugün bizim Türkiye’de yaşadığımız gibi. Bu ülkede, insanlara neyin, nasıl yapıldığını, şu Anayasa’nın herhangi bir hükmünü, neyi değiştirdiğimizi gelin soralım. Bizim gibi devleti yönetmeye çalışan insanların dışında, sokaktaki insanların neyin ne olduğunun farkında olup olmadığını bir görelim. Yok, böyle bir anlatım yok çünkü süre çok kısıtlıydı, referandumda süreyi çok kısıtladınız, hiçbir şeyi anlatmamız mümkün değil.
Bakınız, değerli arkadaşlarım, yasama organlarını sınırlandıran anayasalar ve evrensel hukuk ilkeleri vardır. Şu olayın ilk tartışılmaya başlandığı günden beri gerek Anayasa gerek İç Tüzük olağanüstü zorlandı. Ben, dün akşam, burada tartışma yapılan konularda sanki bir İç Tüzük ihlali olduğu inancındayım, oturup çok ciddi incelemek lazım. Bu neden oluyor biliyor musunuz? Aceleci davranmaktan. Dün akşam, burada önergeler görüşüldü, saat on ikiye geldi. Bu sabah oylamaya başlasak ne değişirdi? Hiçbir şey değişmezdi. Yani saygıdeğer parlamenterlerin neye oy atacağını bilmediğini mi, hatırlamayacaklarını mı düşünüyoruz biz? Böyle bir şey olmaz ama bir acele tavır içinde “Aman, bir an evvel bitsin.” yangından mal kaçırır mantığı içinde olduğu zaman maalesef olaylar bu noktaya geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Mengü, lütfen konuşmanızı tamamlayın, ek süre veriyorum.
Buyurun.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, son defa -artık bu iş bu gece bitiyor herhâlde- tarihî sorumluluğunuzu bir kere daha hatırlatmak istiyorum. Burada yarın hep beraber tarihe karşı bir şeylerin sorumlusu olacağız. 82 Anayasası’nı yapanlar da tarihe geçtiler, tarih nasıl yargılıyor, nasıl anıyor hep beraber görüyoruz. Bugün bu Anayasa değişikliğini yapanları da yarın tarih yargılayacak. İnşallah, bizleri, bu Parlamentoyu lanetle anmazlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birlikte işleme aldığım ikinci önerge Aydın Milletvekili Sayın Fatih Atay’a aittir.
Sayın Atay, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Önergeniz üzerinde beş dakika izah imkânınız var.
M. FATİH ATAY (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Anayasa Değişiklik Teklifi’nin 26’ncı maddesinin geçici 19’uncu maddesi için verilen önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, bu madde ile Anayasa Mahkemesi yedek üyeleri asil üye olma hakkını kazanıyorlar. Ayrıca, Anayasa Mahkemesine seçilecek olan üyelerin diğer kurumlardan seçilmelerinin süreleri, görev yapanların süreleri belirleniyor ve bireysel başvuru için uygulama kanununun iki yıl içinde yürürlüğe girmesi amaçlanıyor.
Bu madde, Anayasa’mızda yer alan kuvvetler ayrılığı ilkesine, hukuk devleti ilkesine ve demokratik ilkelere aykırıdır ve kaldırılmalıdır ve önergemiz kabul edilerek bu madde metinden çıkartılmalıdır çünkü bu madde ile Anayasa Mahkemesine seçilecek olan üyelerin seçilme şekilleri, seçen kurumların hukukçu olmayışları, Yüce Divan sıfatıyla görev yapan Anayasa Mahkemesine amacına aykırı olarak üye seçilmesi söz konusu olur ve bu, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.
Değerli milletvekilleri, hepimiz halkın oylarıyla seçildik. Bu kürsüye geldik, yemin ettik. Bir kamu görevi yapıyoruz. Halkımız bize bir görev verdi, bir denetleme görevi verdi, ülkemizi yöneten Hükûmetin yaptığı harcamaların doğru yerlerde yapılıp yapılmadığını ve doğru harcamaların olup olmadığını denetleme görevi verdi. Ayrıca, yasama görevi olarak da yeni yasaların yapılması, değişmesi gereken yasaların da değişmesi için görev verdi.
Şimdi, biz bir sorumluluk aldık, bir yetki aldık halkımızdan. Kendileri bizleri vekil tayin ettiler, bu yapılan harcamaların doğru olup olmadığı konusunda Hükûmeti, yürütmeyi denetleme görevi verdiler. Bu sorumluluğumuz, hepimizin, 550 kişinin sorumluluğu.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin yaptığı bazı harcamaların doğru olmadığı inancındayız, sorgulanması gerektiği inancındayız. Bu hepimizin sorumluluk alanı içerisinde olan bir şey. Bakınız, Pakistan’a deprem nedeniyle bir para toplandı. TOKİ’ye devredildi o paralar. Daha sonra Pakistan’a bir okul ve bir hastane yaptırıldı, 100 milyon dolar civarında.
Değerli milletvekilleri, 50 milyon dolara bu iki binayı yapacak 50 tane müteahhit bulunur size. Hepsi korkuyor. Kim aldı biliyor musunuz? Çok özel bir şirket aldı, 100 milyon dolara. Devletin, halkın, bizim paramız.
Denetlemekle sorumlu olduğumuz bir işi denetlememiz gerekmez mi? Bu nedenle oy almadık mı? Bu nedenle seçilmedik mi? Bu nedenle vekil değil miyiz?
OKTAY VURAL (İzmir) – Kim almış peki?
M. FATİH ATAY (Devamla) – Bakınız, bir kamu bankasından, Başbakana yakın bir şirket -o eski şirket değil, o değil, başka bir şirket- 300 milyon dolar kredi aldı. Çok yakında... 300 milyon dolar... Çok büyük bir para bu. Nasıl teminat verdi? Bir söylentiye göre, teminat vermediği iddiasındalar. Zaten, konumu gereği, piyasadaki durumu nedeniyle teminat verme şansı olmayan bir şirket. Peki, bunu araştırmamız gerekmez mi?
AHMET YENİ (Samsun) – E, söyle de araştıralım.
M. FATİH ATAY (Devamla) – Bu halkımızın parası değil mi?
AHMET YENİ (Samsun) – Söyleyin de araştıralım.
M. FATİH ATAY (Devamla) – Bu bizim sorumluluğumuz içinde değil mi?
AHMET YENİ (Samsun) – Söyleyin de araştıralım.
M. FATİH ATAY (Devamla) – Bir dakika… Geleceğim kardeşim.
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen sayın milletvekilleri…
M. FATİH ATAY (Devamla) – Geleceğim, geleceğim…
AHMET YENİ (Samsun) – Söyleyin de araştıralım.
M. FATİH ATAY (Devamla) – Hangisini araştırmak için oy verdiniz? Hangi araştırma önergesine oy verdiniz de “Araştıralım.” diyorsunuz?
AHMET YENİ (Samsun) – KİT Komisyonu olarak araştırırız.
M. FATİH ATAY (Devamla) – Sayın milletvekilleri, o Pakistan’daki şirkete Kâğıthane’de Devlet Arşivleri ihalesi yapıldı. 300 trilyon liraya yakın, 300 trilyon liraya… Davet usulü, davet usulü yapıldı. Peki, bunlara hiç mi vicdanımız sızlamayacak yani? Gelecek çocuklarımıza karşı sorumluluğumuz yok mu? Bu devletin parasının kötü harcanıp harcanmadığını sormak, soruşturmak, bunları takip etmek hepimizin sorumluluğunda değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Atay, bir dakika süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim.
M. FATİH ATAY (Devamla) – Bundan kaçmak gibi bir durumumuz söz konusu olabilir mi? Yemin etmedik mi? Halkın harcanacak olan paralarının doğru harcanıp harcanmadığı konusunda denetleyeceğimize yemin etmedik mi?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ayağını kaldırmıştır!
M. FATİH ATAY (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu sorumluluk bilinci içerisinde bunu yerine getireceğimize inanıyorum.
Sizler de düzeni değiştirmek istediğinizi belirttiniz seçimlerde, iktidara geldiniz, yargılanmadınız. Özal da “Düzeni değiştireceğim.” diye geldi, o da iktidar oldu, o da yargılanmadı. Ama yıllar önce 3 tane genç çıktı, “Biz bu vurguncu, bu soygun düzenini değiştireceğiz.” dediler ama kimseyi incitmediler, kimseyi öldürmediler ama onlar yargılandılar, idam edildiler ama inançlarını, o idam sehpasında dahi vazgeçmediklerini gösterdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
M. FATİH ATAY (Devamla) – O Yusuf’u, Deniz’i, Hüseyin’i saygıyla anıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım ve istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 26. Maddesine bağlı Geçici Madde 19’un metinden çıkarılmasını arz ederim.
Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşı
Diğer önerge sahipleri:
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşı
Fatih Atay (Aydın) ve arkadaşı
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergelere?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Akıncı, buyurun efendim.
Önergeniz üstünde… Beş dakika süreniz var. (CHP sıralarından alkışlar)
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sizleri selamlarken aynı zamanda, otuz iki yıl önce yurdunu ve ulusunu sevmekten başka hiçbir günahları olmayan ve haksız yere, suçsuz yere idam edildiklerinden hiç şüphe duymadığım Deniz Gezmiş’i, Yusuf Aslan’ı ve Hüseyin İnan’ı saygıyla anıyorum.
Değerli arkadaşlarım, sevgili milletvekilleri; cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı Anayasa değişikliklerinden birisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi ayağını tamamlamak üzereyiz. Yapılan bütün tartışmalarda biz ısrarla bu değişikliğin özünde kimin talebi olduğunu ve hangi amaçla yapıldığını, hangi hesapların yapıldığını anlatmaya çalıştık ve bir kez daha bu son konuşmalarda milletin kürsüsünden milletime sesleniyorum:
Ey bu ülkenin 72 milyon insanı, bu değişikliğin içinde sen yoksun yani anlatılan senin hikâyen değildir. Bu değişiklik Sayın Başbakanı ve yakın çevresini Yüce Divandan kurtarma operasyonudur. Ama olsun yine de yeni bir Anayasa’mız oluyor!
Gözün aydın Türkiye. Gözün aydın, İç Anadolu’nun uçsuz bucaksız topraklarında binbir güçlükle ürettiği buğdayını yıllardır aynı fiyata satıp, mazotunu, ilacını üç beş katına almak zorunda bırakılan sahipsiz çiftçiler!
Gözünüz aydın, büyük emperyalist güçlerin tekelci kuruluşlarına kurban edilen Ege’nin, Güneydoğu’nun yoksul tütün ekicileri, Çukurova‘nın çilekeş pamuk ekicileri!
Gözünüz aydın, uluslararası tezgâhlarda en kıymetli varlığı fındığı elinden alınan Karadeniz’in sahipsiz köylüleri!
Gözünüz aydın, yıllardır ihmal edilmiş, unutulmuş, en sonunda ithal et politikalarıyla çökertilmiş besicilerimiz!
Gözünüz aydın, sendikacılar, kitle örgütleri!
Gözünüz aydın, büyük bir hukuk reformu yaptık ve Divan kâtip üyeleri dâhil Divandaki arkadaşlarımızın kaç yıllığına görev yapacaklarını Anayasa’mızda belirledik artık!
Gözünüz aydın, yaşadığı coğrafyada bir yandan cemaatlerin, tarikatların, bir yandan etnik kökenini sömüren örgütlenmelerin pençesinde kıvranan Kürt kökenli emekçiler, kır yoksulları!
Gözünüz aydın, GAP’ın bitmesini yıllardır dört gözle bekleyenler!
Gözünüz aydın, artık Anayasamız’ı değiştirdik, ombudsmanlık sistemi geldi biliyor musunuz?
Gözünüz aydın, açlık sınırındaki maaşıyla hem kendini hem işten atılan çocuğunu hem de boynu bükük torununu geçindirmek zorunda olan emekliler, emekçiler, 4/C mahkûmları, taşeron işçileri!
Gözünüz aydın, ellerindeki yaldızlı diplomalarıyla yıllardır işsizliğin pençesinde kıvranan bu ülkenin her biri bir cevher olan fidan gibi gençleri!
Gözünüz aydın, bu ülkenin en ücra köşesinde görev yapmaya hazır, bu ülkenin çocuklarına ışık saçmaya hazır ama yıllardır bir türlü ataması yapılamayan öğretmen adayları!
Gözünüz aydın, aç kalıp böbreğini, organlarını satanlar, çöplerden ekmek toplayanlar, yataklarına aç girenler, gece yarısı ıssız sokaklarda kâğıt toplayanlar, tacize, tecavüze uğrayanlar, büyük bir hukuk reformu yapıyoruz farkında mısınız?
Gözünüz aydın, ekonomik durgunluğun girdabında boğulan esnaflarımız!
Gözünüz aydın, bütün zorluklara karşın bu ülkenin sanayisini ayakta tutmaya, fabrika bacalarını tüttürmeye çalışan iş adamlarımız!
Gözünüz aydın, Anayasa’mızı değiştirdik, artık “Anayasa’nın 166’ncı maddesinin kenar başlığı ‘I. Planlama; Ekonomik ve Sosyal Konsey’ şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.” türünden çok önemli bir düzenleme yaptık sizler için! Üstelik bu Konsey bir yıldır toplanmıyorken.
Gözünüz aydın, yıllardır acısını bağrına basan şehit anaları, terör kurbanları!
Gözünüz aydın, horlananlar, dışlananlar, itilip kakılanlar!
Gözünüz aydın, bütün sindirme, korkutma çabalarına karşı dimdik ayakta kalıp direnenler yurtseverler, cumhuriyetçiler, Atatürkçüler!
Gözünüz aydın, bu ülkenin yiğit aydınları, hukukçuları, rektörleri, yazarları, gazetecileri, bilim adamları! Sizin durumunuz Silivri’de ve başka yerlerde 12 Eylül koşullarından daha kötü, biliyoruz. Yine de biz bu Anayasa’nın geçici 15’inci maddesini yürürlükten kaldırmakla avunuyoruz, övünüyoruz ama hiç umutlanmayın. Çünkü 12 Eylül’ün generalleri yargılanmayacak bu değişikliğe rağmen, havanda su dövdük yani.
Ama sizin gerçekten gözünüz aydın, bu ülkenin iktidar yandaşları, yalakaları, yağcıları.
Gözünüz aydın, bu ülkedeki cümle ikiyüzlüler, dönekler, sahte demokratlar, acıları istismar edenler, ulusal kahramanlarına “faşist” diyebilenler.
Gözünüz aydın, laik, demokratik cumhuriyetin köküne kibrit suyu ekmek isteyenler.
Sizin gerçekten gözünüz aydın, iktidara yakın durarak zenginleşen yeni yetme müteahhitler, enerji hatlarını kapanlar, madenlerimizi talan edenler, bankaları soyup soğana çevirip televizyon, gazete, fabrika satın alanlar.
Gözünüz aydın, Haburcular, Deniz Fenercileri, sizin gerçekten gözünüz aydın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akıncı, konuşmanızı tamamlayın lütfen. Ek süre veriyorum bir dakika.
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Gerçekten gözünüz aydın, ülke zenginliklerinden pay kapmak için akbaba gibi Türkiye'nin etrafında dolaşan fırsat düşkünü sözde dış sermaye çevreleri, Orta Doğu’nun şeyhleri, emirleri, Anayasa’mızı değiştirdik.
Bazılarının gerçekten gözü aydın, düşürülmesi gereken kalelerden birisi olarak görülen HSYK’nın yapısını değiştirip hâkimlerin, savcıların yandaş yargı çevrelerinden seçilmesine fırsat yaratıldı artık, hem de “bağımsız yargı” diye diye.
Gerçekten gözünüz aydın, en büyük yol göstericiniz ve rehberiniz Sayın Başbakanımızı yargılayacak yüce mahkemeye kafa dengi üyeler seçmeyi mümkün kılan değişiklikleri yaptınız, kendinizle ne kadar övünseniz azdır ama durun bakalım, bu iş daha bitmiş değil. Mecliste parmaklar kalktı, indi, sadece buradaki işlem tamamlandı ancak bu işin daha mahkemesi var…
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) – Millet var.
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – …belki referandumu var, belki genel seçimi var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen sayın milletvekilleri…
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Daha bu bin yıllık tarihin süzgecinden geçmiş yüce ve bilge ulusumuzdan sandıkta yiyeceğiniz…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım, selamlamak için.
BAŞKAN – Sadece selamlama için Sayın Akıncı, sadece selamlama için tekrar açıyorum.
Buyurun.
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – Sadece selamlama.
BAŞKAN – Tabii.
Buyurun.
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) – …yüce ulusumuzdan yiyeceğiniz ilk fırsatta bir tokat var. İşte o zaman bu hesapların tümü altüst olacak, işte o zaman 72 milyon insanımızın gerçekten gözü aydın olacak, işte o zaman Türkiye yeniden şahlanacak.
Ben, bu duygularla hepinizi bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyor, önergemize desteğinizi bekliyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Kılıç, buyurun. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
Bir saniye arkadaşlar, duyamıyorum, Grup Başkan Vekili arkadaşımızı duyamıyorum.
Buyurun Sayın Kılıç.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, önerge üzerinde konuşan milletvekili, bir siyasi parti grubuna yönelik olarak ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına yönelik olarak ağza alınmayacak, mesnetsiz, dayanaksız iftiralarıyla karalamalarda bulunmuştur.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Niye alınganlık gösteriyorsunuz?
SUAT KILIÇ (Samsun) – Bu konuda düzeltme hakkımızı kullanmak üzere İç Tüzük’ün 69’uncu maddesinden söz talep ediyorum.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Ne dedim ben? Ben ne dedim? Demedi mi faşist?
BAŞKAN – Sayın Akıncı, yerinize oturun lütfen.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Anayasa Mahkemesi…
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Kardeşim, demedi mi faşist?
SUAT KILIÇ (Samsun) – İthamda bulundunuz. Çık o zaman, sözlerini inkâr et. “Demedim.” diyorsan, çık özür dile.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Hangi sözlerimi? Burada inkâr edilecek, özür dilenecek bir tek kelime yok. Ben işin özünü, sizin hesaplarınızı, kafanızdan geçenleri anlattım ulusuma.
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen… Böyle karşılıklı konuşmayın efendim, lütfen…
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sizin alınganlık gösterecek bir şeyiniz varsa o sizin sorununuz.
BAŞKAN – Sayın Kılıç, bakın, sizin grubunuza mensup arkadaşlarımızın da değişiklik önergeleri var. Orada konuşarak cevap verseniz daha şık olmaz mı?
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, önerge sahibi arkadaşlarımız konuşma haklarını kullanmayacaklar, bunu ifade ettiler, gerekçeyi okutacağını söyledi arkadaşımız.
BAŞKAN – Efendim, kürsüye çıkan milletvekili arkadaşlarımız genellikle önergeleriyle ilgili görüşmüyorlar, karşılıklı ithamlarda bulunuyorlar, ben de buradan dinliyorum.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Saygıdeğer Başkanım, zaten bu iddialara, ithamlara ve iftiralara yapılan bir eleştiri hakkının kullanılması değildir, yapılan bir muhalefet milletvekilliği değildir. Muhalif bir görüş ortaya koymak adına hakaretler sıralanmıştır.
BAŞKAN – Şimdi, bu iddialara siz, partinize mensup milletvekillerince verilmiş önerge bağlamında cevap verebilirsiniz. Tamam efendim, verebilirsiniz. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler) Hayır hayır, önergeniz üstünde cevap verin.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, benim önergem yok. Ben AK PARTİ Grubu adına Grup Başkan Vekili olarak söz talep ediyorum.
BAŞKAN – Efendim, imza atar veya önerge sahibi milletvekili arkadaşımız gelir, cevap verir.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, 69’dan vermiyorsanız, 60/4’e göre söz talep ediyorum.
