Dönem : 22
Yasama Yılı : 3
T.B.M.M. (S. Sayısı : 840)
Kabahatler Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/993)
T.C.
Başbakanlık 10.3.2005
Kanunlar ve Kararlar
Genel Müdürlüğü
Sayı :
B.02.0.KKG.0.10/101-1073/1084
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı
Bakanlar Kurulunca 28.2.2005 tarihinde kararlaştırılan “Kabahatler Kanunu
Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Haksızlık oluşturan bir fiilin suç veya
kabahat olarak tanımlanmasında, izlenen suç politikası etkili olmaktadır.
Ancak, bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında, bunun esasen
haksızlık ifade etmesi gerektiği hususu göz önünde bulundurulmalıdır. Esas
itibarıyla haksızlık ifade etmeyen, hukuka aykırı olmayan bir fiil hiçbir
surette suç veya kabahat olarak tanımlanamaz.
Haksızlıklar arasında bu yönde bir tasnif
yapılması durumunda; bu tasnifte, hukuka aykırı olan fiilin ifade ettiği
haksızlık içeriği esas alınmalıdır.
Bu bakımdan, esasen hukuka aykırı olan ve
haksızlık ifade eden fiiller arasında suç veya kabahat olarak bir ayırım
yapılması, bir nitelik farkı oluşturmamaktadır. Söz konusu tasnif, haksızlıklar
arasındaki nicelik farkına dayanmaktadır. Bu tasnif, haksızlıklar arasında
sadece bir işlem farklılığı doğurmaktadır.
Örneğin, suçlar kural olarak ancak kasten
işlenebilirler. Eğer kanunda açıkça belirtilmişse, taksirle işlenen fiil de
istisna olarak suç oluşturabilir. Buna karşılık, Tasarıda benimsenen sisteme
göre, kabahat türünden haksızlıklar kural olarak hem kasten hem de taksirle
işlenebilirler. Ancak, sadece kasten veya taksirle işlenebilen fiilin kabahat
oluşturabileceği konusunda kanunda hüküm bulunabilir.
765 sayılı Türk Ceza Kanununun sistemine
göre, failin cezalandırılabilmesi için, kabahat teşkil eden fiilin gerçekleşmiş
olması yeterli sayılmıştır. Kabahat türünden bir suçun işlenmesi açısından
failin kasten mi yoksa taksirle mi hareket ettiğinin araştırılmasına gerek
yoktur (m. 45, f. 2). Objektif sorumluluk rejiminin benimsendiği 19 uncu yüzyıl
ceza hukuku anlayışının bir ürünü olan bu düzenlemenin doğru olmadığını ifade
etmek gerekir. Aslında bu düzenleme, kabahat türünden bir suç işleyen kişi
aleyhine olan bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Şöyle ki, örneğin bir başkasının
malvarlığına taksirle zarar verilmiş olması durumunda kişi
cezalandırılmayacaktır. Çünkü, başkasının malvarlığına zarar verme (nası ızrar)
suçu ancak kasten işlenebilir (m. 516). Buna karşılık, kamu makamlarından
gerekli izin alınmaksızın başkasına ait binanın duvarlarına afiş yapıştırmak,
yazı yazmak gibi fiiller dolayısıyla failin cezalandırılabilmesi için kastının
sabit olması gerekmemektedir (m. 536).
Keza, suça teşebbüs cezalandırılabilir
iken, Tasarıda benimsenen sisteme göre, kabahate teşebbüs kural olarak
cezalandırılmamaktadır. Suça iştirakte suç ortakları arasında fail ve şerik
(azmettiren veya yardım eden) ayırımı yapılmaktadır. Tasarıda benimsenen
sisteme göre, kabahate iştirakte ise, tek tip fail sistemi kabul edilmiştir.
Tekerrür bakımından da suçlarla kabahatler
arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır.
Kabahatleri suç olmaktan ve ceza
kanunlarının kapsamı dışına çıkarma eğiliminin bir sonucu olarak; çeşitli
hususlarda düzenleme getiren özel kanunlarda bazı fiiller karşılığında idarî
yaptırımlar öngörülmektedir. Başka bir deyişle, bu fiiller, "idarî
suçlar" olarak tanımlanmaktadırlar.
Bu fiiller karşılığında, genellikle
parasal nitelikte bir yaptırım öngörülmektedir. Ancak, bu parasal yaptırım, bir
ceza hukuku yaptırımı olan "adlî para cezası" değil; idarî yaptırım
olarak "idarî para cezası" niteliği taşımaktadır.
Belirtmek gerekir ki, her ikisi de belli
bir miktar paranın kişiden alınıp Devlet Hazinesine intikalinden ibaret gibi
görünürse de; adlî nitelikteki para cezası ile idarî nitelikteki para cezası
arasında, karar veren merci, yaptırımın infaz sureti, yaptırıma bağlanan kanunî
neticeler bakımından önemli farklılıklar bulunmaktadır.
Örneğin, idarî nitelikte bir yaptırım
olarak para cezasına, ceza muhakemesi süreci sonucunda mahkeme tarafından
hükmedilmez; bu ceza, idarî görev yapan bir kişi veya kurul tarafından verilir.
Bu cezalar, adlî sicile kaydedilmez, ödenmediği takdirde hapse dönüştürülmez.
İdarî nitelikteki "para cezası",
bir uyarı (ikaz) fonksiyonu gördüğü gibi, kamu açısından oluşmuş olan zararın
giderilmesi amacına da hizmet edebilir. Bu nedenle, idarî para cezasının mislî
nitelikte olması mümkündür.
Özellikle ekonomik hayata ilişkin
düzenlemeler kapsamında oldukça sık bir şekilde idarî nitelikte ceza
yaptırımlarına yer verilmektedir. Bu bağlamda yürürlüğe konan kanunlarda veya
kanun hükmünde kararnamelerde kazuistik hükümlere yer verilmektedir. Bu
kazuistik düzenlemeler arasında bir sistem birliğinin varlığından söz edilemez.
Bunlar arasında bir ahenksizlik hakim bulunmaktadır. Bu nedenle, idarî
nitelikteki yaptırımlarla ilgili olarak genel bir kanuna ülkemiz açısından
büyük bir ihtiyaç bulunmaktadır. Bu düşüncelerle hazırlanan bu Tasarıda, idarî
yaptırımları gerektiren fiiller yani kabahatler açısından kanunîlik ilkesi,
zaman bakımından uygulama ve sorumluluk esasları, zamanaşımı, idarî
yaptırımların hukukî niteliği, çeşitleri ve sonuçları, bu yaptırımların yerine
getirilmesi rejimi gibi konular, bir sistematik çerçevesinde düzenlenmiştir.
Tasarı içeriğinde ayrıca, bazı özel
kabahat tanımlarına yer verilmiştir. Bu kabahatlerden bir kısmını, 765 sayılı
Türk Ceza Kanununun 1 Nisan 2005 tarihi itibarıyla yürürlükten kalkması
dolayısıyla yaptırımsız kalan bazı kabahatler oluşturmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin idarî yaptırım
gerektiren fiiller dolayısıyla hüküm içeren çeşitli kanunlardaki usule ilişkin
düzenlemelerle ilgili olarak verdiği anayasaya aykırılık kararları karşısında;
bu Kanun Tasarısında idarî yaptırım kararlarına karşı yargı yolu gibi konularda
ayrıca düzenleme yapılmamıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1.- Madde metninde, kabahat türünden
haksızlıkların yaptırım altına alınmasıyla genel olarak toplum düzeninin, genel
ahlâkın, genel sağlığın, çevrenin ve ekonomik düzenin korunmasının amaçlandığı
belirtilmiştir. Bu amaca yönelik olarak Tasarıda kabahatlere ilişkin genel
ilkeler, bu haksızlıklar karşısında uygulanabilecek idarî yaptırımların türleri
ve sonuçları ile idarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin
esaslar belirlenmiştir. Ayrıca, Tasarıda, 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer
almasına rağmen, 5237 sayılı Kanunda suç olarak tanımlanmayan çeşitli
haksızlıklar, anlaşılabilir ve hukuk tekniği bakımından uygulanabilir bir
biçimde özel kabahatler olarak tanımlanmıştır. Ancak, belirtilmelidir ki,
Tasarı kapsamında tanımlanan bu özel kabahatler, sınırlayıcı değildir.
Madde 2.- Madde metninde, genel olarak
kabahate ilişkin bir tanım yapılmıştır. Bu tanımlamada, suç gibi kabahatin de
bir haksızlık oluşturduğu vurgulanmıştır. Esas itibarıyla haksızlık oluşturan
bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında, izlenen suç politikası
etkili olmaktadır. Haksızlıklar arasında bu yönde yapılan tasnifte, hukuka
aykırı olan fiilin ifade ettiği haksızlık içeriği esas alınmaktadır.
Esasen hukuka aykırı olan ve haksızlık
ifade eden fiiller arasında suç veya kabahat olarak bir ayırım yapılması, bir
nitelik farkı oluşturmamaktadır. Söz konusu tasnif, haksızlıklar arasındaki
nicelik farkına dayanmaktadır.
Madde 3.- Özel kanunlarda çeşitli fiiller
karşılığında idarî yaptırımlar öngörülürken; çoğu zaman, bu yaptırımların
yerine getirilmesi, bunlara bağlanan hukukî sonuçlar, zamanaşımı, tekerrür,
özellikle idarî para cezası türündeki yaptırımın yerine getirilmesi, bu suretle
oluşan malî kaynağın kullanılma biçimi gibi hususlarda da kazuistik hükümlere
yer verilmektedir.
Sistemden yoksun bu kazuistik
düzenlemelerin önüne geçebilmek bakımından, ayrıca hukuk uygulamasında birliği
ve hukuk güvenliğini sağlamak için; özel kanunlarda sadece kabahat türünden
fiillerin tanımlanması ve bu fiiller karşılığında öngörülen idarî yaptırımların
belirlenmesiyle yetinilmelidir.
Bu itibarla, Tasarıda belirlenen genel
ilkelerin, özel kanunlarda tanımlanan kabahatler hakkında da uygulanmasının
temin edilmesi gerekmiştir.
Madde 4.- Madde metninde, suçta kanunîlik
ilkesine nazaran, kabahatler açısından daha esnek bir sistem kabul edilmiştir.
Buna karşılık, ikinci fıkrada, idarî yaptırımlar açısından, cezada kanunîlik
ilkesine paralel bir hükme yer verilmiştir.
Madde 5.- Maddenin birinci fıkrasında,
zaman bakımından uygulama ile ilgili olarak yeni Türk Ceza Kanununun zaman
bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da
uygulanabileceği vurgulanmıştır. Ancak, idarî yaptırımların yerine getirilmesi
bakımından derhal uygulama kuralı kabul edilmiştir.
İkinci fıkrada, zaman bakımından uygulama
kurallarının uygulanmasıyla ilgili sınırlayıcı bir hükme yer verilmiştir. Buna
göre, kabahatin ne zaman işlendiğini belirleme açısından, neticenin meydana
geldiği zaman değil, münhasıran fiilin gerçekleştiği zaman dikkate alınmalıdır.
Madde 6.- Madde metninde, kabahatler
açısından yer bakımından uygulama ile ilgili olarak yeni Türk Ceza Kanununun 8
inci maddesi hükmüne atıfta bulunulmuştur. Böylece, bu Tasarı hükümlerinin
kural olarak ancak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik alanında işlenen
kabahatler açısından uygulanabileceği kabul edilmiştir. Buna karşılık, istisna
olarak, ilgili kanunda belli bir kabahatin yurt dışında işlenmesi halinde dahi
Türkiye'de idarî yaptırım uygulanabileceğine dair hüküm bulunabilir.
Madde 7.- Madde metninde, kabahatin hem
icraî hem de ihmali davranışla işlenebileceği hususuna açıklık getirilmiştir.
Ancak, suçlarda olduğu gibi; ihmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için,
kişi açısından belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün
varlığına vurgu yapılmıştır.
Madde 8.- Madde metninde, tüzel kişi
hakkında da kabahat dolayısıyla idarî yaptırım ve bu bağlamda idarî para cezası
uygulanabileceği kabul edilmiştir. Yeni Türk Ceza Kanununun sisteminde tüzel
kişi hakkında suç dolayısıyla ceza yaptırımı uygulanamaz. Buna karşılık, idarî
para cezasının niteliği ve amacının farklılığı dolayısıyla, bir tüzel kişinin
faaliyeti çerçevesinde işlenen kabahat nedeniyle bu tüzel kişiye de idarî para
cezası verilebilecektir.
