06-01-2020
Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü 28/11/2019 tarihinde, Hayko Bağdat (B. No: 2016/256) başvurusunda Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.
Olaylar
Türkiye’den göçen bir ailenin çocuğu olan Alman Yeşiller Partisi eş başkanıyla (C.Ö.) ilgili sosyal paylaşım sitesinde yer alan “Ermenistan'da soykırım anıtına çelenk koyup Türkiye'yi Ermeni soykırımını tanımaya çağırdı" başlıklı habere bağlantı veren ve o dönemde büyükşehir belediye başkanı olan İ.M.G. (müşteki) kendi kişisel hesabından C.Ö.ye “…Senin kökenin Ermeni mi?” sorusunu yöneltmiştir. Kendini Ermeni kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak tanımlayan başvurucu da bu paylaşıma tepki olarak kendi sosyal medya hesabından büyükşehir belediye başkanıyla ilgili paylaşımlar yapmıştır. İ.M.G. başvurucu hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunmuştur. Asliye Ceza Mahkemesi (Mahkeme) başvurucunun sosyal medyadaki kişisel hesabından müştekinin “iğrenç bir adam" olduğunu yazarak hakaret suçunu işlediğine hükmetmiştir. Bununla birlikte Mahkeme müşteki tarafından yapılan paylaşımların başvurucunun mensubu olduğu toplumu aşağılar tarzda sayılabileceğini belirterek cezada indirime gitmiş ve başvurucunun para cezası ile cezalandırılmasına kesin olarak karar vermiştir.
İddialar
Başvurucu, sosyal medyada bir siyasetçiye yönelik ifadelerinden dolayı cezalandırılması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Anayasa Mahkemesi; siyasetçilere ve kamuoyunca tanınan kişilere yönelik eleştiri sınırlarının çok daha geniş olduğunu her zaman vurgulamıştır.
Başvuruya konu olayda kamuoyu tarafından yakından tanınan ve belediye başkanı olan müşteki sosyal medya hesabından C.Ö.nün Ermenistan ziyaretindeki söz ve davranışlarını "...Lütfen cevap ver... Senin kökenin Ermeni mi?" sorusu ile eleştirmiş bunun üzerine başvurucu da müştekiyle ilgili paylaşımlarda bulunmuştur.
Müştekinin olaylara ilişkin kanaat ve tepkilerini kamu ile paylaşırken toplumun belli bir kesimini küçük düşürücü ve ırkçılığı körükleyen ifadelerden kaçınma yükümlülüğü vardır. Gündeme ilişkin konularda fikir ve kanaatlerini kamuya duyurmaktan kaçınmayan müştekinin kışkırtıcı bir üslup kullandığı da dikkate alındığında sert eleştirilere maruz kalma ihtimalini de gözetmesi gerekir.
Başvurucu tarafından kullanılan "iğrenç" kelimesi rahatsız edici niteliktedir fakat ifadenin müşteki tarafından başlatılan ırk temelli politik bir tartışmada kullanıldığı gözden kaçırılmamalıdır. Nitekim ilk derece mahkemesi, müştekinin sosyal medya paylaşımlarını haksız tahrik nedeni kabul ederek başvurucunun cezasında indirime gitmiştir.
Cezalandırmaya neden olan ifadenin, müştekinin Ermeni toplumuna yönelik açıklamalarının başvurucuda yaratmış olduğu kızgınlıkla sarf edildiği anlaşılmıştır. Müştekinin yaptığı açıklamalar dikkate alındığında başvurucunun ifadelerinin orantısız olduğu söylenemez.
Unutulmamalıdır ki ifade özgürlüğünde yalnızca düşünce ve bilginin özünün korunması değil düşünce ve bilginin sunuluş şekli de önemlidir. Rahatsız edici de olsa siyasilere yönelik eleştirilerin cezalandırılması caydırıcı etki doğurarak cezalandırılma korkusuyla kamuoyundaki farklı seslerin susmasına yol açabilir. Bu durum da çoğulcu toplumun sürdürülebilmesine engeldir.
Somut olayda başvurucuya adli para cezası verilmesi, başvurucunun yazarlık ve gazetecilik faaliyetlerini baskı altına alacaktır. Bu durum demokratik toplumun vazgeçilmez unsuru olan siyasilerin söylem ve faaliyetlerine yönelik eleştiri ve bilgilendirme ortamına da zarar verebilir. Bu nedenle başkalarının şöhret ve haklarının korunması amacıyla başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.