DÖRDÜNCÜ MADDE ( AİLENİN KORUNMASIYLA İLGİLİ ANAYASANIN 41. MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK)

Devletin çocukları istismar ve şiddetten koruma yükümlülüğünün anayasal hükme bağlanması ve çocukların temel haklarının korunması amacıyla Anayasanın 41. maddesinde değişiklik (Halkoyuna sunulan 5982 sayılı kanunun dördüncü maddesi)

5982 Sayılı Kanunun Dördüncü Maddesinin Halkoyuna Sunulan Metni

MADDE 4- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci maddesinin kenar başlığı “I. Ailenin korunması ve çocuk hakları” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.

Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.”

___________________________________________________________________________

1.Dördüncü Maddenin TBMM Anayasa Komisyonu Aşaması ( Komisyonda Teklif Değişmemiştir.)

1.1  Dördüncü Maddenin Komisyona Gelen Teklif Metni ve Komisyonun TBMM Genel   Kurulu’na Sunduğu Metnin Karşılaştırması  ( Fark Yok)

Komisyonun değişiklik yapmadığı teklif metni:

MADDE 4- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci maddesinin kenar başlığı “I. Ailenin korunması ve çocuk hakları” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.

Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.”

Komisyon tarafından “yeterli himaye” ibaresi daha anlaşılabilir olması nedeniyle “korunma” şeklinde değiştirilmiştir

 

1.2 Dördüncü Maddenin Madde Gerekçesi

 

Madde 4- Maddeyle, tarafı olduğumuz Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi ile diğer uluslararası belgelerde yer alan ve çocuk haklarıyla ilgili kabul gören evrensel ilkeler, Anayasa metnine dahil edilmekte; her çocuğun himaye ve bakımdan yararlanma hakkı olduğu vurgulanmakta ve çocuğun ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. Getirilen düzenlemeyle ayrıca Devlete, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukların korunmasına yönelik gerekli tedbirleri alma ödevi yüklenmektedir.

1.3 Dördüncü Madde Hakkında Komisyonunda Yürüyen Tartışmanın Komisyon Raporundaki Özeti

Teklifin çerçeve 4 üncü maddesi ile Anayasanın 41 inci maddesinin kenar başlığına “çocuk hakları” ibaresi eklenmekte, çocuk hakları ile ilgili uluslararası belgelerde kabul gören evrensel ilkeler metne dahil edilmektedir. Bu maddede verilen bir önergenin kabulü ile “yeterli himaye” ibaresi daha anlaşılabilir olması nedeniyle “korunma” şeklinde değiştirilmiştir. Bu önerge çerçevesinde madde Komisyonumuzca kabul edilmiştir.”

___________________________________________________________________________

2 Dördüncü Madde Hakkında TBMM Genel Kurulunda Gruplar Adına Yapılan Konuşmalar

2.1 Dördüncü Madde Hakkında CHP Grubu Adına Canan Arıtman  (İzmir)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Şahsım ve grubum adına yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Bu madde, amacı itibarıyla, vatandaşa yutturulmak istenen zehirli hapın üzerindeki şekerlerden biridir, yani şeker maddesidir, kandırmaca, yutturmaca maddesidir. Sekiz yıllık iktidarları boyunca çocukları hiç düşünmemiş olanların kendi çıkarları için çocukları kullandığı bir maddedir, yani iktidarın çocuk istismarıdır. Halka tuzak kurmak için hazırlanmış bir kamuflajdır. Ayıplı bir maddedir.

İki büyük ayıbı vardır:

Birincisi, gerçek amaca ulaşabilmek için çocukların arkasına saklanmak, çocukları kullanmak, halkı çocuklarla kandırmak ayıbıdır.

İkincisi, çocuk hakları temel haklar arasındadır. Türkiye’yi temel hakları oylayan bir ülke konumuna düşürmek ayıptır, haksızlıktır.

Temel hak ve özgürlüklerin olası bir referandumla oya sunulması yanlıştır. Bugün çocuklara istismar, özürlülere ayrımcılık referanduma sunulursa yarın birileri çıkar, başka temel haklar oylama vesilesi olur ve olumsuz bir netice alınırsa ne olacaktır?

Daha önce taş atan çocukların arkasına Öcalan’ı sakladınız, şimdi de kendinizi saklıyorsunuz. Bu anlayışın taş atan çocukların arkasına saklanan anlayıştan ne farkı vardır?

İktidarın tek derdi var, o da demokratik hukuk devletini, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmak. Parti devleti yapılanmasında son aşama olarak son kaleyi düşürmek, yüksek yargıyı da parti devleti yargısı hâline getirmek. Partinizin kapatılma olasılığını ortadan kaldırmak. Yüce Divanda yargılanmaktan kaçmak. İktidardan uzaklaşmamak ve bu arada demokratik, laik hukuk devleti rejimini de tarihe gömmek ve Hitlervari bir rejimle AKP diktası kurmak. İşte amaç budur.

Anayasa Değişikliği Teklifi’nde bu amaçlara ulaşmayı sağlayacak üç maddeyi referandumla geçirebilmek için diğer maddeleri, bu arada çocuk haklarıyla ilgili bu maddeyi de araç olarak kullanıyorsunuz. Halk oylamasında “evet”leri çoğaltabilmek için bu tür düzenlemeler yapmak, bunlardan siyasi bir rant arayışına girmek ahlaki değildir. Torba imzalarla, hile ve hülle yaparak, kadınların ve çocukların arkasına saklanarak amaçlara ulaşmak ayıptır. Demokrasiyi araç olarak kullananlar, demokrasiyi ortadan kaldırmak için çocukları da araç olarak kullanmaktan hiç çekinmemektedirler.

Amacınız, derdiniz çocuklar olmadığı için ve ayrıca çok da aceleniz olduğundan, büyük bir telaş içerisinde hazırladığınız Anayasa değişikliğinin ilk teklifinde bu 4’üncü maddeyi öyle özensiz yazdınız ki, medyada alay konusu oldunuz. “Devlet, çocuk istismarı, cinsellik ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.” şeklindeki düzenlemeniz, hem sivil toplumdan hem de hukukçulardan yoğun tepki alıp basında da alay konusu olunca düzeltmek zorunda kaldınız. Aceleden, yazdığınızı bile okumadan kanun teklifi veriyorsunuz. Çünkü, bu madde ve çocuklar sizin için önemli değildir.

Bir kadın akademisyen “Bırakın anayasa yapmayı, kira sözleşmesi bile yapamazlar.” demişti doğrusu çok haklıymış. Sekiz yıldır iktidarda olmanıza rağmen, çocukların başta cinsel istismarı olmak üzere pek çok konudaki ihmal ve istismarını önlemek amacıyla verilen onlarca yasa teklifini görmezden geldiniz, gündeme bile almadınız. Benim, çocukların cinsel istismarını önlemek için Ceza Yasası’nın 103’üncü maddesine verdiğim kanun teklifim, vatandaşlarımızdan 1 milyon 300 bin destek oyu almasına rağmen, bunun belgelerini Sayın Adalet Bakanına ve Başbakana sunmama ve şahsen ricacı olmama rağmen görmezden gelindi ama iktidar Hüseyin Üzmezleri kurtarmak için elinden geleni yaptı.

Bakın, bir buçuk yıl önce Adalet Bakanlığındaki bir çalışmada cinsel istismar suçlarında yaş sınırının on dörde çekilip, mağdur yerine ailesinin şikâyetçi olma şartının aranması şeklinde bir düzenleme yapıldı. “Bunu Meclise getirirseniz, dünyayı başınıza yıkarız!” dedik de, engelleyebildik. Belediye başkanlarınız “Dokuz yaşındaki kız çocukla evlenilebilir.” diye kitap bastırıp halka dağıttı. İşte, çocuklara bakış açısı bu olan bir partinin şimdi çocukların cinsel istismarını önlemeyi gerçekten istediğine inanıyor musunuz? “Eğer gerçekten çocukları düşünüyorsanız, bu maddeleri, sizin derdiniz olan o üç maddeden ayrı olarak görüşelim, yüksek oyla Meclisten geçirelim, referanduma gerek kalmasın.” dedik. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Sayın Genel Başkanımız seviyesinde defalarca çağrıda bulunduk. Ne oldu? Çamura yattınız. Her türlü ahlaki, vicdani, insani değer yargısını hiçe sayıp kendi amaçlarınıza ulaşmak için çocukları kullanıyorsunuz; yazıktır, günahtır. Çocukların arkasına saklanıp onların geleceklerini yok edeceksiniz, onları, demokrasinin ve hukukun olmadığı bir ülkede yaşamaya mahkûm edeceksiniz. Bu Anayasa Değişikliği Teklifi’niz gerçekleşirse zaten ortada çocuk haklarını koruyacak bir hukuk devleti de kalmayacaktır, çocuk hakları diye bir şey de kalmayacaktır, çocuklarımız var olan haklarını bile yitireceklerdir ve onları kapkara bir gelecek bekleyecektir, ancak biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, emellerinize ulaşmak için çocukları bir yem gibi kullanıp halkı kandırmanıza izin vermeyeceğiz, bütün planlarınızı halka anlatacağız.

Şimdi soruyoruz: Çocukların cinsel istismarını, şiddete uğramasını engellemek için Anayasa değişikliğine ihtiyaç var mıdır? Çocuk istismarını önleyecek yasal düzenlemeler yapmak için mevcut Anayasa’mız bir engel teşkil ediyor mu? Cevap, tabii ki hayır. Sekiz yıllık İktidarınızda, umurunuzda olmadığı için yapmadığınız yasal değişiklikler ve almadığınız önlemler yüzünden on binlerce çocuk mağdur oldu; hepsinin vebali üzerinizdedir.

Bugüne değin ülkemizde çocuk haklarının anayasal dayanağı yok muydu? Tabii ki var. Başta Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi olmak üzere, taraf olduğumuz tüm uluslararası sözleşmeler zaten Anayasa’nın 90’ıncı maddesiyle üst hukukumuz durumundadır. Çocuk Koruma Kanunu gibi ulusal yasalarımız da var ama ne yazık ki hepsi kâğıt üzerinde kalıyor. Çocuk ihmal ve istismarının, çocuğa yönelik şiddetin en yüksek olduğu ülkelerden biriyiz. Devri İktidarınızda çocukların her türlü istismara ve şiddete karşı korunamamasının nedeni Anayasa’nın 41’inci madde başlığında “çocuk hakları” yazmaması mıydı? İnsanları güldürmeyin ve kandırmayın.

Cinsel tacize uğramış mağdur çocuğu, tecavüzcüsüyle aynı otobüse bindirip, Van’dan İstanbul’a Adli Tıp’a gönderip, 20 kişinin huzurunda, ayrıca mahkemede, nasıl tecavüze uğradığını en az 10 kez anlattırıp, tekrar tekrar örselenmesinin, mağduriyetinin artmasının nedeni Anayasa’da bugün teklif edilen değişikliklerin olmaması mıdır? Bunları engellemek için elinizi tutan mı vardı? Şimdi, madde başlığına “çocuk hakları” yazmakla bunları engelleyebilecek misiniz? Üstelik, teklif edilen değişiklik ile aslında çocuk hakları kısıtlanmaktadır, maddi içeriği “çocuk hakları” ve “sosyal eşitlik” kavramlarının içini boşaltır niteliktedir. Çocuk hakları, yeterli korunma ve bakımdan yararlanma ile yüksek yararına aykırı olmadıkça ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakları ile sınırlandırılmış. Yeterli koruma ve bakımdan yararlanma yani çocuğun devlet tarafından korunma hakkı, çocuğun dört temel hakkından sadece biridir. Çocuğun yaşama, gelişme ve katılım hakları niçin bu madde metnine alınmamıştır? Çünkü amaç çocuklar değildir; çocuklar, AKP anayasasında bir araç olarak kullanılmaktadır. Korkunç bir çocuk sömürüsü ile karşı karşıyayız. Amaç çocuk hakları ise yapılacak düzenlemeler bunu kısıtlamamalı, sınırlandırmamalı, devletin temel prensibi her durumda çocuk haklarının bütününü korumak olmalıdır.

