26-01-2022
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 15/12/2021 tarihinde, Göksal Çetin ve İsmail Temel (B. No: 2018/13305) başvurusunda, Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Olaylar
Arsa vasıflı taşınmaz uygulama imar planında ve parselasyon planında kentsel rekreasyon alanı olarak tespit edilmiştir.
Taşınmazın hissedarlarından biri olan H.Y., kamulaştırmasız el atma nedeniyle dava açmış; asliye hukuk mahkemesi, belediyenin taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığını tespit ederek davacı lehine tazminata hükmetmiş ve ayrıca taşınmaz hissesinin belediye adına tescil edilmesine karar vermiştir. Karar Yargıtay tarafından onanmıştır. Ancak onama kararında, olayda fiilî el atmanın değil hukuki el atmanın bulunduğu kabul edilmiştir. Kararın kesinleşmesi üzerine taşınmazın bir kısım hissesi 1/8/2013 tarihinde belediye adına tapuda tescil edilmiştir. Söz konusu taşınmaz 11/12/2013 tarihli uygulama imar planında ticari rekreasyon alanına dönüştürülmüştür.
Başvurucular anılan taşınmazın bir kısım hissesini M.A.dan 31/7/2013 tarihinde satın almıştır. Belediye bu satıştan doğan ön alım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Dava sonucunda başvurucular tarafından satın alınan hisselere ilişkin tapu kaydının iptal edilerek anılan hisselerin belediye adına tesciline, bankaya depo ettirilen tutarların başvuruculara ödenmesine hükmedilmiştir.
Başvurucuların bu karara karşı istinaf yoluna başvurması üzerine bölge adliye mahkemesi ilk derece mahkemesinin kararında usule ve hukuka aykırılık bulunmadığını değerlendirmiştir. Başvurucular kararı temyiz etmiş, Yargıtay bölge adliye mahkemesi kararını onamıştır.
İddialar
Başvurucular, belediyenin hukuki el atma dolayısıyla verilen mahkeme kararı sonucu paydaşı olduğu taşınmazda ön alım hakkını kullanması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu medeni hukuk kişileri arasındaki ilişkileri düzenlemektedir. Bu bakımdan kamu gücüyle donatılan ve kamulaştırma gibi üstün yetkileri haiz olan kamu otoritelerinin 4721 sayılı Kanun'un 732. ve devamı maddelerindeki ön alım hakkından yararlanmasının mümkün olup olmadığı konusunda tereddüt oluşabilir. Ne var ki uyuşmazlıkta uygulanacak hukuk kurallarını yorumlama yetkisi öncelikle derece mahkemelerine ait olduğundan derece mahkemelerinin belediyenin 4721 sayılı Kanun'un 732. maddesi uyarınca ön alım hakkının süjesi olduğu yolunda ulaştıkları sonuçla ilgili olarak daha öte bir değerlendirme yapılması gerekli görülmemiştir.
Müşterek maliklere ön alım hakkı tanınmasının amacı, paylı mülkiyet beraberliğine yabancıların girmesini engelleme ve arzu etmedikleri kişilerle paydaş olmaktan kaçınma fırsatını paydaşlara sunmak, ayrıca kullanışlı olmayan paylı mülkiyet ilişkisinin zamanla tasfiyesini sağlamaktır.
Somut olaya bakıldığında belediyenin ön alım hakkının doğduğu 31/7/2013 tarihinde taşınmazın imar planında henüz kamu hizmetine ayrılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Belediye tarafından kamu hizmetine ayrılan bir taşınmazın medeni hukuk hükümlerine tabi olarak özel mülkiyette bırakılması düşünülemeyeceğinden, diğer bir ifadeyle taşınmazın özel mülkiyette bulunan diğer hisselerinin de kamulaştırılması gerekeceğinden müşterek mülkiyet birlikteliğine yabancıların girmesinin önlenmesi ve müşterek mülkiyet ortaklığının zamanla tasfiyesinin sağlanması amacının ön alım hakkının doğduğu tarihte geçerli olduğu söylenemez.
Ancak ön alım hakkının taşınmazın ticari rekreasyon alanına dönüştürüldüğü 11/12/2013 tarihinden sonrası için yukarıda belirtilen amaçlara erişilmesi bakımından elverişli bir araç hâline geldiği söylenebilir.
Somut olayda belediyenin hissedarlığının tapuya işlenmesi satış işleminden bir gün sonra söz konusu olduğundan başvurucuların taşınmaz hissesini satın alırken belediye tarafından ön alım hakkının kullanılabileceğini öngörebilecek durumda olmadıkları görülmüştür.
Öte yandan belediye satın alma, bağış kabul etme veya benzeri usullerle değil kamu hizmetine ayrılan bir taşınmazı uzun süre kamulaştırmayarak Anayasa'yı ve kamulaştırmaya ilişkin kanuni düzenlemeleri ihlal ettiğini tespit eden mahkeme kararına dayalı olarak taşınmazın hisselerinin bir kısmının maliki olmuştur. Kamu hizmetine ayrılan bir taşınmazın uzun süre kamulaştırılmamasının mülkiyet hakkına yönelik ağır bir müdahale oluşturduğu ve kamu yararı ile malikin mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi malik aleyhine bozduğu Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında belirtilmiştir. Dolayısıyla belediyenin diğer paydaşlarla aynı kefeye konulması somut olayın koşullarında hakkaniyete uygun olmayacaktır.
Aksi bir yaklaşım kamu kurumlarının kamulaştırmayla ilgili anayasal yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınmalarına kapı aralayabilecek, Anayasa'nın 46. maddesini açıkça bertaraf eden uygulamaların daha çok avantaj sağlayacağını gören kamu idarelerini anayasal yükümlülüklere uymada daha isteksiz davranmaya teşvik edebilecektir. Kamulaştırmasız el atma Anayasa'nın 46. maddesine açıkça aykırı olan bir uygulama olup bu suretle mülkiyet hakkına müdahalede bulunulan hâllerde kamu idarelerinin haksız fiillerinden lehlerine haklar çıkaracak veya bu uygulamaları meşru görülmesi sonucunu doğuracak değerlendirme ve yorumlar hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırılamaz.
Bunun yanında kamulaştırılması zorunlu olan bir taşınmazın kamulaştırma yükümlüsü idare tarafından ön alım hakkına konu edilmesi 4721 sayılı Kanun'daki ön alım hakkının amacıyla bağdaşmayacağından taşınmazın imar planında kentsel rekreasyon alanı olarak ayrıldığı dönemde belediye tarafından ön alım hakkının kullanımına konu edilmesi de mümkün değildir.
Belediyenin imar planı değiştirme yetkisini kullanarak 4721 sayılı Kanun'da düzenlenen ve bir özel hukuk kurumu olan ön alım hakkını kullanılabilir hâle getirmesi belediyeye ciddi bir avantaj sağlamıştır. Doğduğu tarihte kullanılması hukuken mümkün olmayan ön alım hakkının özel hukuk kişilerinde olmayan kamusal bir yetkinin icrasıyla mahkemelerde öne sürülebilir hâle getirilmesi başvurucular aleyhine önemli bir dengesizliğin ortaya çıkmasına yol açtığı sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
KAYNAK: ANAYASA MAHKEMESİ RESMİ WEB SİTESİ
KARARIN TAM METNİ İÇİN TIKLAYINIZ