BAŞKAN – Efendim, lütfen…
SUAT KILIÇ (Samsun) – 60/4’e göre o zaman söz talep ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – O zaman yerinizden, 60/4’e göre. Lütfen, yerinizden…
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, 69’a göre sataşmadan vermiyorsanız, 60/4’e göre söz istiyorum.
BAŞKAN – Yerinizden efendim.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Daha nasıl sataşma olacak?
BAŞKAN – Yerinizden… Bu bitmez tükenmez bir serüvene dönüştü, karşılıklı ithamlar.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
7.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, önergesi üzerinde konuşmak yerine Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine ve AK PARTİ Grubuna yönelik yaptığı ithamları, iftiraları tümüyle kendisine iade ettiğine ilişkin açıklaması
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Az evvel önergesi üzerinde söz alan Sayın Milletvekili bir muhalefet milletvekilinin yapma hakkına sahip olduğu şeyi yapmamıştır, yani önergesi üzerinde konuşmamıştır, bu bir.
İkincisi: Muhalefet, elbette ki muhalif kalmak demektir, kendi görüşlerini seslendirecektir ama eline tutuşturulmuş basmakalıp bir bildiriyi okumak suretiyle yaptığı şeyin milletvekilliği olduğunu zannediyorsa yapılan şey doğru bir yaklaşım değildir.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Bunu kimse benim elime tutuşturmadı.
BAŞKAN – Lütfen Sayın Akıncı…
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Senden daha çok kafam çalışıyor.
BAŞKAN – Sayın Akıncı…
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Senden daha çok…
BAŞKAN – Sayın Akıncı, lütfen…
Sayın Kılıç…
SUAT KILIÇ (Samsun) – Ortaya koyduğu cümleler iftiradır.
BAŞKAN – Sayın Kılıç, siz de lütfen yeni bir sataşmaya mahal vermeyin. Lütfen…
SUAT KILIÇ (Samsun) – Ortaya koyduğu cümleler hakarettir.
BAŞKAN – Kelimelerinize, cümlelerinize dikkat edin, lütfen…
SUAT KILIÇ (Samsun) – Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine, AK PARTİ Grubuna yönelik ağır ithamlarda bulunmuştur. Bu ithamları, bu iftiraları tümüyle tarafına iade ediyorum. Bunların bizim açımızdan kabul edilebilir bir tarafı yok. Bu bir.
AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) – Kaç dakika… Kaç dakika…
BAŞKAN – Lütfen…
SUAT KILIÇ (Samsun) – İkincisi: Anayasa Değişikliği Teklifi’yle bizim yapmak istediğimiz şey, yandaş bir yargı yaratma çabası kesinlikle değildir. (CHP sıralarından gürültüler) Biz yandaş bir yargı istemiyoruz. Yargı AK PARTİ’ye de yandaş olmasın, yargı Cumhuriyet Halk Partisine de yandaş olmasın, yargı bağımsız olsun, yargı tarafsız olsun…
AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) – Kaç dakika verdiniz?
BAŞKAN – İki dakika.
SUAT KILIÇ (Samsun) – …ve bu ülke herkesin kendi görüşlerini rahatlıkla ifade edebileceği düzeyde demokratik, herkesin kendini ifade edebileceği ölçüde özgür ve bireyin hukukuna saygılı bir ülke olabilsin diye gayret sarf ediyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Daha ne kadar konuşacak?
SUAT KILIÇ (Samsun) – Her çıkan muhalefet milletvekili önergesi üzerinde konuşmak yerine tahrik ve provokasyon amaçlı cümleler sarf edecek olursa…
BAŞKAN – Tamam Sayın Kılıç.
SUAT KILIÇ (Samsun) – …bu Meclisin çalışma huzurunu koruyabilmek mümkün olmayacaktır.
BAŞKAN – Sayın Kılıç, tamam, cevabını verdiniz.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Ben bu çerçevede sözlerimi ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamam, teşekkür ederim, süreniz doldu efendim.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, milletvekillerine önergeleri üzerinde konuşma yapacaklarını hatırlatmak Divanın görevidir. Bu görevi de Divana hatırlatma ihtiyacını ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Tamam efendim, doldu.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Efendim?
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sayın Başkanım, çok açık, çok belirgin bir sataşma var.
BAŞKAN – Yok efendim.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sayın Grup Başkan Vekili...
BAŞKAN – Sadece sizin iddialarınıza cevap verdi.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sayın Grup Başkan Vekili, benim, elime tutuşturulmuş basma kalıp şeyleri okuduğumdan söz etti.
BAŞKAN – Bir sataşma görmüyorum ben efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sayın Başkan olmaz ama yani…
BAŞKAN – Lütfen Sayın Akıncı, oturun.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Olur mu efendim!
BAŞKAN – Sayın Kılıç’a da sataşmadan söz vermedim.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Rica ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Kılıç’a da sataşmadan söz vermedim. Lütfen oturun yerinize, yerinize oturun.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Kim benim elime bunları tutuşturmuş olabilir? Sayın Başkan, söz istiyorum.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Yerinize oturun efendim, bir açıklama yapacaksanız yerinizden yapın. Tamam, buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır, efendim…
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Hayır, efendim, kürsüden… 69’a göre çok açık bir sataşma var.
BAŞKAN – Buyurun efendim, buyurun. Yerinizden yapın. Sayın Kılıç’a da vermedim gördünüz. Lütfen yerinize oturun. Lütfen efendim, Sayın Akıncı, yerinize oturun.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Sayın Başkan, önce o sattığı arabanın hesabını versin!
BAŞKAN – Buyurun efendim, ne diyecekseniz buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Televizyon spikerlerinin eline kâğıt tutuşturulur, milletvekilinin değil.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Kemal Bey…
BAŞKAN – Arkadaşlar lütfen…
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Konuşurken siz de dikkatli konuşacaksınız, Grup Başkan Vekilisiniz.
BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, oturun lütfen, sakin olun. Niye sinirleniyorsunuz?
Evet, Sayın Akıncı, buyurun.
8.- Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, özgür düşünce ve iradesiyle Anayasa Değişiklik Teklifi’yle ilgili fikirlerini kürsüden beyan ettiğine, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın hakaretlerini hak etmediğine ilişkin açıklaması
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce konuşan AKP Grup Başkan Vekili Arkadaşımın hiç hak etmediğim hakaretlerine maruz kaldım. Ben bir televizyon spikeri değilim ama en az Suat Bey kadar kafam çalışır, elim kalem tutar, dilim de döner.
Bu Anayasa değişikliğinin arkasında yatan gerçekleri, bu ulusa anlatacak kadar da cesaretim var. Hiç kimsenin elime bir şey tutuşturması söz konusu değildir.
BAŞKAN – Kendim yazdım diyorsunuz, tamam.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Ben kendi özgür düşüncemle, irademle Anayasa Değişiklik Teklifi’yle ilgili fikirlerimi kürsüde beyan ettim.
BAŞKAN – Tamam, tamam efendim.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Kaldı ki Suat Bey’in alınganlık göstermesini gerektirecek hiçbir şey yok, hiçbir şey yok. Ne yeni yetme müteahhit kavramından ne yalakalıktan ne yağcılıktan ne Haburculuktan ne Deniz Fenerciliğinden Suat Bey’in alınmasını gerektiren bir durum var mı? Neye itiraz ediyor?
BAŞKAN – Tamam, tamam efendim, cevabını verdiniz Sayın Akıncı.
Teşekkür ederiz tamam.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Neye itiraz ediyor?
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Efendim, şimdi devam ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, lütfen sakin olun, sabırlı olun.
Nevzat Korkmaz Isparta Milletvekili, kendi önergesi üzerinde görüşecek.
Sayın Korkmaz, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Korkmaz, beş dakika süreniz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde, teklifin 17’nci maddesiyle üye sayısı artırılan Anayasa Mahkemesinin eksik üyelerinin nasıl tamamlanacağı hususunu düzenliyor.
Bildiğiniz üzere, AKP’nin acelesi var, yangından mal kaçıracak ya! Seçimlere gidiliyor, kendilerini çok da ümitli bir hava beklemiyor. Acilen
Anayasa Mahkemesi üyelerinin tamamlanıp yakın bir tarihte gerçekleşecek Yüce Divan için pozisyonunu hazırlaması lazım. İçinde bulunduğunuz bu telaş bile size yöneltilen isnatların ne kadar ciddi olduklarının bir işareti. Ne yaparsanız yapın kul hakkını yiyenler, yetim hakkına göz dikenler ve bu talanı görmemek için sırtını dönüp görmemezlikten gelenler nasıl bir kumpas içinde olurlarsa olsunlar ilahî adaleti de göz ardı etmesinler. Herkesin bir hesabı var, Allahuteala’nın da hesabı var. Haram yiyip kızgın ateşler yutanlar ve bu millete balık hafızalı muamelesi yapanlar er geç hesap vereceklerdir. AKP Anayasa Değişikliği Teklifi’ne karşı çıkanlara, millî irade düşmanıymış gibi laf söyleyen AKP konuşmacılarına hatırlatmak isterim ki millî iradenin tecelligâhı Meclistir, yasama organıdır ama asıl olan millettir, biz onların vekiliyiz.
Milletin yüzde 80’i diyor ki: “Ey vekiller, siz ayda mı yaşıyorsunuz? Benim derdim çorba, ekmek, evladıma iş, askerime, polisime, insanıma güvenlik. Bana ne AKP’nin şahsi hesaplarından? Benim problemlerimle kim uğraşacak?” Yani sana yetki veren millet, iradesinin yanlış kullanıldığını söylüyor. Öte yandan Meclis millet adına karar veriyor. Yargı kim adına karar veriyor? Türk milleti adına. Dünyada bir örneği var mıdır, ülkeyi yönetenlerin hesap vermediği, dokunulmazlık zırhının arkasına gizlendiği? Devlet yetkisini, gücünü, kamu kaynağını kullanan herkes hesap verecektir, ismi ister Başbakan ister Cumhurbaşkanı olsun. Bu prensibi benimsemeyen ve her türlü meydan okumaya rağmen, hesap vermekten kaçınan kişinin adaletinden, demokratlığından bahsedilebilir mi?
Sayın Başbakan ve AKP yönetimiyle ilgili doğru ya da abartılı söylenen çok şey var. Bunların doğru ya da yanlış olması başka mevzu, konuşuluyor olması bile başlı başına bir utanç vesilesi değil mi? Biz sokaktaki adamdan bahsetmiyoruz, devleti yöneten Başbakandan bahsediyoruz, bakanlardan bahsediyoruz. Konuşulanlardan eminim kendi çevreleri de rahatsız. Bunun yolu, Sayın Başbakan demokrat bir ülkenin demokrat bir yöneticisi olarak çıkar milletin huzuruna “Bu kadar söz yeter, dokunulmazlığımın kaldırılmasını istiyorum, aklanma istiyorum.” der, inşallah öyle de olur.
Öfkemiz biraz da üzüldüğümüzden. Bu asil milleti yönetenler bu tür suçlamalara muhatap olmamalıdır, bunu hak etmiyor milletimiz diye düşünüyoruz.
Yani buraya çıkıp “Sayın Erdoğan dünyanın 8’inci zengin siyasetçisi mi, 3’üncüsü mü, 5’inci mi?” bunun tartışılması bile üzüntü verici. Bu tartışmayı kim bitirecektir arkadaşlar? Bizzat Sayın Başbakan. Millet bunu kendisinden istiyor. İstediği çok şey mi? Neden bundan köşe bucak kaçıyor? “Haydi, varım.” derse spekülasyonlar bitecek, ak koyun kara koyun ortaya çıkacak. Senin asli görevin bu. Tarihe mal olmuş şahsiyetlerin bıyığı sakalıyla uğraşacağına, üzerindeki vekaletin tertemiz temsili için gayret göstermeni bekliyor bu millet. (CHP sıralarından alkışlar)
Sessizliği, ataleti, kendisinin mal varlığıyla ilgili lafı üreten, çoğaltan bir yaklaşım değil mi? Defalarca söyledik, Anayasa değişikliği üzerinde milletin mutabakatı lazımdır. Aramadınız ve dayattınız. “Bu metni ya kabul edersiniz ya da millete gideriz.” Sanki milletten korkan var. Hodri meydan! Yarın seçim olsun, Milliyetçi Hareket Partisi yarın hazırdır. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Ama hakikaten kaçındığımız bir şey var: Dokuz düşünüyor, bir konuşuyoruz aziz milletimizin kutuplaşmaması ve bir kaosa sürüklenmemesi için. Açtığınız açılımlarla milletimizi sürüklediğiniz ayrışma ortamı ve hassasiyetler ortada iken ve bu çatışmalar milletimizi bu kadar yorarken neden yeni tartışmalara ve kutuplaşmalara meydan veriyorsunuz? Allah şahittir, bunu düşünüyor ve öyle hareket ediyoruz.
Tüm gruplar 12 Eylül Anayasası’nı değiştirmek istiyor. Defalarca dile getirdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Korkmaz, süreniz doldu, ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın bir dakika içinde efendim.
Buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Teşekkür ederim.
Bu uyumu, iş birliğini kim sağlayacak? İktidar Partisi, AKP. Böyle mi yaptı? Hayır. Hiçbir siyasi partinin görüşünü almadan, hiçbir görüşe itibar etmeden.
Anayasa değişikliğinin son maddelerini görüşüyoruz kıymetli arkadaşlar. Arkada, her kesim için söylenmiş bir o kadar söz, bir o kadar yaralayıcı, hırpalayıcı ve kutuplaştırıcı bir tortu var. işte Milliyetçi Hareket Partisinin ısrarla kastettiği buydu.
Bazılarının aklı gözündeymiş, yaşayarak öğreneceklermiş. Ancak insanlarımızın acil çözümler beklediği Meclisinin çok kıymetli zamanlarını da heba ettiniz. Daha da üzücü olanı, bundan sonra Mecliste yapılacak ortaklaşa güzel şeyler için bir müzakere ve konuşma zemini bırakmadınız. Yaptığınız, bir filin porselenci dükkânına girmesi gibi. Belki istediğinizi aldınız ama kırılmış, dökülmüş çok şey kaldı arkada. Meclisin mehabetine, saygınlığına, ortak çalışma yeteneğine kıydınız, yazık ettiniz. Bunu görememiş ise ferasetinizi, bunu murat etmiş ise niyetinizi yüce milletimize havale ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Korkmaz, ek süreniz de doldu efendim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Selamlayacağım efendim.
BAŞKAN – Lütfen Genel Kurulu selamlayın. Mikrofonunuzu sadece Genel Kurulu selamlamanız için açtım.
Buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Allah sizlere bu kadar büyük bir çoğunluğu nasip etti, ancak milletin anayasasını yapmayı ve herkesi kucaklamayı nasip etmedi. Bunda da bir hayır var diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bal, siz konuşacaksınız, değil mi efendim?
FARUK BAL (Konya) – Evet efendim.
BAŞKAN – Sayın Bal, önergeniz üzerinde beş dakika süreniz var.
Buyurun.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yolun sonuna yaklaşıyoruz. Yolun sonuna gelmeden bir kez daha Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu önerge üzerine düşüncelerimi sizlerle paylaşmak üzere huzurunuzdayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elbette ki hukuk sistemimizde Anayasa Mahkemesinin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun, Danıştayın, Yargıtayın, alt derece mahkemelerinin tamamının bir reorganizasyona ve tamamının bir reforma ihtiyacı var. Bu reform, elbette ki evrensel değerlerle örtüşmeli. Bu reform, elbette ki yıllarca mahkemeler peşinde koşan ve “Mahkemelerde seni süründürürüm.” şeklinde bir bedduaya bile konu olan Türk yargısına hizmet edecek bir reform olmalı. Bu reform, insanlarımızın yargı önüne gittiğinde orayı güvenli bir liman olarak görebileceği bir reform olmalı. Bu reform, adil ve makul bir yargılamayı gerçekleştirebilmeli. Ancak, sizin getirdiğiniz reform, reform değildir, sizin getirdiğiniz mevcudu deforme etme teşebbüsüdür.
Değerli milletvekilleri, şimdi sizlere bir rakamlar çorbası okuyacağım, lütfen dinleyin bunu. Bu rakamlar çorbası dünyanın hiçbir anayasasında yoktur. Bu rakam çorbasına dünyanın hiçbir ülkesinde anayasa düzeyinde temel bir hukuk belgesinde rastlanmaz. Bakınız çorbanın şekline: Anayasa Mahkemesine seçilecek üyeler Sayıştaydan, barodan, Danıştaydan, Yargıtaydan, adli ve idari yargıdan toplam otuz gün için sınırlıdır. Acele var burada, telaş var. Bu otuz günlük süre içerisinde Sayıştay ve Danıştaydan seçilecek üyelere adaylık için beş günlük süre tanınmış. Adaylık için Yargıtay ve Danıştaydan seçilecek üyelere müracaat için yedi gün, adli ve idari yargıdan seçilecek hâkimler için ise beş günlük süre tanınmış. Adayların başvurusu için Sayıştay ve barolara beşer gün, Danıştay ve Yargıtaya yedi gün, adli ve idari yargıdan aday olacaklara ise üç günlük süre tanınmış. Seçim için Sayıştay ve baroya beş gün, Yargıtaya yedi gün. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna adli ve idari yargıdan seçilecekler için ise kıyma gibi, günler dilim dilim edilmiş. Bu dilimler içerisinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun inceleme için, adaylıkları inceleme için iki gün, itirazları değerlendirmek için iki gün ve itirazlardan sonra da ikinci pazar günü olmak üzere rakamlarla dolu bir anayasa çorbası huzurunuzdadır.
Değerli arkadaşlarım, bütün bu rakamlar bir şeyi ifade ediyor. Bütün bu rakamlar, kılı kırk yararak ve kırk kapıya kırk kilit vurarak bir hedefe yönelmiş durumdadır. O hedef de Anayasa Mahkemesini ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu, eğer bu kanun anayasalaşırsa, otuzuncu gün, kapısındaki “Anayasa Mahkemesi” ibaresini kaldırıp “AKP’nin yandaş yargı kurumu” olarak ilan etmek üzere ya da HSYK’nın başındaki tabelayı kaldırıp “AKP’nin yandaş kurumu” olarak ilan etmek üzere.
Değerli arkadaşlarım, bunlar yapılırken bir telaş var, bir acele var, bir korku var. Bu korku, elbette ki ecele faydası olmayan bir korku olacaktır. Bu korku, sizi, yandaş kurum hâline getirseniz bile yargının önünde hesap vermekten kurtarmayacaktır.
Değerli arkadaşlarım, gidicisiniz. Giderayak yargıyı yandaş kuruma dönüştürmek istiyorsunuz. Yandaş hâle getirilecek yargıdan bekledikleriniz var. Birincisi, gizlemediğiniz dikta özleminiz. “Başkanlık sistemi” adı altında, parlamenter demokratik sistemin kuvvetler ayrılığı ilkesini, yargı bağımsızlığını ve yasama ve yürütmenin yargıyla denetlenmesi ilkesini ihlal ediyorsunuz. Giderayak hukukun üstünlüğünü ihlal ediyorsunuz, giderayak üstünlerin hukukunu yaratıyorsunuz. Zannedersiniz ki gittiğiniz zaman, yarattığınız hukuk sizi üstün kabul edecek ve üstün bir zümre olarak sizi yargılamadan geri bırakacak. Bu öyle olmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet Sayın Bal, size de ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
FARUK BAL (Devamla) – Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, Anayasa Mahkemesini, HSYK’yı eleştirirken bizim de katıldığımız noktalar vardı. 367 kararını biz de eleştirdik, baş örtüsü kararını biz de eleştirdik, Sayın Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’in yapmış olduğu atamaları biz de eleştirdik. Siz, nasıl, eleştirirken o gün haklı iseniz, bugün, o eleştirilerin aynısını yerine getirecek derecede haksızsınız. Siz, kanı kanla yıkamaktasınız. Siz, kanı kanla yıkarken demokrasinin özüne yeni kanayan yaralar açmaktasınız. Yolun sonuna geliyoruz ve Sayın Başbakanın bugün size hitap ettiği gibi, eğer siz bugün bu yasayı geçirirseniz Meclisten, tarih sizi silecektir, millet de sizi gönlünden ve gözünden silecektir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sen öyle zannet! Millet sizi affetmeyecek!