Değerli milletvekilleri, seçim ufukta gözüktü. Seçim meydanlarında, sekiz yıllık İktidarınızda hakları gasbedilmiş, örselenmiş, ihmal ve istismara uğramış, gece yatağa aç girmek zorunda bırakılmış milyonlarca çocuğumuzun, onların masum gözyaşlarının hesabını seçim sandıklarında soracağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Arıtman, süreniz doldu. Size de iki dakika ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.

CANAN ARITMAN (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bu arada, bir şey sormak istiyorum. Neden bu Anayasa Değişikliği Teklifi’ne “Devlet, vatandaşın işsizlik ve yoksulluğunu da önlemekle yükümlüdür.” diye bir madde yazmadınız? Halkın işsizliği, yoksulluğu, sizin yüksek yargıya hâkim ayarlamanız kadar önemli değil midir? Belki sizin haberiniz yok ama vatandaş hâkim değil, geçim derdindedir. Halkın önceliklerini gözetmeyenler, önünde sonunda sandıkta bunun hesabını verir.

Dinlediğiniz için teşekkür eder, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

2.2 Dördüncü Madde Hakkında MHP Grubu Adına Şenol Bal ( İzmir) 

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan Anayasa Değişikliği Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, daha önceki hatiplerimizin de ifade ettiği gibi, bazı konular üzerinde durmak istiyorum. Anayasa, biliyorsunuz, tüm vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini teminat altına alır. Anayasa, milletin bir arada yaşama arzusu ve toplumsal değerlerini korur. Anayasa, devletin yapısını, siyasi rejimini, organlarının görevi ve yetkilerini belirler ve anayasa, kanunlar hiyerarşisinin en üstünde bulunan, en temel hukuk normudur. Bu özelliklere sahip olduğundan ve devleti kuran kurucu iradenin ürünü olduğundan, Anayasa’nın değiştirilmesi de öyle, bugün önümüzde olan Anayasa değişiklik paketi gibi, gelişigüzel bir usulle olamaz. Anayasa değişiklikleri, biliyorsunuz, bilimsel yöntemlere de uygun olmalıdır. Anayasa değişiklikleri, demokratik bir ortamda tartışılmalıdır. Yine, Anayasa değişiklikleri, milletin her kesiminin kabul edebileceği bir uzlaşma sürecinden geçmelidir ve milletin iradesiyle toplumsal bir sözleşme niteliği taşımalıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, 15 defa değişikliğe uğramış ve 86 maddesi değiştirilmesine rağmen hâlen toplumsal bir mutabakat belgesi niteliğini kazanamayan 1982 Anayasası’nın değiştirilmesi gerektiğine inandığımızı her defasında ifade ettik. 21’inci yüzyılda, her kesimin belirleyebileceği bir anayasaya kavuşabilmenin yolu, bugün Meclise bir dayatmayla getirilen bu paket olabilir mi saygıdeğer milletvekilleri? Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, uzlaşma kültürüne dayalı bir anayasa önerisini, 2007 yılında, seçimden hemen sonra dile getirdi. Konuyu hem siyasi partilerle hem de aziz milletimizle sık sık paylaştı ve Anayasa değişikliğinin şartlarını ve nasıl olması gerektiğini hiç bıkmadan anlattı.

Evet, saygıdeğer milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak dedik ki: “Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan partilerin eşit sayıda temsil edildiği bir Anayasa değişiklik uzlaşma komisyonu kurulmalıdır. Partiler kendi fikir ve katkılarını bu çalışmalarda ortaya koymalıdır ve ortak bir metin arayışı içinde çalışmalarında uzlaşma sağlamalıdır.” Ve yine dedik ki: “Bu komisyon çalışmaları sonunda, üzerinde uzlaşılan hususlar belirlenmeli ve demokratik bir sözleşmeye bağlanmalıdır ve bu sözleşmeyle, siyasi partilerin hangi konularda, nasıl uzlaştığı kamuoyuyla paylaşılmalı ve her partinin duruşu ve Anayasa konusundaki görüşü, yapılacak ilk seçimde milletin takdirine sunulmalıdır.” Ve dedik ki: “Yeni seçimlerden sonra oluşacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk işi, Anayasa değişikliklerini gerçekleştirmek olmalıdır.”

Sayın milletvekilleri, ancak böyle geniş katılımla sağlanacak mutabakat ile bir asırdır devam eden Anayasa tartışmalarını sona erdirebiliriz ve ancak böylelikle Türkiye’nin bütün imkân, kaynak ve kabiliyetlerini harekete geçirebilecek azmi yeniden yakalayabiliriz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, devlet ile milleti kucaklaştıran, milletin değerleriyle devletin değerlerini barıştıran, cumhuriyet ile demokrasiyi uzlaştıran bir anayasayı öngörüyoruz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, milletimizin birlik ve beraberlik içinde, birlikte yaşama arzusunu güçlendiren, müşterek değerleri koruyan, toplumsal bir sözleşme niteliğinde bir anayasa öngörüyoruz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, cumhuriyetimizin temel nitelikleriyle, Anayasa’mızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek maddelerini tartışmasız kabul eden bir anayasayı öngörüyoruz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bireyin temel hak ve hürriyetlerini evrensel insan hakları standartları seviyesine yükselten bir anayasa öngörüyoruz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, milletlin bölünmez bütünlüğünü, devletin üniter ve millî yapısını tartışmasız kabul eden bir anayasa öngörüyoruz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, devletin siyasi rejimini erkler ayrılığına dayalı parlamenter demokratik düzen olarak benimseyen, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında çatışma ve müdahale yaratmayan, uyumu gözeten bir anayasa öngörüyoruz ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yine bu üç erk arasında denge ve denetimin hukukun üstünlüğüne, hukukun üstünlüğünün ise yargı bağımsızlığına bağlı olarak değerlendirildiği bir anayasayı öngörüyoruz.

Sayın milletvekilleri, siz bunları istemiyor musunuz? Gerisi mutabakatla halledilebilecek maddeler değil mi? Peki şimdi ortaya konan bu pakete bir bakalım: Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan çoğunluğun gücüne dayanarak ve AKP’nin ihtiyaç duyduğu şekilde hazırlanmış Anayasa değişikliği dayatılıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekillerine dayatılıyor. Yani, seçim sürecine girildiği böyle bir dönemde gerginlik, kutuplaşma ve gerilim ortamına ihtiyaç var değil mi sayın milletvekilleri? 2007 seçimlerinde kullanılan taktik şimdi, bu seçimler öncesinde de kullanılmak isteniyor? 2007 seçimlerinden itibaren kurumlar içinde ve kurumlar arasında hiç durmadan yaratılan gerginlik de boşa değil. Niyet hiç halis değil, yapılmak istenilen ortadadır. AKP, acele ve telaş içinde, kendine göre bir anayasa ve siyasi yapı yaratmak peşindedir. AKP’nin Anayasa değişikliğiyle, millete yutturulmaya çalışılan hapın üzerindeki boyayı teşkil eden maddeler bir kenara konulursa, özünü teşkil eden zehirli maddelerle Türk milleti teslim alınmaya çalışılmaktadır.

Herkes ve her siyasi parti Türkiye’de yargı reformuna ihtiyaç olduğunu söylüyor ve istemiyor mu sayın milletvekilleri? Ancak bu getirilen yasa teklifinin amacı, yargı reformu yapmak değil, kendine tabi yargı yaratmaktır. Bu teklifle yargı siyasallaştırılmıyor mu ve yargı bağımsızlığı ihlal edilmiyor mu? Bu değişiklik teklifi yasama ve yürütme gücünün hukuk ile sınırlandırılması ilkesine dayalı parlamenter demokratik sistemin özüne aykırı değil mi sayın milletvekilleri?

Bakınız, erkler ayrılığına dayalı parlamenter rejimde cumhurbaşkanı sorumsuzdur ve bu sebeple de yetkisiz olması gerekmiyor mu? İktidar partisi dâhil herkesin, her siyasi partinin ittifak ettiği 1982 Anayasası’nın Cumhurbaşkanına aşırı yetki ve görev verdiği söylenmiyor muydu, tenkit edilmiyor muydu? Bu teklifle Cumhurbaşkanının yetkileri artırılmıyor mu sayın milletvekilleri?

Başbakan başkanlık sistemini istediğini açıkladı, yani tek adam olma özlemini biliyoruz Sayın Başbakanın. Bu anlayışa göre, Başbakanın kendisini hazırladığı o makam için bir alt zemin bu teklifle karşımızda değil mi?

Anayasa Mahkemesinin üye yapısının değiştirilmesi, üyelerin seçiminde Cumhurbaşkanının daha etkili hâle getirilmesi, yasama organını dengeleyecek ve denetleyecek Anayasa Mahkemesinin gücünü zayıflatmak istemesi ortada değil mi? Anayasa Mahkemesinin gücünü zayıflatmakla, böylelikle kuvvetler ayrılığı parlamenter sistemin özü bozulmak istenmektedir.

Bu, parlamenter sistem anlayışına ters düşen bir durum değil midir Sayın İyimaya? Ülkeyi parti devletine mi götürmek istiyorsunuz? Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır? Çoğulcu demokrasi ilkelerini göz ardı ederek çoğunluk tahakkümünü esas alacaksınız, sonra dönüp demokrasiden bahsedeceksiniz.

Anayasa değişiklik tekliflerinde siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili maddeler, HSYK üye seçimi, Anayasa Mahkemesinin yapısına ve üye seçimine ilişkin maddeleri objektif bir şekilde incelendiğinde her ihtimalin ne kadar ince ince hesaplandığını, anayasa maddesi hâline dönüştürüldüğünü görüyorsunuz. Bu teklifle düzeltmek, daha düzgün hâle getirmek yerine, iktidarın bir intikam alma hissiyatını ve bugüne kadar ölçüsüzce yaptıkları uygulamaların, davranışların hesabını vermekten kaçınmak istediğini göreceksiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bal, süreniz sona erdi. Size de ilave süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim.

ŞENOL BAL (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Yani at pazarlığına alışık bir yapının milletin Anayasası’na da at pazarlığı yaparcasına, kendileri için gereken maddeleri teklif ederken referandum süreciyle kitlelerin “evet” oyunu almak için araya muhtelif kesimin hoşlanacağı maddeleri serpiştirmiş olmaları, bir siyasi yozlaşmanın tezahürü değil mi sayın milletvekilleri?

CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Çocuk haklarından hiç bahsetmediniz.

ŞENOL BAL (Devamla) - O yüzden, görüşmekte olduğumuz bu teklifte, 4’üncü maddede olduğu gibi, doğru mu yanlış mı tartışmasını yapmanın abesle iştigal olduğunu söylüyorum. Yargının siyasallaştırılması ve kontrol altına alınmasıyla ilgili maddelerin arasına serpiştirilen ve çocuk hakları gibi evrensel insan haklarının ve çocuk haklarının böyle ikincil duruma düşürülmesini de burada şiddetle kınıyorum sayın milletvekilleri. Bu yüzden, 41’inci maddede yapılan değişiklik üzerinde görüş beyan etmedim.