Tüzel kişi hakkında idarî yaptırım
uygulanabilmesi, organ veya temsilci sıfatıyla tüzel kişi adına hareket eden ya
da tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde istihdam edilen kişi hakkında da idarî
yaptırım uygulanmasına engel teşkil etmez. Bu durumda tüzel kişi ile gerçek
kişilere verilen idarî para cezasının tahsili açısından müteselsil sorumluluk
da kabul edilemez. İdarî para cezası, bir ceza hukuku yaptırımı niteliği
taşımamakla birlikte; bir kamu hukuku yaptırımı olması dolayısıyla ve
uygulanmasıyla güdülen amacın gerçekleşebilmesi için ancak hakkında uygulanan
kişi üzerinde etkili olabilmelidir. Bu bakımdan, Tasarının sisteminde, işlenen
kabahat nedeniyle verilen idarî para cezası ile ilgili olarak müteselsil
sorumluluk kabul edilmemiştir.
Maddenin bir ve ikinci fıkraları
hükümlerinde bu düşünceler esas alınmıştır.
Üçüncü fıkraya göre, suçlardan farklı
olarak, iştirak ilişkisinde tek tip faillik sisteminin benimsendiği
kabahatlerde, özel faillik niteliğini taşıyan kişinin yanı sıra, bu niteliği
taşımayan kişi de, fail olarak sorumlu tutulacaktır.
Dördüncü fıkrada, organ veya temsilci
sıfatıyla ya da hizmet ilişkisine dayanarak gerçekleştirilen fiiller açısından
özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Buna göre, organ veya temsilcilik ya da
hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlem herhangi bir nedenle bilahare
hukuka aykırı bulunarak iptal edilebilir. Ancak, buna rağmen iptal öncesinde
gerçekleştirilen kabahatler açısından bu madde hükümlerine göre idarî yaptırım
sorumluluğu devam eder.
Madde 9.- Suçlar kural olarak ancak kasten
işlenebilirler. Ancak, kanunda açıkça belirtilmiş olması halinde, taksirle
işlenen fiil de istisna olarak suç oluşturabilir.
Buna karşılık, Tasarıda benimsenen sisteme
göre, kabahat türünden haksızlıklar kural olarak hem kasten hem de taksirle
işlenebilir. Ancak, sadece kasten veya taksirle işlenebilen fiilin kabahat
oluşturabileceği konusunda kanunda hüküm bulunabilir.
Fakat, Tasarının sisteminde, kabahatler
açısından da idarî ceza sorumluluğunun kabulü yani idarî para cezasına karar
verilebilmesi için, fiili işleyen gerçek kişinin en azından taksire dayalı
kusurunun varlığı gerekir. Başka bir deyişle, kabahatler bakımından objektif
sorumluluk kabul edilmemiştir.
Madde 10.- Madde metninde, yeni Türk Ceza
Kanununun hata hallerine ilişkin hükümlerinin ancak kasten işlenen kabahatler
açısından ya da kabahatin kasten işlenmesi haliyle ilgili olarak
uygulanabileceği kabul edilmiştir.
Madde 11.- Madde metninde, fiili işlediği
sırada onbeş yaşını doldurmamış çocuğa ya da işlediği fiilin hukukî anlam ve
sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını
yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan akıl hastasına idarî para
cezası verilemeyeceği belirtilmiştir.
Madde 12.- Madde metninde, Türk Ceza
Kanununun hukuka uygunluk nedenleriyle kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlerine
ilişkin hükümlerinin kabahatler açısından da uygulanabileceği kabul edilmiştir.
Ancak, Tasarıda aksine hüküm bulunan haller saklı tutulmuştur.
Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenlerine
ilişkin hükümleri, hakkın kullanılması, görevin yerine getirilmesi, meşru
savunma ve ilgilinin rızası olmak üzere dört ana grupta toplanabilir.
Kusurluluğu etkileyen nedenlere ilişkin hükümleri ise, kusurluluğu azaltan veya
ortadan kaldıran nedenler olarak iki gruba ayrılabilir. Maddenin düzenlemesine
göre, hukuka uygunluk nedenleri ile zorunluluk hali, cebir veya tehdit
etkisinde olma, hukuka aykırı ve fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi gibi
kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlerin varlığı halinde, idarî para cezasına
karar verilemeyecektir. Ancak, yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile ilgili
olarak Tasarıda ayrı hükümlere yer verilmiş olması dolayısıyla, Türk Ceza
Kanununun bu hallere özgü hükümleri kabahatler açısından uygulanamayacaktır. Keza,
Türk Ceza Kanununun örneğin haksız tahrik gibi kusurluluğu azaltan nedenlere
ilişkin hükümleri, kabahatler açısından uygulanamayacaktır.
Madde 13.- Madde metninde, kabahatlere
teşebbüsün kural olarak cezalandırılmayacağı kabul edilmiştir. Ancak, belli bir
kabahate teşebbüsün de cezalandırılabileceği konusunda ilgili kanunda hüküm
bulunan haller saklı tutulmuştur. Bu hallerde Türk Ceza Kanununun teşebbüse ve
gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Madde 14.- Maddenin birinci fıkrasında, kabahatlere
iştirak haliyle ilgili olarak tek tip fail sistemi kabul edilmiştir. Kabahatin
işlenişine iştirak eden kişiler arasında fail ve şerik (azmettiren veya yardım
eden) ayırımı gözetilmemiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, bağlılık
kuralının özgü suçlardaki fonksiyonu kabahatler bakımından kabul edilmemiştir.
Özel faillik niteliğini taşıyan kişinin işlediği kabahate bu niteliği taşımayan
kişinin iştirak etmesi halinde, bu kişi de fail olarak idarî para cezası ile
cezalandırılabilecektir.
Üçüncü fıkrada, kabahate iştirak için
kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığının gerekli ve yeterli
olduğu kabul edilmiştir. Bunun sonucu olarak, kabahatin işlenişine iştirak eden
kişilerden birinin, örneğin kusur yeteneğinin olmaması, diğer ortakların idarî
para cezası ile cezalandırılmasını engellemez.
Herhangi bir kişi açısından kabahat
oluşturan fiil, özel faillik niteliğini taşıyan bir başkası açısından suç
oluşturabilir. Maddenin dördüncü fıkrası, bu hallere özgü ve fakat sadece
iştirakle ilgili bir hüküm içermektedir. Kişi, kendisi açısından kabahat
oluşturan fiili tek başına işlemiş olsaydı, kabahatten dolayı hakkında idarî
para cezası verilecekti; ancak, özel faillik niteliğini taşıyan bir kişi ile
birlikte bu fiili işlemiş olduğu için, artık hakkında idarî para cezası değil,
özel faillik niteliğini taşıyan kişinin işlemiş bulunduğu suça iştirakten
dolayı Türk Ceza Kanununun iştirake ilişkin hükümlerine göre hapis veya adlî
para cezasına hükmolunacaktır.
Madde 15.- Maddenin birinci fıkrasında, Türk
Ceza Kanununun farklı neviden fikri içtimaa ilişkin hükmüne paralel bir
düzenleme yapılmıştır. Ancak, bu hüküm, sadece idarî para cezaları açısından
uygulanabilir. Bu itibarla, bir fiille gerçekleştirilen birden fazla kabahatten
her biri açısından idarî para cezası dışında başka idarî yaptırımlar öngörülmüş
ise, bu yaptırımların hepsine birden karar verilir.
Maddenin ikinci fıkrasında, Türk Ceza
Kanununun zincirleme suça ilişkin hükümlerinin kabahatler açısından
uygulanamayacağı vurgulanmıştır. Bir kabahatin birden fazla işlenmesi durumunda
gerçek içtima hükümlerine göre, her bir fiille ilgili olarak ayrı ayrı idarî
para cezasına karar verilecektir.
Bir fiil, bazı durumlarda hem suç hem de
kabahat oluşturabilir. Maddenin üçüncü fıkrası, bu hallere özgü ve fakat sadece
içtima ile ilgili bir hüküm içermektedir. Bu gibi durumlarda kişi hakkında
sadece suçtan dolayı ceza veya güvenlik tedbirine hükmedilebilecektir; fiilin
kabahat oluşturması dolayısıyla ayrıca idarî yaptırım uygulanamayacaktır.
Böylece, "non bis in idem" kuralına suçlarla kabahatler arasında da
geçerlilik tanınmıştır. Ancak, suçtan dolayı ceza veya güvenlik tedbirine
hükmedilemeyen hallerde, kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanabilecektir.
Madde 16.- Maddenin birinci fıkrasında,
kabahatler karşılığında uygulanacak idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve
idarî tedbirler olarak iki ana gruba ayrılmıştır. İkinci fıkrada ise, idarî
tedbirler olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda belirtilen
diğer tedbirler olarak ifade edilmiştir. İlgili kanunlarda yer alan tedbirlerin
çeşitliliği karşısında, bunların sınırlayıcı bir şekilde sayılmasından
sarfınazar edilmiştir.
Türk Ceza Kanununda müsadere, suç
karşılığında bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiştir. Buna karşılık Tasarıda,
kavram kargaşasına neden olmamak için, kabahatlerle bağlantılı olarak müsadere
kavramı yerine, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ifadesi kullanılmıştır. Bu
yaptırımın konusunu oluşturan eşya ve sair malvarlığı değerinin mülkiyetinin
Devlete veya sair bir kamu kurum ve kuruluşuna geçmesi söz konusu olabileceği
için, mülkiyetin Devlete geçirilmesi ifadesi değil, mülkiyetin kamuya
geçirilmesi ifadesi benimsenmiştir.
Madde 17.- Madde metninde, idarî para
cezasına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
Birinci fıkrada, idarî para cezasının
maktu veya nispi olabileceği kabul edilmiştir. İkinci fıkrada, idarî para
cezasının, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebileceği
öngörülmüştür. Bu durumda, idarî para cezasının miktarı belirlenirken, işlenen
kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumunun birlikte
göz önünde bulundurulacağı belirtilmiştir.
Üçüncü fıkrada, idarî para cezasının,
Devlet Hazinesine ödeneceği kabul edilmiştir. Bu hükümle, çeşitli mevzuatta yer
alan idarî para cezasının münhasıran ilgili kamu kurum ve kuruluşunun geliri
olduğu yönündeki düzenlemelerin oluşturduğu sakıncanın giderilmesi
amaçlanmıştır.
Keza üçüncü fıkra metninde, idarî para
cezasının belli koşullarda taksitle ödenmesine imkân tanıyan bir düzenleme
yapılmıştır.
Dördüncü fıkrada, idarî para cezalarının
tahsiline ilişkin rejim belirlenmiştir.
Beşinci fıkrada, tekerrür hükümlerinin
uygulanması açısından önem taşıması dolayısıyla, ilgili mal memuru tarafından
idarî para cezası tamamen tahsil edildikten itibaren belli bir süre zarfında
durumun ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirilmesi gerektiği yönünde
düzenleme yapılmıştır.
Altıncı fıkrada, idarî para cezasının bu
hususta karar veren kamu görevlisi tarafından da tahsil edilebilmesine imkân
tanıyan bir düzenleme yapılmıştır. Ancak, bunun için, hakkında idarî para
cezası verilen kişinin rızasının olması gerekir.
Yedinci fıkrada, idarî para cezasına
ilişkin tutanak içeriğinde yer alması gereken bilgilerle ilgili düzenleme
yapılmıştır.
Maddenin son fıkrasında ise, kanunlarda
öngörülen idarî para cezası miktarlarının enflasyondan etkilenmesi halinde
yeniden belirlenmesine ilişkin düzenleme yapılmıştır. Ancak, bu hüküm, niteliği
itibarıyla nispi idarî para cezaları açısından uygulanamaz.
Madde 18.- Madde metninde, bir idarî
tedbir olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımına ilişkin hükümler
düzenlenmiştir.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbirine
ancak ilgili kanunda açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir. Müsadereden
farklı olarak, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, idarî nitelikte
bir karardır. Bu tedbirin konusunu, ancak kabahatin konusunu oluşturan veya
işlenmesi suretiyle elde edilen eşya oluşturabilir.
İkinci fıkrada, bu tedbire karar
verilmesinin belli bir süre geciktirilebileceği koşullar belirlenmiştir.
Kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşya, fail
tarafından örneğin yurda sokulmadan belli bir süre içinde başka bir ülkeye
götürülüp kullanıldığı, kullanılamaz hale getirildiği veya sahibine iade
edildiği takdirde mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilmeyebilecektir.
Üçüncü fıkrada, mülkiyetin kamuya
geçirilmesine karar verilmeden önce, kamu görevlileri tarafından eşya üzerinde
kısa süreli elkoyma tedbirine başvurma imkânı tanıyan bir düzenleme
yapılmıştır.
Dördüncü fıkrada, bu tedbirin konusunu
oluşturan eşyanın mülkiyetinin, kanunda açık hüküm bulunan hallerde ilgili kamu
kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçeceği kabul edilmiştir.
Beşinci fıkradaki düzenlemeyle mülkiyetin
kamuya geçirilmesi kararının, bir idarî tedbir niteliğinde yaptırım olduğu
vurgulanmıştır.
Altıncı fıkrada kaim değerin mülkiyetinin
kamuya geçirilmesine karar verilebileceği kabul edilmiştir. Kaim değer
kavramından ne anlaşılması gerektiği hususuyla ilgili olarak Türk Ceza
Kanununun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin madde metinleri ve gerekçelerine
bakılmalıdır.
Son fıkrada, mülkiyeti kamuya geçirilen
eşyanın imhasına ilişkin koşul belirlenmiştir.
Madde 19.- Çeşitli kanunlarda idarî
yaptırımı gerektiren fiiller bağlamında, meslek ve sanatın yerine
getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat ve ehliyetin geri alınması gibi
yaptırımlara belli bir süre için karar verilebileceğine dair hükümler
bulunmaktadır. Dikkat edilmelidir ki, bu yaptırımlara, meslek ve sanatın yerine
getirilmesinin, işyerinin çalışmasının veya ruhsat ve ehliyete dayanarak
faaliyette bulunulmasının bir tehlike oluşturması aranmamaktadır. Bu bakımdan
belirtilen yaptırımlar, ilgili kanunlarda bir idarî tedbir olarak değil, bir
idarî ceza olarak öngörülmüşlerdir.
Meslek ve sanatın yerine getirilmesinin,
işyerinin çalışmasının veya ruhsat ve ehliyete dayanarak faaliyette
bulunulmasının genel güvenlik, genel sağlık veya genel ahlâk açısından zararlı
ve hatta tehlikeli olması dolayısıyla uygulanması halinde, belirtilen
yaptırımların bir idarî tedbir niteliğinde oldukları kuşkusuzdur.
Belirli bir süre için uygulanmaları ve bu
nedenle idarî ceza niteliğini taşımaları dolayısıyla; söz konusu yaptırımlar,
bu Tasarıda benimsenen idarî yaptırım sistemiyle bağdaşmamaktadırlar.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, özel
kanunlarda yer alan belli bir süre için bir meslek ve sanatın yerine
getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat ve ehliyetin geri alınması gibi
yaptırımların ceza sorumluluğunun şahsîliği kuralıyla bağdaştığını söylemek de
her zaman mümkün değildir. Örneğin çalışmasının herhangi bir zarar veya tehlike
ifade etmemesine rağmen, işyerinin kapatılması, geçimini bu işten sağlayan
kişilerin belli bir süre de olsa, işsiz kalmasını sonuçlayacak ve bu işyerinde
sunulmakta olan hizmetten başkalarının yararlanmasını engelleyecektir.
Genel bir kanun niteliğinde olan bu
Tasarının kanunlaşması halinde, ilgili kanunlarda yer alan bu yaptırımların
etkisiz kalmasının uygulamamız açısından ortaya çıkarabileceği muhtemel
sakıncaları giderebilmek için bu madde hükmü kabul edilmiştir. Ancak, bilahare,
bu kanunlardaki idarî yaptırım rejimlerinin bu Tasarıda benimsenen genel
kurallarla uyumunun sağlanması gerekmektedir.
Madde 20.- Madde metninde, kabahat
dolayısıyla soruşturma zamanaşımı süreleri ve sonuçlarına ilişkin düzenlemeler
yapılmıştır.
Madde 21.- Madde metninde, kabahat
dolayısıyla karar verilen yaptırımların yerine getirilmesi zamanaşımı süreleri
ve sonuçlarına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
Madde 22.- Madde metninde, kabahatlerde
tekerrür düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, kabahatler açısından tekerrür
hükümleri aynı kabahatin tekrar işlenmesi halinde uygulanabilir.
Bir kabahate ilişkin idarî para cezası
verildikten sonra, aynı kabahatin tekrar işlenmesi halinde, tekrar işlenen
kabahat dolayısıyla verilen idarî para cezasının artırılması öngörülmüştür.
Üçüncü fıkrada, tekerrür hükümlerinin
uygulanması bakımından bir süre sınırlaması getirilmiştir.
Madde 23.- Madde metninde, idarî
yaptırımlarla ilgili olarak karar verme yetkisine ilişkin genel bir düzenleme
yapılmıştır.
Madde 24.- 765 sayılı Türk Ceza Kanununun
526 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü şöyledir:
"Yetkili makamlar tarafından adlî
işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve kamu düzeni veya genel sağlığın
korunması düşüncesiyle kanun ve nizamlara aykırı olmayarak verilen bir buyruğu
dinlemeyen veya bu yolda alınmış bir önleme uymayan kimse, eylem ayrı bir suç
oluşturmadığı takdirde, üç aydan altı aya kadar hafif hapis ve bin liradan
üçbin liraya kadar hafif para cezasıyla cezalandırılır."
Söz konusu kabahatin oluşabilmesi için;
a) Yetkili makamlar tarafından hukuka
uygun bir biçimde verilmiş bir buyruk olmalıdır,
b) Bu buyruk, "adlî işlemler dolayısıyla
ya da kamu güvenliği ve kamu düzeni veya genel sağlığın korunması
düşüncesiyle" verilmelidir,
c) Bu buyruk, usulen ilân edilmelidir.
Keza, bu madde hükmünün uygulanabilmesi
için kanunda açık hüküm bulunması gerekmektedir. Başka bir deyişle, ancak
ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bu maddeye istinaden yaptırım
uygulanabilir.
Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun
12/11/1973 tarihli ve 333/705 sayılı Kararı ve pek çok özel daire kararlarında
da açıklandığı gibi, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesinin
uygulanabilmesi için, özel yasalardan birinde bu maddeye göre
cezalandırılacağının hükme bağlanmış olması ve eylemin bütün unsurlarıyla
birlikte açıklanması ve ayrıca;, kanun ve nizamlara aykırı olmayarak yetkili
makamlarca verilen bir buyruğun "kamu güvenliği", "kamu
düzeni", "genel sağlığın korunması" amacıyla veya "adlî
işlemler dolayısıyla" verilmiş olduğunun açıkça anlaşılması gerekmektedir.
Bu düşünceyledir ki, pek çok kanunda, bu
konuda açık hükümlere yer verilmiştir. Nitekim, 5442 sayılı İl İdaresi
Kanununun 11/C ve 32/Ç maddelerinde, il ya da ilçe sınırları içinde, huzur ve
güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu
esenliğinin sağlanmasının ve önleyici kolluk yetkisinin vali ya da kaymakamın
ödevlerinden olduğu, anılan amirlerin bunları sağlamak için gereken karar ve
önlemleri alacağı; alınan ve ilan olunan karar ve önlemlere uymayanlar hakkında
aynı Kanunun 66 ncı maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Anılan 66 ncı maddede ise: "...en büyük
mülkiye amirleri tarafından kanunların verdiği yetkiye istinaden ittihaz ve
usulen tebliğ veya ilan olunan karar ve tedbirlerin tatbik ve icrasına
muhalefet eden veya müşkülat gösterenler veya riayet etmeyenler hakkında,
hareketi ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde, Türk Ceza Kanununun 526 ncı
maddesi uygulanır" denilmektedir.
Ayrıca, işaret etmek gerekir ki; 765
sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesinde sözü edilen "kamu güvenliği
ve kamu düzeni" kavramları, idare ve anayasa hukukundaki anlamlarına göre,
daha dar bir anlam taşımaktadırlar. (Anayasa Mahkemesinin 28/1/1964 tarihli ve
E.1963/128, K.1964/8 ve Ceza Genel Kurulunun 10/1/1969 tarihli ve 528/471
sayılı kararları).
Madde metninde kullanılan "kamu
güvenliği" "kamu düzeni", "genel sağlığı koruma",
"adlî işlemler dolayısıyla olma" koşulları, hukuka uygun olarak
verilen emirle, bu koşullar arasında bağlantı kurmak için kullanılmıştır.
Madde 25.- Çocukların, beden veya ruh
bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimselerin dilencilikte
araç olarak kullanılması fiili, ceza hukuku bakımından suç olarak
düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanununa göre, ayrıca bu suç, bir örgüt faaliyeti
çerçevesinde de işlenebilir ve bu durumda hapis cezası bir kat artırılır.
Burada ise, çocukların, fiziksel veya
zihinsel engellilerin dilencilikte araç olarak kullanılması söz konusu olmayıp,
bizatihi dilencilik fiili kabahat olarak cezalandırılmaktadır. Böylece,
başkalarının merhamet ve acıma duygularının istismarı engellenmek
istenmektedir.
Dilencilik dolayısıyla idarî para cezasına
karar verme yetkisi hem kolluğa hem de belediye zabıta görevlilerine aittir.
Kolluğun ve belediye zabıta görevlilerinin yetki alanı bakımından herhangi bir
ayırıma gidilmemiş olup, görev alanlarına giren yerlerde, bunlar bakımından
yarışan bir yetki hali söz konusudur. Bu kişiler aynı zamanda, dilencilikten
elde edilmiş bulunan gelire de elkoyma yetkisine sahiptir. Ancak elkonulan bu
gelirin bir idarî tedbir olarak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verme
yetkisi mülkî amire veya belediye encümenine aittir. Gelire kolluk elkoymuş ise
mülkî amir, belediye zabıtası elkoymuş ise belediye encümeni mülkiyetin kamuya
geçirilmesine karar verecektir.
Madde 26.- Kumar, kazanç amacıyla icra
edilen ve kâr ve zararın talihe bağlı olduğu oyunları ifade etmektedir. Bu
bağlamda kumar oynanması için yer ve imkân sağlanması, Türk Ceza Kanununda suç
olarak tanımlanmıştır.
Tasarının bu maddesinde ise, kumar
oynanması, bir kabahat olarak tanımlanmış, karşılığında idarî para cezası ve
ayrıca, kumardan elde edilen kazancın mülkiyetinin idarî yaptırım olarak kamuya
geçirilmesi öngörülmüştür.
Kumar dolayısıyla idarî para cezasına ve
bu suretle elde edilen gelire elkonulmasına karar verme yetkisi sadece kolluğa
ait bulunmaktadır. Elkonulan gelirin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine ise
mülkî amir karar verebilecektir.
Madde 27.- Bu hükmün uygulanabilmesi için,
sarhoş olan kişinin, başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde
davranışlarda bulunması gerekir. Bunun için, davranışın umuma açık yerlerde
gerçekleşmiş olması gerekmez. Örneğin kendi evinde, diğer aile bireylerinin
veya komşuların huzur ve sükununu bozucu davranışlar da bu kapsamda
değerlendirilmek gerekir.
Kolluk görevlileri tarafından, bu
durumdaki kişiye idarî para cezası verileceği gibi, sarhoşluğun etkisi
geçinceye kadar da kişi kontrol altında tutulur. Böylece, başkalarının huzur ve
sükununu bozucu davranışların sürdürülmesi engellenecektir.
Madde 28.- Bu madde hükmüyle kişilerin
huzurlu ve sakin bir çevrede yaşama hakkını ihlâl niteliğindeki davranışlar
kabahat olarak tanımlanmış ve karşılığında idarî yaptırım öngörülmüştür.
Ticarî bir işletmenin faaliyeti
çerçevesinde bu fiilin işlenmesi halinde, işletme sahibi gerçek veya tüzel
kişiye verilecek idarî para cezası daha ağır olacaktır.
Bu fiiller dolayısıyla idarî para cezasına
karar verme yetkisi, kolluk ve belediye zabıtası görevlilerine tanınmıştır.