SUAT KILIÇ (Samsun) – Millet silmiyor!
FARUK BAL (Devamla) – Biz öyle anlıyoruz Sayın Başbakanın dediğini, biz öyle anlıyoruz.
Bir kez daha bu gazi Meclisten sizleri…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bal, ek süreniz de doldu efendim. Genel Kurulu selamlayın lütfen. Sadece selamlama için açtım.
Lütfen buyurun.
FARUK BAL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir kez daha bu gazi Meclisin birer üyesi olarak sizin vicdanınıza hitap ediyorum. Parlamenter, demokratik sistemin bugün eleştirdiğimiz düzeyine doksan yılda geldik. Eğer bu kanun, eğer bu Anayasa değişikliği gündeme gelir ve gerçekleşir ise tekrar eşitliği, özgürlüğü, hakkı, hukuku bulmak için bir doksan seneye daha ihtiyacınız olacaktır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Hepsi yanlış! Her şeyi çarpıtıyorsun!
FARUK BAL (Devamla) – Yüce kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26 ncı maddesinin Geçici 19 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat Tuncel (İstanbul) ve arkadaşları
Madde : 26
Geçici Madde 19- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Anayasa Mahkemesinin yeni üyeleri hemen seçilir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun ve üç üyeyi de baro başkanlarının gösterecekleri üçer aday içinden seçer.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapacağı üye seçimi için aday göstermek amacıyla;
a) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde, Sayıştay Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren beş gün içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren beş gün içinde Sayıştay Genel Kurulunca seçim yapılır. Her Sayıştay üyesinin ancak bir aday için oy kullanabileceği bu seçimde en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
b) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren beş gün içinde adaylar Türkiye Barolar Birliği Başkanlığına başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren beş gün içinde Türkiye Barolar Birliği Başkanlığının ilanında gösterilen yer ve zamanda baro başkanları ve üyeler tarafından seçim yapılır. Her bir baro başkanının ancak bir aday için oy kullanabileceği bu seçimde, en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
c) (a) ve (b) bentleri uyarınca yapılan seçimlerin sonucunda aday gösterilmiş sayılanların isimleri seçimin yapıldığı günü takip eden gün Sayıştay ve Türkiye Barolar Birliği başkanlıklarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirilir.
ç) (c) bendi uyarınca yapılan bildirimden itibaren on gün içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde seçim yapılır. Her boş üyelik için yapılacak seçimde, ilk oylamada üye tamsayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır, ikinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır, üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı, üyeyi Yargıtay ve Danıştay kontenjanlarından olan ilk üyeliklerin boşalmasından sonra Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden seçer.
Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday gösteren kurumların halen mevcut üyeleri ile kendi kontenjanlarından seçilmiş yedek üyeler, tamamlama seçiminde göz önünde bulundurulur. Anayasa Mahkemesinde halen belli görevlere seçilmiş olanların bu sıfatları, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte sona erer.
Bireysel başvuruya ilişkin gerekli düzenlemeler iki yıl içinde tamamlanır. Uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel başvurular kabul edilir.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Tuncel, siz mi konuşacaksınız efendim?
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun, önergeniz üzerinde. (BDP sıralarından alkışlar)
Beş dakika içerisinde, lütfen gerekçenizi açıklayınız.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 497 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 26’ncı maddesinin geçici 19’uncu maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün 6 Mayıs. Bugün Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ın idam edilişinin yıl dönümü. Buraya gelmeden önce mezarlıktaydık, bu 3 fidanın mezarını ziyarete gittik. Orada Denizlerin yol arkadaşları vardı, Denizlerle birlikte mücadele etmiş ve o süreci bire bir yaşamış insanlar vardı, bir de gencecik insanlar vardı Denizlerin yolundan giden.
Tabii ki bu ülkede sadece Denizler değildi idam edilen, ancak Denizlerin idamıyla birlikte Türkiye’nin geleceği de idam edildi. Otuz sekiz yıldır, ne yazık ki bu ülkede, demokratik ve bağımsız bir ülke talebini her fırsatta dile getiren devrimciler, her zaman yargı kıskacıyla karşı karşıya geldiler. Umuyoruz ki bu son olur. Gerçekten, Türkiye, artık, Denizlerin öncülüğünü yaptığı demokratik ve bağımsız bir ülke için, gerçekten eşitlikçi, özgürlükçü bir ülke için gereken adımları atar.
Sayın milletvekilleri, burada sayın hatipleri dinlediğimde doğrusu çok şaşırıyorum. Hem iktidar partisinden hem muhalefetten buraya çıkan hatiplerin hepsi “12 Eylül’de en çok kim mağdur oldu.” kavgasına giriyor. 12 Eylül’de bütün halkımız mağdur oldu sevgili arkadaşlar, sadece bir siyasi partiye mensup olanlar değil. Biz, geleceğimiz, 12 Eylül’le bir şekilde karartıldı. Şimdi bu kavgayı yapacağımıza, “Kim daha fazla mağdur oldu.” kavgasını yapacağımıza, bu 12 Eylül’ün ürünü olan 82 darbe Anayasası’nı değiştirmek için burada tartışsak ya. Bu Anayasa’yı tamamen değiştirip 21’inci yüzyıla uygun bir anayasayı yapmak için bu kadar istekli olup gelişsek, sanırım, ülkemiz için daha faydalı işler yapmış olacağız.
Şimdi bu maddeyle, Anayasa Mahkemesinin üyeliği belirleniyor ve bu yasayla bir şekilde Anayasa Mahkemesinin bağımsızlığı, sözde bağımsız olabileceği ifade ediliyor.
Sevgili arkadaşlar, bu ülkede yargı hep bağımsızdı. 72’de Denizleri idam eden yargı da bağımlıydı, on yedi yaşındaki Erdal Eren’in yaşını büyütüp idamına neden olan yargı da bağımsız değildi. Bu ülkede hâlâ yargı bağımsız değil, yargının bir ideolojisi var. Bu ideolojiyi de 12 Eylül Anayasası’ndan alıyor. Bu değişmediği sürece istediğiniz kadar değişiklik yapın, değişmeyecek.
Bakın, Kürtlerin bir Ape Musa’sı var. Siz onu “Musa Anter” diye tanırsınız. Bilirsiniz, Musa Anter, 93 yılında bir faili meçhul cinayete gitti. Bu faili meçhul cinayetin, tıpkı 17 bin kişinin failleri bulunmadığı gibi, Ape Musa’nın da faili bulunmadı. Bu da siyasi bir karardır. Bölgede yaşanan faili meçhulleri bulmamak da bir siyasettir.
Ape Musa’nın bir sözünü hatırlatmak isterim. Ape Musa şöyle diyor:
“Cellat uyandı yatağında bir gece,
Tanrım dedi, bu ne zor bilmece.
Öldükçe çoğalıyor insanlar,
Ben tükenmekteyim öldürdükçe.”
Belki Ape Musa savaşın, çatışmanın en yoğun yaşandığı bir dönemde bunu yazmıştı ancak bugün hâlâ geçerlidir. Bu sistem çürümüştür artık. 12 Eylül zihniyetiyle geliştirilen bu yasalar artık toplumun ihtiyaçlarına cevap vermiyor ama karşısında bir blok her geçen gün büyüyor. Karşısındaki blok, demokrasi ve özgürlük cephesidir, barış cephesidir. Her geçen gün büyüyor gerçekten. Her ne kadar bastırılmak istense de, susturulmak istense de, yargı kıskacına alınmak istense de bu demokrasi güçleri her geçen gün büyüyor, bunu herkesin görmesi gerekiyor. Bugün iktidarın da muhalefetin de yapması gereken, Türkiye'nin geleceğini düşünmektir. Kendi küçük siyasi iktidarını düşünmenin bir anlamı yoktur.
Şimdi, AKP İktidarı yaptığı bu değişiklikle neyi hedefliyor? Zaten siyasal olan yargının, iktidarın kimin eline geçmesi? Kendi ellerine geçmesi. Bu iktidar, bu erk ha AKP’nin elinde olmuş ha başka bir gücün elinde, Türkiye’yi değiştirecek mi? Değiştirmeyecek. Gerçek anlamda bağımsız, eşitlikçi, gerçek anlamda demokratik bir anayasa oluşmadığı sürece, istediğiniz kadar siz maddeler üzerinden değişiklik yapın, bunun hiçbir anlamı olmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tuncel, süreniz doldu. Ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın konuşmanızı.
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bunun hiçbir anlamı olmayacaktır, Barış ve Demokrasi Partisi olarak biz başından beri bunu ifade ettik. Siz bu Anayasa’ya yama yaparak Türkiye’yi aydınlık yarınlara taşımıyorsunuz, Türkiye’yi demokratikleştirmiyorsunuz; aksine, Türkiye’nin demokratik geleceğinin önüne engel oluyorsunuz.
Bugün sistemin kendisi bozulmuştur yani bugün motor bozuktur. Siz motora benzin koysanız ne olacak, koymasanız ne olacak? Asıl motorun değişmesi gerekiyor, sistemin kendisinin değişmesi gerekiyor, bu çarkın değişmesi gerekiyor. Bugün AKP İktidarının yaptığı şey, bozulan, paslanan bu çarka bir şekilde yağ sürüp bu çarkın biraz daha sürmesini devam ettirmektir. Ama biz bunun karşısında olacağız çünkü biz halkımızın gelecek yarınları için sorumluluk almış durumdayız.
Bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 26 ncı maddesi ile 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına eklenen Geçici Madde 19 un son fıkrasında geçen “iki yıl” ibaresinin “bir yıl” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dilek Yüksel
Tokat
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Yüksel, konuşacak mısınız, gerekçe mi?
DİLEK YÜKSEL (Tokat) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bireysel başvuru hakkının bir an önce hayata geçirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, teklifin 26’ncı maddesine bağlı geçici 19’uncu maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır. Bir kez daha milletvekili arkadaşlarımı uyarıyorum: Sizlere verilen pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı ise “çekimser” oyu ifade etmektedir.
Sayın milletvekilleri, bu oylamanın sonucunu açıkladıktan sonra birleşime ara vereceğimi milletvekili arkadaşlarımın bilgilerine sunuyorum.
Gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen oy kutularını kaldırınız.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 26’ncı maddesine bağlı geçici 19’uncu maddenin gizli oylama sonucu:
“Oy Sayısı : 408
Kabul : 337
Ret : 71
Çekimser : -
Boş : -
Geçersiz : -
Kâtip Üye Kâtip Üye
Harun Tüfekci Yaşar Tüzün
Konya Bilecik”
Sayın milletvekilleri, teklifin 26’ncı maddesine bağlı geçici 19’uncu maddesi kabul edilmiştir.
Birleşime saat 21.00’e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.11
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.00
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 103’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Teklifin 26’ncı maddesine bağlı geçici 20’nci maddesini okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 20- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde aşağıda belirtilen esas ve usuller dahilinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri seçilir:
a) Cumhurbaşkanı, hâkimlik mesleğine alınmasına engel bir hali olmayan; yüksek öğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında en az onbeş yıldan beri görev yapan öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ile meslekte fiilen onbeş yılını doldurmuş avukatlar arasından dört üye seçer. Cumhurbaşkanı, üst kademe yöneticileri arasından seçeceği Kurul üyesini, bakanlık, müsteşarlık, müsteşar yardımcılığı, valilik, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, kamu kurum ve kuruluşlarında genel müdürlük veya teftiş kurulu başkanlığı görevlerini yapanlar arasından seçer.
b) Yargıtay Genel Kurulu, Yargıtay üyeleri arasından üç asıl ve üç yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde Yargıtay Birinci Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün içinde adaylar Birinci Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren onbeş gün içinde Yargıtay Genel Kurulu seçim yapar. Her Yargıtay üyesinin sadece bir aday için oy kullanabileceği seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur.
c) Danıştay Genel Kurulu, Danıştay üyeleri arasından iki asıl ve iki yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde Danıştay Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren onbeş gün içinde Danıştay Genel Kurulu seçim yapar. Her Danıştay üyesinin sadece bir aday için oy kullanabileceği seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur.
ç) Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulu, kendi üyeleri arasından, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bir asıl ve bir yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde Türkiye Adalet Akademisi Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren onbeş gün içinde Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulu seçim yapar. Her üyenin sadece bir aday için oy kullanabileceği seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur.
d) Yedi asıl ve dört yedek üye birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş olan adlî yargı hâkim ve savcıları arasından, adlî yargı hâkim ve savcıları tarafından Yüksek Seçim Kurulunun yönetim ve denetiminde seçilir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde Yüksek Seçim Kurulu adaylık başvurularını ilân eder. İlân tarihinden itibaren üç gün içinde adaylar Yüksek Seçim Kuruluna başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren iki gün içinde Yüksek Seçim Kurulu adayların başvurularını inceler ve aday listesini belirleyerek ilân eder. Takip eden iki gün içinde bu listeye karşı itiraz edilebilir. İtiraz süresinin sona erdiği günden itibaren iki gün içinde itirazlar incelenir, sonuçlandırılır ve kesin aday listesi ilân edilir. Yüksek Seçim Kurulunun kesin aday listesini ilân ettiği tarihten sonraki ikinci Pazar günü her ilde, il seçim kurulunun yönetim ve denetimi altında yapılacak seçimlerde, o ilde ve ilçelerinde görev yapan hâkim ve savcılar oy kullanır. İl seçim kurulları o ilde oy kullanacak hâkim ve savcıların sayısına göre sandık kurulları oluşturur. Sandık kurullarının işlem, tedbir ve kararlarına karşı yapılan şikâyet ve itirazlar il seçim kurulunca karara bağlanır. Adaylar propaganda yapamazlar; sadece, Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde özgeçmişlerini bu iş için tahsis edilmiş bir internet sitesinde yayımlayabilirler. Bu seçimlerde her seçmen sadece bir aday için oy kullanabilir. Seçimlerde en çok oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur. Kullanılacak oy pusulalarıyla ilgili diğer hususlar Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenir. Yüksek Seçim Kurulu, oy pusulalarını kendisi bastırabileceği gibi gerektiğinde uygun göreceği il seçim kurulları vasıtasıyla bastırmaya da yetkilidir. Yapılacak seçimlerde, 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun bu bende aykırı olmayan hükümleri uygulanır.
e) Üç asıl ve iki yedek üye birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından, idarî yargı hâkim ve savcıları tarafından Yüksek Seçim Kurulunun yönetim ve denetiminde seçilir. Bölge idare mahkemelerinin bulunduğu illerde, il seçim kurulunun yönetim ve denetimi altında yapılacak bu seçimlerde, o bölge idare mahkemesinde ve yargı çevresi içerisinde kalan yerlerde görev yapan idarî yargı hâkim ve savcıları oy kullanır. Bu seçimler hakkında da (d) bendi hükümleri uygulanır.
Birinci fıkranın (a), (ç), (d) ve (e) bentleri uyarınca seçilen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun asıl üyeleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki otuzuncu günü takip eden iş günü görevlerine başlarlar.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Yargıtay ve Danıştaydan gelen asıl ve yedek üyelerinin görevleri, seçilmiş oldukları sürenin sonuna kadar devam eder. Bunlardan, Yargıtaydan gelen üyelerden görev süresini tamamlayanların yerine birinci fıkranın (b) bendi uyarınca seçilenler; Danıştaydan gelen üyelerden görev süresini tamamlayanların yerine birinci fıkranın (c) bendi uyarınca seçilenler, sırayla göreve başlarlar.
Birinci fıkranın (b) ve (c) bentleri uyarınca seçilen üyelerden, üçüncü fıkra uyarınca göreve başlayanların görev süresi, birinci fıkranın (a), (ç), (d) ve (e) bentleri uyarınca seçilen diğer Kurul üyelerinin görev süresinin bittiği tarihte sona erer.
İlgili kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna seçilen asıl üyeler, Yargıtay daire başkanı için ilgili mevzuatında öngörülen tüm malî ve sosyal haklar ile emeklilik hakkından aynen yararlanırlar. Ayrıca, Kurulun Başkanı dışındaki asıl üyelerine, (30000) gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık ek tazminat ödenir.
İlgili kanunlarda düzenleme yapılıncaya kadar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu;
a) Anayasa hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, yürürlükteki kanun hükümlerine göre Kurul şeklinde çalışır.
b) İkinci fıkra uyarınca asıl üyelerinin göreve başladığı tarihten itibaren bir hafta içinde Adalet Bakanının başkanlığında toplanır ve bir geçici Başkanvekili seçer.
c) En az onbeş üye ile toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar verir.
ç) Sekreterya hizmetleri Adalet Bakanlığı tarafından yürütülür.
Kurul müfettişleri ile adalet müfettişleri atanıncaya kadar, mevcut adalet müfettişleri, Kurul müfettişi ve adalet müfettişi sıfatıyla görev yaparlar.
Bu madde hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar uygulanır.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 26’ncı maddeye bağlı geçici madde 20 üzerinde elli bir önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi şimdi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 26 ncı maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına eklenen Geçici Madde 20'nin 6 ncı fıkrasının c) bendinde geçen "En az onbeş" ibaresinin "En az onyedi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet Yeni
Samsun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 26 ncı maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına eklenen Geçici Madde 20'nin 6 ncı fıkrasının c) bendinde geçen "En az onbeş" ibaresinin "En az onyedi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Bekir Bozdağ Fevzi Şanverdi
Yozgat Hatay
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26 ncı maddesinin Geçici 20 nci maddesinin "b" "c" "e" fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Özdal Üçer |
|
Bengi Yıldız |
Pervin Buldan |
|
Van |
|
Batman |
Iğdır |
|
İbrahim Binici |
|
|
Sırrı Sakık |
|
Şanlıurfa |
|
|
Muş |
b) Yargıtay Genel Kurulu, Yargıtay üyeleri arasından üç asıl ve iki yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde Yargıtay Birinci Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün içinde adaylar Birinci Başkanlığa başvurur Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren onbeş gün içinde Yargıtay Genel Kurulu seçim yapar. Her Yargıtay üyesinin sadece bir aday için oy kullanabileceği seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur.
c) Danıştay Genel Kurulu, Danıştay üyeleri arasından iki asıl ve bir yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde Danıştay Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren onbeş gün içinde Danıştay Genel Kurulu seçim yapar Her Danıştay üyesinin sadece bir aday için oy kullanabileceği seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur.
e) İki asıl ve bir yedek üye birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından, idarî yargı hâkim ve savcıları tarafından Yüksek Seçim Kurulunun yönetim ve denetiminde seçilir. Bölge idare mahkemelerinin bulunduğu illerde, il seçim kurulunun yönetim ve denetimi altında yapılacak bu seçimlerde, o bölge idare mahkemesinde ve yargı çevresi içerisinde kalan yerlerde görev yapan idarî yargı hâkim ve savcıları oy kullanır. Bu seçimler hakkında da (d) bendi hükümleri uygulanır.
Birinci fıkranın (a), (ç), (d) ve (e) bentleri uyarınca seçilen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun asıl üyeleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki otuzuncu günü takip eden iş günü görevlerine başlarlar.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım dört önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım. İstemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26. maddesine bağlı Geçici Madde 20'nin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Küçük Gökhan Durgun
Çanakkale Hatay
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26. maddesine bağlı Geçici Madde 20'nin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kamer Genç
Malatya Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 26. Maddesine bağlı Geçici Madde 20'nin teklif metninden çıkarılmasını arz ederim.
Faruk Bal Mehmet Şandır
Konya Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 26. Maddesine bağlı Geçici Madde 20'nin teklif metninden çıkarılmasını arz ederim.
Rıdvan Yalçın Reşat Doğru
Ordu Tokat
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Yalçın, siz mi konuşacaksınız efendim?
RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Evet efendim.
BAŞKAN – Önerge üstünde, Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan Yalçın.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır Sayın Yalçın.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan Anayasa’mızın bazı maddelerinin değiştirilmesine ilişkin kanun teklifinin geçici 20’nci maddesini düzenleyen 26’ncı maddesi üzerinde verdiğimiz önergeye ilişkin olarak söz almış bulunuyorum. Konuşmamın başında, yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, uzun ve yorucu bir maratonun son saatlerini yaşamaktayız. Burada güzel örnekler oluşturamadık, milletimizin umudunu yeşertecek örnekler oluşturamadık ne yazık ki. Birkaç gündür, cumhuriyetimizin kuruluşunun tarihî şahsiyetlerinden Sayın İnönü üzerinden yapılan polemiğin, iki gündür de Sayın Başbakanın mal varlığı üzerinden sürdürüldüğüne tanık olmaktayız. Biz prensip olarak bu kürsüdeki meselelerin kişiselleştirilmesini, hele bunun aile mahremiyetini de kapsayacak şekilde olmasını doğru bulmuyoruz. Sayın Başbakanın servetiyle de bizim bir alıp veremediğimiz yok.
Değerli arkadaşlarım, ilginç olan şu: Burada bir grup sözcüsü Sayın Başbakanın dünyanın en zengin başbakanlardan biri olduğunu ifade etti, bir diğer grup sözcüsü ise Sayın Başbakanın dünyanın en yoksul başbakanlarından biri olduğunu ifade etti. Bu bile çok farklı bir ironidir, iki grup arasındaki uçurumun ne kadar açılmış olduğunu göstermesi bakımından ilginç bir örnektir.
Değerli milletvekilleri, baştan beri savunduğumuz bir şey var: Ne yazık ki bu sistem yolsuzluk üretmeye devam etmektedir. Bunun için de ilk yapılması gereken şey bir siyasi etik yasası çıkarılmasına olan ihtiyaçtır. Daha önce de başka vesilelerle bu kürsülerde ifade ettim, iktidar olduktan sonra yaptığınız ilk yasa değişikliklerinden bir tanesi büyükşehir belediye şirketlerinin belediyelerin ihalesine girebilmesinin önünü açmak olmuş.
Değerli arkadaşlar, sistem şöyle işliyor: Bir belediye başkanı bir şirket kuruyor, o şirkete bir müdür tayin ediyor, atadığı müdür gelip o belediyeden trilyonlarca lira tutarındaki ihalesine giriyor, bunun adı da “serbest ticaret” oluyor, “serbest rekabet” oluyor. 35 milyar Türk lirası sarf eden TOKİ’nin bu parayı hangi şartlarda sarf ettiğini defalarca konuştuk.
Daha ileri bir örnek vereyim size değerli arkadaşlarım. Birçok arkadaşımız bunları seçim çevrelerinde de yaşamıştır. Bugün bırakın ihaleyi, kamu kaynaklarının ne şekilde sarf edildiğini, memurlara, kamu çalışanlarına aldıkları giyim yardımını, nereden alışveriş yapacaklarına kadar belirleme iddiası içerisinde olunan bir sistemle karşı karşıya kalıyoruz. Bunu da ayrıca bilginize sunmak istedim.
Değerli milletvekilleri, üzerinde konuştuğum madde, Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunun AKP tandansındaki kadrolarla nasıl doldurulacağının prensiplerini, usullerini düzenleyen bir maddedir.
Değerli milletvekilleri, bir konuda anlaşmak lazım. Burada ne yapmak istiyorsunuz, doğru nedir? Siz, yüksek yargının, özellikle kendi tasarruflarınıza karşı bir siyasi tutum aldığı iddiasındasınız.
Değerli arkadaşlarım, burada, yüksek yargıyı töhmet altında bırakan bu anlayışınızı doğru bulmadığımı ifade ediyorum. Burada yaptığınız şey sonuç itibarıyla şudur: Arkadaşlar, tasarruflarınızı, kararlarınızı hukuka uygun hâle getirmek yerine yüksek yargıyı tasarruflarınıza uygun hâle getiriyorsunuz. Bütün bu paketin ya da bu maddenin özeti budur. Maalesef, oluşturulacak bu sistem Türkiye’nin önündeki tıkanıklığı açmayacaktır. Geçen bir konuşmamda ifade ettim, yine ifade ediyorum. Eğer bu önermeniz doğruysa, eğer yüksek yargı ya da genel olarak yargı, bağımsızlığı yanında tarafsız da değilse, bir başka siyasi organizasyonla irtibatlı olduğu için siz yargıya bu muameleyi yapıyorsanız, değerli arkadaşlarım, burada yaptığınız şeyin tersinden bir farklılığı olmadığını göreceğiz. Yani şunu söylüyorsunuz özellikle: Sen (A) partisine bağlıyken şimdi ben seni (B) partisine bağlamak istiyorum diyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, Türkiye’nin ihtiyacı bu değil. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak her platformda savunduğumuz üzere, bir kez daha ifade ediyorum, bu meselenin çözümü, herhangi bir ideolojik kulvarın, ideolojik frekansın hâkimlerine değil, hakkın, hakikatin, adaletin hâkimlerine olan ihtiyaçtır, bu anlamda yapılabilecek bir çalışmanın da her zaman yanında olacağımızı birçok fırsatta da ifade ettik.
Değerli milletvekilleri, bu yaptığınız tasarrufla, yüksek yargıyı tamiri mümkün olmayan sıkıntılara atmak yanında önemli bir şeyi, önemli bir sakıncayı daha gerçekleştirmiş oluyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RIDVAN YALÇIN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Yalçın, konuşmanızı tamamlayın lütfen, ek süre veriyorum bir dakika.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Bu Mecliste, 1982 Anayasası üzerinde 80’e yakın madde değiştirildi ve 33 maddelik bir paket 57’nci Hükûmet döneminde değiştirildi; toplam 38 madde değiştirildi. Değerli arkadaşlar, bu maddelerin değiştirilmesinde uzlaşmaz olan bir tek Refah Partisi olmuştur. Örneğin, özel televizyonların açılmasına ilişkin değişiklik yapılacağı zaman, o zamanki Refah Partisi, bunun ahlak dışı yayınların yolunu açacağını ifade etmiştir.
Şuraya gelmek istiyorum değerli milletvekilleri: Siz bu tasarrufla bütün toplumsal kesimlerle, bütün siyasi aktörlerle uzlaşmayı reddederek, aslında, bu Mecliste geçmişte oluşmuş Anayasa değişiklikleri hususundaki mutabakatı da bozmuş oluyorsunuz, kötü bir örnek, kötü bir yol açmış oluyorsunuz. Bu Mecliste yaşanan gerilimler, kavgalar, hiçbirimizin tasvip edemeyeceği örnekler, bu paketin bundan sonraki süreçte de milletimizin ne ölçüde ayrıştığının, ne ölçüde keskinleştiğinin, birbirine ne ölçüde husumetler besleyebileceğinin birer kötü örneği olmuştur değerli milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yalçın, ek süreniz de doldu efendim.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) –Selamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN – Sadece selamlama için açıyorum, lütfen…
RIDVAN YALÇIN (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, evet, demokrasilerde oy almak iktidar olmanın aracıdır ama tek kavgamız oy almak yerine, oy alamadıklarımızın da saygısını kazanmak olduğunda da belki birbirimizi daha iyi anlayacağız diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalçın.
Diğer önerge üstünde, Sayın Bal, siz mi konuşacaksınız efendim?
FARUK BAL (Konya) – Evet.
BAŞKAN – Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bal, sizin de süreniz beş dakikadır.
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yolun sonuna doğru geliyoruz. Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete! İnşallah hakkımızda hayırlıdır.
Yolun sonuna gelirken yolun başından bahsetmek istiyorum sizlere: Yolun başında, bu teklif gündeme geldiğinde uzlaşma yoktu, millet yoktu, milletin iradesi yoktu, milletin beklentisi yoktu; vatandaşa iş yoktu, aş yoktu. Yolun başında halis niyet yoktu, imza rezaleti vardı. Yolun başında uzlaşma yoktu, AKP’nin dayatması vardı. Yolun başında AKP’nin başkanlık sistemi hevesi vardı, tek adam hevesi vardı, dikta özlemi vardı. Yolun başında PKK terör açılımı vardı. Yolun başında AKP’nin korkusu vardı. Yolun başında AKP’nin devleti partileştirirken çiğnediği hukukun hesabını verme korkusu vardı. Yolun başında AKP’nin milleti fakirleştirirken, yandaş zengini yaratırken, sermaye transferi yaparken, “özelleştirme” adı altında yerli ve yabancı dostlarına tüyü bitmedik yetim hakkını peşkeş çekerken hesap verme korkusu vardı. Yolun başında AKP’nin yarattığı yandaş basının kâğıttan kule gibi çökme korkusu vardı.
AKP, bu korkuyla, kendi yandaşları için yarattığı düzene koruyucu bir hukuk arıyordu ve o düzende Sayın Başbakan astığını asacaktı, kestiğini kesecekti, hukuk da buna fetva verecekti. İşte, yolun başında AKP’nin halis olmayan niyeti buydu.
AKP’nin bu düzeni hukuka uyduramadığı durumda, kendi hukukuna uygun bir düzen yaratma hevesi vardı. AKP’nin hukukunda yargı bağımsızlığı yoktu, yargının tarafsızlığı yoktu, hukukun üstünlüğü yoktu ama üstünlerin hukuku vardı.
AKP’nin bu hukuk düzeni içerisinde bir an önce varmak istediği bir hedef vardı, o hedefe ulaşabilmek için acelesi vardı, telaşı vardı ve korkusu vardı. İşte, bu korkunun ürünüdür ki, dünyanın hiçbir anayasasında olmayan, bir ayı dilimlere bölmek suretiyle ikişer, üçer günlük aralıklarla Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna seçilecek adli ve idari yargı hâkimleri için bir senaryo yazılmıştı. O senaryonun içerisinde seçim serbestti, ancak seçme hürriyeti olan insanlara tercihte bulunma hakkı yoktu. O senaryonun içerisinde aday olmak serbestti, ancak o adayların seçilme hürriyeti yoktu. O senaryonun içerisinde aday olanların kendini tanıtma hakkı yoktu, hürriyeti yoktu ve propaganda yapma imkânı yoktu. İşte böyle bir demokrasi anlayışı içerisinde AKP, kendi demokrasi anlayışına uygun kendi yargısını yaratma senaryosunun oyununu bugün biz burada oynamaktayız.
Değerli arkadaşlarım, yaratılacak yandaş basın, AKP’nin korkularına çare olmayacaktır. Yaratılacak yandaş yargı kurumu, AKP’nin korkusunun dermanı olmayacaktır. Yargının elbette reforma ihtiyacı var. Yargının elbette kendisine çekidüzen verme ihtiyacı var, elbette yargıya çekidüzen verme zaruretimiz var. Ancak bu zaruret böyle dayatmayla, bu zaruret böyle diktayla değil; bu, uzlaşmayla, toplumun tüm kesimlerini içine alarak, herkese sorumluluk, yetki ve teklif verebilme imkânını sunarak ve yargının tümünden görüşlerini almak suretiyle uzlaşma ortamında yargıya çekidüzen verilmesi gerekmekteydi.
Yapılacak olan bu düzenlemede “Gene tehir etme üç ay öteye.” diye yargıdan şikâyet edecek olan vatandaşın derdine derman yok. Davasının dedesinden kaldığını, bu nedenle bıktığını, bezdiğini ifade eden, şikâyet eden vatandaşın derdine derman yok. Hakkı arayışı, hukuku arayışı, adaleti arayışı, dedesinden kalan davasının takip edilmesi için oğlunun da bir oğlunun olduğunu, torununun olduğunu müjdeleyen vatandaşın derdine derman yok. Yargıtayda bekleyen 1 milyon 700 bin davanın taraflarına derman yok bu teklifte.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bal, lütfen tamamlayın, ek süre veriyorum.
FARUK BAL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Mesai yetmediği için akşamları dosyasını evine götüren hâkimin, savcının derdine derman yok, kâtibine derman yok, yazı işleri müdürüne, infaz koruma memuruna, seçim çalışanlarına derman yok. Bu teklifte yargının hiçbir yarasına merhem yok. Bu teklif, sadece, AKP’nin korkusuna merhem olmak üzere yaratılmış bir tekliftir ve AKP’nin korkusuna da merhem olmayacak bir tekliftir.
Değerli arkadaşlarım, yargının elbette kendine çekidüzen vermesi ve elbette yargıya bir çekidüzen verilmesi gerektiğini ifade etmiştim ancak birkaç defa tekrar ettiğim gibi yine tekrar ediyorum: Siz, kanı kanla yıkıyorsunuz. Siz, kanı kanla yıkarken demokrasimizin içinde tekrar bir kanayan yara açıyorsunuz. Kanayan bu yara, doksan yıl boyunca elde ettiğimiz demokratik tecrübelerimizin iyileştirilmesi yerine, belki…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bal, ek süreniz de doldu efendim. Genel Kurulu selamlayın lütfen.
FARUK BAL (Devamla) – Teşekkür ederim.
Doksan yıl demokratikleşme süreci içerisinde elde ettiğimiz tecrübeleri iyileştirmek, güzelleştirmek, vatandaşa adaleti, hukuku sunmak, vatandaşın günü geldiğinde güvenli bir liman olarak sığınabileceği bir yargı sistemi yaratmak yerine, kanı kanla yıkamanız suretiyle, demokrasi üzerinde kırk yıl kanayacak bir yara açıyorsunuz. Umarım bu, sizin vicdanınızda küçücük bir şüphe uyandırır ve bu akşam vereceğiniz oylarla, önümüzdeki yıllarda, Türkiye’nin demokrasi mücadelesinde doksan yıl geriye, tekrar başladığımız yere dönmeyiz diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birlikte işleme aldığım dört önergeden üçüncüsü üstünde Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.
Sayın Genç, buyurun.
Sizin de süreniz beş dakikadır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçici 20’nci maddenin tasarı metninden çıkarılmasıyla ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bizim, milletvekili olarak yol haritamız nedir? Biz burada milletvekili olarak göreve başladığımız zaman namusumuz ve şerefimiz üzerine, burada yapacağımız işler üzerine yemin ettik. Bir kişinin en kutsal varlığı namusu ve şerefidir, ülkesidir, vatanıdır ve dürüst görevidir. Eğer bu kavramlar birtakım insanların kafasında, gerektirdiği sorumluluk duygusunu vicdanında teşekkül ettirmişse, ona göre hareket etmek, burada uzlaşı sağlamak, burada ülkemizin birliği ve bütünlüğü, ülkemizin geleceği için var olması gereken refahı, birlikteliği sağlamak çok rahat olur ama birilerinin, kendi vicdanlarına, beyinlerine eğer ipotek konulmuşsa, ille “Ben şu kişinin dediği şekilde hareket edeyim de… Etmezsem işte benim milletvekilliğim bir süre sonra biter.” anlayışı ve davranışı içinde olursa o toplumda maalesef her şey bitmiştir, insan haysiyeti de yok olmuştur, onuru da yok olmuştur, yani orada memleket sevgisi de yok olmuştur.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, bu Bay Kuzu’ya ben söylüyorum, kızıyor. Bak, Sayın Kuzu, aç 23’üncü maddenin son fıkrasını. Şimdi, diyor ki, bakın: “Süresi biten üyeler yeniden seçilir.” Aç orayı, onun bir paragraf olması lazım. Yani sen daha Türkçede imlayı bilmiyorsun! Çünkü o, paragraf olmazsa… Diyor ki: “Danıştay, Yargıtay ve o şeyler yeniden seçilebilir.” Onun seçilebilmesi için… Aksi takdirde, o, son cümlenin devamı olur. Bak, bunları bilmen lazım.
İkincisi, sevgili milletvekilleri, şimdi burada bir şey getirmişiz. Burada deniliyor ki: “Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihte Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Yargıtay ve Danıştaydan gelen asil ve yedek üyeleri normal sürelerini doldururlar.” Peki, bu maddenin… Diyorsunuz ki: “Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde Yargıtay ve Danıştay yeniden seçim yapar.” Bakın, arkadaşlar, bunu anlamak için zırcahil olmaya da gerek yok, biraz cahil olmak da yeterli. (Gülüşmeler)
BAŞKAN – Lütfen…
KAMER GENÇ (Devamla) – Şu anda Yargıtaydan ve Danıştaydan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna gelmiş arkadaşlar var, bunların iki sene sonra süresi doluyorsa ve bunların tekrar, yeniden seçilme hakkı var ise peki, niye yeniden bunlara otuz gün içinde seçim yaptırıyorsunuz? Bir açıklasın bu bizim Bay Kuzu. Yani keşke oğlak olsaydı, belki daha iyi akıl… Yani keçinin oğlağı daha zekidir ama bakın… (Gülüşmeler) Arkadaşlar, benzetme yaparken hakikaten bazı şeylere de iyi teşhis koymak lazım. Yani gidelim, aklı başında olan bir insana söyleyeyim. Bir kanun getirmişsiniz, diyorsunuz ki “Bir görevde olanlar yeniden seçilebilir.” Peki, bunun yeniden seçilmek için daha süresi de dolmamış, diyorsunuz ki “Bu Kanun yürürlüğe girdikten sonra, yeniden yerine seçim yapılır.” Peki, sen seçim yaptığın zaman, bunların tekrar seçilme hakkı olduğuna göre Bay Kuzu, onların seçim hakkını elinden alıyorsun. Böyle bir şey olur mu arkadaşlar?
Değerli arkadaşlarım, bakın, şimdi, Tayyip Bey çıkmış, diyor ki “Ben malımı, mülkümü devrettim.” Ben kendisine bir tavsiyede bulunuyorum. Bizim Kemal Kılıçdaroğlu “Ekrem Tosun’u tanıyor musun?” dedi; “Yok, tanımam.” dedi. Sonra Ekrem Tosun’un kim olduğu çıktı. Oğlunun, gelininin… Bu Kamer var ya, Kamer -benim de ismim, var ya orada, birisi söyledi- o pırlanta dükkânını devrettiği kişi de oğlunun ve kızının temsilcisiymiş. Biliyorsunuz, oğlu, kızı orada pırlanta dükkânına ortak olunca bir kanun getirdiler “Pırlanta satışı KDV’den, ÖTV’den istisna.” dediler. Peki, böyle bir şey olur mu? Sen bir asgari ücretlinin yediği ekmekten KDV alıyorsun, ondan sonra, pırlanta gibi çok lüks bir maddeden yüzde 18 KDV almıyorsun! Bu hangi zihniyette var? Peki, ben size soruyorum. Yani siz vicdanınıza… Yani siz, iktidar partisini desteklemeseydiniz, böyle bir şey gelseydi bunu boğardınız ya, vallahi boğardınız ya! Böyle olur mu ya! Bu memlekette insanlar aç ölürken onların ekmeğinden KDV alıyorsun, kullandığı temel gıda maddelerinden KDV alıyorsun, öte taraftan, en zenginlerin kullandığı pırlantadan vergi almıyorsunuz, bu hangi zihniyet… Şimdi, bu Canikli denen arkadaş keşke burada olsaydı, Bu Tayyip Bey’in…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Genç, süreniz doldu, bir dakika ek süre veriyorum size de; buyurun, tamamlayın lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, arkadaşlar, bakın, hiç birbirimizi kandırmaya gerek yok. Gelin, bakın, şerefimizle, namusumuzla bir komisyon kuralım, diyelim ki: “Bütün herkesi bir inceleyelim.” Bana gelen, intikal eden olaylara göre Tayyip Bey o hisseleri devretmemiş, İstanbul Belediyesinde Meclis üyesi olan, orada oturan bir arkadaşa devretmiş ama gayriresmî devretmiş. Ben de inanmadım buna ama bir gidelim, inceleyelim arkadaşlar, bu Tayyip Bey, bu serveti nereden edindi.