Bir paket olarak, Mecliste şartlar gerçekleşirse referandum olarak vatandaşlarımızın oyuna sunulacak olan bu paket teklif insan haklarına da aykırıdır. Paket hâlinde referanduma sunulan 1982 Anayasası’ndan bu Anayasa değişiklik paketinin ne farkı var sayın milletvekilleri? Üstelik, o dönem de olağanüstü şartların hüküm sürdüğü bir dönemken, bugün kendilerini “demokrasi havarisi” olarak ilan edenlerin uygulaması ve vatandaşlarımızı iki cami arasında bırakması gerçekten demokrasimiz adına utanç verici.

O yüzden, değerli milletvekilleri, Anayasa Değişikliği Teklifi’nin tümüne, hazırlanma ve usulüne ve esaslarına muhalifiz ve buna “Hayır.” diyoruz, sizleri de “Hayır.” demeye davet ediyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bal, teşekkür ederim.

2.3 Dördüncü Madde Hakkında BDP Grubu Adına Sevahir Bayındır (Şırnak) 

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa değişikliği üzerine sunulan değişiklik teklifi üzerine partim adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biz küçükken de hep “Bugün 23 Nisan, neşe dolar insan.” derdik. O çocukluk düşümüzle hakikaten neşeli olduğumuzu varsayıyorduk. Bugün 20 Nisan, cumhuriyetin kuruluşu yıl dönümü. Belki kuruluş günü ve zamanı itibarıyla kısmen sevinçliydik. Ancak 1924’ten itibaren ne yazık ki bu sevinci paylaşamıyoruz, üzüntülüyüz. Hele 21’inci yüzyılın şu ilk on yılında cezaevlerinde çocuklar mahkûmken, çocuklar ana dilinde konuşamazken, çocuklar emeğiyle sömürülüyorken, çocuklar sokaklara terk ediliyorken, çocuklar cinsel saldırılarla yüz yüzeyken ne yazık ki sevinç dolmuyoruz; bu bir yanılsama, bir kandırmaca. Artık uyanmak gerekiyor. “Uyanın” diyoruz artık. Biz neşeli değiliz, üzüntülüyüz. Çünkü biz bugün çocuk haklarının bu pakette bir istismar konusu olarak pazarlanmasını doğru bulmuyoruz, vicdani bulmuyoruz, hukuki bulmuyoruz, adil bulmuyoruz. Bu mudur adaletiniz?

Çocuk haklarının evrensel bir hak olarak korunması gerekir. Sözleşmeye imza atmışsınız. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalamışız ama 17, 29 ve 30’uncu maddelere de çekince koyarak tabii, kerhen. Nedir o çekinceler? Yeri geldiğinde Sayın Başbakan da dâhil “Kürtler bu ülkenin asli kurucularındadır. Azınlık değil onlar, çoğunluktur.” diyor ama bu çoğunluk azınlık haklarından dahi yararlanamıyor; ana diliyle konuşamıyor, ana diliyle okuyamıyor, ana diliyle yazamıyor, ana diliyle siyaset yapamıyor, yani suçlu, yasaklı pozisyondadır hâlâ. Dolayısıyla bugün siz bu Anayasa’nın 41’inci maddesine bir kelime ilave ederek düzelttiğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz, çünkü biz sizi şuna davet ediyoruz: 2005’te Terörle Mücadele Yasası’nı çıkararak Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni ihlal edip suç işlediniz, hâlâ bu suçu işliyorsunuz. Ne yaptınız? “On beş yaşla on sekiz yaş çocuğu çocuk değil.” dediniz. Bunu ne hakla, hangi akılla ve hangi vicdanla yaptınız, sorarız size. Kürt oldukları için mi? Kürt çocuklarıysa çocuk değildir, onlar zulmün pençesinde erken büyürler diye mi bunu yaptınız? Onlar, bu sistemin bütün zorbalıklarına, haksızlıklarına ve hukuksuzluklarına tanıklar.

Ahmet Arif’in dediği gibi “Tanıdılar ve erken büyüdüler” diye mi çocuk saymıyorsunuz? Bu sebeple mi Terörle Mücadele Yasası’nı değiştirerek çocukları erişkin yaptınız, erken büyüttünüz, ağır ceza mahkemelerinde yargıladınız? Dünyanın hiçbir yerinde çocuklar ağır ceza mahkemelerinde yargılanmaz. Çocuklar, Medeni Yasa’ya göre, Medeni Kanun’a göre… Çocukları korumak üzere, çocukların kendini gerçekleştirmesini sağlamak, eğitiminin tamamlanması, travmadan, şiddetten uzak durması, kendini kişilik olarak, bilinç olarak geliştirmesini korumakla yükümlü bir Hükûmet, bir sistem nasıl oluyor da çocukları koruması gereken yerde çocuklara bu kadar zalimane davranabiliyor, çocuk da olsa, kadın da olsa “vurun” diyebiliyor? Böyle bir şey oluyor da siz nasıl samimi olabilirsiniz, nasıl inandırıcı olabilirsiniz ki? Siz, Kenan Evren cunta yasasına dokunmadan önce kendinizin çıkardığı yasalara dokunun. O inkâr eden, yok sayan, çocukları kendi yaşından daha büyük cezalara çarptırmadan önce, önce o çocuklardan özür dileyin, önce o cezaevlerinin kapılarını açın. O çocukların annelerinin yanında, babalarının yanında, kardeşlerinin yanında, mahallesinde, arkadaşlarıyla kendi dilinde okumasını sağlayın; kendi okulunda, çevresinde okumasını sağlayın.

Nedir suçumuz? “Yeter” diyoruz artık, yıllardır “yeter” dedik artık. Kürtler bu coğrafyada vardı, bölücü değiller, bin yıl önce bu topraklarını bölüştüler. “Bölücü” diyenler, Kürtlere de, Anadolu’daki tüm halklara ihanet ediyorlar. Kürtler neyi böldü? Evet, paylaştı; toprağını paylaştı, evini paylaştı, kültürünü paylaştı, geleceğini paylaştı, inancını paylaştı. Suç değil mi Kürtlere “bölücüdür” demek? Suç değil midir Kürdü yok saymak? Gelip bu bağdakini kovmak suç değil mi, günah değil mi? Nereye kadar? Ne zamana kadar? Neyin antrenmanını yapmaya çalışıyorsunuz?

O nedenle, biz, bu maddenin bu şekilde, sadece bir Anayasa değişikliği sunuluyor gibi, çocukların hakkını koruyoruz gibi çok hileli bir yaklaşımınızı hiç samimi bulmuyoruz çünkü önce düzeltmeniz gereken şeyler var.

Yine, Meclisimiz, kayıp çocuklar sebebiyle bir Meclis araştırma komisyonu oluşturdu. UNICEF’in Komisyonumuza verdiği bilgiler vardı. Dünyanın Hindistan’dan sonra 2’nci büyük iç göçü yaşayan ülkesi Türkiye. Kim göç etti? Kimler göç ettirildi? Büyük çoğunluğu Kürt coğrafyasından Kürtler ya ekonomik ya da savaş koşullarından dolayı köyleri yakılarak zorunlu göçe tabi tutuldu ve peki, bu göçün maliyeti nedir? Bir, zaten kimliği, toprağı, hakları elinden alınmış bir topluluk yeniden göçe maruz bırakılarak gittiği yerde çocukları da dâhil en büyük risk altındadır. Yani göç ettirilmiş topluluk gittiği yerde ekonomik olarak zorluk yaşamakta, çocuklarına zaman ayıramamakta, çocuklarını koruması gereken aile kendisi de korumasız bir pozisyonda. Yani, bugün kaçırılan, sokakta suç örgütleri aracılığıyla kullanılan çocuklar, istismar edilen çocuklar, bütün bunlar bu ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve hukuki haksızlıkların yarattığı devasa bir sorundur ve ciddi tehlikeleri barındırıyor.

UNICEF’in de ısrarla, Komisyonumuza da sunduğu bilgiler ve yaptığı çağrılar budur.

Eğer Türkiye’de ekonomik kriz bu şekilde devam ederse, işsizlik bu hızla devam ederse, yoksulluk bu kadar derinleşirse ve çalışmak için yirmi dört saat sömürülmek zorunda kalırsa aileler, ne yazık ki çocukları da korumasız kalacak ve çocuklar her türlü suç karşısında korumasız bir şekilde hayatlarını sürdürmek zorunda kalacaklar.

Bu nedenle biz diyoruz ki AKP Hükûmeti öncelikle şu verilerine bakarsa bile… Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin’e verdiğimiz soru önergesine verdiği cevapta… “2002’den bu yana çocukların hem yargılanması hem de tutuklanması nedir? diye. Örneğin 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’ndan kaynaklı çocuklara dönük açılan dava sayısı 2002’de 472, sanık sayısı 975. Peki, altı yıl sonra, 2008’de nasılmış bu veri? Açılan dava sayısı 2.643, sanık sayısı 6.688. Kaç bin kat artırmışsınız çocuklara dönük. Peki, on sekiz yaş altı sanık sayısı: 2002’de 27, 2008’de 496 kişi. Adaletiniz bu mu?

Çocuklara dönük…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bayındır, süreniz doldu, size de ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlar mısınız.

SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) – Yine, çocuklar hakkında denetimli serbestlik kararı verilmiş, 2006’dan 2009’a kadarki verileri sunuyorum size: 2006’da 3.773 çocuk hakkında denetimli serbestlik kararı verilmiş, 2007’de 7.453 çocuk hakkında, 2008’de 8.080 çocuk hakkında, 2009’un ilk on bir ayı için 9.022 çocuk hakkında denetimli serbestlik kararı verilmiş.

Peki, çocuklar mı suçlu, siz mi suç ortamını yarattınız, yoksa niye herkesi bu kadar cezaevlerine atıp yargılama pozisyonuyla karşı karşıya bırakıyorsunuz? Nedir? Bunu etkileyen nedenler nedir?

Yine çocuk işçiliği… Her türlü kötü şartlarda çalışan çocuk işçi sayısı 1 milyon! 1 milyon arkadaşlar! Bu da kayıt dışı olan yüzde 42’nin dışındadır. Yani, kayıtlı işçi, çalışan olarak tespit edilen yüzde 57’lik birim içindedir, ama neredeyse çalışanların yarısına yakın da kayıt dışı çalışmakta ve bu kayıt dışı çalıştırılanların büyük çoğunluğu da kadınlar ve çocuklardır. O nedenle “Barış getiriyoruz, özgürlük getiriyoruz; hak, hukuk getiriyoruz.” diye kendinizi kandırabilirsiniz, ama o cezaevinde o soğuk duvarlar içinde, o demir parmaklıklar arasındaki çocukları kandıramazsınız, yoksul insanları kandıramazsınız, inkâr edilen çocukları, insanları kandıramazsınız, savaş tamtamları altında yaşayan insanları kandıramazsınız. Kendinizi kandırabilirsiniz, cevabınızı alacaksınız yakın zamanda, eminim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

2.4 Dördüncü Madde Hakkında AKP  Grubu Adına Mehmet Zafer Üskül ( Mersin )

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir kez daha bir Anayasa değişikliğiyle uğraşıyoruz. Değiştirmeye çalıştığımız Anayasa, anayasa hukukçularının dilinde yapılışı itibarıyla bir “Ferman Anayasa.” Bu ferman Anayasa’dan kurtulup halkın temsilcilerinin özgür iradeleriyle oluşturduğu bir anayasayı yapamamanın üzüntüleriyle sözlerime başlıyorum.