Madde 29.- Toplumun bütün bireylerinin
kullanımına tahsis edilmiş bulunan meydan, cadde, sokak, kaldırım gibi
mekanların herhangi bir biçimde işgal edilmesi, ancak, yetkili makamların açık
ve yazılı bir izni ile mümkün olabilir. Böyle bir izin olmaksızın, örneğin araç
park etmek, seyyar satıcılık yapmak, sergi açmak, gösteri yapmak gibi çeşitli
yollarla bu mekanların işgal edilmesi halinde, belediye zabıta görevlileri
tarafından ilgili kişiler hakkında idarî para cezası verilmesi gerekmektedir.
Keza, belirtilen yerlere yetkili
makamların açık ve yazılı izni olmaksızın inşaat malzemesi yığılması da,
maddenin ikinci fıkrasında daha ağır idarî para cezasını gerektiren bir kabahat
olarak tanımlanmıştır.
Madde 30.- Kamu hizmet binalarının kapalı
alanlarında her türlü tütün mamulü tüketimi yasaktır. Bu yasağa aykırı hareket
edilmesi halinde, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri
idarî para cezası verebileceklerdir. Böylece, kolay işletilebilecek etkili bir
sistem öngörülmüştür.
Özel hukuk kişilerine ait binalarda ise,
ancak belirli şartlarda yaptırım öngörülebilmektedir. Tütün mamulü tüketimi
kapalı alanda olacak; bu alanlarda tütün mamulü tüketilemeyeceğine dair açık
bir işaret yer alacak ve bu konuda bir şikâyet bulunacaktır. Şikâyet üzerine,
en yakın kolluk birimi idarî para cezası verme konusunda yetkilidir.
Her türlü toplu taşıma aracında geçerli
olan bu yasağa aykırı hareket edilmesi cezalandırılmaktadır. Kamuya ait toplu
taşıma araçlarında ceza verme yetkisi, ilgili idarî birim amirinin yetkili
kıldığı kamu görevlisine ait olabilecektir. Kabahatin özel hukuk kişileri
tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde ise, fiil
gerçekleştikten sonra ilk uğranılan kolluk biriminin yetkilileri bu konuda
idarî para cezası vermeye yetkili kılınmıştır.
Madde 31.- Hayvanlara eziyet edilmesi bir
kabahat olarak öngörülmüştür. Ayrıca, bu kabahat dolayısıyla para cezasına ve
muhafaza altına almaya muhtar da yetkili kılınmak suretiyle, ülkenin her
tarafında bu hükmün uygulanabilmesi amaçlanmıştır. Özel mülkiyete konu olan
hayvan muhafaza altına alınabileceği gibi, sahibinin hayvan üzerindeki bakım ve
gözetim yükümlülüğünün gereklerine uygun davranamayacağının beklendiği
hallerde, hayvanla ilgili olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesine de karar
verilebilecektir. Hayvanın muhafaza altına alınmasına karar verildiğinde,
muhafaza ve bakım için bir başkasına verilebileceği gibi, muhafaza ve bakım
masrafları da hayvanın sahibinden tahsil edilebilecektir.
Bu kabahat dolayısıyla para cezasına ve
muhafaza altına almaya; muhtar, kolluk veya belediye zabıta görevlileri
yetkilidir. Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ise ancak mülkî amir veya belediye
encümeni karar verebilmektedir.
Madde 32.- Kamu görevinin gereği gibi ifa
edilebilmesi için, herhangi bir kamu göreviyle ilişkili olarak, kişiler,
gerektiğinde, kimlik ve adresleriyle ilgili bilgileri kamu görevlilerine
vermekle yükümlüdür. Bu bilgileri vermekten kaçınan ya da bu konularda gerçeğe
aykırı bilgi verenler hakkında, bilgiyi soran kamu görevlisi tarafından idarî
para cezasına karar verilecektir.
Kimliği konusunda bilgi vermediği veya
yanlış bilgi verdiği için asıl kimliği belirlenemeyen kişi, kimliğinin
belirlenebilmesi amacıyla tutulabilecek, gözaltına alınabilecek ve gerektiğinde
tutuklanabilecektir. Kamu görevlisi tarafından tutulan kişi, Cumhuriyet savcısı
tarafından gözaltına alınabilecektir. Gözaltı süresi dolmasına rağmen kimliği
belirlenemeyen kişinin, bu amaçla sulh ceza hâkimi tarafından tutuklanmasına
karar verilecektir. Burada ceza muhakemesi amacıyla başvurulan bir koruma
tedbirleri söz konusu olmadığından, bu tedbirler için aranan bütün şartlar
aranmayacaktır. Ancak bu tedbirlere başvurmaya karar verme yetkisi ve usulü
bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Örneğin, kişi
özgürlüğü kısıtlaması söz konusu olduğundan, gözaltına almaya Cumhuriyet
savcısı, tutuklamaya ise sulh ceza hâkimi karar verecek, gözaltı süresine
uyulacaktır. Buna karşılık, buradaki amaç farklı olduğundan, gözaltı ve
tutuklama için aranan nedenler ve şartlar burada aranmayacaktır. Kişinin
kimliği belirlenir belirlenmez, özgürlüğü kısıtlayıcı işleme son verilecektir.
Madde 33.- Medenî bir toplumda, meydan,
cadde, sokak gibi toplumu oluşturan bütün fertlerin kullanımına ait alanların
temiz ve yaşanılır bir halde bulundurulması gerekmektedir. Bu nedenle, evsel ve
bireysel atık ve artıklar ancak bunların toplanmasına ve depolanmasına özgü
yerlere bırakılabilirler. Bu yükümlülük aynı zamanda, bu tür atık ve artıkların
toplanacağı ve depolanacağı yerlerin varlığını ve ulaşılabilir olmasını zorunlu
kılmaktadır.
Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde
işlenmesi halinde daha ağır idarî para cezası öngörülmektedir.
Üçüncü fıkrada, hayvan kesimine tahsis
edilen yerler dışında hayvan kesilmesi veya kesilen hayvan atıklarını sokağa
veya kamuya ait sair bir alana bırakılması, ayrı bir kabahat olarak
tanımlanmıştır.
Dördüncü fıkrada, inşaat atık ve
artıklarının bunların toplanmasına ve depolanmasına özgü yerler dışına atılması
ayrı bir kabahat olarak tanımlanmıştır. Bu kabahat karşılığında idarî para
cezasından ayrı olarak, atık ve artıkların bulunduğu yerden kaldırılması
dolayısıyla yapılan giderlerin de ilgili kişiden tahsil edilmesi öngörülmüştür.
Beşinci fıkrada, kullanılamaz hale gelen
veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin olarak
belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişi de
cezalandırılmaktadır. Ancak, bu fıkra hükmünde belediyelere bir yükümlülük
getirilmektedir. Buna göre, her yıl, örneğin ocak, mayıs, eylül ayının belirli
bir günü gibi, yılın çeşitli günlerinde ve yılda en az üç kez olmak üzere,
belediyeler tarafından, bu tür eşyanın toplanma günleri önceden belirlenerek
uygun araçlarla halka duyurulacaktır. Ancak bu günlerde belli bir saate kadar
ev eşyası dışarıya bırakılabilecektir.
Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya
deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait
herhangi bir yere bırakan kişiye de bu fiilinden dolayı idarî para cezası
verilecektir.
Bu kabahatler dolayısıyla idarî para
cezası verme yetkisi belediye zabıta görevlilerine aittir. Ancak ilgilinin bu
kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliği derhal yok etmesi halinde idarî
para cezası verilmeyebilir. Böylece söz konusu madde kapsamında özel bir etkin
pişmanlık hükmüne yer verilmiştir.
Madde 34.- Toplumun tüm bireylerinin
kullanımına tahsis edilmiş bulunan meydan ve parklara, cadde veya sokak
kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara; yetkili makamlardan açık ve
yazılı bir izin alınmadıkça, bez, kağıt ve benzeri afiş veya ilân asılması, bu
madde hükmü ile kabahat olarak tanımlanmıştır. Görüntü kirliliği oluşturan bu
şeyler, özel kişilere ait alanlara da, ilgilisinin rızası bulunmadıkça
asılamaz. Doğal olarak, bu tür afiş ve ilânlar tek nüsha olmayacağından, aynı
içerikte olmak kaydıyla, sayısı ne kadar olursa olsun, bütün afiş ve ilânlar
tek fiil olarak kabul edilmektedir. Böylece, birinci fıkra hükmünde özel bir
içtima hükmüne yer verilmiştir.
Yetkili makamdan verilen izne dayalı
olarak afiş ve ilân asılması durumunda, fiil hukuka uygun olacaktır. Ancak
bunun sağlıklı kontrolü için izin yazısında afiş ve ilânın asılacağı zaman
dilimi açıkça gösterilmelidir. İzinde gösterilen sürenin sonunda afiş ve
ilânların, izin alan kişi tarafından derhal toplatılmaması, kabahat
oluşturmaktadır. İlgilisi tarafından toplanmadığı için, bu afiş ve ilânların
kamu adına toplatılması halinde, ayrıca toplatma masrafı da tahsil edilir.
Seçim döneminde afiş ve ilân asılması
hususu seçim mevzuatında özel olarak düzenlendiğinden, bu hüküm bakımından
kapsam dışı bırakılmıştır.
Madde 35.- Ruhsatsız olarak bulundurulan
av tüfeğini, maddede belirtilen yerlerde görünür bir şekilde taşınması kabahat
olarak tanımlanmış ve karşılığında idarî para cezası öngörülmüştür.
Madde 36.- Yürürlük maddesidir.
Madde 37.- Yürütme maddesidir.
Adalet
Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük Millet
Meclisi
Adalet
Komisyonu 23.3.2005
Esas No : 1/993
Karar No: 72
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınızca 10.3.2005 tarihinde esas
komisyon olarak Komisyonumuza havale edilmiş olan "Kabahatler Kanunu
Tasarısı" Komisyonumuzun 15.3.2005 tarihli 14 üncü birleşiminde
görüşülmüş, geneli üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak maddelerine geçilmesi
kabul edilmiş, ancak maddelerin ayrıntılı bir biçimde incelenerek düzenlenmesi
için üç kişilik bir alt komisyona havale edilmiştir.
Tasarı, Komisyonumuzun 22.3.2005 tarihli
15 inci birleşiminde, Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek ile Adalet Bakanlığı,
Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı temsilcileriyle Gazi
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku öğretim üyelerinin de katılmalarıyla
alt komisyonca hazırlanan metin esas alınarak incelenip görüşülmüş, maddeler
üzerindeki kabul, ilave ve değişiklikler sırasıyla aşağıda açıklanmıştır:
Tasarının "Genel İlkeler"
şeklindeki Birinci Kısım başlığı "Genel Hükümler" olarak değiştirilmiştir.
Tasarıda hüküm bulunmamakta ise de,
kabahatlerin ve bunlar karşılığında öngörülen idari yaptırım kararlarının bir
idari işlem olmasının ötesinde, ceza hukukunun genel prensipleriyle yakın
ilişki içinde olduğu düşüncesiyle; kabahatler karşılığında öngörülen idari para
cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararlarına karşı idari yargıya değil,
ceza mahkemesine başvurulabilmesini mümkün kılan düzenleme yapılmıştır. Bu
nedenle, 1 inci maddeye iki bent eklenerek, kabahatler dolayısıyla karar alma
süreci ve idari yaptırım kararlarına karşı kanun yolu da Tasarının kapsamına
ithal edilmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, böyle bir düzenlemenin
yapılmasına gerek de duyulmaktadır. Zira, idari para cezası ve mülkiyetin
kamuya geçirilmesine ilişkin kararlarlarla ilgili olarak, yerine getirilmeden
önce, adli denetim imkânının ve bu suretle kesinleşmenin sağlanması gerekir.
Böylece, kişiler açısından hukuki güvence sağlanmış olur. Aksi takdirde, idari
yaptırım kararları genel bir idari işlem olarak değerlendirilerek kararın
verildiği tarih itibarıyla icraya konulabilecektir. Ancak idari yargı yoluna
başvurulması üzerine idare mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdiği takdirde
bu yaptırımlara ilişkin kararların yürütülmesinin durdurulması mümkün
olabilecektir.
Tasarının 2 nci maddesi aynen kabul
edilmiştir.
Tasarının "Genel kanun niteliği"
başlıklı 3 üncü maddesi metninde, yeni Türk Ceza Kanununun 5 inci maddesi
hükmüne paralel olarak, Tasarının uygulama alanını daha açık bir şekilde ortaya
koymaya yönelik değişiklik yapılmıştır.
Tasarının 4 ilâ 14 üncü maddeleri aynen
kabul edilmiştir.