Arkadaşlar, Başbakan olan, bütün ihaleler onun emriyle yapılıyor, ithalat… Bakın, et ithal ettiler. Şimdi, diyorlar ki: “Bu et ithalatına müsaade verilen hayvanlar gelmiş, Akdeniz’de gemide bekliyor.” Kim buna haber verdi de… Daha kararı yeni aldınız. Bu hayvanlar nereden geldi, gökten mi geldi de Akdeniz’in içinde durdu? Şimdi, hemen üç gün içinde getireceksiniz… Arkadaşlar, siz dahi, çocuklar dahi buna inanmaz. Gerçekten bu kadar vahim hata yapılmaz. Hırsızlık yapılır ama bunun da bir dürüstlüğü var. Hırsızlığı da dürüst yapın arkadaşlar! Vallahi öyle yapın!
Peki, saygılar sunuyorum efendim. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Hatay Milletvekili Sayın Gökhan Durgun önergesi üstünde konuşacak.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz sizin de beş dakika Sayın Durgun.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 26’ncı maddesine bağlı geçici 20’nci maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu geçici 20’nci madde, kanunun yürürlüğe girmesinden sonra Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun otuz gün içinde yeniden oluşturulmasını öneriyor. Bu maddeye baktığımızda, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna seçilecek üyelerin seçimini düzenleyen bir takvimi bir ay içerisinde hayata geçirmeyi ortaya koyuyor.
Bu acele, bu telaş… Böylesine önemli bir Kurul nasıl çalışacak, nasıl oluşacak, ne kadar demokratik olacak, daha da önemlisi, ne kadar bağımsız olacak? Bu Kurulun bileşenlerinden gelen isimler içerisinden Kurula üye atama yetkisi de Cumhurbaşkanında. Kimdir Cumhurbaşkanı? Şu andaki iktidar partisinin çekirdek kadrosundan birisi. Bu teklif nerede yapıldı? AKP’nin çekirdek mutfağında yapıldı.
Değerli arkadaşlarım, böyle ortaya konan bir teklifle bu Kurul ne kadar bağımsız çalışabilecek? Bu Anayasa değişikliği, AKP’nin Türkiye Büyük Millet Meclisindeki sayısal çoğunluğuna dayanarak Anayasa’yı zorla ve cebren değiştirme girişimidir.
Ağzınızdan düşürmüyorsunuz: “Mevcut Anayasa darbe Anayasası’dır.” diyorsunuz. Şimdi siz ne yapıyorsunuz? Sizin şu anda yaptığınız da bir darbe anayasası. Kendi parti mutfağınızda hazırladığınız bu değişiklik teklifini, yine kendi milletvekillerinizin oylarıyla birlikte Genel Kuruldan geçirmeye çalışıyorsunuz. Milletvekilleri markaja alınmış; gece yarıları uykudan uyanıp, gelip oy kullanmış; kim oy kullandı, ne oy kullandı diye çetele tutulmuş; milletvekilleri birbirini fişlemeye kalkmış. Kulislerde “Sen benim hakkımda neden bu fişlemeyi yaptın?” diye birbirinin üzerine yürüyen milletvekilleri var. Şimdi, böyle bir ortamda milletvekillerinin özgür iradesini kullandığını söylemek mümkün mü?
Bu yaptığınız işlem, 12 Eylül darbe Anayasası’ndan hiç farkı olmayan bir Anayasa değişikliğidir. Bunun adı da “AKP’nin Sivil Darbe Anayasası”dır değerli arkadaşlarım. Siz şu anda zorla Anayasa değiştiriyorsunuz ve yanlış yapıyorsunuz. Şimdi bütün bunlara baktığımız zaman, bize bir iyi niyetten, bir demokrasiden bahsetmeniz mümkün değildir, ikna etmeniz de mümkün değildir.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Millete gidiyor, millete.
GÖKHAN DURGUN (Devamla) – “Anayasa’yı zorla değiştirme” ifadesini kullanırken bugünün tarihinin önemini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bugün 6 Mayıs 2010. 6 Mayıs 1972’de yani bundan otuz sekiz yıl önce Anayasa’yı zorla değiştirmek suçunu işledikleri gerekçesiyle 3 şerefli insan idam edildi ama onlar Anayasa’yı değiştirme gibi bir eylemin içinde değildi. Onlar Anayasa’yı değiştirdikleri için değil, tam bağımsız Türkiye istedikleri için idam edildiler. Onlar sizin gibi 60 bin Amerikan askerini Türkiye topraklarına davet etmediler; onlar tam tersine, ABD üslerinin Türkiye’den kaldırılmasını istediler. Onlar Irak’ta 1 milyon Müslüman’ı katleden ABD askerleri için ABD’ye mektup yazıp “Askerlerin sağ salim memleketlerine ulaşması için dua ediyorum.” demediler. (CHP sıralarından alkışlar) Onlar ABD Başkanının elini sıkmak için Dolmabahçe Sarayı’nın kıyısında, bakanların avuçlarını CIA ajanlarının kontrol ettiği o Dolmabahçe kıyısında, o dönemde oraya gelen Amerika’nın 6’ncı Filosu’nun askerlerini denize döktüler, onların diktiği Amerikan Bayrağı’nın yerine de Türk Bayrağı’nı çektiler. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen, sayın milletvekilleri, sakin olalım.
GÖKHAN DURGUN (Devamla) – Onlar Türkiye’yi, siyasal ve ekonomik bağımsızlığını, hırsızlığın, yoksuzluğun, yolsuzluğun, yoksulluğun, savurganlığın bitmesini istediler. Siz Büyük Orta Doğu Projesi’nin Eş Başkanlığını yapmakla övünürken onlar o günlerde, bugünden daha da küstah bir vaziyette Amerikan emperyalizminin Orta Doğu’daki, Kuzey Afrika’daki ülkelerin yer altı ve yer üstü kaynaklarına göz dikmelerine engel olmak istediler.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Kemikleri sızlıyor, kemikleri!
GÖKHAN DURGUN (Devamla) – Denizler bugün yaşasaydı, tam bağımsız Türkiye mücadelesinin daha da kararlı sürdürülmesini isterlerdi, işçi ve emekçilerin yanında yer alırlardı, sizin deyiminizle ayakların baş olma mücadelesini desteklerlerdi, 4/C kölelik uygulamasına da karşı çıkarlardı. Onlar Petrol Yasası ile yer altı zenginliklerimizi yabancılara satmadılar. Onlar TÜPRAŞ’ı, Demir Çelik’i, Telekom’u, Tekeli, bankaları yabancılara teslim etmediler. Onlar demokrasi ve adalet istediler, Türk-Kürt kardeşliğinin yaşamasını istediler, bölücülük yapmadılar.
Değerli arkadaşlarım, hepimiz burada tarihî bir görev yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Durgun, süreniz doldu efendim. Bir dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
GÖKHAN DURGUN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
“Demokrasi bizim için araçtır, istediğimiz yerde biner, istediğimiz yerde ineriz.” diyerek düşündüğünüz o demokrasi ancak insanlık onurunu, insan hakları ve özgürlüğünü kendi kişisel menfaatlerinden, konumlarından üstün tutanların bilinciyle ve özverisiyle kurulabilir ve yaşatılabilir.
Değerli arkadaşlarım, sık sık burada Başbakanın mal varlığı tartışması gündeme geliyor, tartışmalar yaşanıyor ama Deniz Gezmişlerin mal varlıkları hiç tartışılmadı çünkü mezarlarının başında üzerinde adlarının bulunduğu mezar taşlarından başka servetleri ve mal varlıkları yoktu.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26 ncı maddesinin Geçici 20 nci maddesinin "b" "c" "e" fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
b) Yargıtay Genel Kurulu, Yargıtay üyeleri arasından üç asıl ve iki yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde Yargıtay Birinci Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün içinde adaylar Birinci Başkanlığa başvurur Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren onbeş gün içinde Yargıtay Genel Kurulu seçim yapar. Her Yargıtay üyesinin sadece bir aday için oy kullanabileceği seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur.
c) Danıştay Genel Kurulu, Danıştay üyeleri arasından iki asıl ve bir yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi gün içinde Danıştay Başkanı adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren onbeş gün içinde Danıştay Genel Kurulu seçim yapar Her Danıştay üyesinin sadece bir aday için oy kullanabileceği seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olur.
e) İki asıl ve bir yedek üye birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından, idarî yargı hâkim ve savcıları tarafından Yüksek Seçim Kurulunun yönetim ve denetiminde seçilir. Bölge idare mahkemelerinin bulunduğu illerde, il seçim kurulunun yönetim ve denetimi altında yapılacak bu seçimlerde, o bölge idare mahkemesinde ve yargı çevresi içerisinde kalan yerlerde görev yapan idarî yargı hâkim ve savcıları oy kullanır. Bu seçimler hakkında da (d) bendi hükümleri uygulanır.
Birinci fıkranın (a), (ç), (d) ve (e) bentleri uyarınca seçilen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun asıl üyeleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki otuzuncu günü takip eden iş günü görevlerine başlarlar.
Özdal Üçer (Van) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim ?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Sakık, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, tabii, Denizlerin ölüm yıl dönümü. Biz, Denizleri hep rahmetle anar, yüreğimizde taşırız ama Denizler üzerinde bugün o kadar farklı şeyler söylendi ki milliyetçilikten tutun bilmem neye kadar. Oysaki Deniz öldüğünde “Yaşasın Türk ve Kürt halkının kardeşliği…” Cellatların karşısında bile o mazlum halkın mücadelesini korkmadan, ürkmeden sürdüren bir yiğitti, bir devrimciydi, bir önderdi ama bugün Deniz’in adını ananlar, ben eminim ki, Deniz’in ruhunu sızlattılar, kemiğini sızlattılar. Deniz, tek kimliğe kilitlenen biri değildi. Deniz, bütün halkların öncü kadrosuydu ve en zor günde Kürtler ve Türkler adına ürkmeden, korkmadan, cellatlarına karşı “Ben onurlu öleceğim ama siz onursuz bir şekilde hayatınızı sürdüreceksiniz.” diyordu. Şimdi, buradan bugün Deniz’in kemiklerini sızlatmak hepimizi acıtıyor.
Sevgili arkadaşlar, uzun bir maratondan geliyoruz. Bu maratonda epeyce şeyler tartışıldı, konuşuldu. Shakespeare’in dediği gibi “Dünya bir oyun sahnesi, bizler birer aktör.” Oysaki bu Meclisi bir oyun sahnesine çevirdik. Herkes kendi seçmenlerine Anayasa’nın dışında, tartışmaların dışında, herkes seçmenine nasıl mesaj iletebilir… Burayı bir tiyatro sahnesine çevirdik. Kim ne kadar sesini yükselttiyse sağ olsun Sayın Başkanımız o kadar tavizkâr davrandı. Kim ne kadar edepli davrandıysa o kadar azarlandı. Bunu da hak etmediğimizi söylüyorum.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, ben birkaç gün önce burada uzman çavuşlarla ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmıştım. Uzman çavuşlarla ilgili söylediğim şuydu: “En çok savaşın öncü kadrolarıdır, en çok mayına basanlardır, en çok ölenlerdir ama öyle bir adaletsiz uygulama içerisindedirler ki, bunlar orduevine giremezler.” demiştim. “Bunlar kırk beş yaşına geldiğinde -paralı asker gibi bunlar- emekli olamazlar, devletin olanaklarından faydalanamazlar.” demiştim.
Bunu söylerken Genelkurmay Başkanı Anıtkabir’de bir açıklama yapıyor, benim ordunun içerisine nifak soktuğumu söylüyor. Eğer mazlumların hakkını savunmak nifaksa ben nifakçıyım. Çünkü bu insanlar mağdur, bu insanlar eğer bu ülke için gidiyorlarsa, canını feda ediyorsa ülkenin orduevine de girebilmelidirler. Biz mazlumların hakkını savunuruz, bunun adı Kürt olur, Türk olur, başka halklardan olur. Biz bu mücadeleyi hep sürdürdük ve sürdüreceğiz ve burada diyor ki: “Bu adiliktir.” Biz kışla diliyle kendisine cevap vermek istemiyoruz. Ama şunu açıkça söyleyeyim: Bakın, bizi böyle itham edenler Ergenekon’un 1 no.lu sanık konumunda olan biriyle Anıtkabir’de çok rahat bir şekilde poz verebiliyor. Yine, Ergenekon davasının sanıklarından 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk’le ilgili “Ben buna kefil olabilirim.” diyor. Şimdi, bir hukuk devletinde bir Genelkurmay Başkanı -biri bir başka suçtan yargılanıyor- “Ben buna kefil olabilirim.” diyor. Islak imzayı atanlara diyor ki: “Efendim, bir kâğıt parçası.” Çukurca’da mayına basan ve ölen 7 tane asker… Hemen gerekçe hazır: “PKK mayınları döşedi.” Sonra bu mayınların Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olduğunu hep birlikte gördük.
Yine, Poyrazköy’de bulunan lav silahları için “Soba borusu.” dedi, sonra silahların gerçek olduğu ortaya çıktı. Buna benzer onlarca şeyi sayabiliriz.
Yine, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Erzincan davasındaki sanıklar yargılanırken, oradaki F-16’ların nasıl uçuş yaptığını da gördük. Şimdi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sakık, süreniz doldu, ek süre vereceğim.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Biz oradaydık. F-16’lar falan uçmadı, yalan söyleme, orada.
SIRRI SAKIK (Devamla) – Siz Genelkurmayın temsilcisi misiniz? (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Sakık, ek süre veriyorum da ancak burada bulunmayıp cevap verme imkânı olmayan kişilerle ilgili bu tür iddialarda bulunmak…
SIRRI SAKIK (Devamla) – Biz de Anıtkabir’de yoktuk. Bize oradan…
BAŞKAN – …pek uygun düşmüyor. Burada cevap verme imkânı yok ki.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Millî Savunma Bakanının memuru onlar.
SIRRI SAKIK (Devamla) – Şimdi, sizi bu mesajlar kurtarmaz. Gerçekten, eğer bir yerlere mesaj veriyorsanız bu mesajlar sizi kurtarmaz. O mahkemelerin üzerinden…
BAŞKAN – Hiçbir yerlere mesaj vermiyorum, sadece olması gerekeni söylüyorum.
SIRRI SAKIK (Devamla) – …F-16’ları uçuranlara karşı siz bir birlik oluşturamazsınız. Bu felaketler hepinizi boğar. Kumdan kaleler kimseye felaket oluşturmaz. Eğer bir mahkemenin üzerinden F-16’lar uçuyorsa ve bir devletin memuru dönüp Parlamentoya, parlamenterlere hakaret edebiliyorsa, asıl göreviniz çıkıp ona cevap vermektir, bana değil, ona cevap vermektir.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Doğru olan budur!
SIRRI SAKIK (Devamla) – Sizin bir milletvekiliniz burada bir haksızlığı dile getiriyorsa…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Üyeye sahip çıkacaksınız, üyeye…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla) – …siz çıkıp milletvekilinize sahip çıkmanız gerekirken ne yazık ki Genelkurmaya sahip çıkıyorsunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Buraya gelmediler, seçildiğimizden beri gelmediler buraya. Gelmediler, bu Parlamentoyu tanımadılar.
BAŞKAN – Sayın Sakık, süreniz doldu.
SIRRI SAKIK (Devamla) – Sayın Başkan, ben sizinle tartışmaktan…
BAŞKAN – Bir saniye… Sakin olun. Sayın Sakık, sakin olun lütfen, lütfen sakin olun.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Korktunuz mu?
BAŞKAN – Şimdi, Genel Kurulu selamlayabilmeniz için tekrar mikrofonunuzu açacağım, lütfen…
SIRRI SAKIK (Devamla) – Şimdi, bu kadar olup bitenlere kefil olanlara, size kim kefil olacak? Bu kadar hukuksuzluğa karşı,siz hukuksuzluğa karşı siper oluştururken size kim kefil olacak?(AK PARTİ sıralarından “Millet, millet” sesleri) Kefil olanlar, gördük, yani Şemdinli olaylarında da çıkıp kefil oldular, sonra ne oldular? Kefal oldular. Siz de kefil olursanız bir gün kefal olursunuz.
Ben burada hepimize aslında önemli görevler düştüğünü, Parlamentonun bugün burada Anayasa’yı değiştirerek… Eğer gerçekten siz yüreğinizdeki, beyninizdeki yasaları değiştirmezseniz, siz bu ceberut yapılara karşı bir barikat oluşturmazsanız, bu yasalar hiçbir şey ifade etmez. Bugün, evet, o uçakları oradan havalandıranları görevden alma yetkiniz var, bu Hükûmetin yetkisi var. Eğer bunu yapabilirseniz biz sizin arkanızda ve yanınızda oluruz ama siz bunları yapmazsanız, küçük şeylerle Türkiye kamuoyunu yönlendirirseniz bu konuda gerçekçi olmadığınızı kamuoyu da bilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, selamlama kaç dakika?
BAŞKAN – Sayın Sakık, selamlama için verdiğim süre de doldu ve aştı.
SIRRI SAKIK (Devamla) – Ben hepinize iyi geceler diliyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyettedir. Birlikte işleme alacağım, talepte bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497'ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 26 ncı maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına eklenen Geçici Madde 20'nin 6 ncı fıkrasının c) bendinde geçen "En az onbeş" ibaresinin "En az onyedi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Bekir Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşı
Diğer önerge sahibi:
Ahmet Yeni
Samsun
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Bozdağ?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üye sayısının arttırılması doğrultusunda bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Sayın Yeni, siz de gerekçe dediniz değil mi efendim?
AHMET YENİ (Samsun) – Evet.
BAŞKAN – Gerekçelerin ikisi de aynıydı.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, teklifin 26’ncı maddesine bağlı geçici 20’nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bilindiği gibi, size verilen pullardan beyaz olanı "kabul", kırmızı olanı "ret", yeşil olanı ise "çekimser" oyu ifade etmektedir.
Sayın milletvekilleri, birkaç saniyenizi istirham ediyorum, bir hususu bilgilerinize sunmak istiyorum: Geçici 20’nci maddenin oylama sonucu açıklandıktan hemen sonra geçici maddelerin bağlı olduğu çerçeve 26’ncı maddenin gizli oylaması yapılacaktır. Bunu milletvekili arkadaşlarımızın bilgilerine sunuyorum ve gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, salonumuzda bulunup da oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutularını kaldırın lütfen.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 26’ncı maddesine bağlı geçici 20’nci maddenin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 408
Kabul : 336
Ret : 72
Çekimser : -
Boş : -
Geçersiz : -
Kâtip Üye Kâtip Üye
Harun Tüfekci Yusuf Coşkun
Konya Bingöl”
Sayın milletvekilleri, teklifin çerçeve 26’ncı maddesine bağlı geçici madde 20 kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bildiğiniz üzere, 26’ncı maddeye bağlı geçici 18’inci madde reddedilmiş, geçici 19 ve 20’nci maddeler kabul edilmiş ve bu maddelerin numaraları teselsül ettirilmişti.
Şimdi, bu iki geçici maddenin bağlı olduğu çerçeve 26’ncı maddenin gizli oylaması yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, bildiğiniz üzere, size verilen pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı ise “çekimser” oyu ifade etmektedir.
Şimdi gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutularını kaldıralım.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin çerçeve 26’ncı maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 409
Kabul : 338
Ret : 71
Çekimser : -
Boş : -
Geçersiz : -
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Harun Tüfekci
Burdur Konya”
Teklifin çerçeve 26’ncı maddesi kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.07
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.18
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 103’üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Teklifin 27’nci maddesini okutuyorum:
MADDE 27- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde tümüyle oylanır.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 27’nci madde üzerinde elli üç önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 27 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Aşkın Asan
Ankara
“Madde 27- Bu Kanunun çerçeve 9 uncu maddesi yayımı tarihinden 6 ay sonra, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde tümüyle oylanır.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 27 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Bekir Bozdağ Fahrettin Poyraz
Yozgat Bilecik
“Madde 27- Bu Kanunun çerçeve 9 uncu maddesi yayımı tarihinden 6 ay sonra, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde tümüyle oylanır.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 27. Maddesi’nin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.