Egemenlik Haftası içindeyiz. Egemenlik Haftasının içinde, egemenliğin sahibi olan milletin temsilcilerinin hâlâ demokratik bir anayasa yapamamış olması gerçekten çok acı. “Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası millî egemenliktir.” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına saygılı olarak bir yeni anayasayı yapamamanın üzüntüsünü yaşıyorum.

Sonuç olarak, yeni bir anayasa yapamasak da elimizdeki Anayasa’nın eksikliklerini gidermek hepimizin ortak görevi. Benim üzerinde konuşma yaptığım madde çocuk haklarıyla ilgili. Çocuk hakları, elbette insan hakları kapsamı içinde değerlendirilir. Ancak çocukların özel durumu onların haklarıyla özel olarak ilgilenmemizi gerektirir. Aslında, Türkiye Cumhuriyeti devleti, uluslararası alanda yürürlüğe konulan neredeyse çocuklarla ilgili tüm sözleşmeleri, uluslararası antlaşmaları imzalayarak çok önemli adım atmıştır. Ancak bütün bunların iç hukukumuza yansıtılması Anayasa’nın 90’ıncı maddesine rağmen bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle çocuk haklarıyla ilgili, çocuk haklarını daha güvenceli bir hâle getirecek bir Anayasa değişikliği yapmanın ne gibi bir sakıncası olabilir? Bu sorunun cevabını herhâlde bütün milletvekilleri tek tek kendisine sorup, vermelidir.

1924 yılında Cenevre Çocuk Hakları Bildirisi’nde bu düşünce ortaya çıktı. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi de bu konuya değindi.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Peki, eğer “hayır” geçerse ne olacak?

MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla) – 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme çocuk haklarını önemli ölçüde geliştirdi; Türkiye de bunu imzaladı.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Çocuk haklarından vaz mı geçeceğiz?

BAŞKAN – Lütfen Sayın Milletvekili, lütfen… Böyle bir usulümüz yok.

MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla) – Peki, çocuk haklarını güvence altına almak, korumak için ille Anayasa değişikliği yapmak mı gerekirdi? Anayasa değiştirilmeden, Anayasa’ya bu konuda bir hüküm konmadan bir şeyler yapılamaz mıydı? Elbette yapılabilirdi ve çok şey yapıldı. Yapılanların tamamını anlatmaya zamanım elvermez ama bazı örnekler vermek isterim hızla.

Türkiye’de uygulamada, daha önceleri olduğu gibi AK PARTİ döneminde de sağlıktan eğitime, sosyal güvenlikten yargıya kadar hemen hemen tüm alanlarda çocukların haklarını teslim edecek düzenlemeler yapılmıştır. Sağlık hizmetlerinden yararlanma konusunda Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin öngördüğü gereklilikler önemli ölçüde dikkate alınarak ilerlemeler sağlanmıştır. Çocuk ölümleri azalmış, anne ölümleri azalmıştır. Çocukların aşılanması konusunda çok ileri düzeye gelecek uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Bugün çok değişik alanlarda çocuklarımız yüzde 96’ya varan bir oranda aşılanmaktadır. On sekiz yaşına kadar tüm çocukların ücretsiz sağlık hizmetlerinden yararlanmasını bu siyasi iktidar sağlamıştır.

Çocukların aile ortamında yetiştirilmesi hem Birleşmiş Milletler sözleşmesinin bir gereğidir hem de son derece insani bir ihtiyaçtır. Bu anlamda Aileye Dönüş Projesi uygulamaya konulmuş, binlerce çocuğumuzun aile içine yerleştirilerek aile ortamında büyümeleri, gelişmeleri sağlanmıştır ve bu çalışmalar, çabalar devam etmektedir. Koruyucu ailelere yerleştirilen çocukların sayısı da binlerle ifade edilebilmektedir.

Eğitim hakkının kullanılması konusunda yaşanan ilerlemeler, gerçekleştirilen ilerlemeler defalarca bu kürsüde dile getirildi. 350 bin kız çocuğumuz bu siyasi iktidar döneminde okula kavuştu. Okul öncesi eğitim yüzde 11’den yüzde 33’e çıktı. İlköğretimde yüzde 91’den yüzde 98’e ulaştı okullaşma oranı; ortaöğretimde yüzde 51’den yüzde 59’a. Bunlar yeterli mi? Elbette yeterli değil ama yapılan uygulamaların, gerçekleştirilen ilerlemelerin de gözden uzak tutulmaması gerekir. Kız çocuklarımızın ilköğretimdeki okullaşma oranı 2003’ten bu yana 10 puanlık bir artışla yüzde 96’ya çıkartılmıştır.

Çocuklarımızın ders kitapları ücretsiz dağıtılmakta, teknoloji sınıfları kurulmaktadır.

Elbette, çocukları suçlu olarak niteleyemeyiz. Çocuklar suça itilebilirler ama onları ağır ceza mahkemelerinde yargılamamak da bizim görevimizdir. Onların tutuklanmalarının doğurduğu sakıncaları elbette hepimiz biliyoruz. Yargıçlarımızın tutuklama kararı verirken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarında ortaya konulan ölçütleri dikkate alarak karar vermeleri gerektiğini ısrarla her defasında vurguluyoruz.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Bu yasaları siz çıkardınız! Yargıçlara sorumluluk yüklemeyin, yasaları siz çıkardınız.

MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla) – Ama Adalet Komisyonumuzda görüşülmekte olan bir yasa tasarısı, eminim ki bu konuda yaşanan sıkıntıları çok büyük ölçüde ortadan kaldıracaktır. Biz de İnsan Hakları İnceleme Komisyonu olarak o yasa tasarısının daha yararlı, daha olgun bir biçimde çıkartılabilmesi için çabalarımızı sürdürüyoruz.

Çocuk istismarına, çocuğa karşı uygulanan şiddete hepimiz karşıyız. Ama uygulamada bu durumlarla karşılaşmıyor muyuz? Karşılaşıyoruz, doğru. Bunları engellemek için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu muhalefet partilerimizden temsilcilerin de katıldığı bir alt komisyonla tüm çocuk yuvalarını, gençlik evlerini, kreşleri inceleme altına almıştır, aynı şekilde yatılı bölge ilköğretim okullarında incelemelerini sürdürmektedir. Bu çalışmalar devam edecektir. Biz bu konularda herhangi bir hak ihlaliyle karşılaştığımız zaman herhangi bir başvuru beklemeksiniz, resen harekete geçerek işlem yapıyoruz. Birkaç gün önce Hakkâri’de bir çocuğumuzu iki kolundan tutarak sürükleyen polisler açığa alınmıştır. Komisyonumuzun, o polislerin açığa alınmasında katkısı vardır, müdahalesi vardır. Aynı şekilde, birkaç gün önce yine, Antakya’da bir ana sınıfında bir öğretmenin uyguladığı işkence üzerine o öğretmen açığa alınmıştır. Komisyon olarak bu tür olayları haber aldığımız anda derhâl harekete geçiyoruz, müdahale ediyoruz ve gereğinin yapılmasını idareden istiyoruz.

Çocuklarımızın çok değişik sıkıntıları var. Cinsel istismara uğrayan çocuklarımızdan söz edildi, doğrudur. Bunların Adli Tıpta yıllarca sırada beklediklerini biliyoruz. Büyük bir ıstırap kaynağıdır bu. Daha geçenlerde, on-on beş gün önce Sağlık Bakanımızdan rica ettim, Adli Tıp Kurumumuzda çocuk psikiyatristi uzmanı azdı, yetersizdi, bu nedenle çok bekleniyordu, şu anda iki kadro, mecburi hizmetli kadrosu konuldu ve bu kadrolara atamalar yapıldığında Adli Tıp Kurumuna 2 yeni çocuk psikiyatristi atanmış olacak. Bugün Adli Tıp Kurumu Başkanımız beni aradı, teşekkürlerini iletti. Bu yılın sonuna kadar bekleyen bütün tasfiyelerin, bu 2 hekimin göreve başlamasıyla gerçekleştirilebileceğini söyledi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Üskül, süreniz doldu.

Size de ek süre veriyorum iki dakika. Lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim.

MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Atatürk’ün çocuklarımıza ithaf ettiği içinde bulunduğumuz bu Millî Egemenlik Haftası’nda sürekli olarak “Meclis yapamaz.”, “Meclis seçemez.”, “Meclis karar veremez.” diye karşımıza çıkanlara Atatürk’ün şu sözlerini hatırlatmak isterim: “Millet ve memleket adına ve hesabına tek başvurulacak yer burasıdır; yani Yüksek Meclisinizdir. Bu yasal hakkı, bu millî hakkı, bu doğal hakkı hiçbir sebep ve bahaneyle ve hiçbir düşünceyle, hiçbir kimseye ve hiçbir kurula terk edemeyiz.” Biz böyle düşünüyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Milletin temsilcilerinin, bütün sorunları burada görüşüp, çözüme kavuşturması gerekir.

Bazı arkadaşlarımız bu Anayasa değişikliği teklifinde bazı konuların yer almadığını söyledi. Önerdiniz de ret mi ettik? Neden önermediniz?

ŞERAFETTİN HALİS (Tunceli) – Önermedik mi?

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Önerdik, reddettiniz.

ZAFER ÜSKÜL (Devamla) – Değerli milletvekilleri, sonuç olarak bir Anayasa değişikliği gerçekleştiriyoruz. Bu Anayasa değişikliklerini gerçekleştirdiğimiz zaman referanduma gidileceği belirtiliyor ve insan haklarıyla ilgili konuların referanduma götürülemeyeceği söyleniyor. Doğrudur, oy verin, referanduma götürmeyelim; bu, Meclisin elindedir. Eğer bu değişiklikler referanduma gidecekse oy vermeyenler düşünmeli neden referanduma gitmek zorunda kalındığını. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken, gerçekleştirilecek bu Anayasa değişiklikleriyle Anayasa sorunumuzun ortadan kalkmayacağını bir kez daha ifade ediyorum. Ümit ediyorum ki, çok da geç olmadan demokratik bir yeni, sivil Anayasa’yı yapabilecek iradeyi bulabiliriz, ortaya koyabiliriz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Üskül, teşekkür ederim.

KAYNAK: T.B.M.M. Tutanak Dergisi, Dönem 23, Cilt 67, Yasama Yılı 4, Birleşim89

___________________________________________________________________________

3.  TBMM’ Genel Kurulu’nda Dördüncü Maddeyle İlgili Verilen Değişiklik Önergeleri, Oylamalar   ve Komisyonca Sunulan ve Teklif Metninin Aynı Olan Metnin Kabulü

3.1. Dördüncü Madde İçin  Birinci Turda Verilen   önergeler (Tümü Reddedilmiştir – 19 Nisan 2010)

1.Önerge

 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41 inci maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

 

                                                                                                                        Ahmet Aydın

                                                                                                                           Adıyaman

“Devlet her türlü istismara, suça sürüklenmeye ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.”

2.Önerge

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41 inci maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

 

                                                                                                                     Azize Sibel Gönül

                                                                                                                             Kocaeli

“Devlet her türlü istismara, suça sürüklenmeye ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.”

3. Önerge

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41 inci maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

 

                                                                                                                         Yılmaz Tunç

                                                                                                                              Bartın

“Devlet her türlü istismara, suça sürüklenmeye ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.”

4.Önerge

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41 inci maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

 

                                                                                                        Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu

                                                                                                                            Siirt

“Devlet her türlü istismara, suça sürüklenmeye ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.”

Gerekçe (4.Önerge):

Çocukların korunması, bakım ve gözetimi hususlarında devletin koruyucu tedbirler alması ve özellikle küçük yaşta suça karışmasının önlenmesi amaçlanmıştır.