"İçtima" başlıklı 15 inci
maddenin ikinci fıkrasına, kesintisiz (mütemadi) kabahatler dolayısıyla idari
yaptırım uygulanmasında esas alınacak fiil sayısını belirlemeye yönelik bir
cümle eklenmiştir.
Tasarının 16 ncı maddesi aynen kabul
edilmiştir.
"İdari para cezası" başlıklı 17
nci maddenin dördüncü fıkrasının başına "Kesinleşen" sözcüğü
eklenmiştir. Ayrıca, söz konusu fıkra kapsamında, tahsil edilen idarî para
cezasının kanunla belirlenen bir oranının ilgili kamu kurum ve kuruluşunun
hesabına aktarılmasına yönelik bir düzenleme yapılmıştır.
Söz konusu maddenin altıncı fıkrasında
idari para cezasının bir an önce tahsil edilmesini sağlamaya yönelik bir teşvik
hükmüne yer verilmiştir.
Yedinci fıkrası hükmü, ayrı bir madde
olarak düzenlenmek üzere, madde metninden çıkarılmış, yedinci fıkra olarak
teselsül ettirilen sekizinci fıkradaki "Yeni" ibaresi metinden
çıkarılmıştır.
"Mülkiyetin kamuya geçirilmesi"
başlıklı 18 inci maddenin üçüncü fıkrasında elkoyma ve muhafazanın süresine bir
açıklık getirmek amacıyla "verilinceye" ibaresi
"kesinleşinceye" olarak değiştirilmiş, maddeye eklenen sekizinci
fıkra ile, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin kararların kesinleşmesi
halinde yerine getirileceğine açıklık getirilmiştir.
Tasarının 19 uncu maddesi aynen kabul
edilmiştir.
"Soruşturma zamanaşımı" başlıklı
20 nci maddenin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, nispi para cezasını
gerektiren kabahatlerde soruşturma zamanaşımı süresi beş yıldan sekiz yıla
çıkarılmıştır.
"Yerine getirme zamanaşımı"
başlıklı 21 inci maddenin ikinci fıkrasında zamanaşımı sürelerinin
artırılmasına yönelik değişiklik yapılmıştır. Madde metnine üçüncü fıkra olarak
eklenen hükümle, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresine
açıklık getirilmiştir. Maddenin teselsül ettirilen dördüncü fıkrasında,
zamanaşımı süresinin kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren başlayacağı
yönünde değişiklik yapılmıştır.
"Tekerrür" başlıklı 22 nci
maddesi kabahatlerde tekerrür hükmüne gerek görülmediğinden metinden
çıkarılmıştır.
Tasarının Dördüncü Bölüm başlığı
"Karar Verme Yetkisi ve Kanun Yolları" olarak değiştirilmiştir.
Tasarının 23 üncü maddesinin ikinci
fıkrasındaki "konumundaki kişi" ibaresi gereksiz görülerek metinden çıkarılmış, 22 nci madde olarak kabul
edilmiştir.
Tasarıya 22 nci maddeden sonra gelmek
üzere "Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi" başlığıyla 23 üncü
madde olarak yeni bir madde eklenmiştir.
Tasarıya 23 üncü maddeden sonra gelmek
üzere "Mahkemenin karar verme yetkisi" başlığıyla 24 üncü madde
olarak yeni bir madde eklenmiştir.
17 nci maddenin yedinci fıkrası ayrı bir
madde olarak düzenlenerek, Tasarıya 24 üncü maddeden sonra gelmek üzere
"İdari yaptırım kararı" başlığıyla 25 inci madde olarak eklenmiştir.
Tasarıya 25 inci maddeden sonra gelmek
üzere "Kararların tebliği" başlığıyla 26 ncı madde olarak yeni bir
madde eklenmiştir. Bu madde kapsamında tebligatla ilgili karşılaşılabilecek
bütün sorunları gidermeye yönelik düzenleme yapılmıştır.
Tasarıya 27 nci madde olarak eklenen
hükümlerle, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari
yaptırım kararlarına karşı sulh ceza mahkemesine başvuru yolu ve bu başvuruya
ilişkin usul düzenlenmiştir.
Bu başvurunun incelenme ve
değerlendirilmesine ilişkin süreçte izlenecek yöntem ise, Tasarıya 28 inci
madde olarak eklenen hükümlerle düzenlenmiştir.
Tasarıya eklenen 29 uncu madde ile, sulh
ceza mahkemesinin kararına karşı itiraz kanun yolu düzenlenmiştir. Bu düzenleme
karşısında; ağır ceza mahkemesi, itirazı kabul etmesi halinde, itiraz eden
tarafa göre itirazın kabulünün yanı sıra idari yaptırım kararının veya sulh
ceza mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir.
Tasarıya eklenen 30 uncu madde ile, idari
yaptırım kararlarına karşı kanun yolu başvurusundan vazgeçme ve idarenin bu
başvuruyu kabulü düzenlenmiştir.
Tasarıya eklenen 31 inci maddede, kanun
yolu başvurusunun harçsız olduğu ve başvuru dolayısıyla oluşan bütün
masraflarla vekalet ücretinin başvurusu veya savunması reddedilen tarafça
ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Tasarının 32 nci madde olarak teselsül
ettirilen 24 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki "Yeni" ibaresi
metinden çıkarılmıştır.
Tasarının 33 üncü madde olarak teselsül
ettirilen 25 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "yüz" ibaresi
"elli" olarak değiştirilmiş ve "Yeni" ibaresi metinden
çıkarılmıştır.
Tasarının 34 üncü madde olarak teselsül
ettirilen 26 ncı maddesinin birinci, Tasarının 35 inci madde olarak teselsül
ettirilen 27 nci maddesinin birinci,
Tasarının 36 ncı madde olarak teselsül ettirilen 28 inci maddesinin
birinci ve ikinci fıkralarındaki "Yeni" ibareleri metinden
çıkarılmıştır.
Tasarıya "Rahatsız etme" başlığı
altında mal veya hizmet satışı sırasında bu amaçla kişilerin taciz edilmesi ve
yüksek sesle müşteri daveti gibi uygulamaların önüne geçilmesi amacıyla yeni 37
nci madde ilave edilmiştir.
Tasarının 38 inci madde olarak teselsül
ettirilen 29 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki "yüz" ibaresi
"elli" olarak değiştirilmiş; birinci ve ikinci fıkralarındaki
"Yeni" ibareleri metinden çıkarılmış, maddeye özel kanunlardaki hükümleri saklı tutmak
amacıyla üçüncü fıkra eklenmiştir.
Tasarının 39 uncu madde olarak teselsül
ettirilen 30 uncu maddesindeki "Yeni" ibareleri metinden
çıkarılmıştır. Birinci fıkrasındaki "yirmi" ibaresi "elli"
olarak değiştirilmiş, ayrıca fıkranın sonuna bu hükmün, tütün mamulü
tüketilmesine tahsis edilen alanlarda uygulanmayacağı hususunda bir cümle
eklenmiş, iki ve üçüncü fıkralarda yer alan “iki” ibareleri “elli” olarak
değiştirilmiştir.
Tasarının 40 ıncı madde olarak teselsül
ettirilen 31 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "alınır" ibaresi
"alınabilir" olarak; üçüncü fıkrasındaki "muhtar" ibaresi
"köy muhtarı" olarak değiştirilmiş ve birinci fıkrasındaki
"Yeni" ibaresi metinden çıkarılmıştır.
Tasarının 41 inci madde olarak teselsül
ettirilen 32 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "yüz" ibaresi
"elli" olarak değiştirilmiş ve "Yeni" ibaresi metinden
çıkarılmıştır.
Tasarının 42 nci madde olarak teselsül
ettirilen 33 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki "yüz" ibaresi
"yirmi" olarak, üçüncü fıkrasındaki "yüz" ibaresi
"elli" olarak değiştirilmiş; birinci ila altıncı fıkralarındaki
"Yeni" ibareleri metinden çıkarılmıştır. Uygulama alanının sınırlandırılması
amacıyla, bu maddeye dokuzuncu, özel kanunlardaki hükümleri saklı tutmak
amacıyla onuncu fıkralar ilave edilmiştir.
Tasarının 43 üncü madde olarak teselsül
ettirilen 34 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki "Yeni" ibareleri
ile beşinci fıkrası metinden çıkarılmış, dördüncü fıkraya "para
cezasına" ibaresinden sonra "kolluk veya" ibaresi eklenmiş, özel
kanunlardaki hükümleri saklı tutmak amacıyla beşinci fıkra ilave edilmiştir.
Tasarının 44 üncü madde olarak teselsül
ettirilen 35 inci maddesindeki "yüz" ibaresi "elli" olarak
değiştirilmiş ve "Yeni" ibaresi metinden çıkarılarak madde başlığı
ile birlikte yeniden düzenlenmiştir.
28.1.2004 tarihli ve 5083 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun hükümleri karşısında; Tasarıya
Geçici 1 inci madde eklenmek suretiyle, bu Kanundaki "Türk Lirası"
ibaresinin geçici bir süre için "Yeni Türk Lirası" olarak
anlaşılmasının sağlanması amaçlanmıştır.
Tasarıya eklenen geçici 2 nci madde ile,
idare mahkemelerinde görülmekte olan davalarla ilgili geçiş hükmüne yer
verilmiştir.
Tasarıya eklenen geçici 3 üncü madde ile,
daha önce verilmiş olan idari para cezasına ilişkin kararlara karşı henüz iptal
davası açılmamış olmakla birlikte dava açma süresinin geçmemiş olması halinde,
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde 27 nci madde
hükümlerine göre sulh ceza mahkemesine başvuruda bulunulabilmesine imkân
tanınmıştır.
Tasarının yürürlüğe ilişkin 36 ncı maddesi
45 inci, yürütmeye ilişkin 37 nci maddesi 46 ncı madde olarak aynen kabul
edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak
üzere saygı ile arz olunur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
Köksal
Toptan |
Recep
Özel |
Ramazan
Can |
|
Zonguldak |
Isparta |
Kırıkkale |
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
Hasan Kara |
Fehmi
Hüsrev Kutlu |
Halil Ünlütepe |
|
Kilis |
Adıyaman |
Afyonkarahisar |
|
(Toplantıya katılmadı) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Halil
Özyolcu |
Haluk İpek |
Feridun
Fikret Baloğlu |
|
Ağrı |
Ankara |
Antalya |
|
|
(Toplantıya katılmadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Yüksel
Çorbacıoğlu |
Orhan Yıldız |
Mehmet Küçükaşık |
|
Artvin |
Artvin |
Bursa |
|
|
(İmzada bulunamadı) |
(İmzada bulunamadı) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Feridun
Ayvazoğlu |
Muzaffer Külcü |
Mahmut
Durdu |
|
Çorum |
Çorum |
Gaziantep |
|
|
(Toplantıya katılmadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Nimet Çubukçu |
Mehmet Yılmazcan |
Hakkı
Köylü |
|
İstanbul |
Kahramanmaraş |
Kastamonu |
|
(Toplantıya katılmadı) |
(İmzada bulunamadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Muharrem
Kılıç |
Orhan Eraslan |
Enver Yılmaz |
|
Malatya |
Niğde |
Ordu |
|
|
(Toplantıya katılmadı) |
(Toplantıya katılmadı) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mehmet Nuri Saygun |
Ahmet Çağlayan |
Bekir Bozdağ |
|
Tekirdağ |
Uşak |
Yozgat |
|
(Toplantıya katılmadı) |
(Toplantıya katılmadı) |
(Toplantıya katılmadı) |
HÜKÜMETİN
TEKLİF ETTİĞİ METİN
KABAHATLER KANUNU
TASARISI
BİRİNCİ KISIM
Genel İlkeler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Amaç
ve Kapsam, Tanım, Kanunîlik İlkesi ve Kanunun Uygulama Alanı
Amaç ve kapsam
MADDE 1.- (1) Bu Kanunda; toplum düzenini, genel ahlâkı,
genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla;
a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeler,
b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idarî
yaptırımların türleri ve sonuçları,
c) İdarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin
esaslar,
belirlenmiş ve çeşitli kabahatler tanımlanmıştır.
Tanım
MADDE 2.- (1) Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında
idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.
Genel kanun niteliği
MADDE 3.- (1) Bu Kanunda yer alan;
a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeler,
b) Kabahatler karşılığında uygulanabile-cek olan idarî
yaptırımların türleri ve sonuçları,
c) İdarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin
esaslar,
diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır.