Madde 27- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde her maddesi ayrı oylanır.
Beytullah Asil Reşat Doğru
Eskişehir Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 27. Maddesi'nin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.
Madde 27- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğü girer ve halkoyuna sunulması halinde her maddesi ayrı oylanır.
Oktay Vural Hasan Çalış
İzmir Karaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 27. maddesinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Abdulaziz Yazar Atilla Kart
Hatay Konya
“Madde 27 – Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yasanın halk oyuna sunulması halinde, tüm maddeler ayrı ayrı oylanır.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 27. maddesinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Hakkı Suha Okay
Malatya Ankara
“Madde 27 – Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yasanın halk oyuna sunulması hâlinde, tüm maddeler ayrı ayrı oylanır.”
BAŞKAN – Evet, şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 27 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bengi Yıldız |
|
Pervin Buldan |
Sebahat Tuncel |
|
Batman |
|
Iğdır |
İstanbul |
|
|
|
İbrahim Binici |
|
|
|
|
Şanlıurfa |
|
Madde 27- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde farklı maddeler ayrı bölümler halinde tek oy pusulasında birlikte oylanır.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Sayın Yıldız, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır efendim.
BENGİ YILDIZ (Batman) – Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
12 Eylül hukukunu tartıştığımız bir süre içerisinde, dün akşam itibarıyla, sınırın diğer tarafına geçtikleri iddiasıyla Şırnak’ta insanlarımız taranmak suretiyle öldürüldü. İki yıl içerisinde 18 insan sınır ticareti yaptı diye açılan ateş sonucu yaşamlarını yitirdiler ve bugüne kadar bunlara ilişkin herhangi bir soruşturma, bir cezalandırma gerçekleşmemiştir ne yazık ki.
Ahmet Arif, General Muğlalı tarafından Zilan katliamında 33 -benzer- Kürt yurttaşı, insanı öldürüldüğünde “Ankara’da 33 tane tavuk öldürülse gazetelere manşet olur ama 33 Kürt öldü, Ankara’dan çıt çıkmıyor.” diyordu. Aradan geçen bütün yıllara rağmen, Ankara’dan hâlen ses çıkmıyor, ülkemizin bir bölgesinde yaşanan bu olaylara karşı.
Sayın Başkan, değerli üyeler; bizler Parlamentoda Anayasa paketini konuşurken Sayın Bülent Arınç -sanırım burada, burada olmasından da memnun oldum çünkü onunla ilgili konuşacağım- referandum hesabını yapmaktadır ve bu hesabına göre, MHP tabanının yüzde 15’le 20’si arasında, CHP tabanının yüzde 10’u, Barış ve Demokrasi Partisi tabanının da yüzde 50’sine yakını bu pakete yani AKP’nin bu paketine destek verecekmiş. Nereden biliyor Sayın Bülent Arınç? Anadolu’da malum bir deyim vardır, aç tavuk kendisini darı ambarında sanırmış veya görürmüş diye. Herhâlde… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Onu da söyleyeceğim birazdan, Halep ile arşın meselesini de.
Sayın Arınç’ın bu hesapları 2009 seçimlerinden önce de yapılmıştı. Diyarbakır’ı, Tunceli’yi, Batman’ı, Çankaya’yı, mümkünse İzmir’i de alıyordunuz. Yani kaleleri fethediyor ve düşürüyordunuz ancak evdeki hesabın çarşıya uymadığını 2009 seçimlerinde gördünüz.
Doğrusunu merak ediyorum, Sayın Arınç, mesela Batman’a, Diyarbakır’a, Şırnak’a, Iğdır’a, Van’a gidip ne diyeceksiniz? Ey Kürtler, 1.530 BDP yöneticisini tutukladık, bunların arasında yüzde 60, 70, 80 civarında oy verdiğiniz belediye başkanları da var, MYK ve parti meclisi üyeleri de var, bir yıldır cezaevindedirler, iddianameleri de hazırlanmadı ama siz, bu pakete, gelin, destek verin diyeceksiniz herhâlde.
Binlerce çocuğunuz taş attı diye yaşı oranında ceza aldı ama siz yine de bizim paketimize oy verin. DTP’yi kapatıp 35 Kürt siyasetçisini yasaklı kıldık, “güvercin” dediğimiz Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk’u da siyaset dışına ittik, milletvekilliklerini düşürdük. Biz iyi şeyler yapıyoruz, bizi izlemeye devam edin diyeceksiniz herhâlde.
BDP milletvekilleri hakkında, Parlamentoda sırf görüşlerini açıkladılar diye 400 fezlekeleri var, haklarında yüzlerce yıl ceza isteniyor ama bizim gibi düşünseydiler bu dava açılmayacaktı diyeceksiniz herhâlde meydanlarda.
İl, ilçe, belde yöneticileriniz, başkanlarınız, konuşmalarından dolayı binlercesi hakkında dava açıldı, ceza yediler ama siz, yine bize oy verin, biz özgürlükçüyüz diyeceksiniz.
Bu paketteki her maddeyi geçirdik ama sizinle ilgili olan 8’inci maddeyi geçiremedik, buradaki suç Barış ve Demokrasi Partisi milletvekillerine aittir diyeceksiniz...
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Aynen öyle diyeceğiz.
BENGİ YILDIZ (Devamla) – …Kürtler de bunu yutacak ve size oy verecek!
Sizin o meydanlara gelip gelmeyeceğinizden şüpheliyim doğrusunu isterseniz. O meydanlarda görüşürüz. Biz “Anayasa Mahkemesinde” demiyoruz, “O meydanlarda sizinle görüşeceğiz.” diyoruz.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Tehdit mi ediyorsun? Tehdit mi ediyorsun?
BENGİ YILDIZ (Devamla) – “Anayasa Mahkemesi ve HSYK üyeleri CHP’ye yakındırlar. Bundan sonra CHP yanlısı değil de…”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yıldız, konuşmanızı tamamlayın lütfen, ek süre veriyorum.
BENGİ YILDIZ (Devamla) – “…AKP yanlısı olanları oraya seçeceğiz. Artık Anayasa Mahkemesindeki ‘Kemalistler’ değil, AKP’liler partinizi kapatacak.” diyeceksiniz, Kürtler de buna çok sevinecek ve size oy verecekler! “BDP’yi kapatma raporunu hazırlayan Alpaslan Altan’ı Anayasa Mahkemesi üyeliğine atadık, bundan sonra rapor değil de oy kullanacak partinizin kapatılması için ama siz gene de bizim bu paketimize oy vereceksiniz.” diyeceksiniz Doğu ve Güneydoğu’daki Kürtlere, İstanbul’daki, İzmir’deki emekçilere ve Kürtlere! Yüzde 10 barajını Kürtlerin önünde bırakacaksınız, 2002 seçimlerinde Şırnak’ta, Batman’da, Diyarbakır’da yüzde 50 oy alan insanlar yerine, yüzde 5-10 oy alan partilileriniz Parlamentoya gelecek…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yıldız, ek süreniz de doldu efendim. Selamlayın lütfen Genel Kurulu.
BENGİ YILDIZ (Devamla) – “Biz yüzde 5-10 oyla yine Parlamentoya gideceğiz, ama iradenizin temsilcisi olan yüzde 50-60 Parlamentoya gitmesin.” diyeceksiniz ve Kürtler size oy verecek! Bu yanlış hesap birçok yerden döner ama şuna emin olmalısınız ki yanlış hesap meydanlardan dönecek, sandıktan dönecek.
Hepinizi bu duygu ve düşüncelerle, saygı ve sevgiyle selamlıyorum ve meydanlarda bekliyoruz sizleri. (BDP sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından “Tabii, görüşürüz.” sesleri)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alıyorum. Talepte bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 27. maddesinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Abdulaziz Yazar (Hatay) ve arkadaşı
Diğer önerge sahipleri:
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşı
Madde 27- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yasanın halk oyuna sunulması halinde, tüm maddeler ayrı ayrı oylanır.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Okay, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
30 Mart 2010 günü, hüküm ifade etmeyen bir teklif ile Anayasa değişiklik süreci başladı, daha sonra 5 Nisanda yeniden bir teklif verildi, 19 Nisanda Meclis Genel Kurulunda görüşmeler başladı, bugün 6 Mayıs. Yani, Parlamento, bir ayı aşan bir süredir Anayasa değişikliğine ilişkin çalışmalarını sürdürdü ve bugün, artık, bu değişiklikle ilgili Parlamento çalışmasına ilişkin sözün bittiği yere geldik.
Değerli arkadaşlarım, anayasalar kimi zaman dayatmalarla kimi zaman pazarlıklarla kimi zaman konjonktürel nedenlerle değişikliğe uğrar, ancak anayasaların kurucu felsefesi, kurucu iradesi, ya yeniden bir devlet yapılanırsa ya rejim değişirse veyahut da devletin yapısında köklü bir değişiklik olursa, o zaman o kurucu felsefesi değişikliğe uğrar. Nitekim, bu kürsüden Genel Kurula hitap eden AKP’li milletvekili arkadaşlarımızın birkaçının ifadesinde şu yansıma vardı: “Bu Parlamentoda biz kurucu iradeyi yeniden tanımlıyoruz ve de burada biz kurucu irade yetkisini kullanıyoruz.” Kurucu iradenin yeniden tanımlanması veyahut da kurucu irade yetkisinin yeniden kullanılması, o kurucu iradenin yansıdığı Anayasa’nın değiştirilmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükümleriyle bağlantılıdır. Bugün görüşülmekte olan ve görüşmeleri tamamlanan kimi düzenlemeler var ki, bu düzenlemeler hukukun üstünlüğüne, hukuk devletine, kuvvetler ayrılığı prensibine ve bunları koruyan Anayasa’nın başlangıç ve özellikle 2’nci maddesine çok ciddi bir şekilde aykırılık teşkil ediyor.
Değerli arkadaşlarım, bu aykırılıkları biz ve arkadaşlarımız açıklıkla ifade etti. Ancak bu görüşmeler sürecinde bir husus göz ardı edildi: Sizlerin de malumu, 23’üncü Dönem Parlamentosu 21/10/2007 tarihli Anayasa değişikliğiyle, Cumhurbaşkanı seçim koşulları ve statüsü değişti. Yani Anayasa’mızın 101’inci maddesinde değişiklik yapıldı ve böylece Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek ve Cumhurbaşkanı siyasi partiler tarafından veya siyasi partilere mensup veyahut da en az 20 milletvekili tarafından önerilecek ama burada bir şey daha getirildi, o da şu: Cumhurbaşkanı iki dönem seçilecek yani siyasi partiler Cumhurbaşkanı seçiminde siyasi faaliyette bulunacak. Oysa, Parlamento tarafından Cumhurbaşkanı seçildiğinde bağlantılı olduğu siyasi partiyle ilişkisini kesiyor ve Cumhurbaşkanı bir tarafsız kimliği ile devletin başına geçiyordu. Oysa bundan sonraki süreçte, Cumhurbaşkanı, siyasi partilerin adayı olarak seçim süreci yaşayacak ve seçilecek. Çok doğal ki hem Anayasa Mahkemesi yapısında hem Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yapısındaki değişimle, artık, bir siyasi kimlik olan ve bir dahaki dönem seçilmek isteyen veyahut da mevcut seçim şartlarında olan cumhurbaşkanları istese de istemese de siyasi tercihini öne çıkaracak ve böylece, yapılmak istenen değişiklik, açıkçası, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen Anayasa’nın 2’nci maddesine aykırılığı çok somut olarak ortaya koyacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Okay, ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen konuşmanızı.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – Teşekkür ederim.
Kaldı ki arkadaşlarım, üzerinde konuştuğumuz yürürlük maddesi ise hem 87 Anayasa değişikliğine aykırı olarak sunulmuştur çünkü 175’inci maddenin getiriliş biçimi, vatandaşa referandum sürecinde seçme hakkının, tercih hakkının tanınmasıdır, bu da çok doğal ki demokratik bir haktır ama bu hâliyle gelince, birbirleriyle ilişkisi olmayan kimi maddeler tek paket hâlinde referanduma götürülüyor, bu da bu düzenlemenin Anayasa’ya aykırılık içeren bir başka bölümüdür.
Sonuç itibarıyla, maalesef, böylesine, Parlamentoyu özellikle 19 Nisan tarihinden itibaren ve sürekli çalışan…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Okay, ek süreniz de doldu efendim. Lütfen Genel Kurulu selamlayarak konuşmanızı tamamlayın efendim.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – Sayın Başkan, selamlıyorum ve bitiriyorum.
Yaptığımız çalışmalarda hepimiz gözlerimizi kapattık ve Anayasa’ya aykırılığı çok somut olan bir Anayasa değişikliğine, Parlamentonun gündeminde ciddi bir zaman vererek işgal ettik.
Değerli arkadaşlarım, bu düzenleme, bir anlamda cumhuriyeti rotasından çıkartmak amaçlı, bir anlamda aydınlanma devriminden rövanş almak amaçlı, ama bir anlamda da cumhuriyetin değerlerini örselemek amaçlı gelmiştir. Dilerim, bu yanlıştan -iki tane daha oylama var- yüce Kurul vazgeçer diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Kart, siz mi konuşacaksınız efendim önerge üzerinde?
ATİLLA KART (Konya) – Ben konuşacağım.
BAŞKAN – Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart önergesi üzerinde konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Kart, buyurun.
Süreniz beş dakika efendim.
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yürürlük maddesiyle ilgili olarak tarafımızdan verilen önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, devleti yönetmek amacıyla değil, devleti ele geçirmek amacıyla yapılan çalışmaların en önemli aşamalarından birisini tartışıyoruz. Bu amaca ulaşmak için her türlü yöntemin kullanıldığını ibretle görüyoruz. Toplumda ayrışma ve kutuplaşma yaratmak pahasına getirilen bir düzenleme ile karşı karşıyayız. “Millî irade” kavramını dillerinden düşürmeyenlerin bu kavramı nasıl çarpıttıklarını, içini nasıl boşalttıklarını ibret ve kaygıyla izliyoruz. Ne diyor Sayın Başbakan? “Efendim, maddeleri vekiller tek tek tartıştı. Biz hap hâline getirdik. Milletin takdirine sunacağız.” diyor. Peki, bu işin sahibi millet değil mi? Bırakalım, vatandaş bu aşamada iradesini doğrudan ortaya koysun. İşte, millî iradenin somut olarak tezahür ettiği bir aşamadan söz ediyoruz, o maddelerin tek tek görüşülmesi gereğinden söz ediyoruz ya da konu olarak, anlam olarak birlikte gruplandırılması gereğinden söz ediyoruz. Asıl olan vatandaş, bu işin sahibi olan vatandaş, seçmen iradesini doğrudan ortaya koysun, bundan neden korkuyoruz? Ben, vatandaş olarak, yirmi dokuz maddelik bir teklifin dördüne evet diyeceğim, yirmi beşine hayır diyeceğim ya da yirmisine evet diyeceğim, dokuzuna hayır diyeceğim; yirmi sekizine evet diyeceğim, birisine hayır diyeceğim.
Peki, değerli milletvekilleri, bakın, demokrasinin esası serbest oy ilkesi değil midir? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Niye burada yapmadınız?
ATİLLA KART (Devamla) – Demokrasinin esası serbest oy ilkesi değil midir?
BAŞKAN – Lütfen müdahale etmeyin sayın milletvekilleri. Lütfen müdahale etmeyin.
ATİLLA KART (Devamla) – Tarih boyunca bunun mücadelesi, bunun kavgası verilmemiş midir? Seçmenin iradesini neden iğfal ediyoruz, neden baskı altına alıyoruz? Aslında, bu durum şunu gösteriyor: Millî irade söylemini dillerinden düşürmeyenlerin, bu kavramı nasıl istismar ettiklerini ve siyaseten dürüst olmadıklarını gösteriyor, halkın iradesinden de korktuklarını gösteriyor.
Bakın, Venedik İlkeleri’nden, Roma’dan, Roma tarihinden söz etmeyeceğim, Roma hukukundan söz etmeyeceğim. O ilkeleri doğrulayan, aslında Anayasa’nın 175’inci maddesinin yedinci fıkrası lafız olarak da bunu doğruluyor, bunu ifade ediyor. Ne diyor? “Genel Kurul aşamasında hangi maddelerin birlikte, hangi maddelerin ayrı ayrı oylanacağını Genel Kurul karara bağlar.” diyor. Yani madde, bu yönüyle de 175’inci maddenin yedinci fıkrasına açıkça aykırı. Bu şartlar altında yapılan bir Anayasa değişikliğinde milletvekillerinin iradelerine yönelik olarak her türlü istifham ve istismarların doğması kaçınılmazdır. Bu dönemler McCarthy dönemleridir. Kurumların yıprandığı, yıpratıldığı, anayasal çatışmaların yaratıldığı, kuşkuların ve karalamaların doğduğu ortamlardan söz ediyorum. McCarthy ikliminin egemen olduğu bir toplumsal ortamda yapılmak istenilen bir anayasa değişikliği emin olunuz ki çıktığı gün malul hâle gelen bir değişiklik anlamını taşıyacaktır. Bu değişiklik yapıldığı tarihten itibaren, uzun yıllar sürecek bir tartışma ve gerginlik ortamı başlamış demektir. Kişisel ve siyasi hesapların egemen olduğu bir teklifle karşı karşıyayız. Bu kaygılar sebebiyledir ki iktidar, gemileri yakmak, kutuplaşma ve ayrışma yaratmak pahasına, getirdiği bu teklifte ısrar etmektedir. Böyle bir Anayasa değişikliğinden Türkiye’ye hayır gelmez.
Değerli milletvekilleri, birbirleriyle hiç ilgisi olmayan bu kadar farklı konuyu içeren, serbest oy ve seçmenin özgür iradesini iğfal eden, McCarthy ikliminin egemen olduğu bir iklimde görüşülen, sınırlı olarak mevcut olan hukuk devleti yapılanmasını tümden ortadan kaldıracak nitelikte olan, ayrışma ve kutuplaşmayı tırmandıran, kaos ortamını ve fetret dönemini yaratması kaçınılmaz olan bu teklife karşı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kart, konuşmanızı tamamlar mısınız efendim. Size de ek süre veriyorum, buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) – …inanıyorum ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstün ve özgür iradesi, kararı ortaya çıkacaktır ve -en hafif deyimiyle ifade ediyorum- bu talihsiz girişimi engelleyecektir. Bu sistemin değiştirilmesi ve düzeltilmesi gereken elbette pek çok yönü var -bu yargı mekanizmasının içinden gelen, bunları bire bir yaşayan, uygulamayı, pratiği bilen birisi olarak söylüyorum- bu noktada hiçbir tereddüt yok ancak bunun yol ve yöntemi parti devleti yapılanmasının anayasal dayanaklarını oluşturmakla olmaz. İki üç yıl sonra pişman olacağımız süreçlere karşı şimdiden tedbirli olmak gerekiyor, bu süreçlere katkı sağlamaktan vazgeçmek gerekiyor.
Bu Parlamentonun üçte 2’sinin mutlaka değişeceğinden emin olunuz değerli milletvekilleri. Bu hepimiz için söz konusu, sadece iktidar için söylemiyorum, muhalefet için de söylüyorum, hepimiz için söz konusu. Kişisel kaygı ve beklentiler…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kart, ek süreniz de doldu efendim.
ATİLLA KART (Devamla) – Bağlıyorum efendim.
BAŞKAN – Lütfen Genel Kurulu selamlayın.
Buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) – Değerli milletvekilleri, kişisel kaygı ve beklentilerin üstüne çıkılarak karar verilmesi gereken bir süreci yaşıyoruz. Geldiğimiz bu aşamada Genel Kurulun tarihî bir sorumluluk anlayışıyla ve sağduyuyla hareket edeceğine inanıyorum.