Oylamanın Sonucu (1,2,3 ve 4.Önergeler): KABUL EDİLMEMİŞTİR

5.Önerge

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41. maddesine eklenen 3. fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İsa Gök                                Atilla Kart                                   Selçuk Ayhan

Mersin                                  Konya                                               İzmir

 

“Her çocuk, yetişme ve gelişme, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.”

Gerekçe (5.Önerge):

SELÇUK AYHAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; gerilimli bir aradan sonra hepinizi saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bu Anayasa değişikliklerini öyle bir ortamda görüşüyoruz ki, sanki büyük bir şirketten bir iş almışız, on gün süre verilmiş, on gün içinde bu işi bitiremezsek ciddi bir tazminat belirlenmiş her gün için ve 550’ye yakın milletvekili arkadaşımız kulislerde koltukların üzerinde horlayarak, hırlayarak, yüzünü yıkayarak… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Terbiyeli ol!

SELÇUK AYHAN (Devamla) – Özür diliyorum… Özür diliyorum… Özür diliyorum… Halkımız biliyor.

…ne yazık ki sabahlara kadar bunu görüşmek zorunda kalıyoruz. Bunu esefle karşılıyorum, öncelikle bunu belirtmek istiyorum.

Şimdi, bizim verdiğimiz önergeyi hemen baştan “Kabul etmiyoruz.” dedi çıktı Sayın Bakan ve Komisyon. Hâlbuki yapmak istediğimiz şu: Anayasa’nın 58’inci maddesi gençlerin gelişimi ve korunmasını güvence altına almış. Çocukların gelişimi ve güvencesini de Anayasa’nın 58’inci maddesine paralel bir şekilde güvence altına alalım diye bir önerge veriyoruz ama önerge bizden geldiği için baştan reddedilmesi gerekiyor. Herhâlde verilen görevler bu şekilde.

Şimdi, Türkiye’de bir gündem oluşturma merkezi var, GÜM. İnşallah gümleyecek! Bu merkezin son projesi Anayasa değişikliği projesi. Şimdi, milletin böyle istediği söyleniyor.

Değerli arkadaşlar, bunu, 1968 yılında Şemsi Belli’nin ilk defa yayımlanan bir şiiriyle sizlere sunmak istiyorum, belki geriliminiz de biraz azalır:

“…

Şavata’dan Angara’ya ses getmir.

Biz getmeğe guvvetimiz heç yetmir.

Malımız yoh,

Yolumuz yoh.

Angara’ya ses verecek dilimiz yoh.

Ganadımız, golumuz yoh

Bu ne biçim memlekettir, hooyyy baboo?

Yerin yurdun adresesin bilmirem

Angara’da Anayasso

Ellerinden öpir Hasso.

Yap bize de iltimasso.

Bu işin mümkini yoh mi hooyyy baboo?”

Bakın, bunu Türkü olarak da dinlemek isterseniz, kuliste, öğretecek arkadaşlarım var.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bir de bu Anayasa değişikliğinin buradan referanduma gitmesi için ciddi bir çaba içindesiniz. Bakın, size kısa bir referandum yapacağım. Aşağıdaki hayvanları seviyorsanız “Evet.” deyin, sevmiyorsanız “Hayır.” deyin:

At, eşek, arslan, kaplan, sırtlan, yengeç, akrep, solucan, salyangoz, hamam böceği, fare.

Seviyorsanız “Evet.” deyin, sevmiyorsanız “Hayır.” deyin. (AK PARTİ sıralarından “Hepsini seviyoruz.” sesleri, gürültüler)

MEHMET OCAKDEN (Bursa) – Seni de seviyoruz.

SELÇUK AYHAN (Devamla) – Halka sunduğunuz tasarı ne yazık ki bu. Halka ne kadar saygı gösterdiğinizin bir belirtisi, bir göstergesi bu değerli arkadaşlar. Bu işler böyle olmaz.

ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) – Seni de seviyoruz.

SELÇUK AYHAN (Devamla) - Laf atmakla da bir yere varılmaz. Şimdi, sizler burada yoğun, sabahlara kadar, yedi buçuk-sekizlere kadar kalarak çektiğiniz sıkıntının acısını kürsüde konuşanlardan çıkarmaya çalışmayın.

Değerli arkadaşlar, çocuklarla ilgili Anayasa maddesi içinde güvence altına almak, bu işin sosu, şekeri, ilaçlı gazozudur. Bunu hepimiz biliyoruz  ama güzel bir maddedir, itirazımız yok, güzel bir maddedir. Kabul etmenin koşullarını sizlere sunduk, uzlaşma koşullarını sunduk, birlikte yapalım, görüşelim, tartışalım, bir yere birlikte varalım dedik ama kabul etmediniz. Çünkü…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Reddetmeyi bile bilmiyorsunuz!

SELÇUK AYHAN (Devamla) -  Hayır…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Ret oyu bile kullanamıyorsunuz!

SELÇUK AYHAN (Devamla) – Şimdi, bakın, bu tasarı var ya bu tasarı, sizin tasarınız değil arkadaşlar…

BAŞKAN -  Teklif, Sayın Ayhan, teklif…

SELÇUK AYHAN (Devamla) – Bu tasarı, size dayatılmış, size sunulmuş, bu tasarıyı da “On gün içinde geçireceksiniz.” denmiş. Onun için bu kadar eziyeti… İçinde iş adamı, profesörü, doçenti, kaymakamı, valisi, mühendisi, mimarı, doktoru olan ve gerçek yaşamında saygın olan şu insanları biraz da küçülterek şurada zorla geçirtmeye çalışıyorsunuz. Bunu da esefle karşılıyorum değerli arkadaşlarım.

ABDULLAH ÇALIŞKAN (Kırşehir) – Biz şikâyetçi değiliz.

SELÇUK AYHAN (Devamla) – Bakın, en son İstanbul Emniyet Müdürlüğünün bir araştırmasına göre millî eğitimde 232 tane suçlu, sabıkalı, 17’si aranan olmak üzere insan tespit edildi değerli arkadaşlar. Bunun içinde kız çocuklarının tacizcisi var, bunun içinde uyuşturucu kullananı var, uyuşturucu satıcısı var. Bunlar bu Hükûmetin, bu devletin gözünden kaçacak şeyler mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ayhan, bir dakika size de ilave süre veriyorum. Lütfen konuşmanızı tamamlayın

.SELÇUK AYHAN (Devamla) – Tamam Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, bir şeyleri kâğıt üzerinde yazmak önemli değildir, bir şeyleri belge hâline getirmek önemli değildir. Niyetiniz samimiyse, niyetiniz iyiyse bu ülkede o kadar sokak çocuğu olmaz, o kadar kayıp çocuk olmaz, yetiştirme yurtlarında çocuklar işkence görmez, bu ülkede bazı çocuklar en iyi olanaklarla okurken bazıları sokaklarda sürünmez. Türkiye’nin gerçeği bu, bunu hepinizin yüzüne haykırıyorum.

Ve son olarak, 1940’lı yıllarda Tan gazetesini basan Selahattin Ertürk’ün bir sözüyle konuşmamı tamamlıyorum: “Zaman kararsız bir rüzgâr olmuşsa, sen de bir fırıldak olmaktan çekinme.”

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Oylamanın Sonucu (5.Önerge): KABUL EDİLMEMİŞTİR.

6.Önerge 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497 sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Akın Birdal (Diyarbakır)

 

Pervin Buldan (Iğdır)

Sevahir Bayındır (Şırnak)

Şerafettin Halis (Tunceli)

Hasip Kaplan (Şırnak)

Sebahat Tuncel (İstanbul)

Madde 4:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci maddesinin kenar başlığı “I. Ailenin korunması ve çocuk hakları” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir: “Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır. Çocuk hakları sözleşmeleri çekincesiz olarak uygulanır”

Gerekçe (4.Önerge):

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 497 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğrusu, burada özellikle iktidar partisine mensup sayın vekilleri dinlediğimde büyük bir hayrete kapılıyorum. Biraz önce de Sayın Üskül aslında yeni bir anayasa yapamamanın üzüntüsünü ifade etti. Sayın Üskül, elinizi tutan yok, bu toplumun yeni bir anayasaya ihtiyacı varsa buyurun, lütfen gerçekleştirin, biz de sizi destekleyelim. Ancak yapılmak istenen şey yeni bir anayasa değil, maalesef yeni bir anayasa talebinin önüne geçmektir. Bunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

Sayın milletvekillerim, biz, 23 Nisan vesilesiyle bu haftayı çocuklar, Çocuk Bayramı olarak ve Ulusal Egemenlik Bayramı olarak kutluyoruz ve çocuklarımıza ilişkin sorunları tartışıyoruz. Oysa burada tartışmamız gereken, çocuklarımıza barış içerisinde bir Türkiye bırakabilmek olmalıydı. Ülkemizde yaşanan savaşın, çatışmanın bitirilmesi ve bunun için gerçekten demokratik sivil bir anayasayı tartışmak olmalıydı. Ama ne yazık ki bütün bu sorunlar ortada dururken biz bazı maddelerdeki değişikliği tartışıyoruz ve bu değişikliği de ülkenin geleceği açısından büyük bir demokrasi değişimi,

demokrasi gücü olarak değerlendiriyoruz. Bununla Türkiye toplumunun kandırılacağını zannediyorsanız hiç öyle değil çünkü toplum izliyor, yapılanların ne anlama geldiğini biliyor. Eğer bu ülkede çocuk emeği sömürülüyorsa, eğer bu ülkede çocuklar Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde yargılanıyorsa, eğer bu ülkede çocuklar “kaçakçı” diye arkasından öldürülüyorsa, eğer bu ülkede çocuklar, hatta bebekler, öldürülüyorsa bu ülkede ciddi sorun var demektir. Biz bu sorunları görmeden “Çocuklarımız için şöyle bir gelecek, böyle bir gelecek değerlendiriyoruz.” diye söz söylemek mümkün değildir.

MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) – Molotofkokteyli atıyor!

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Sayın Vekil, bu ülkede bir savaş var, çatışma var, siz molotofkokteyli atıyor diye çocukları cezalandırıyor olabilirsiniz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Yok efendim savaş falan, terör var.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Terör değil Sayın Bakan.

BAŞKAN – Sayın Tuncel… Sayın Tuncel, bir saniye.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Sayın Bakan, bu ülkede savaş var, adını koyalım, terör değil.

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Tuncel.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Siz bu konuda istismar ediyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Tuncel, bir saniye.

“Bu ülkede bir savaş var.” derseniz Türkiye Cumhuriyeti güvenlik güçlerinin başka bir ülkenin güvenlik güçleriyle çarpıştığı anlamına gelir. Türkiye’de güvenlik güçlerimiz sadece terörle mücadele etmektedir ve halkımızın can güvenliğini sağlamaktadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Şu çatı altında görev yapan hiç kimse terör örgütünü sanki Türk Silahlı Kuvvetleriyle çarpışan bir başka ülkenin silahlı gücüymüş gibi takdim edemez, buna hakkınız yoktur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Lütfen tavzih edin sözlerinizi, lütfen.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Sayın Başkan, milletvekillerinin böyle alkışlayarak bu ülkede bir sorun yokmuş gibi, bu ülkede çatışma yokmuş gibi…

BAŞKAN – Bu, yanlış anlamalara mahal verebilir, belki sürçülisan ettiniz.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – …bu ülkede insanlar ölmüyormuş gibi davranmanın bir anlamı yoktur. Bu konuda da Sayın Başkan sizin de tarafsız olmanızı öneririm.

BAŞKAN – Ben tarafsızım.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Bu ülkede bir çatışma var.