Kanunîlik ilkesi
MADDE 4.- (1) Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda
açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından
belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle
de doldurulabilir.
(2) Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve
miktarı, ancak kanunla belirlenebilir.
Zaman bakımından uygulama
MADDE 5.- (1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından
da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara
ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı
geçerlidir.
(2) Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı
gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan
dikkate alınmaz.
Yer bakımından uygulama
MADDE 6.- (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından
uygulamaya ilişkin 8 inci maddesi hükümleri, kabahatler bakımından da
uygulanır. Ancak, kanunlarda aksine hüküm bulunan haller saklıdır.
İKİNCİ
BÖLÜM
Kabahatten
Dolayı Sorumluluğun Esasları
Kabahatin ihmali
davranışla işlenmesi
MADDE 7.- (1) Kabahat, icraî veya ihmali davranışla
işlenebilir. İhmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için, kişi açısından
belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığı
gereklidir.
Organ veya temsilcinin
davranışından dolayı sorumluluk
MADDE 8.- (1) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ
veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev
üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel
kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(2) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla
bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi
hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan
kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş
sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(3) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen
kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri
uygulanır.
(4) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya
temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken
geçerli olmaması halinde de uygulanır.
Kast veya taksir
MADDE 9.- (1) Kabahatler, kanunda açıkça hüküm bulunmayan
hallerde, hem kasten hem de taksirle işlenebilir.
Hata
MADDE 10.- (1) Türk Ceza Kanununun hata hallerine ilişkin
hükümleri, ancak kasten işlenen kabahatler bakımından uygulanır.
Sorumluluk
MADDE 11.- (1) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını
doldurmamış çocuk hakkında idarî para cezası uygulanamaz.
(2) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam
ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını
yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idarî para
cezası uygulanmaz.
Hukuka uygunluk nedenleri
ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler
MADDE 12.- (1) Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde,
Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran
nedenlere ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır.
Teşebbüs
MADDE 13.- (1) Kabahate teşebbüs cezalandırılmaz. Ancak,
teşebbüsün de cezalandırılabileceğine dair ilgili kanunda hüküm bulunan haller
saklıdır. Bu durumda, Türk Ceza Kanununun suça teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye
ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır.
İştirak
MADDE 14.- (1) Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin
iştirak etmesi halinde, bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para
cezası verilir.
(2) Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, kabahate
iştirak eden ve bu niteliği taşımayan kişi hakkında da fail olarak idarî para
cezası verilir.
(3) Kabahate iştirak için, kasten ve hukuka aykırı işlenmiş
bir fiilin varlığı yeterlidir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kişi hakkında,
diğerlerinin sorumlu olup olmadığı göz önünde bulundurulmaksızın, idarî para cezası
verilir.
(4) Kanunda özel faillik niteliğini taşıyan kişi açısından
suç, diğer kişiler açısından kabahat olarak tanımlanan fiilin, bu niteliği
taşıyan ve taşımayan kişiler tarafından ortaklaşa işlenmesi halinde, suça
iştirake ilişkin hükümler uygulanır.
İçtima
MADDE 15.- (1) Bir fiil ile birden fazla kabahatin işlenmesi
halinde, bu kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî para cezası
öngörülmüşse, en ağır idarî para cezası verilir. Bu kabahatlerle ilgili olarak
kanunda idarî para cezasından başka idarî yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu
yaptırımların her birinin uygulanmasına karar verilir.
(2) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde, her bir
kabahatle ilgili olarak ayrı ayrı idarî para cezası verilir.
(3) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise,
sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım
uygulanamayan hallerde, kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
İdarî
Yaptırımlar
Yaptırım türleri
MADDE 16.- (1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan
idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.
(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili
kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir.
İdarî para cezası
MADDE 17.- (1) İdarî para cezası, maktu veya nispi olabilir.
(2) İdarî para cezası, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek
suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idarî para cezasının miktarı
belirlenirken, işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve
ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur.
(3) İdarî para cezası, Devlet Hazinesine ödenir. Kişinin
ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk
taksidinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde
ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi
halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(4) Karar, derhal tahsil için mahallin en büyük mal memuruna
verilir. İdarî para cezası, 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
(5) İdarî para cezası tamamen tahsil edildikten itibaren en
geç bir ay içinde, durum ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirilir.
(6) Kabahat dolayısıyla idarî para cezası veren kamu görevlisi,
ilgilinin rıza göstermesi halinde, bunun tahsilatını derhal kendisi
gerçekleştirir.
(7) İdarî para cezası verilmesi kararına ilişkin tutanakta;
a) Hakkında idarî para cezası verilen kişinin kimlik ve
adresi,
b) İdarî para cezası verilmesini gerektiren kabahat fiili,
c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller,
d) Kararı veren kamu görevlilerinin kimliği,
açık bir şekilde yazılır. Tutanakta ayrıca, kabahati
oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanır.
(8) İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli
olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden
değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idarî para cezasının
hesabında bir Yeni Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz. Bu fıkra hükmü, nispi
nitelikteki idarî para cezaları açısından uygulanmaz.
Mülkiyetin kamuya
geçirilmesi
MADDE 18.- (1) Kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi
suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine, ancak kanunda
açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir.
(2) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, eşyanın;
a) Kullanılmaz hale getirilmesi,
b) Niteliğinin değiştirilmesi,
c) Ancak belli bir surette kullanılması,
koşullarından birinin yerine getirilmesine bağlı olarak
belli bir süre geciktirilebilir. Belirlenen süre zarfında koşulun yerine
getirilmemesi halinde, eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar
verilinceye kadar, ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından eşyaya
elkonulabileceği gibi; eşya, kişilerin muhafazasına da bırakılabilir.
(4) Eşyanın mülkiyeti, kanunda açık hüküm bulunan hallerde
ilgili kamu kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçer.
(5) Eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar
verilebilmesi için, fail hakkında idarî para cezası veya başka bir idarî
yaptırım kararı verilmiş olması şart değildir.
(6) Kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar
verilebilir.
(7) Mülkiyeti kamuya geçirilen eşya, başka suretle
değerlendirilmesi mümkün olmazsa imha edilir.
Saklı tutulan hükümler
MADDE 19.- (1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında
öngörülen belirli bir süre için;
a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,
b) İş yerinin kapatılması,
c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,
d) Kara, deniz veya hava nakil
aracının trafikten
veya seyrüseferden alıkonulması,
gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu
kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır.
Soruşturma zamanaşımı
MADDE 20.- (1) Soruşturma zamanaşımının dolması halinde,
kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez.
(2) Soruşturma zamanaşımı süresi;
a) Yüzbin Yeni Türk Lirası veya daha fazla idarî para
cezasını gerektiren kabahatlerde beş,
b) Ellibin Yeni Türk Lirası veya daha fazla idarî para
cezasını gerektiren kabahatlerde dört,
c) Yirmibin Yeni Türk Lirası veya daha fazla idarî para
cezasını gerektiren kabahatlerde üç,
d) Yirmibin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezasını
gerektiren kabahatlerde iki,
yıldır.
(3) Nispî idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde
zamanaşımı süresi beş yıldır.
(4) Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin
işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar.
(5) Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması
halinde, suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır.
Yerine getirme zamanaşımı
MADDE 21.- (1) Yerine getirme zaman-aşımının dolması
halinde, idarî para cezasına ilişkin karar artık yerine getirilemez.
(2) Yerine getirme zamanaşımı süresi;
a) Ellibin Yeni Türk Lirası veya daha fazla idarî para
cezasına karar verilmesi halinde beş,
b) Yirmibin Yeni Türk Lirası veya daha fazla idarî para
cezasına karar verilmesi halinde dört,
c) Onbin Yeni Türk Lirası veya daha fazla idarî para
cezasına karar verilmesi halinde üç,
d) Onbin Yeni Türk Lirasından az idarî para cezasına karar
verilmesi halinde iki,
yıldır.
(3) Zamanaşımı süresi, karar tarihinden itibaren işlemeye
başlar.
(4) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine
getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı
işlemez.
Tekerrür
MADDE 22.- (1) İdarî para cezasına ilişkin karar verildikten
sonra aynı kabahatin tekrar işlenmesi halinde tekerrür hükümleri uygulanır. Bir
kabahati oluşturan farklı seçimlik hareketlerin işlenmesi halinde de, aynı
kabahatin varlığı kabul edilir.
(2) Tekerrür halinde, idarî para cezası yarı oranında artırılır.
(3) İdarî para cezasının tamamen yerine getirilmesinden
itibaren üç yıl geçtikten sonra işlenen kabahat açısından, önceki kabahat,
tekerrüre esas teşkil etmez.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
Karar
Verme Yetkisi
İdarî yaptırım kararı
verme yetkisi
MADDE 23.- (1) Kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı
vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idarî kurul, makam veya kamu
görevlileri yetkilidir.
(2) Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde, ilgili kamu
kurum ve kuruluşunun en üst amiri konumundaki kişi bu konuda yetkilidir.
(3) İdarî kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili
kamu kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler
dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.
(4) 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun yer bakımından yetki kuralları kabahatler açısından da geçerlidir.
İKİNCİ KISIM
Çeşitli Kabahatler
Emre aykırı davranış
MADDE 24.- (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler
nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması
amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Yeni
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından
karar verilir.
(2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan
hallerde uygulanabilir.
(3) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526
ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır.
Dilencilik
MADDE 25.- (1) Dilencilik yapan kişiye, yüz Yeni Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire elkonularak
mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya
kolluk veya belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî
amir veya belediye encümeni karar verir.
Kumar
MADDE 26.- (1) Kumar oynayan kişiye, yüz Yeni Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Ayrıca, kumardan elde edilen gelire elkonularak
mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya
kolluk görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir karar verir.
Sarhoşluk
MADDE 27.- (1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu
bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından
elli Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun
etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur.
Gürültü
MADDE 28.- (1) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak
şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Yeni Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
(2) Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi halinde, işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Yeni Türk
Lirasından beşbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya
belediye zabıta görevlileri karar verir.
İşgal
MADDE 29.- (1) Yetkili makamların açık ve yazılı izni
olmaksızın, meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları
işgal eden veya buralarda mal satışa arzeden kişiye, belediye zabıta
görevlileri tarafından yüz Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın,
meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımlar üzerine inşaat
malzemesi yığan kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından yüz Yeni Türk
Lirasından beşyüz Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Tütün mamullerinin
tüketilmesi
MADDE 30.- (1) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında
tütün mamulü tüketen kişiye, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu
görevlileri tarafından yirmi Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketen kişiye,
yirmi Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kabahatin özel hukuk kişileri
tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde, bu ceza ilk
başvurulan kolluk birim yetkilileri tarafından verilir. Kamuya ait toplu taşıma
araçlarında işlenmesi halinde idarî para cezası verme yetkisi bakımından
birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği
binaların kapalı alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir
açık bir işarete yer verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden kişiye,
yirmi Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu ceza, şikâyet üzerine en
yakın kolluk birimi yetkililerince verilir.
Hayvanlara eziyet etme
MADDE 31.- (1) Hayvanlara eziyet eden kişiye yüz Yeni Türk
Lirası idarî para cezası verilir. Kabahatin konusunu oluşturan ve kişinin
mülkiyetinde bulunan evcil hayvan, ayrıca muhafaza altına alınır. Muhafaza
altına alınmasına karar verilen hayvan, muhafaza ve bakım için bir başkasına
teslim edilebilir. Muhafaza ve bakım için yapılan masraflar hayvan sahibinden
tahsil edilir.
(2) Sahibinin hayvan üzerindeki bakım ve gözetim
yükümlülüğünün gereklerine uygun davranacağının beklenemediği hallerde,
hayvanla ilgili olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(3) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve muhafaza
altına almaya muhtar, kolluk veya belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin
kamuya geçirilmesine mülkî amir veya belediye encümeni karar verir.
Kimliği bildirmeme
MADDE 32.- (1) Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde,
kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya
gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye bu görevli tarafından yüz Yeni Türk
Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı
beyanda bulunması dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan
derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği açık bir şekilde
anlaşılıncaya kadar, gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve
tutuklamaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu
hükümleri uygulanır.
(3) Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle
gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir.
Çevreyi kirletme
MADDE 33.- (1) Evsel atık ve artıkları, bunların
toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye yüz Yeni Türk
Lirası idarî para cezası verilir. Bireysel atık ve artıkların atılması halinde
de bu fıkra hükmü uygulanır.