Bu değerlendirme, bu umut ve beklentilerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Kart, teşekkür ederim.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alıyorum. Talepte bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 27. Maddesi’nin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.
Madde 27- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde her maddesi ayrı oylanır.
Beytullah Asil (Eskişehir) ve arkadaşı
Diğer imza sahipleri:
Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşı
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Tabii, buyurun.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Şimdi, bu İç Tüzük 87/9’a göre, görüşmekte olduğumuz beş önergenin beşi de aslında aynı yönde, tek tek oylansın şeklinde. Mantıken baktığınız zaman doğru gibi gözüküyor çünkü referandumlar netice itibarıyla bir konunun sunulması aslında. Ama takdir edersiniz ki… Yirmi otuz maddelik bir metni bizim ya da başka bir ülkenin ayrı ayrı sunması durumunda ortaya çıkacak tabloyu düşünün siz.
ATİLLA KART (Konya) – Konularına göre ayırabilirsiniz Sayın Başkanım. Konularına göre ayırabiliriz, gruplandırabiliriz.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Bir açıklama yapayım, Atilla Bey. Bunları çok konuştuk. Bak, ben sizi dinledim deminden beri.
Şimdi, burada biz otuz madde için tek tek -diyelim- sayfa açtık, oraya yazdık.
OKTAY VURAL (İzmir) – Çift çift olsun efendim.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Gelecek seçmen, okuyacak…
ATİLLA KART (Konya) – Gruplandırabiliriz.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – “Bu maddeye ‘evet’ mi desem, ‘hayır’ mı desem?” Geçecek öbür maddeye. Böyle bir şey fiilen mümkün müdür? Söylüyoruz da arkadaşlar, olmayacak bir şey söylüyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Niyetiniz ne peki?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – İkinci bir husus: Venedik Kriterleri dediğimiz… Aslında istişari niteliktedir onlar, çünkü kriter anlamında değil. Evet, orada “Bir içerik bütünlüğü olsun.” deniyor ama “Bir metnin, bir anayasanın değişik bölümleri eğer birlikte sunuluyorsa -tıpkı bizim yaptığımız gibi- anayasanın tamamı sunulmuş gibi addedilir ve bu durumda da hâliyle hepsi birden sunulabilir.” diyor.
ATİLLA KART (Konya) – 175 son derece açık.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Şimdi, bizim Anayasa’mızda, söylediğiniz gibi, 175’inci madde bu imkânı veriyor ama söylediğim gerekçeyle, yani zorluk sebebiyle bizden önceki değişikliklerde de maalesef…
ATİLLA KART (Konya) – Bu gerekçe olabilir mi? Bu yasal bir gerekçe olabilir mi, dediğiniz?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – …95, 99’u çıkarsak -onlarda referanduma gitmemiş- diğerlerinin tamamında “Tümü birden oylanır.” denmiş Sayın Başkan. 2001’deki durum, özellikle otuz altı madde için “Tümü birden oylanır.” şeklinde. Yani, ideal olmak anlamında söylemiyorum ama başka da çare yok. O bakımdan, bu tür önergeler bence sonuç almaya yönelik gibi gözükmüyor Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Yani katılmıyorsunuz, değil mi?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Ben katılmıyorum, evet, bu gerekçelerle.
BAŞKAN – Hükûmet efendim?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyorum Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Anayasa Komisyonu Başkanı gönlünden “evet” demek geçtiğini söylüyor. Tek tek olmaz da, kaçar kaçar olması gerektiğini istiyorsa, o iradesini yapsın, ona göre önerge yapalım, oylatalım.
BAŞKAN – Peki.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Mesajınız kayıtlara geçti Sayın Vural.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Müsaade edin.
OKTAY VURAL (İzmir) – Buyurun… Buyurun… Buyurun, hadi… Gönlünden geçiyor senin.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – O teorik olarak, ideali söylüyor, ben bilimsel söylüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bırak onları ya, bırak ya…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Komisyon Başkanına…
BAŞKAN – Efendim, böyle karşılıklı olmaz. Tamam...
OKTAY VURAL (İzmir) – Peki, 17, 23, geçici maddeler birlikte, diğerleri ayrı…
BAŞKAN – Tamam efendim… Çok teşekkür ederiz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yani, ne dediğiniz belli değil! Varsa hadi getirin, varsa bir fikriniz gelin.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Ben ideali söyledim.
BAŞKAN – Efendim, Komisyon da, Hükûmet de önergelere katılmadı.
Sayın Asil, siz mi konuşacaksınız efendim?
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Evet.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bilim adamlığı kimliğinizle katkı verin Meclise.
BAŞKAN – Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil önerge üzerinde konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bilim adamlığınızla katkı verin.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – İçerik bütünlüğü olması lazım, içerik bütünlüğü… İçerik bütünlüğü varsa….
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bilim adamlığı görüşü… Böyle şey olur mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – 2001’de siz ne yaptınız? Otuz altı maddeyi birden oyladınız.
BAŞKAN – Lütfen değerli arkadaşlar… Böyle karşılıklı konuşma olmaz. Genel Kurulun bir intizamı var, nizamı var. Lütfen… Lütfen…
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – O benim bilim adamlığı görüşüm. Olur mu?
BAŞKAN – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, lütfen…
Sayın Asil, buyurun.
Süreniz beş dakika efendim.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27’nci madde üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, içerisinde ayrı ayrı pek çok madde barındıran, farklı haklar doğuran, özgürlükler oluşturan bir Anayasa değişikliği yapıyoruz. Kabul edilen yirmi altı, bu da kabul edilirse geçici maddelerle beraber yirmi sekiz madde olarak gerçekleşecek.
Şimdi, bütün zorluklarına rağmen, zor olabilir, zoru kolaylaştıracak tedbirler almak suretiyle bunu yapmak elbette mümkün ama bunu öncelikle arzulamak gerekir. İşte bu düşüncelerle hazırladığımız önergemizi yüce heyetinize sunduk, inşallah sizlerin de desteğiyle kabul görecektir. Bunun üzerinde yeteri kadar konuşuldu.
Değerli arkadaşlarım, bunu vesile saymak suretiyle birkaç hususun üzerinde durmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, ülkemiz bütün dünyada olduğu gibi sıkıntılı günlerden geçiyor. Bu sıkıntılı günler içerisinde ülkenin gündemi ve milletin gündemi farklı, AKP’nin gündemi maalesef farklı. Milletin gündemi ekonomi, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk. Milletin gündemi çocuğuna aldıracağı eğitimin kalitesi. AKP’nin gündemi ise işsizlikten, yoksulluktan, yolsuzluklardan, açılımdan, Habur’dan vatandaşın çektiği sıkıntılardan dolayı aşağıya düşen seçmen desteğini tersine çevirme hesabı.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan işsizlik sorununun çözümü için “Her iş adamı 1 kişiyi işe alsın.” diyor ancak tarım arazilerimiz boş, meralarımız yaylalarımız kuş uçmaz kervan geçmez hâle getirilmiş. 3 milyar dolarlık bitkisel yağ, 500 milyon dolarlık soya fasulyesi ithal eder hâle gelmişiz. Bizim olan mercimeği, ülkemizin her karış toprağında yetişen buğdayı maalesef ithal etmeye başladık. Anadolu’da hayvan nesli tükenmeye yüz tutarken çiftini çubuğunu, tarlasını, bağını bahçesini terk etmek zorunda kalan, ahırını boşaltmak zorunda kalan insanlara sanayicinin maaş bağlaması ne kadar doğru olur ve onlar bu yükü ne kadar taşıyabilirler? O insanlara maaş bağlatacak yerde onları tekrar üretken yaparak 3 milyar dolarlık yağlı tohumu, 500 milyon dolarlık soya fasulyesini, ülkenin ihtiyacı olan mercimeği, buğdayı, eti, sütü ürettirmek daha doğru olmaz mı? Olur ama çiftçimizi dünyanın en pahalı mazotuyla toprağını işleyemez hâle getirdiniz. Köylümüzü dünyanın en pahalı yemi ile hayvanını besleyemez hâle getirdiniz. Bugün de kendi köylümüzden esirgediğiniz desteği et ithal etmek suretiyle maalesef Avrupa çiftçisine ödemekle meşgulsünüz.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan “Nice çocuklar gördüm, verdiğim oyuncağı hayatlarında ilk kez görmenin şaşkınlığı içindeydiler.” Açıla açıla tükenmiş kurşun kalemlerle yazarken elleri üşüyen “minik yavrular” dediğimiz çocuklar, işte bu elleri üşüyen minik yavrular, sekiz yıllık İktidarınızda uyguladığınız yanlış politikalarla işsiz bıraktığınız, dünyanın en pahalı mazotuyla toprağını işleyemez hâle getirdiğiniz babaların çocukları.
Sayın Başbakanın bu sözleri üzerine gözyaşı döken milletvekillerine seslenmek istiyorum: Gözyaşlarınız samimi ise, çocuklarımızın yetişmesinde önemli engel olan millî eğitimdeki az sonra ifade edeceğim yanlışlıkların düzeltilmesi için katkılarınızı bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Asil, bir dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, kendi politik görüşlerinizi millî eğitim vasıtasıyla yaygınlaştırmak için millî eğitime politikayı soktunuz. Bunun sonucu: Mesleği yerine AK PARTİ’ye hizmet eden, torpilli olan öğretmen ve eğitimcileri, millî eğitimdeki başarısına, kıdemine ve tecrübesine bakmadan yöneticilik görevine getirdiniz. Ortaya koyduğunuz siyasi amaçlı bu uygulama, millî eğitim örgütünün işleyişini bozmakta, mesleğinde başarılı hizmetleriyle yükselmek isteyen öğretmen ve yöneticileri son derece rahatsız etmekte ve millî eğitimde gün geçtikçe verimin düşmesine neden olmaktadır. İşte üniversite sınavlarında, ortaöğretim geçiş sınavlarında sıfır çeken çocukların çoğalmasının temel nedeni bu.
Bütün bu duygu ve düşüncelerle önergemize desteğinizi bekliyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Asil.
Sayın Vural, buyurun efendim, önergeniz üstünde. (MHP sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz beş dakikadır.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılarımı arz ediyorum.
Evet, çakma imzalarla başlayan bir Anayasa değişiklik paketinin son maddesine geldik. Gerçekten bugün bu son maddede özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletin vekili olanların her madde hakkında “Evet.” ya da “Hayır.” deme hakkını kullanıp da millete bu hakkını tanımaktan imtina eden bir Meclisle karşı karşıyayız şimdi. Milletin vekilinin var hatta maddelerden birini de düşürme hakkı var ama milletin hakkı yok. Niye? Millete hapı yutturacağız. Yani gerçekten, milletimizi bir şeyi anlamayan, ayıramayan insanlardan müteşekkil, “göbeğini kaşıyan insan” olarak gören bu zihniyeti kınıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Siz öyle görüyorsunuz.
OKTAY VURAL (Devamla) – Evet, çok partili hayatta on sekiz - yirmi tane parti içerisinden oy vereceğini seçebiliyorsa, kendi Anayasası düzenlendiği zaman da neye “Evet.” neye “Hayır.” diyebileceğini elbette biliyordur. “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” diyor. Oysa, siz vekiller bunu tepe tepe kullanıyorsunuz ama maalesef tepeden bakma, Jakoben anlayışınız maalesef millete tercih hakkı tanımıyor. (MHP sıralarından alkışlar) İşte bu zihniyet, baskıcı zihniyetin klasik bir tezahürüdür. Burada söyleyeceğim sözlerin bir anlamı var mı yok mu bilmiyorum ama gerçekten gözler varsa görecek, kulaklar varsa duyacak çünkü bunlar şehadet edecek ve buna inanıyorum.
2007 seçimlerinden önce 367 ekseninde oluşturduğunuz, uzlaşma zemini oluşturmadan yaptığınız mağduriyet edebiyatlarıyla, o estirdiğiniz rüzgârla buralara geldiniz. 2007 seçimlerinde birlikte “Mağduriyete ve 367’ye sığınmayın.” dedik, “Millet iradesi vardır.” dedik, milletin iradesini burada temsil ettik, geldik buraya. Türkiye’yi yeni bir krizden kurtardık. Sonra referandum garabetiyle “Seçilmiş Cumhurbaşkanını yeniden seçtireceğiz.” dediniz. Yine girdik devreye, millet krize girmesin diye onu da çözdük. Daha sonra yine ”Baş örtüsü meselesi.” dediniz. “Gelin.” dedik, “Anlaşalım.” dedik, anlaştık ama bizi yarı yolda bıraktınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yalan mı?
BAŞKAN – Lütfen Sayın Milletvekili…
OKTAY VURAL (Devamla) – Yine “Anayasa” dediniz. 29 Eylülde, 29 Eylül 2007’de Köksal Toptan’a yazı yazdık: “Anayasa, kişi, zümre ve partiye mal edilmesi ve kutuplaşmanın kaynağı olması, Anayasa’nın toplumsal sözleşme belgesi olması niteliğini kazanmasını engelleyecektir.” dedik, el uzattık, “Gelin.” dedik. Hayır, gelmediniz, gelmediniz ve bütün bunlar yapılırken “Cumhuriyet Halk Partisiz olmaz.” dediniz, “Elli kere de olsa gideceğiz.” dediniz ve neden bunları yaptığınızı anladık. Çünkü siz, açıkçası, bu Anayasa değişikliğini, toplumda bir kutuplaşma ve cepheleşme meydana getirmek suretiyle bir siyasi rant arayışı hâline getirmek istiyorsunuz. Neden? Çünkü Milliyetçi Hareket Partisiyle oturduğunuz zaman “Bu milleti açılım tuzağına düşürmeyin, Habur rezaletine ortak etmeyin.” deyip gördüğümüz için bu oynanan oyunları da görecektik ve bunlara “hayır” diyecektik. Onun için uzattığımız eli tutmadınız, milletin elini tutmadınız. Ne yaptınız? Aksine, yolsuzluklardan sığınmak için zırhlı dokunulmazlıklar oluşturdunuz, Habur’a atadığınız hâkim gibi Anayasa Mahkemesine Habur hâkimlerini atamak istiyorsunuz. Oynanan oyun budur. (MHP sıralarından alkışlar) Milletimize gerçekleri söyleyin.
Mızraklarınıza çocuklarımızı, kadınlarımızı, şehitlerimizi, 12 Eylül’ün acılarını koyarak gelebilirsiniz ama kimsenin sırça köşkü için biz siyasetimizden ve fikrimizden vazgeçecek değiliz.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Öyle olsun!
OKTAY VURAL (Devamla) – O bakımdan, evet, dün “millî görüş” deyip bugün küreselleşmenin taşeronu olabilirsiniz. Dün açıkçası “Hristiyan kulübü” deyip bugün Avrupa Birliğinin misyoneri olabilirsiniz, değişebilirsiniz. Dün ihanet kotalarından devşirilmiş siyaset tetikçileriyle kışkırtmaları bugün yapabilirsiniz ama biz nefsimizden önce milletimizi seviyoruz. (MHP sıralarından alkışlar) Nefsimizden önce milletimizi seviyoruz. Koltuktan önce milletimizi seviyoruz. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Onun için de, evet, milleti sevmek kendi nefsini, kendi partisini açıkçası sona bırakmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Vural, size de ek süre veriyorum, lütfen bir dakika içinde konuşmanızı tamamlayın efendim.
Buyurun.
OKTAY VURAL (Devamla) – Evet, biz “Partimiz için papaz elbisesi bile giyenlerdeniz.” demedik, demeyeceğiz. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
12 Eylül’de sıkıntı çektik, dert çektik ama değerli kardeşlerim, fikir namusumuzu ve siyaset namusumuzu korumayı bildik. Emperyalizme de bozgunculara da yolsuzluklara karşı da bugün dimdik ayaktayız, zihinlerimizle mücadelemizle ayaktayız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, 12 Eylül’ün ve 28 Şubat’ın istediği düzeni bugün kurmak isteyenlerin beraber yürüdüğü bu yolun uçurumun kenarına geldiğini düşünüyoruz. Evet, uçurumun kenarında milletin hakkı var, hukuku var. Uçurumun kenarında size düşen görev, uçurumdan atlayıp peşinden gitmek değil, uçurumun kenarında onu yakalayıp bu milleti uçuruma götürmemektir. (MHP sıralarından alkışlar) İradenizi bunun için kullanmanızı istirham ediyorum.
Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın Bakan, sisteme girmişsiniz…
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Bir saniye… Bir açıklar mısınız mikrofonu açmadan önce, niçin?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Biraz önceki konuşmacı tarımla ilgili yanlış bilgiler verdi. (MHP sıralarından “Ayağa kalk!” sesleri)
BAŞKAN – Bir saniye arkadaşlar, duyamıyorum Sayın Bakanı.
Ayağa kalkarak konuşun, arkadaşlar da görsün; evet.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Biraz önceki konuşmacı tarımla ilgili yanlış bilgiler verdi.
BAŞKAN – Evet.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ne yanlışı!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Onları düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN – Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, yeter artık ya!
BAŞKAN – Evet, 60/4’e göre açıklama yapmak istiyorsunuz, kısa bir açıklama yapmak istiyorsunuz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Evet.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in, Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil’in, konuşmasındaki “AK PARTİ İktidarı döneminde tarımda üretimin durduğu, tarım ürünlerinin ithal edilir hâle geldiği” şeklindeki ifadelerine ilişkin açıklaması
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce, Değerli Hatip, AK PARTİ İktidarı döneminde tarım sektöründe buğdayın ithal edildiğini (MHP sıralarından gürültüler) mercimeğin, yağlı tohumların vesaire, bunların hep ithal edildiğini, üretimin durduğunu, durdurulduğunu söyledi. Tabii, mazotun, gübrenin vesairenin desteğini… Bizden önceki hükûmet, çiftçiye bu ödemeleri durdurmuştu; biz bu ödemeleri başlattık. Mazot desteğini de gübre desteğini de biz başlattık. Bunlar yoktu. (MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Peki Sayın Bakan.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, bütün bakanlara söz vermeniz lazım böyle olursa.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sizden 1 milyar 868 milyon lira olarak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamam efendim, tamam.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, Hükûmet bilgi mi veriyor?
MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın Başkan, ben de yerimden söz istiyorum. Ben çiftçiyim, çiftçi, Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, Hükûmet bilgi mi veriyor, bilgi mi veriyor efendim? Sayın Bakan, Genel Kurula bilgi mi veriyor?
BAŞKAN – Efendim, yerinden açıklama yapmak isteyen her arkadaşımıza 60/4’e göre söz imkânı verdim, o da istedi, ona da verdim, ne var?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Milletvekili olarak mı söz verdiniz, Hükûmet olarak bilgi mi veriyor?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Şimdi, Sayın Başkanım…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, milletvekili olarak mı söz verdiniz, Hükûmet adına mı?
BAŞKAN – Efendim, Sayın Bakan aynı zamanda bir milletvekili değil mi, o isteyemez mi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim, isteyebilir ama…
BAŞKAN – Yani İç Tüzük’ün 60/4’ünden yararlanamaz mı bir sayın bakan?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Hayır, yararlanabilir ama Hükûmet adına mı, bakan olarak mı, milletvekili olarak mı?
BAŞKAN – Açıklama yapıyor efendim, bilgi veriyor, bilgi veriyor, bir açıklama yapıyor. (MHP sıralarından “Basın toplantısı yapsın.” sesleri)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Milletvekili olarak, bakan olarak değil.
BAŞKAN – Ben ne açıklama yapacağını ne bileyim. “Tarım politikalarıyla ilgili yerimden açıklama yapacağım.” dedi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Diğer bakanlara da verin bari!
MUHARREM VARLI (Adana) – Ben de söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Bitti mi efendim konuşmanız?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Efendim, bitmedi, konuşturmadılar Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim, yerinizden verdim size, lütfen. Kısaca, çok kısa efendim lütfen.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Peki, Sayın Başkan.