BAŞKAN – Ben Türkiye Cumhuriyeti devletinden yana tarafım.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Biz de bu ülkede yaşıyoruz Sayın Başkan. [AK PARTİ sıralarından alkışlar (!)]

BAŞKAN – Biz bu ülkeyi yolda bulmadık.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Biz de bu ülkede yaşıyoruz ve biz de bu ülkenin demokratik geleceğinde tarafız. Bu tavrınızla, aksine, bu ülkedeki milliyetçiliği, yaşanan çatışmaları…

BAŞKAN – Siz de öyle olmalısınız.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - …yaşanan ölümleri destekliyorsunuz.

BAŞKAN – Bu çatı altında olan her milletvekilimiz tabii ki Türkiye Cumhuriyeti devletinden yana olacaktır.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Lütfen Sayın Başkan, tarafsız olunuz.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Sayın Meclis Başkanı, eğer konuşturtmuyorsanız…

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Sayın Başkan…Sayın Başkan…

BENGİ YILDIZ (Batman) - Böyle bir hakkınız yok, müdahale hakkınız yok.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Sayın Başkan siz…

BAŞKAN – Her milletvekili yeminine sadık kalıyor.

Lütfen oturur musunuz. Oturun…

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Ama siz de herkese eşit davranın.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Biz istediğimiz düşünceyi burada ifade etme hakkına sahibiz.

BAŞKAN – Siz grup başkan vekilisiniz, bu sözleri tashih etmeniz lazım.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Bir dakika Sayın Başkan… Biz bu ülkenin…

İBRAHİM KAVAZ (Erzurum) – Parmağını indir, parmağını!

BENGİ YILDIZ (Batman) – Kime diyorsun?

İBRAHİM KAVAZ (Erzurum) – Sana diyorum.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Diyemezsin! Nasıl konuşuyorsun?

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Diyemezsin!

BAŞKAN – Bir saniye… Bir saniye…

Değerli arkadaşlar…

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Bu ülkenin gerçeklerini örteceğinizi mi zannediyorsunuz?

BAŞKAN – Bir partinin grup başkan vekili konuşuyor.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Parmağını Sayın Meclis Başkanına sallarken onu tahkir etme amacıyla söylemiyor burada.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Bu ülkede yaşananları böyle alkışlayarak, yok sayarak, yok mu sayacaksınız? Bu ülkede Kürtleri yok mu sayacaksınız? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bu ülkede ölümleri yok mu sayacaksınız? Nasıl olacak şimdi?

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) – Ne alakası var? Ne alakası var, gelmişsin işte buraya.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Bu ülkede barışı tartışamayacaksak, bu ülkede çocuklarımızın geleceğini tartışamayacaksak ve siz burada şakşakçılık yapacaksanız bunun anlamı nedir yani? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Sebahat Tuncel, lütfen önerge üzerinde konuşun, önerge üzerinde görüşlerinizi anlatın.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Sayın Başkan, izin verirseniz…

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) - Ne biçim konuşturuyorsunuz bunu! Provokatör mü bu!

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşun.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – …izin verirseniz konuşacağım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Yapmış olduğunuz yemine sadık kalarak konuşun lütfen.

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Size rağmen buradayız, rağmen buradayız. Lütuf değildir bizim

burada olmamız.

BAŞKAN – Evet, size bir dakika daha ilave süre veriyorum.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Lütfen, bir dakika değil…

BAŞKAN - Lütfen, önerge üzerinde görüşlerinizi yemininize sadık kalarak konuşmaya devam edin.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Sayın Başkan, hakkımı gasbettiniz.

BAŞKAN – Bir dakika daha süre veriyorum.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Sayın Başkan, hakkımı gasbettiniz. Beş dakika istiyorum çünkü siz benim konuşma hakkımı elimden aldınız. Lütfen… Aksi takdirde bu konudaki şeyi kabul etmiyorum.

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – İnsan haklarını korumaya yemin ettiniz, herkese eşit davranacağınıza yemin ettiniz.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) – Şimdi, izin verirseniz şunu ifade etmek istiyorum: Kabul etmiyoruz çünkü biz bu ülkede demokrasinin teminatıyız, çünkü biz bu ülkede gerçekleri ifade ediyoruz. Siz rahatsız olabilirsiniz, üç maymunları oynayabilirsiniz ama biz bu ülkede gerçekleri halkımızla paylaşmak zorundayız.

KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) – Bu bayrak senin bayrağın mı?

BENGİ YILDIZ (Batman) – Sabahtan beri müzik dinliyorsun, saygısızlık yapıyorsun bu Mecliste. Takmışsın şeyi, buradakilere saygılı olsaydın müzik dinlemezdin sabahtan beri. Saygısız herif!

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Sen ne kadar saygısızsın!

BAŞKAN – Sayın Yıldız, oturun lütfen. Sayın Yıldız, oturun.

Sayın Tuncel, tamamladınız mı sözünüzü?

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Sayın Başkan, bu ülkede savaşı destekleyen bir Parlamentoda konuşmaktan büyük bir utanç duyuyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Oylama Sonucu (6.Önerge): KABUL EDİLMEMİŞTİR.

7. Önerge

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin 4. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

 

H. Hamit Homriş (Bursa)

Faruk Bal (Konya)

Oktay Vural (İzmir)

Mehmet Şandır (Mersin)

Alim Işık (Kütahya)

Behiç Çelik (Mersin)

Necati Özensoy (Bursa)

S. Nevzat Korkmaz (Isparta)

Beytullah Asil (Eskişehir)

Yılmaz Tankut (Adana)

Hüseyin Yıldız (Antalya)

Mümin İnan (Niğde)

Ahmet Orhan (Manisa)

Mithat Belen (İstanbul)

Şenol Bal (İzmir)

Akif Akkuş (Mersin)

Reşat Doğru (Tokat)

Mehmet Günal (Antalya)

İzzettin Yılmaz (Hatay)

K. Erdal Sipahi (İzmir)

Süleyman L. Yunusoğlu (Trabzon)

Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)

Atila Kaya (İstanbul)

Erkan Akçay (Manisa)

Muharrem Varlı (Adana)

Hakan Coşkun (Osmaniye)

Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)

Ali Uzunırmak (Aydın)

Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)

S. Turan Çirkin (Hatay)

D. Ali Torlak (İstanbul)

Ahmet Bukan (Çankırı)

Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)

Kürşat Atılgan (Adana)

E. Haluk Ayhan (Denizli)

Gürcan Dağdaş (Kars)

Zeki Ertugay (Erzurum)

Mustafa Enöz (Manisa)

A. Deniz Bölükbaşı (Ankara)

İsmet Büyükataman (Bursa)

Gerekçe (7.Önerge):

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 497 sıra sayılı 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında grubumun görüşlerini paylaşmak üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi anayasalar vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinin teminat altına alındığı, siyasi rejimin ve devlet organlarının görev ve yetkilerini belirleyen kanunlar hiyerarşisinin en üstündeki temel hukuk normlarıdır.

Türkiye’nin iki ihtilal ve üç muhtırayla üzerine gölge düşürülen demokrasisini, 21’inci yüzyılın evrensel değerlerine kavuşturabilmenin, asırlık anayasa tartışmalarından kurtarmanın, her kesimin benimseyebileceği bir anayasaya kavuşturabilmenin tek yolu, toplumsal uzlaşmaya dayalı bir anayasa yapmayı sağlamaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi, bu sebeple anayasa değişikliği uzlaşma komisyonu kurulmasını, partilerin uzlaştıkları hususlarda demokratik bir sözleşme yapılmasını, siyasi partilerin hangi konularda uzlaştığının kamuoyuna duyurulmasını ve her partinin görüş ve tavrının yapılacak ilk seçimde milletin takdirine sunulmasını, seçimler sonunda oluşacak Meclisin ilk işinin anayasa değişikliğini gerçekleştirmek olmasını uzun zamandan beri teklif etmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi bu kapsamda, devlet ile milleti kucaklaştıracak, milletin değerleri ile devletin değerlerini bağdaştıracak, demokrasi ile cumhuriyeti barıştıracak, vatandaşın temel hak ve hürriyetlerini evrensel standartlara yükseltecek, milletin bölünmez bütünlüğünü üniter yapı içinde sağlayacak ve devleti kurum ve kuruluşları ile uyum içinde çalıştıracak, kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter demokrasiyi iyileştirecek, cumhuriyetin temel nitelikleri ile Anayasa’mızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek maddelerini koruyacak, toplumsal bir sözleşme belgesi niteliğinde anayasa yapma kararını ilan etmiştir. Anayasa değişikliği, böylece milletin iradesine dayandırılmış olacaktır.

AKP, Milliyetçi Hareket Partisinin bu teklifine kulak tıkamış, kendisi için hazırladığı Anayasa teklifini partilere ve millete dayatmıştır. AKP, Anayasa değişikliğini seçmene ve yargıya hesap vermekten kaçmak için malzeme olarak kullanmış ve kullanmaya devam etmektedir. AKP’nin Anayasa değişiklik teklifi kendi subjektif hedefine ulaşmak için hazırlanmıştır.

Bu teklifle kuvvetler ayrılığına dayanan parlamenter sistemin denge ve denetim mekanizmaları iktidar lehine bozulmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak başta parti kapatma, yargı bağımsızlığı ve hâkim teminatı ile hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkeleri zedelenmektedir. Parlamenter sistem yerine ucu diktaya açık bir başkanlık sistemi getirilmektedir.

Bu teklif, parlamenter demokrasi esasına göre inşa edilen Anayasa’ya aykırı bir tekliftir. Bu teklifin içinde millet yoktur, milletin iradesi yoktur, milletin beklentisi de yoktur.

Millet, AKP’den bölücü terörü bitirmesini beklemektedir. Millet AKP’den yoksulluğun, yolsuzluğun, hayat pahalılığının ve işsizliğin hesabını vermesini beklemektedir. Yine millet, AKP’den iş beklemektedir, aş beklemektedir. Millet AKP’den düşünce, inanç, teşebbüs, örgütlenme ve benzeri alanlarda temel hak ve hürriyetlere güvence beklemektedir. AKP, geride bıraktığımız yaklaşık sekiz yılı heba etmiştir, milletin beklentilerini karşılayamamıştır. AKP, bu sürede millete değil…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir dakika… Burası muhabbet yeri değil.

ABDULLAH ÇALIŞKAN (Kırşehir) – Otur yerine!

BAŞKAN – Sayın Işık, siz devam edin lütfen.

OKTAY VURAL (İzmir) - Dinlemeyenler çıksın dışarıya!

BAŞKAN – Ben gerek görürsem uyarırım Sayın Vural.

Sayın Işık, siz devam edin.

ALİM IŞIK (Devamla) – AKP, bu sürede millete değil, kendine çalışmış ve çalışmaya devam etmektedir. AKP, Anayasa değişikliği girişiminde iyi niyetli değildir. Bu teklif ile başlattığı PKK…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Süreniz doldu, bir dakika ilave süre veriyorum Sayın Işık; lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

ALİM IŞIK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

AKP, Anayasa değişikliği girişiminde iyi niyetli değildir. Bu teklif ile daha önce başlattığı PKK açılımı için anayasal zemin hazırlamaktadır. Bu sebeple yargıyı etkisiz hâle getirmektedir.

Yine, bu teklifin 4’üncü maddesinde geçen çocuk haklarıyla, konulara baktığımızda, AKP, sekiz yıllık iktidarında çocuk hakları ve menfaatleri için hiçbir şey yapmamıştır, çocukları istismara karşı koruyamamıştır, çocukların şiddete maruz kalmalarını engelleyememiştir.