(2) Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi
halinde, işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye beşyüz Yeni Türk Lirasından
beşbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) Hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan
kesen veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana
bırakan kişiye, yüz Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(4) İnşaat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya
depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye yüz Yeni Türk Lirasından üçbin
Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. İnşaat faaliyetinin bir
tüzel kişi adına yürütülmesi halinde, bu tüzel kişi hakkında verilecek idarî
para cezasının üst sınırı beşbin Yeni Türk Lirasıdır. Bu atık ve artıkların
kaldırılmasına ilişkin masraf da ayrıca kişiden tahsil edilir.
(5) Kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını
bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa veya
kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye elli Yeni Türk Lirası idarî para cezası
verilir. Bu eşyasının toplanması hususunda belediye tarafından belirli
aralıklarla yılda üç günden az olmamak üzere belirlenen günler önceden uygun araçlarla
ilân olunur.
(6) Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil
araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait sair bir
yere bırakan kişiye ikiyüzelli Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bunların kaldırılmasına ilişkin masraf da kişiden ayrıca tahsil edilir.
(7) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına belediye
zabıta görevlileri karar verir.
(8) Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi
tarafından derhal giderilmesi halinde, idarî para cezasına karar
verilmeyebilir.
Afiş asma
MADDE 34.- (1) Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak
kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere
ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye, yüz Yeni Türk Lirasından
üçbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Aynı içerikteki afiş
ve ilânlar, tek fiil sayılır.
(2) Birinci fıkra hükmü, yetkili makamlardan alınan açık ve
yazılı izne dayalı olarak asılan afiş ve ilânlar açısından uygulanmaz. Bu izinde,
afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açık bir şekilde gösterilir. Bu afiş ve
ilânlar izin verilen gerçek veya tüzel kişi tarafından bu sürenin dolmasını
müteakip derhal toplatılır. Toplatma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi
halinde, birinci fıkra hükmüne göre idarî para cezası verilir.
(3) Bu afiş ve ilânların kaldırılmasına ilişkin masraflar da
ilgili kişilerden ayrıca tahsil edilir.
(4) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına belediye
zabıta görevlileri karar verir.
(5) Bu madde hükmü, seçim döneminde asılan afiş ve ilânlarla
ilgili olarak uygulanmaz.
Ruhsatsız av tüfeği
taşıma
MADDE 35.- (1) Ruhsatsız olarak bulundurulan av tüfeğini
park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir şekilde taşıyan kişiye, kolluk
tarafından yüz Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Yürürlük
MADDE 36.- (1) Bu Kanun 1.4.2005 tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 37.- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
ADALET KOMİSYONUNUN
KABUL
ETTİĞİ METİN
KABAHATLER KANUNU
TASARISI
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Amaç
ve Kapsam, Tanım, Kanunîlik İlkesi ve Kanunun Uygulama Alanı
Amaç ve kapsam
MADDE 1.- (1) Bu Kanunda; toplum düzenini, genel ahlâkı,
genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla;
a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeler,
b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idarî
yaptırımların türleri ve sonuçları,
c) Kabahatler dolayısıyla karar alma süreci,
d) İdarî yaptırıma ilişkin kararlara karşı kanun yolu,
e) İdarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin
esaslar,
Belirlenmiş ve çeşitli kabahatler tanımlanmıştır.
Tanım
MADDE 2.- (1) Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında
idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.
Genel kanun niteliği
MADDE 3.- (1) Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki
kabahatler hakkında da uygulanır.
Kanunîlik ilkesi
MADDE 4.- (1) Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda
açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından
belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle
de doldurulabilir.
(2) Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve
miktarı, ancak kanunla belirlenebilir.
Zaman bakımından uygulama
MADDE 5.- (1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da
uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin
kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir.
(2) Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı
gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan
dikkate alınmaz.
Yer bakımından uygulama
MADDE 6.- (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından
uygulamaya ilişkin 8 inci maddesi hükümleri, kabahatler bakımından da
uygulanır. Ancak, kanunlarda aksine hüküm bulunan haller saklıdır.
İKİNCİ
BÖLÜM
Kabahatten
Dolayı Sorumluluğun Esasları
Kabahatin ihmali
davranışla işlenmesi
MADDE 7.- (1) Kabahat, icraî veya ihmali davranışla
işlenebilir. İhmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için, kişi açısından
belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığı
gereklidir.
Organ veya temsilcinin
davranışından dolayı sorumluluk
MADDE 8.- (1) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da
organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı
tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(2) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla
bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi
hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan
kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi
kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(3) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen
kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri
uygulanır.
(4) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya
temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken
geçerli olmaması halinde de uygulanır.
Kast veya taksir
MADDE 9.- (1) Kabahatler, kanunda açıkça hüküm bulunmayan
hallerde, hem kasten hem de taksirle işlenebilir.
Hata
MADDE 10.- (1) Türk Ceza Kanununun hata hallerine ilişkin
hükümleri, ancak kasten işlenen kabahatler bakımından uygulanır.
Sorumluluk
MADDE 11.- (1) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını
doldurmamış çocuk hakkında idarî para cezası uygulanamaz.
(2) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam
ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını
yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idarî para
cezası uygulanmaz.
Hukuka uygunluk nedenleri
ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler
MADDE 12.- (1) Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde,
Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran
nedenlere ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır.
Teşebbüs
MADDE 13.- (1) Kabahate teşebbüs cezalandırılmaz. Ancak,
teşebbüsün de cezalandırılabileceğine dair ilgili kanunda hüküm bulunan haller
saklıdır. Bu durumda, Türk Ceza Kanununun suça teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye
ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır.
İştirak
MADDE 14.- (1) Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin
iştirak etmesi halinde, bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para
cezası verilir.
(2) Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, kabahate
iştirak eden ve bu niteliği taşımayan kişi hakkında da fail olarak idarî para
cezası verilir.
(3) Kabahate iştirak için, kasten ve hukuka aykırı işlenmiş
bir fiilin varlığı yeterlidir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kişi hakkında,
diğerlerinin sorumlu olup olmadığı göz önünde bulundurulmaksızın, idarî para
cezası verilir.
(4) Kanunda özel faillik niteliğini taşıyan kişi açısından
suç, diğer kişiler açısından kabahat olarak tanımlanan fiilin, bu niteliği
taşıyan ve taşımayan kişiler tarafından ortaklaşa işlenmesi halinde, suça
iştirake ilişkin hükümler uygulanır.
İçtima
MADDE 15.- (1) Bir fiil ile birden fazla kabahatin işlenmesi
halinde, bu kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî para cezası
öngörülmüşse, en ağır idarî para cezası verilir. Bu kabahatlerle ilgili olarak
kanunda idarî para cezasından başka idarî yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu
yaptırımların her birinin uygulanmasına karar verilir.
(2) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde, her bir
kabahatle ilgili olarak ayrı ayrı idarî para cezası verilir. Kesintisiz fiille
işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye kadar,
fiil tek sayılır.
(3) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise,
sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım
uygulanamayan hallerde, kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
İdarî
Yaptırımlar
Yaptırım türleri
MADDE 16.- (1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan
idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.
(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili
kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir.
İdarî para cezası
MADDE 17.- (1) İdarî para cezası, maktu veya nispi olabilir.
(2) İdarî para cezası, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek
suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idarî para cezasının miktarı
belirlenirken, işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve
ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur.
(3) İdarî para cezası, Devlet Hazinesine ödenir. Kişinin
ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk
taksidinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde
ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi
halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(4) Kesinleşen karar, derhal tahsil için mahallin en büyük
mal memuruna verilir. İdarî para cezası, 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Tahsil edilen idarî para cezasının kanunla belirlenen bir oranı, ilgili kamu
kurum ve kuruluşunun hesabına aktarılır.
(5) İdarî para cezası tamamen tahsil edildikten itibaren en
geç bir ay içinde, durum ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirilir.
(6) Kabahat dolayısıyla idarî para cezası veren kamu
görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde, bunun tahsilatını derhal kendisi
gerçekleştirir. İdarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen
kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı
kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez.
(7) İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli
olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden
değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idarî para cezasının
hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz. Bu fıkra hükmü, nispi
nitelikteki idarî para cezaları açısından uygulanmaz.
Mülkiyetin kamuya
geçirilmesi
MADDE 18.- (1) Kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi
suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine, ancak kanunda
açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir.
(2) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, eşyanın;
a) Kullanılmaz hale getirilmesi,
b) Niteliğinin değiştirilmesi,
c) Ancak belli bir surette kullanılması,
Koşullarından birinin yerine getirilmesine bağlı olarak
belli bir süre geciktirilebilir. Belirlenen süre zarfında koşulun yerine
getirilmemesi halinde, eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar
kesinleşinceye kadar, ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından eşyaya
elkonulabileceği gibi; eşya, kişilerin muhafazasına da bırakılabilir.
(4) Eşyanın mülkiyeti, kanunda açık hüküm bulunan hallerde
ilgili kamu kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçer.
(5) Eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar
verilebilmesi için, fail hakkında idarî para cezası veya başka bir idarî
yaptırım kararı verilmiş olması şart değildir.
(6) Kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar
verilebilir.
(7) Mülkiyeti kamuya geçirilen eşya, başka suretle
değerlendirilmesi mümkün olmazsa imha edilir.
(8) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar,
kesinleşmesi halinde yerine getirilir.
Saklı tutulan hükümler
MADDE 19.- (1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında
öngörülen belirli bir süre için;
a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,
b) İş yerinin kapatılması,
c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,
d) Kara, deniz veya hava nakil aracının
trafikten
veya seyrüseferden alıkonulması,
Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu
Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır.
Soruşturma zamanaşımı
MADDE 20.- (1) Soruşturma zamanaşımının dolması halinde,
kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez.
(2) Soruşturma zamanaşımı süresi;
a) Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını
gerektiren kabahatlerde beş,
b) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını
gerektiren kabahatlerde dört,
c) Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını
gerektiren kabahatlerde üç,
d) Yirmibin Türk Lirasına kadar idarî para cezasını
gerektiren kabahatlerde iki,
Yıldır.
(3) Nispî idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde
zamanaşımı süresi sekiz yıldır.
(4) Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin
işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar.
(5) Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması
halinde, suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır.
Yerine getirme zamanaşımı
MADDE 21.- (1) Yerine getirme zaman-aşımının dolması
halinde, idarî para cezasına ilişkin karar artık yerine getirilemez.
(2) Yerine getirme zamanaşımı süresi;
a) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına
karar verilmesi halinde yedi,
b) Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına
karar verilmesi halinde beş,
c) Onbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına
karar verilmesi halinde dört,
d) Onbin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar
verilmesi halinde üç,
Yıldır.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı
süresi on yıldır.
(4) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesi tarihinden
itibaren işlemeye başlar.
(5) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine
getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı
işlemez.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
Karar
Verme Yetkisi ve Kanun Yolları
İdarî yaptırım kararı
verme yetkisi
MADDE 22.- (1) Kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı
vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idarî kurul, makam veya kamu
görevlileri yetkilidir.
(2) Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde, ilgili kamu
kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir.
(3) İdarî kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili
kamu kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler
dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.
(4) 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun yer bakımından yetki kuralları kabahatler açısından da geçerlidir.
Cumhuriyet
savcısının karar verme yetkisi
MADDE 23.- (1) Cumhuriyet savcısı,
kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım
kararı vermeye yetkilidir.
(2) Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir
kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde, Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu
kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî yaptırım kararı
verebilir.
(3) Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun
anlaşılması halinde, Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir.
Ancak, bunun için, ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî yaptırım
kararı verilmemiş olması gerekir.
Mahkemenin karar verme
yetkisi
MADDE 24.- (1) Kovuşturma konusu fiilin kabahat
oluşturduğunun anlaşılması halinde, mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı
verilir.
İdarî yaptırım kararı
MADDE 25.- (1) İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanakta;
a) Hakkında idarî yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve
adresi,
b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat
fiili,
c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller,
d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği,
Açık bir şekilde yazılır. Tutanakta, ayrıca kabahati
oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanır.
Kararların tebliği
MADDE 26.- (1) İdarî yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve
7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir.
Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi
açık bir şekilde belirtilir.
(2) İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda
verilmesi halinde, tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı
başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak
bilgilendirildikten sonra, kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan
kaçınılması halinde, bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının
bir örneği kişiye verilir.