Buğday ithalatı AK PARTİ döneminde sona erdi. AK PARTİ’yle birlikte Türkiye artık ekmeklik buğdayını ithal etmekten kurtuldu.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Et niye ithal ediyoruz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sizin döneminizde, bizim devraldığımız dönemde ihtiyaçtan dolayı ekmeklik buğday ithalini biz durdurduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamam efendim, lütfen sataşmayın. Efendim, sizin döneminiz bizim dönemimiz derseniz bu iş bitmez. Tamam Sayın Bakan. Tamam efendim, tamam. Lütfen oturun.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, bütün bakanlara söz ver, diğer bakanlar da konuşsun!
MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın Başkan, sisteme girdim, söz istiyorum efendim. Ben çiftçiyim, benim yüreğim yanıyor.
BAŞKAN – Bir dakika yavaş konuş, sakin konuş. Kavga eder gibi konuşuyorsunuz ya.
MUHARREM VARLI (Adana) – Söz istiyorum efendim, sisteme girdim.
BAŞKAN – Televizyonları başında bizleri izleyenler de burada hep kavga oluyor zannedecek. Lütfen sakin, sakin…
MUHARREM VARLI (Adana) – Tamam efendim, söz istiyorum, lütfen.
BAŞKAN – Sayın Varlı, buyurun; sakin, ama sakin…
10.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in, çiftçiyle ilgili konularda söylediği sözlere ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın Başkan; Sayın Bakan, çiftçiyle alakalı ne zaman bir konu gündeme gelse hemen böyle kafaları karıştıracak rakamlarla meydana çıkıyor. Eğer Sayın Bakan, çiftçinin hâlinden çok memnun olduğunu iddia ediyorsa lütfen gelsin Adana’ya gidelim, beraber Adana’nın köylerini, buğday üreticisini, pamuk üreticisini, mısır üreticisini beraber dolaşalım, besici…
(Mikrofon Başkan tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamam efendim, teşekkür ederiz, tamam, tamam…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Niye kestiniz efendim?
BAŞKAN – Ama bitmez ki bunun sonu gelmez arkadaşlar, bunun sonu…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – “Sayın Bakana milletvekili olarak söz verdim.” dediniz.
BAŞKAN – Efendim, Türkiye'nin tarım politikalarıyla ilgili bir eleştiri alınca, yanlış bir bilgi verildiğini iddia edince bir bakana açıklama yapma fırsatı tanımak gayet doğaldır arkadaşlar.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Biraz önce “Vekil olarak söz verdim.” dediniz.
BAŞKAN – 60/4’e göre verdim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ona iki dakika niye bizim vekile bir dakika?
BAŞKAN – Tamam, lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, bakan bilgi verirse gruplara da söz hakkı doğar.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar yani bir dakika, bunun sonu gelmez ki... Oylama yapıyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Efendim, 2 vekile niye farklı davranıyorsunuz?
BAŞKAN – Bir dakika, bir dakika, öyle bağırma! Sayın Korkmaz, bana bağırma öyle! Bağırarak konuşmayın benimle! Benimle bağırarak konuşmayın, lütfen. Sakin olun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Tekrar ediyorum, iki milletvekiline niye farklı davranıyorsunuz?
BAŞKAN – Hayır efendim, kimseye farklı davranmadım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Bakana “Milletvekili olarak söz verdim.” dediniz, iki dakika konuştu; niye bizim milletvekiline bir dakika veriyorsunuz?
BAŞKAN – Hayır efendim, onun sözünü de kestim. Onun sözünü de kestim efendim. Kestim, lütfen… (MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, Bakan bilgi verirse gruplara söz hakkı doğar.
BAŞKAN – Efendim, şimdi önerge işlemlerini yürütüyoruz. Lütfen, tamam…
KADİR URAL (Mersin) – Sayın Başkanım, ben de sisteme girdim efendim, ben de söz istiyorum.
BAŞKAN – Arkadaşlar, eğer tüm arkadaşlarımız sisteme girerse sabaha kadar oylamayı bitiremeyiz.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen arkadaşlar… Lütfen…
60/4’e göre milletvekillerine söz verme yetkisi Başkanın inisiyatifine tanınmıştır.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Aynı süreyle!
BAŞKAN – Onu kullanıp kullanmamak bana aittir. Tamam, istismar ettirmem. 60/4’ü istismar ettirmem. Lütfen…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Adaletli davranarak!
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım, istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini okutuyorum...
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Oturun lütfen… Lütfen…
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 27 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Aşkın Asan
Ankara
Diğer önerge sahibi:
Bekir Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
“Madde 27- Bu Kanunun çerçeve 9 uncu maddesi yayımı tarihinden 6 ay sonra, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde tümüyle oylanır.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergelere?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Gerekçe mi efendim? Sayın Bozdağ, konuşacak mısınız?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, uzunca bir zamandır Anayasa’da değişiklik öngören teklifin müzakeresini yaptık. Burada geniş kapsamlı tartışmalar oldu, müzakereler oldu. Meclisimizin geçmişine baktığımız zaman, bu yapılan Anayasa değişiklikleri kadar geniş kapsamlı tartışılan, müzakere edilen ikinci bir değişiklik yok. En geniş kapsamıyla tartışıldı, müzakere edildi, hem iktidar hem muhalefet milletvekilleri kendi görüşlerini anlattı,
CANAN ARITMAN (İzmir) – Biz söyledik, biz dinledik.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Milletimiz de bunları değerlendirdi, değerlendirmeye devam edecektir. Ama ben bir kez daha, bu oturumun sonuna doğru bu değişikliğin özünde ne var, bunu birkaç kelimeyle ifade etmek isterim.
Bir defa, temel hak ve hürriyetleri güçlendiren düzenlemeler içeriyor. Bir yandan, pozitif ayrımcılık getirilirken, öte yandan seyahat hürriyeti güçlendirilirken, hukuken daha teminatlı hâle getirilirken, kişisel veriler hukuk devletinde korunması gerektiği gibi bir standartta koruma altına alınırken, çocuk hakları ilk defa Anayasa’mızın içerisinde anayasal güvenceye kavuşturulurken…
CANAN ARITMAN (İzmir) – Zaten vardı, zaten vardı. Siz Anayasa’yı bilmiyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Arıtman… Sayın Arıtman, lütfen…
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Öte yandan yeni hak arama yolları da ilk defa Anayasa’mıza konulmuştur. Bakarsanız, idarenin işleyişiyle ilgili ilk defa kamu denetçisine başvurma hakkı getiriliyor.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı getirilerek insanımıza haklarının ihlal edilmesi hâlinde AİHM’e gitme yerine Türkiye’de yeni bir mekanizmayı işletme imkânı getirildi. Böylelikle hak arama yolları çoğaltıldı, hukuk devletinde olması gereken imkânlar ortaya konuldu.
Bunun yanında, hukukumuzda yer alan ayıplar, hukuk devletinin ayıpları da Anayasa’dan temizlendi.
Düşünebiliyor musunuz, Yüksek Askerî Şûra bir karar veriyor, “Seni ihraç ettim.” diyor, haksızlığa uğradığını düşünen bir vatandaşın “Ben haksızlığa uğradım.” deme hakkı yok, mahkemeye gitme hakkı yok. Şimdi onun önü açıldı, bu ayıp Anayasa’dan kalktı.
CANAN ARITMAN (İzmir) – En ayıplı Anayasa sizin yaptığınız.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu karar veriyor, diplomaları yırtıyor, “Sen falancanın adını geçirdin, imla kurallarına uymadın.” diye ona haksızlık yapıyor, ama haksızlığa uğrayan kişinin “Ben haksızlığa uğradım.” deme hakkı yok. Bu ayıp hukuk devletinde olur mu?
CANAN ARITMAN (İzmir) – En ayıplı Anayasa AKP anayasası.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Şimdi, bu ayıp da tarihin çöplüğüne gidiyor.
Öte yandan, yine bakın, milyonlarca memur var bu ülkede, milyonlarca. Uyarma ve kınama cezalarına yargı yolu kapatılıyor ve amirler subjektif değerlendirmeyle bir uyarma, bir kınama; sonra terfi zamanı geldiğinde uyarma cezası almamış olmak, kınama cezası almamış olmak…
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Yalan söylüyorsun; çarpılmamak için ayağını kaldırıyorsun!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Şimdi, benim “Uyarma aldım, kınama aldım; haksızsınız.” deme hakkım yok ama terfi yaparken de bütün yollar kapatılmış, yarış haksız hâle getirilmiş bir durumda. Bu ayıp da hukuktan temizleniyor.
Bu ülkede milyonlarca memur var, sadece toplu görüşme hakkına sahip ama sözleşme hakkı yok.
METİN ÇOBANOĞLU (Kırşehir) – Grev hakkı yok!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Şimdi masaya oturup, Hükûmetle çatır çatır pazarlık etme hakkı getirildi ve Hükûmet artık “Ben bu ücreti veriyorum.” deme hakkından vazgeçti. Kim diyecek? Kamu Görevlileri Hakem Kurulu diyecek, onlar karar verecek; Hükûmet de uyacak buna, sendika da uyacak, emekliler de bundan yararlanacak.
Değerli milletvekilleri, öz itibarıyla bu düzenlemeler:
1) Temel hak ve hürriyetleri güçlendirmiştir.
2) Hak arama yollarının önündeki engelleri kaldırmıştır.
3) Hak arama yollarını çoğaltmıştır.
4) Hukuk devletinin standartları gereği olması gerekenleri Türk Anayasası’na ve Türk hukukuna koymuştur.
Dolayısıyla yapılan düzenlemeler, cumhuriyetimizin niteliklerini tanzim eden 2’nci maddedeki hem demokratik niteliğini hem de hukuk devleti niteliğini güçlendiren düzenlemeler olmuştur.
CANAN ARITMAN (İzmir) – Sizin oylarınızla hukuk devleti mevta oldu.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Gönül isterdi ki, bu düzenlemeler burada yapılırken bir konsensüsle yapılsın.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Olmaz o konsensüs!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Gönül isterdi ki, milletin vekilleri uzlaşsın da buradan çıksın.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – O konsensüs burada olmaz!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Ama “Görüşmeyiz.”, ama “Bu dönem yapmasın, başka dönem yapsın. Biz yapamayız.”, ama “Şu şartlarda kabul ederseniz uzlaşma olur, kabul etmezseniz olmaz. Uzlaşırsak da ben gene bu işi mahkemeye götürürüm.” diyen anlayışlarla uzlaşmanın da formülü bulunamadı.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bak burada!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – O nedenle Anayasa diyor ki, milletin Meclisinde milletin vekilleri…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, size de bir dakika ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Milletin Meclisinde milletin vekilleri uzlaşamadığı takdirde Anayasa değişikliği için millette uzlaşmanın yolunu açmıştır. O nedenle, Meclisin sağlayamadığı konsensüsü millet sağlayacaktır. Milletten korkmaya, milletin iradesinden çekinmeye gerek yok. Siz Anayasa Mahkemesine güvenip, oraya gidebilirsiniz veya “Biz de imza vereceğiz.” diye açıklama yapabilirsiniz ama biz millete güveniyoruz, milletimize gideceğiz, son kararı da millet verecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CANAN ARITMAN (İzmir) – Milletten korkan siz, millete güvenmeyen siz!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Anayasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesinin denetleme yetkisi yoktur. Mahkemeler millet adına karar verir ama Anayasa değişikliklerinde karar verme yetkisi sadece ve sadece millete aittir. Bu konuda da milletimiz karar verecektir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Millette hesaplaşacağız sizinle, sandıkta hesaplaşacağız!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Ben bu vesileyle, emeği geçen bütün milletvekillerimize, sabırla bizi izleyen bütün herkese ayrı ayrı, huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – AKP milletvekillerine teşekkür et! Bizim hiçbir söylediğimizi dikkate almadınız, kendi grubunuza teşekkür edin!
OKTAY VURAL (İzmir) – Habur’a, Habur’a!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Eğer vekillerimizin oylarıyla bu değişiklik kabul edilirse…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Kendi grubunuza teşekkür edin, bizim en ufak bir katkımızı almadınız!
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, tekrar açıyorum, selamlayın lütfen Genel Kurulu.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Teşekkür ediyorum. Bitiriyorum.
…Anayasa üzerindeki darbe gölgesi biraz aralanacak, hukuk devletinin üzerindeki vesayet biraz kalkacak, millî irade üzerindeki vesayet biraz kalkacak. Onun için, vesayetin kalkmasından rahatsız olanlar elbette karşı duracak ama milletten yana olanlar alkış verecek. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Habur’a, Habur’a!
BAŞKAN – Lütfen…
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Ben bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Asan, gerekçe mi?
Sayın Asan… Sayın Asan, duymuyor musunuz beni efendim? Sayın Asan, gerekçe mi?
AŞKIN ASAN (Ankara) – Gerekçe…
BAŞKAN – Evet, takip edin burayı. Önünüzdeki bilgisayarı kapatın, burayı takip edin.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye arkadaşlar…
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Efendim, söz istedim.
BAŞKAN – Efendim, oylama yapıyoruz, gerekçe okutuyorum.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Ama sabahtan beri…
BAŞKAN – Sabahtan beri mi? Hangi sabahtan beri? Sabahtan beri buradayız. Bir saniye bekleyin.
Buyurun okuyun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Siz devam edin Sayın Başkanım.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Devam edin Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun okuyun.
Gerekçe
Kamu denetçiliği kurumunun kuruluş çalışmalarının zaman alacağı düşünülerek bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Hangi sebeple söz istediniz efendim?
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Tarım Bakanımız bir konuşma yaptı…
BAŞKAN – Niçin söz istediniz?
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Kısa bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN – Efendim, şu anda oylamamız bitti, önergeleri görüştük.
Yani, Tarım Bakanı size sataştı mı da söz istiyorsunuz efendim?
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – 60’a göre söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Efendim, o benim takdirimde...
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Ama ben uzun zamandır söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – 60/4’e göre, “Verebilir Sayın Başkan.” diyor. Daha önce de istendi, vermedim arkadaşlara, size de veremiyorum.
Sayın milletvekilleri, teklifin 27’nci maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bildiğiniz üzere, size verilen pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı ise “çekimser” oyu ifade etmektedir.
Sayın milletvekilleri, bu maddenin oylama sonucu açıklandıktan hemen sonra teklifin tümünün gizli oylaması yapılacaktır.
Bilgilerinize sunuyorum.
Gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, biraz yavaş yavaş… Sayın Başkan, metin okumuyoruz, oy kullanmaya davet ediyoruz, biraz yavaş.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Bozdağ, arkadaşın avucunu açmasını ister misin? Açamaz ki! Ben size diyorum ya, milletvekillerine baskı yapıyorsunuz diye...
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Böyle bir şey yok.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır efendim, bakın, çağırın... Çağırın buraya... Çağırın buraya... Yüreğiniz yetiyorsa çağırın. Çağıramazsınız, çağıramazsınız, çünkü milletvekilliği iradesini...
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Orada gösteriyor zaten, pulları gösteriyor orada.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Gelir misiniz? Avucunuzu açar mısınız? Açın avucunuzu! Açamazsınız!
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Orada pulları elinize aldınız.
BAŞKAN – Ne oldu efendim?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Bir şey yok Sayın Başkan, oylamaya devam edin.
BAŞKAN – Ne oldu efendim, anlayamadım?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Bir şey yok Başkanım, bir şey yok.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Efendim, yok öyle bir şey. Milletvekilleri kullanmadıkları ıskarta pulları bir başkasına verdiğini iddia ediyor. Böyle bir şey yok, gerçek dışı. Elli tur oylama yapıyoruz.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) – Hayal görüyorlar, hayal. Senaryo yazıyorlar.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Oy atan bir başka milletvekilinin pullarını elinize aldınız.
BAŞKAN – Ne olmuş efendim?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Efendim, kendi kendilerine konuşuyorlar.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Başka bir milletvekilinin kullanmadığı diğer pulları bir başka milletvekili niye alıyor?
BAŞKAN – Ne olmuş efendim, anlayamadım?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, milletvekilinin kullanmadığı pulları niye teslim ediyor? Böyle şey olur mu?
BAŞKAN – Yok efendim öyle bir şey.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, yok böyle bir şey.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Senaryo yazıyorlar efendim. (CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Böyle bir seçim var mı?
BAŞKAN – Efendim, lütfen...
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, bu yığılma ne?
BAŞKAN – Efendim, yığılmaları eritin, ondan sonra okuyun. Yığılmalar erisin, ondan sonra...
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – İftira efendim, böyle bir şey yok.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sizi çağırttım, davet ettim gelsin diye. Niye çağırmadınız? Göz göre göre avucunda...
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Git oy kullan, yüreğin varsa! (CHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Usulünce oy kullanmıyorsunuz bir de oy kullanmamızdan bahsediyorsunuz!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Yüreğin varsa adam gibi oy kullan!
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Başkan, nasıl oy verdiklerini kontrol etmek zorundasınız. Demagoji yapıyorsunuz ya! Böyle bir oylama olur mu?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oylamamız İç Tüzük’e uygun şekilde devam etmektedir. Bunun dışındaki itirazların hiçbir geçerliliği yoktur.
CANAN ARITMAN (İzmir) – Sayın Başkan, bu duruma müdahale etmeyecek misiniz?
BAŞKAN – Biz buradan takip ediyoruz Başkanlık Divanı olarak.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanamayan arkadaşımız kaldı mı?
Tamam mı efendim orası?
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Tamam.
BAŞKAN – Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutularını kaldırıyoruz.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 27’nci maddesinin gizli oylama sonucu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 409
Kabul : 336
Ret : 72
Çekimser : -
Boş : 1
Geçersiz : -
Kâtip Üye Kâtip Üye
Harun Tüfekci Fatih Metin
Konya Bolu”
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 27’nci maddesi…
CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Madde kabul edilmiştir Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sakin olun. Niye sözümü kesiyorsunuz?
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 27’nci maddesi kabul edilmiştir.
Böylece teklifin maddelerinin oylaması sona ermiştir. Teklifin tümünün oylamasına geçeceğiz.
Teklifin tümünün oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bildiğiniz üzere, size verilen pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.
Görevli arkadaşlarımız lütfen yerlerini alsınlar ve milletvekili arkadaşlarımızın isimlerini okuyan kâtip üyelerimiz, lütfen ağır ağır okuyunuz, bir izdihama yol açmayınız.
Evet, Adana ilinden oylamaya başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
OKTAY VURAL (İzmir) – Yusuf Ziya İrbeç Abdurrahman Arıcı’ya iki pulu teslim etmiştir efendim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Yeşil ve kırmızı pulları Abdurrahman Arıcı’ya teslim etmiştir; zabta geçsin.
OKTAY VURAL (İzmir) – Şehadet ederiz.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Şehadet ederim, zabta geçsin.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, pulları getirip orada veriyorlar.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen oy kutularını kaldırınız.
(Oyların ayrımına başlandı)
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Sayın Başkan, naklen yayın yapıyor arkadaşlar.
CANAN ARITMAN (İzmir) – Bayram, telefon ediyor Suat Kılıç’a. Ayıp, ayıp!
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Divandan naklen yayın yapılıyor.
CANAN ARITMAN (İzmir) – Divan üyesi oradan haber veriyor. Ayıp ya!
SUAT KILIÇ (Samsun ) – Kiminle konuştuğumu nereden biliyorsun?
CANAN ARITMAN (İzmir) – Getir son görüştüğün numarayı. Getir, son arama numarasını getir. Yüreğin yetiyorsa getir son görüştüğün numarayı. Ayıp ya yaptığınız şey. Bak, kaçar gidersin değil mi?
(Oyların ayrımına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin tümünün gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 409
Kabul : 336 (AK PARTİ sıralarından ayakta alkışlar)
Ret : 72
Çekimser : -
Boş : 1
Geçersiz : -
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Harun Tüfekci
Burdur Konya”
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından ayakta alkışlar)
Alınan karar gereğince, sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 18 Mayıs 2010 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.01