Yine AKP, çocukların şiddet ve teröre alet edilmesini önleyememiş, sekiz yıllık iktidarındaki bu başarısızlığının suçunu Anayasa üzerine atmak istemiştir.

Bu gerekçelerle önergemize desteğinizi bekler, tekrar saygılarımı sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

Oylamanın Sonucu (7.Önerge): KABUL EDİLMEMİŞTİR

3.2  Dördüncü Maddeye İlişkin Birinci  Tur  Gizli Oylama Sonucu

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesinin gizli oylama sonucu:

Oy Sayısı: 408; Kabul: 336; Ret: 69; Çekimser: 2; Boş: -; Çekimser: - 

Katip Üye Harun Tüfekçi (Konya)

Katip Üye Yaşar Tüzün (Bilecik)

3.3 Dördüncü Madde İçin  İkinci Turda Verilen   önergeler (Tümü Reddedilmiştir - 2 Mayıs2010)

1.Önerge

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41 inci maddesine eklenen nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.                                                                                   İsmail Bilen

                                                                                                                  Manisa

“Devlet her türlü istismara, suça sürüklenmeye ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.”

2.Önerge

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41 inci maddesine eklenen nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

 

                                                                                                             Kerem Altun

                                                                                                                    Van

“Devlet her türlü istismara, suça sürüklenmeye ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.”

3.Önerge

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41 inci maddesine eklenen nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                              Veysi Kaynak

                                                                                                           Kahramanmaraş

                                                                                                           

“Devlet her türlü istismara, suça sürüklenmeye ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.”

4.Önerge

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497’ye 1’inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41 inci maddesine eklenen 2 nci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                       Azize Sibel Gönül

                                                                                                                  Kocaeli

 

“Devlet her türlü istismara, suça sürüklenmeye ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler alır.”

Gerekçe (4.Önerge):

 Çocukların korunması, bakım ve gözetimi hususlarında devletin koruyucu tedbirler alması ve özellikle küçük yaşta suça karışmasının önlenmesi amaçlanmıştır.

Oylamanın Sonucu (1,2,3 ve 4.Önergeler): İLK 5 ÖNERGE AYNI OLDUĞUNDAN BİRLEŞTİRİLEREK OYLANMIŞ VE KABUL EDİLMEMİŞTİR

 5,Önerge

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

497 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4. maddesine aşağıdaki şekilde bir fıkra eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Canan Arıtman (İzmir)

Birgen Keleş (İstanbul)

Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)

F. Nur Serter (İstanbul)

Akif Ekici (Gaziantep)

Ali Kocal (Zonguldak)

“Çocuklar her halde Çocuk Mahkemelerinde yargılanır ve hüküm giymeleri halinde cezalarını çocuklara özel, koruma ve rehabilitasyon amaçlı kurumlarda çekerler.”

Gerekçe (5.Önerge):

CANAN ARITMAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çocuk suçluluğu, çocuğun ve toplumun geleceğini ilgilendirir. Bu nedenle de önemli olan, suç işleyen çocuğu cezalandırmak değil, onu topluma kazandırmaktır. Önergemizin amacı bu olup, ayrıca taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerin de gereğidir. Onun için Sayın Bakanın, Sayın Komisyonun bu önergeye katılmamalarını da esefle karşılıyorum.

Bakın, ülkemizin her köşesinden taciz ve tecavüze uğramış, hakları korunmamış çocuklarımızın yürek yakan feryatları yükseliyor. Şimdi de siz onları koruyabilecek hukuk devletini yok etmekle meşgulsünüz. Çocuklarımızın geleceğini dipsiz karanlık kuyulara atıyorsunuz. Zaten, çocukları korumak gibi bir amacınız da yok. Umurunuzda bile değil çocuklar. Amacınız çocukları bir araç olarak kullanıp, milleti çocuklarla kandırıp AKP diktası kurmak, çocukları yem yapıp milleti avlamak derdindesiniz. Millete böyle tuzak kuruyorsunuz, çocukların arkasına AKP darbesini saklıyorsunuz. Amacınız Habur hukukunu, daha doğrusu hukuksuzluğunu ülke geneline yaymak.

Hukukun yok edildiği, demokrasinin katledildiği bu Anayasa değişikliği paketiyle cumhuriyet rejiminin, hukuk devletinin temellerine bomba konmuş olacak. Bu tasarı hukuksal ve siyasal kavramların içini boşaltıp bireyleri, devleti darmadağın edecek, kaosa neden olacak. Bu tür politik yargı, tarihte Nazi Almanyası’nda, Mussolini İtalyası’nda yaşandı ve felakete neden oldu. Akıl, sağduyu ve vicdan bu tasarıyı reddetmeyi emreder.

Değerli AKP milletvekilleri, sizlere sesleniyorum, sizlerin aklına, vicdanınıza, sağduyunuza sesleniyorum: Gelin, yetkinizi, oylarınızı kötüye kullanmayın, siyasi tarihe ayıplı olarak geçmeyin.

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Siz kendi oyunuzu kullanın.

CANAN ARITMAN (Devamla) – Bakınız, bu tasarı AKP’nin tek başına, oy gücüyle çıkardığı bir sivil dikta anayasası olarak tarihe geçecek ve daima en ağır biçimde yerilecektir. Demokratik hukuk devletinin temelini oluşturan kuvvetler ayrılığı ilkesine ve Anayasa’nın 2’nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olan bu tasarıyla hukukun üstünlüğü, hukukun güvenirliği yok edilmiş oluyor. İnsanımıza, ülkemize yazık olacak. Gelin, vicdanlarınızı tutsak etmeyin; yargı erkini, yasama erkinin tutsağı yapacak maddeleri kabul etmeyin. Gelin, vicdanlarda sonsuza değin mahkûm edilmeyin. Milletin vekili olduğunuzu göstermenin şimdi tam yeri ve zamanıdır.

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Aynen öyle.

CANAN ARITMAN (Devamla) – Gelin, 1 Mart Tezkeresi’nde başardığımız gibi çok şerefli bir kararı tekrar bu Anayasa değişikliğinde alalım.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Biz oy kullanarak yapıyoruz.

CANAN ARITMAN (Devamla) – Bu gazi Meclisi kuran atalarımızın ruhları taciz olmasın. Onların zorluklar ve yokluklar içerisinde kurduğu bu cumhuriyet, bu hukuk devleti, sadece bizlere kalan bir miras değil, aynı zamanda çocuklarımızın da emanetidir. Bu kutsal emanete hıyanet etmeyin; aksi hâlde, çocuklarımıza, torunlarımıza, gelecek nesillerimize bunun hesabını veremezsiniz, onların yüzlerine bakamazsınız.

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Kararı millet verecek.

CANAN ARITMAN (Devamla) – Bakın, değerli milletvekilleri, tüm mevkiler, tüm makamlar gelip geçicidir. Herkes önünde sonunda evine, memleketine ve millete dönecektir. Önemli olan, yaşamımızın geri kalan kısmında ailemizin, dostlarımızın ve milletimizin yüzüne alnı ak, başı dik bakabilmektir. Kaç dönem milletvekili olduğunuz da önemli değildir. Vatanını, milletini gözetmiş, onun hakkını, hukukunu korumuş, yüceltmiş bir milletvekili olup olmadığınız önemlidir. Milletvekili olurken ettiğiniz, burada ettiğiniz o yemine sadık kalmış olmak çocuklarınıza bırakabileceğiniz en değerli mirastır. Sakın, gaflet, dalalet ve asla hıyanet içerisinde olmayın.

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Kararı millet verecek, millet.

CANAN ARITMAN (Devamla) – Hukukun gücünü yok edip güçlünün hukukunun egemen olmasına izin vermeyin. Habur yargısını Türkiye’de genelleştirmeyin.

Bakın, Hitler’in sonu ne oldu? İntihar etti. Hem yandaşlarını hem milletini ve dünyada milyonlarca insanı mahvetti. Dünya var oldukça insanlık onu lanetle anacaktır. Bu arada, akıl ve ruh sağlığı yerinde olan hiçbir siyasetçi tarih boyunca lanetle anılmayı istemez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Arıtman, süreniz doldu. Size de ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.

CANAN ARITMAN (Devamla) – Peki, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bu arada, savaş meydanlarında ülkesini düşman işgalinden kurtarmış, çok partili rejime geçerek bu ülkeye demokrasiyi getirmiş ülkemizin ikinci Cumhurbaşkanını, ikinci Genel Başkanımız Sayın İsmet İnönü’yü, onu çok haksız bir şekilde Hitler’e benzetmek hiç kimsenin haddi değildir. Eğer günümüzün Hitlerini arayanlar varsa aynaya bakmaları yeterlidir. (CHP sıralarından alkışlar)

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Bak aynaya.

CANAN ARITMAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bakın, bugün, bu ülkenin dört bir köşesinde şehit cenazeleri kalktı. Bu milletin yüreğine ateş düştü. Ben, demin, kuliste, arada, çok değerli milletvekillerini gözyaşları içerisinde gördüm o şehit cenazelerini seyrederken ama bir tane AKP’li yoktu içerisinde. Onlara bakan bile, o haberleri izleyen bile yoktu. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Arıtman…

CANAN ARITMAN (Devamla) – Siz şehit cenazelerine bile katılamıyorsunuz, o haberleri bile izleyemiyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Arıtman, ek süreniz de doldu, lütfen Genel Kurulu selamlayınız.

CANAN ARITMAN (Devamla) – Milletin derdi işsizlik, yoksulluk, terör.

BAŞKAN – Sayın Arıtman…

CANAN ARITMAN (Devamla) – Biz bugün burada ne konuşuyoruz? Ne konuşuyoruz burada? (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Arıtman.

CANAN ARITMAN (Devamla) – Bugün sizi Yüce Divandan kurtaracak Anayasa değişikliğini konuşuyoruz.

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Hadi oradan!

BAŞKAN – Sayın Arıtman, teşekkür ederiz.

CANAN ARITMAN (Devamla) – Yazıktır, ayıptır, günahtır!

Bu kürsüde, burada, milletin derdine derman olmamız lazım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Arıtman, teşekkür ederiz.

CANAN ARITMAN (Devamla) – Onun işsizliğini, onun yoksulluğunu, terörünü… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Arıtman, teşekkür ederiz. Lütfen…

CANAN ARITMAN (Devamla) – Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Oylama sonucu (1,2,3,4 ve 5.Önergeler): KABUL EDİLMEMİŞTİR.

6. Önerge

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4 ncü maddesinin aşağıda ki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Özdal Üçer (Van)

Bengi Yıldız (Batman)

Hasip Kaplan (Şırnak)

M. Nezir Karabaş (Bitlis)

Madde : 4

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci maddesinin kenar başlığı “I. Ailenin korunması ve çocuk hakları” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. “Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır. Çocuk hakları sözleşmeleri ve evrensel hukuk kuralları uyarınca ana dile çekince konulamaz.”