(3) Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her
halde ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir.
Başvuru yolu
MADDE 27.- (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya
geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya
tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine
başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idarî
yaptırım kararı kesinleşir.
(2) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş
olması halinde, bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün
içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın kesinleşmesini
engellemez; ancak, mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir.
(3) Başvuru, bizzat, kanuni temsilci veya avukat tarafından
sulh ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi, iki
nüsha olarak verilir.
(4) Başvuru dilekçesinde, idarî yaptırım kararına ilişkin
bilgiler, bu karara karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir.
Dilekçede ayrıca, başvurunun süresinde yapılmasını engelleyen mücbir sebep
dayanaklarıyla gösterilir.
(5) İdarî yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi
halinde, bu madde hükmü uygulanmaz.
Başvurunun incelenmesi
MADDE 28.- (1) Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme
sonucunda;
a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde, dosyanın yetkili
sulh ceza mahkemesine gönderilmesine,
b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu
idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan
olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu
nedenlerle başvurunun reddine,
c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması
halinde, başvurunun usulden kabulüne,
Karar verilir.
(2) Başvurunun usulden kabulü halinde, mahkeme dilekçenin
bir örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder.
(3) İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin
tebliği tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir.
Başvuru konusu idarî yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının bir örneği,
cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme, işlem dosyasının
aslını da ilgili kamu kurum ve kuruluşundan isteyebilir. Cevap dilekçesi, idarî
yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha
olarak verilir.
(4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin
bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re'sen tarafları çağırarak belli
bir gün ve saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın
yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman olmasına dikkat edilir.
Dinleme sırasında taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak
hazır bulunmama, yokluklarında karar verilmesine engel değildir. Bu husus,
tebligat yazısında açıkça belirtilir.
(5) Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklığa, bilirkişi
incelemesine ve keşfe ilişkin hükümleri, bu başvuru ile ilgili olarak da
uygulanır.
(6) Dinlemede sırasıyla; hazır bulunan başvuru sahibi ve
avukatı, ilgili kamu kurum ve kuruluşunun temsilcisi, varsa tanıklar dinlenir,
bilirkişi raporu okunur, diğer deliller ortaya konulur.
(7) Mahkeme, ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri
ortaya koyduktan sonra, aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen ve hazır
bulunan tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde idarî yaptırım kararı
verilen tarafın kanunî temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir.
Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar.
(8) Mahkeme, son karar olarak, idarî yaptırım kararının;
a) Hukuka uygun olması nedeniyle, "başvurunun
reddine",
b) Hukuka aykırı olması nedeniyle, "idarî yaptırım
kararının kaldırılmasına",
Karar verir.
(9) İkibin Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı
başvuru üzerine verilen kararlar kesindir.
İtiraz yolu
MADDE 29.- (1) Mahkemenin verdiği son karara karşı, yargı
çevresinde yer aldığı ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz,
kararın tebliği tarihten itibaren en geç yedi gün içinde yapılır.
(2) İtirazla ilgili karar dosya üzerinden inceleme yapılarak
verilir.
(3) Mahkeme, her bir itirazla ilgili olarak "itirazın
kabulüne" veya "itirazın reddine" karar verir.
(4) Mahkemenin verdiği karar taraflara tebliğ edilir. Vekil
olarak avukatla temsil edilme halinde, ayrıca taraflara tebligat yapılmaz.
(5) İdarî yaptırım kararının ağır ceza mahkemesi tarafından
verilmesi halinde, bu karara karşı itiraz mercii en yakın ağır ceza
mahkemesidir.
Vazgeçme ve kabul
MADDE 30.- (1) Kanun yoluna başvuran kişi, bu konuda karar
verilinceye kadar başvurusundan vazgeçebilir. Vazgeçme halinde, bir daha aynı
konuda başvuruda bulunulamaz.
(2) İlgili kamu kurum ve kuruluşu da, mahkeme tarafından
karar verilinceye kadar kanun yolu başvurusunu kabul ederek idarî yaptırım
kararını geri alabilir.
Masrafların ve vekalet
ücretinin ödenmesi
MADDE 31.- (1) İdarî yaptırım kararına karşı kanun yoluna
başvurulması harca tabi değildir.
(2) Kanun yoluna başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflar
ve vekalet ücreti, başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödenir.
İKİNCİ KISIM
Çeşitli Kabahatler
Emre aykırı davranış
MADDE 32.- (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler
nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması
amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk
Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar
verilir.
(2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan
hallerde uygulanabilir.
(3) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526
ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır.
Dilencilik
MADDE 33.- (1) Dilencilik yapan kişiye, elli Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire elkonularak
mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya
kolluk veya belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî
amir veya belediye encümeni karar verir.
Kumar
MADDE 34.- (1) Kumar oynayan kişiye, yüz Türk Lirası idarî
para cezası verilir. Ayrıca, kumardan elde edilen gelire elkonularak mülkiyetin
kamuya geçirilmesine karar verilir.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya
kolluk görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir karar verir.
Sarhoşluk
MADDE 35.- (1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu
bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından
elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi
geçinceye kadar kontrol altında tutulur.
Gürültü
MADDE 36.- (1) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak
şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
(2) Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi halinde, işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından
beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya
belediye zabıta görevlileri karar verir.
Rahatsız etme
MADDE 37.- (1) Mal veya hizmet satmak için başkalarını
rahatsız eden kişi, elli Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezası vermeye kolluk
veya belediye zabıta görevlileri yetkilidir.
İşgal
MADDE 38.- (1) Yetkili makamların açık ve yazılı izni
olmaksızın, meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları
işgal eden veya buralarda mal satışa arzeden kişiye, belediye zabıta
görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın,
meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımlar üzerine inşaat
malzemesi yığan kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından yüz Türk
Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
Tütün mamullerinin
tüketilmesi
MADDE 39.- (1) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında
tütün mamulü tüketen kişiye, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu
görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu fıkra
hükmü, tütün mamulü tüketilmesine tahsis edilen alanlarda uygulanmaz.
(2) Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketen kişiye, elli
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kabahatin özel hukuk kişileri tarafından
işletilen toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde, bu ceza ilk başvurulan
kolluk birim yetkilileri tarafından verilir. Kamuya ait toplu taşıma
araçlarında işlenmesi halinde idarî para cezası verme yetkisi bakımından
birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği
binaların kapalı alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir
açık bir işarete yer verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden kişiye,
elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu ceza, şikâyet üzerine en yakın
kolluk birimi yetkililerince verilir.
Hayvanlara eziyet etme
MADDE 40.- (1) Hayvanlara eziyet eden kişiye yüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Kabahatin konusunu oluşturan ve kişinin mülkiyetinde
bulunan evcil hayvan, ayrıca muhafaza altına alınabilir. Muhafaza altına
alınmasına karar verilen hayvan, muhafaza ve bakım için bir başkasına teslim
edilebilir. Muhafaza ve bakım için yapılan masraflar hayvan sahibinden tahsil
edilir.
(2) Sahibinin hayvan üzerindeki bakım ve gözetim
yükümlülüğünün gereklerine uygun davranacağının beklenemediği hallerde,
hayvanla ilgili olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(3) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve muhafaza
altına almaya köy muhtarı, kolluk veya belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin
kamuya geçirilmesine mülkî amir veya belediye encümeni karar verir.
Kimliği bildirmeme
MADDE 41.- (1) Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde,
kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya
gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye bu görevli tarafından elli Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
(2) Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı
beyanda bulunması dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan
derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği açık bir şekilde
anlaşılıncaya kadar, gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve
tutuklamaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu
hükümleri uygulanır.
(3) Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle
gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir.
Çevreyi kirletme
MADDE 42.- (1) Evsel atık ve artıkları, bunların
toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye yirmi Türk
Lirası idarî para cezası verilir. Bireysel atık ve artıkların atılması halinde
de bu fıkra hükmü uygulanır.
(2) Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi
halinde, işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye beşyüz Türk Lirasından beşbin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) Hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan
kesen veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana
bırakan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(4) İnşaat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya
depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye yüz Türk Lirasından üçbin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir. İnşaat faaliyetinin bir tüzel kişi
adına yürütülmesi halinde, bu tüzel kişi hakkında verilecek idarî para
cezasının üst sınırı beşbin Türk Lirasıdır. Bu atık ve artıkların
kaldırılmasına ilişkin masraf da ayrıca kişiden tahsil edilir.
(5) Kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını
bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa veya
kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye elli Türk Lirası idarî para cezası
verilir. Bu eşyasının toplanması hususunda belediye tarafından belirli
aralıklarla yılda üç günden az olmamak üzere belirlenen günler önceden uygun
araçlarla ilân olunur.
(6) Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil
araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait sair bir
yere bırakan kişiye ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bunların
kaldırılmasına ilişkin masraf da kişiden ayrıca tahsil edilir.
(7) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına belediye
zabıta görevlileri karar verir.
(8) Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi
tarafından derhal giderilmesi halinde, idarî para cezasına karar
verilmeyebilir.
(9) Bu madde hükümleri, belediye sınırları içinde uygulanır.
(10) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
Afiş asma
MADDE 43.- (1) Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak
kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere
ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye, yüz Türk
Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Aynı içerikteki
afiş ve ilânlar, tek fiil sayılır.
(2) Birinci fıkra hükmü, yetkili makamlardan alınan açık ve
yazılı izne dayalı olarak asılan afiş ve ilânlar açısından uygulanmaz. Bu
izinde, afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açık bir şekilde gösterilir. Bu
afiş ve ilânlar izin verilen gerçek veya tüzel kişi tarafından bu sürenin
dolmasını müteakip derhal toplatılır. Toplatma yükümlülüğüne aykırı hareket
edilmesi halinde, birinci fıkra hükmüne göre idarî para cezası verilir.
(3) Bu afiş ve ilânların kaldırılmasına ilişkin masraflar da
ilgili kişilerden ayrıca tahsil edilir.
(4) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına, kolluk
veya belediye zabıta görevlileri karar verir.
(5) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
Silah taşıma
MADDE 44.- (1) Yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna
göre yasak olmayan silahları park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir
şekilde taşıyan kişiye, kolluk tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
GEÇİCİ MADDE 1.- (1) Bu Kanunda geçen "Türk
Lirası" ibaresi karşılığında, uygulamada, 28.1.2004 tarihli ve 5083 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun hükümlerine göre
ülkede tedavülde bulunan para "Yeni Türk Lirası" olarak
adlandırıldığı sürece, bu ibare kullanılır.
GEÇİCİ MADDE 2.- (1) Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği
tarih itibarıyla idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idarî
yaptırım kararları hakkında uygulanmaz.
GEÇİCİ MADDE 3.- (1) Daha önce verilmiş olan idarî para
cezasına ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla birlikte
dava açma süresinin geçmemiş olması halinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren onbeş gün içinde 27 nci madde hükümlerine göre sulh ceza
mahkemesine başvuruda bulunulabilir.
Yürürlük
MADDE 45.- (1) Bu Kanun 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe
girer.
Yürütme
MADDE 46.- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
|
Recep
Tayyip Erdoğan |
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
Dışişleri Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet Bak. ve Başb. Yrd. |
|
A. Gül |
A. Şener |
M. A.
Şahin |
|
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
|
B. Atalay |
A.
Babacan |
M. Aydın |
|
Devlet Bakanı V. |
Devlet Bakanı |
Adalet Bakanı |
|
A. Aksu |
K. Tüzmen |
C. Çiçek |
|
Millî Savunma Bakanı |
İçişleri Bakanı |
Maliye Bakanı |
|
M. V.
Gönül |
A. Aksu |
K.
Unakıtan |
|
Millî Eğitim Bakanı |
Bayındırlık ve İskân Bakanı |
Sağlık Bakanı |
|
H. Çelik |
Z.
Ergezen |
R. Akdağ |
|
Ulaştırma Bakanı |
Tarım ve Köyişleri Bakanı |
Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı |
|
B.
Yıldırım |
S. Güçlü |
M.
Başesgioğlu |
|
Sanayi ve Ticaret Bakanı |
En. ve Tab. Kay. Bakanı |
Kültür ve Turizm Bakanı |
|
A. Coşkun |
M. H.
Güler |
A. Koç |
|
|
Çevre ve Orman Bakanı |
|
|
|
O. Pepe |
|