Gerekçe (6.Önerge):

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; önergemiz lehine konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öyle bir anayasa olmalı ki bir Mecliste, çocukların bütün haklarını temel insan hakları kapsamında güvence altına alan ve vicdanen herkesi rahatlatan bir anayasa. Sadece bir kıyısından, köşesinden yakalayıp da cüzi bir çözümleyici yaklaşımla Anayasa’ya çocuk haklarını serpiştirmek, anayasa etiği açısından uygun değildir. Ülkemizde çocuklar, devlet koruması altında bulunan çocuklar istismar edilmekte, şiddete maruz kalmakta; aile yükümlülüğünde bulunan çocuklar istismar edilmekte, suça itilmekte; mevcut ekonomik koşullar içerisinde ailelerin çaresiz olarak çocuklarını sahiplenemediği bir ortamda çocuklar madde bağımlılığına, suça itilmekte, eğitim hakkından yoksun bırakılmakta -açlıktan ölen çocuklar var bu ülkemizde- açlıktan ölmeye mahkûm edilmekte. Bütün çocukların yaşamış oldukları sorunları düşündüğümüzde, herkesin kendi çocukluğunu gözden geçirmesi, çocukken hangi hülyalarla, hangi duygu, düşüncelerle büyüdüğünü tahayyül etmesi gerekmektedir. Bizim kendi dilimizde yetişkinlerin dillerine “...”(x) olmuş bir ağıt niteliğinde, hatta geçmişe öykünen, her zaman çocukluk özlemini dile getiren “...”(x) gibi bir duyguyu şu an ne  kadar tercüme ederim bilmiyorum ama her çocuğun kendi ailesiyle birlikte, anne-baba şefkatinde, eğitim hakkının, sağlık hakkının, beslenme hakkının, barınma hakkının, çocuk onuru, oynama hakkının güvence altına alındığı medeni bir ülkeyi yaratmak amacıyla eğer bir anayasa maddesi oluşturulacaksa buna biz koşulsuz “Evet.” deriz, fakat sadece çocukların cezaevlerinde yargılanmasını düzenlemeye dönük bir hedefi olan anayasa çalışmasıysa buna biz “Hayır.” deriz.

Cezaevinde şu an hukuksuzluğa maruz kalan yüzlerce çocuk tutuklunun, binlerce çocuk tutuklunun hangi duyguları yaşadığını bu Hükûmet bize açıklayabilir mi? YİBO’larda istismara uğrayan ve suça itilen çocukların duygularının çözümsüz kalmasının ya da duygularının, özlemlerinin giderilmemiş olmasının sorumluluğunu üstlenen Hükûmet bu konuda bu Meclisi tatmin edecek bir açıklamada bulunabilir mi? Çocuklar söz konusu olunca, yine bu Mecliste 82 Anayasası’nı oylayanlar, onaylayanlar, çocukken asılan Erdal Eren’in duygularının nesillere aktarılışı boyutunda hangi çocukların, neler hissettiğini açıklayabilir mi? Erdal Eren bir çocuktu ve idam edildi. Cumhuriyet tarihinde idam edilen tek çocuk da Erdal Eren değildi ama son olması için, Erdal Eren ve Erdal Eren ruhunu taşıyanların özgür ve mutlu bir yaşam sürdürebilmesi için, çocuksu özlemlerin, çocuksu hayallerin bu ülkede gerçekleşebilmesi için, Ceylan Önkolların ölmemesi, Uğur Kaymazların ölmemesi, zindanların çocuklarla dolmaması, YİBO’larda yüz binlerce çocuğun anne-baba hasretiyle eğitim dayatmasına tabi kalmaması için eğer bir çözüm yaklaşımı varsa, bunu elbette açık yüreklilikle destekleriz ama böyle bir ne samimiyeti görmekteyiz ne de çocuk haklarına dönük bir olumlu adımı görmekteyiz. Sadece kendini siyasal anlamda tatmin etmeye dönük, bir parti anayasası oluşturmaya dönük bir çabaya bizim vicdanen rahat bir şekilde “Evet.” dememizi beklemek vicdansızlık olur. Bu konuda, lütfen, sayın milletvekilleri, hepinizi samimiyete davet etmekteyiz. Eğer bir anayasa oluşturulacaksa Anayasa’nın 42’nci maddesinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Üçer, ek süre veriyorum bir dakika, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

ÖZDAL ÜÇER (Devamla) –…ana dilde eğitim hakkını engelleyen, antidemokratik 82 Anayasası’nı ortadan kaldıracak adımlar atalım, eğer bir anayasa oluşturulacaksa, çocukların infazını engelleyecek bir anayasaya ortak imzayı atalım, eğer bir anayasa oluşturulacaksa zindanlarda çocukların devlet baskısıyla ezilmesini engelleyecek bir anayasaya ortak imzayı atalım ama bu ortaklığı göremiyor, bu ortaklığı hissedemiyorsak, her sabah kalkıp, çocuklarımızı okullarda askerî nizamiye usulü sıraya dizip tek tipçi bir zihniyetle biz, varlığını Türk varlığına armağan edecek bir zihniyeti devam ettirecek bir Hükûmetin programına imza atacaksak “Hayır.”

O zaman, şunu birlikte hareket eden…

AHMET KOCA (Afyonkarahisar) – Saçmalıyor!

(x) Bu bölümlerde, Hatip tarafından Türkçe olmayan bir dille birtakım kelimeler ifade edildi.

ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Bu bir gerçekliktir. Her sabah bu ülkede yedi yaşından on dört yaşına çocukların varlığı Türk varlığına armağan ediliyor. Oysa, dünya çocukları armağanı hak eder. Biz çocuklarımıza armağanlar sunalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Üçer, ek süreniz de doldu efendim.

Teşekkür ederiz.

ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Varlığımız çocuklarımıza armağan olsun.

Saygıyla hepinizi selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından “Taş atıyorlar.” sesi, gürültüler)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Siz çocukların ellerine taş verenleri çok iyi bilmektesiniz.

Oylama Sonucu (6.Önerge): KABUL EDİLMEMİŞTİR

7.Önerge

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin, 4. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

Faruk Bal (Konya)

Oktay Vural (İzmir)

Mehmet Şandır (Mersin)

S. Nevzat Korkmaz (Isparta)

Behiç Çelik (Mersin)

Şenol Bal (İzmir)

Gerekçe (7.Önerge):

ŞENOL BAL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa değişiklik paketi üzerinde, ikinci tur oylamada, 4’üncü madde üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, evet, biz hiç bıkmadan ve usanmadan, bu Anayasa değişiklik paketi teklifiyle ilgili görüşlerimizi sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz. Ben umudumu yitirmedim hâlen. Hâlen bu ülkede, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi, gazi Mecliste, Türkiye’de huzur isteyen ve milletin bölünmez bütünlüğüne inanan, yürütmenin yasama üzerindeki baskısından rahatsız olan sayın milletvekilleri bulunduğuna inanıyorum.

Değerli milletvekilleri, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında çatışma ve müdahale yaratacak bir anayasa teklifine “Hayır.” demeliyiz. Demokratik parlamenter rejimin özüne aykırı olan bu Anayasa değişiklik paketine “Hayır.” demeliyiz. Yine, yasama, yürütme ve yargı arasında denge ve denetimin bozulmasına sebep olacak bu teklife “Hayır.” demeliyiz. Yine, PKK açılımına anayasal hukuki alt zemin hazırlayan bu teklife, sayın milletvekilleri, “Hayır.” demeliyiz. Yandaş yargı kurumu oluşturulmasına, sayın milletvekilleri, “Hayır.” demeliyiz.

MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Ne alakası var ya?

ŞENOL BAL (Devamla) – Sayın milletvekilleri, evet, gelin, bu Anayasa değişiklik teklifini milleti cepheleştirmede, kutuplaştırmada kullanmayalım. Çünkü bu teklifin millete bir hayrı yok değerli milletvekilleri. Bu teklifle muhtelif kesimleri hoşnut edecek bazı maddeler konulmuş olsa da zarfa baktırıp mazrufu gözden kaçırmaya çalışılıyor bu teklifle. Yani bu teklifle sayın milletvekilleri, elmalar, armutlar bir araya getiriliyor, “Bunun adı ayvadır.” deniliyor ve millete yedirilmeye çalışılıyor.

Değerli milletvekilleri, bu milletin ve milletin temsilcisi olan bizlerin bu enerjiyi ve çabayı bu milleti teslim almaya yönelik konularla lütfen heba etmeyelim. Demokratik parlamenter rejimin özünü bozacak bu teklife kesinlikle “Hayır.” diyelim.

Bakınız değerli milletvekilleri, siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili, HSYK’yla ilgili, Anayasa Mahkemesinin yapısına ve üye seçimine ilişkin maddeler incelendiğinde nasıl ince ince hesap yapıldığını görmemek mümkün değil değerli milletvekilleri. Evet, anayasalar -daha önceki konuşmamda da ifade ettim- çerçeveyi çizerler, kanunlar da detayları ortaya koyar ama Anayasa’da, bu getirilen teklifte, öyle maddeler var ki Yüksek Seçim Kurulu bildirgesi gibi oluşturulmuş maddelerle karşı karşıyayız. Evet, bu maddelerin arasına serpiştirilen, dağıtılan ve çok üzücüdür ki ikincil duruma düşürülen çocuk hakları, insan hakları, işte kadın haklarıyla ilgili maddeleri burada konuşmak gerçekten abesle iştigaldir. Şimdi, insan hakları, çocuk haklarıyla ilgili maddeleri referanduma sunduğunuzda eğer millet “Hayır.” derse bunları uygulamayacak mıyız sayın milletvekilleri? İnsan temel hak ve hürriyetleri uluslararası standartlarda artık her ülkenin Anayasa’ya koyma ihtiyacı duymadan uyguladığı bir konu değil mi? Bugün burada Çocuk Koruma Kanunu’nda eksiklikler varsa onu tartışmalıydık. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne taraf olan bir ülke, Çocuk Koruma Kanunu’nu yapmış bir ülke, bugüne kadar çocuklarımıza eşit fırsatlar sağlayabilmiş midir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bal, ek süre veriyorum bir dakika, lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim.

ŞENOL BAL (Devamla) – Devletin koruması altında olan çocuklarımızı koruyabildik mi sayın milletvekilleri? Son günlerde işte Siirt olaylarında, Manisa olaylarında… Bunlar basına yansıyanlar. Bu aksaklıkları ve toplumsal problemleri niçin konuşmuyoruz değerli milletvekilleri?

Evet, yani, bu yapılanlar, yapılamayanlar çocuklarımız için, Anayasa’mızda olmadığı için midir yoksa yönetim zafiyeti ve zihniyetin tezahürü müdür? Bunları bir değerlendirmek gerekir.

Değerli milletvekilleri, 21’inci yüzyılda her kesimin benimseyeceği bir anayasaya kavuşabilmenin yolu, bugün Meclise bir dayatmayla getirilen bu Anayasa değişiklik paketi olamaz. Gelin, hep birlikte dayatmacı olmayan, dikte ettirilmeyen bir anayasa için lütfen oylarınızı ret olarak kullanın ve bir araya gelip bir anayasa komisyonu oluşturarak, uzlaşma komisyonu oluşturarak millet için anayasa yapalım değerli milletvekilleri.

Saygılarımla. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

Oylama sonucu (7.Önerge): ÖNERGE KABUL EDİLMEMİŞTİR

3.4  Dördüncü Maddeye İlişkin İkinci Tur Gizli Oylama Sonucu (Teklif Metni ilk Haliyle Kabul Edilmiştir)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7.11.1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

Oy Sayısı: 408; Kabul: 334-8; Ret: 69; Çekimser: -; Boş: 1;

Katip Üye Harun Tüfekçi (Konya)

Katip Üye Yusuf Coşkun (Bingöl)

 


Copyright © 2009 Kanunum.com bir Karakullukçu Danışmanlık Limited Şirketi servisidir.
Gösterilen marka, Karakullukçu Danışmanlık Limited Şirketi’nin tescilli markasıdır. Tüm hakları saklıdır.
Bu internet sitesinin kullanıcıları Kanunum.com Kullanıcı Sözleşmesi ve Gizlilik Politikası’nı okumuş ve kabul etmiş sayılırlar.